Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Pınar Bolluk

30 Ağustos: Bağımsızlığımızın ve Milli İrademizin Zaferi

Düşünün bir kere, o günlerin zorluklarını. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış, toprakları işgal edilmiş, kaynakları tükenmiş bir millet. Ama bu millet, asla pes etmedi. Mustafa Kemal’in “Ya İstiklal, Ya Ölüm!” sloganı etrafında kenetlendi ve varını yoğunu ortaya koyarak mücadeleye girişti.

30 Ağustos’a giden yol, kolay bir yol değildi. Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra, ordumuz bir yıl boyunca hazırlık yaptı. Bu süreçte, cephe gerisindeki her bir vatandaşımız da üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdi. Kadınlarımız cepheye mermi taşıdı, yaşlılarımız dualarıyla destek oldu, çocuklarımız bile ellerinden geleni esirgemedi.

Ve nihayet, 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos’ta zaferle taçlandı. Düşman kuvvetleri bozguna uğratıldı, Başkomutan Mustafa Kemal’in deyimiyle “ordularımız düşmanı vatanın harîm-i ismetinde boğdu.” Bu zafer, sadece askeri değil, aynı zamanda diplomatik alanda da büyük kazanımlar getirdi. Lozan Barış Antlaşması’nın yolunu açtı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna zemin hazırladı.

Peki, bugün bizler için 30 Ağustos’un anlamı nedir? Bu soruyu kendimize sormalı ve cevabını iyi düşünmeliyiz.

30 Ağustos, her şeyden önce bağımsızlığımızın ve milli irademizin zaferidir. Bize, hiçbir zorluk karşısında yılmamamız gerektiğini hatırlatır. Atatürk’ün dediği gibi, “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” Bu söz, bugün de geçerliliğini koruyor.

Bu özel gün, aynı zamanda birlik ve beraberliğimizin gücünü gösterir. O gün cephede omuz omuza savaşan askerlerimiz gibi, bugün de el ele vererek ülkemizi ileriye taşıma sorumluluğumuz var.

30 Ağustos, bize vatanseverliğin ve fedakarlığın önemini anımsatır. Bugünkü özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın bedeli, binlerce şehidimizin kanıyla ödenmiştir. Onların aziz hatıralarını yaşatmak ve emanetlerine sahip çıkmak, en büyük görevimizdir.

Bu zafer, aynı zamanda bilimin, aklın ve çağdaşlaşmanın önemini vurgular. Atatürk’ün önderliğinde kazanılan bu zafer, sonrasında ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarma hedefine dönüşmüştür. Bugün de bu hedef doğrultusunda çalışmaya devam etmeliyiz.

30 Ağustos, bize güçlü bir orduya sahip olmanın önemini de hatırlatır. Barışı korumak için her zaman güçlü olmak gerektiğini, Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini unutmamalıyız.

Sevgili okuyucularım, 30 Ağustos’u sadece bir gün olarak değil, bir ruh, bir anlayış olarak görmeliyiz. Bu ruh, zorluklar karşısında yılmamayı, birlik olmayı, vatanı için fedakarlık yapmayı, bilime ve akla önem vermeyi, çağdaşlaşmayı ve daima ileriye gitmeyi gerektirir.

Bugün, 30 Ağustos’u kutlarken, sadece geçmişi anmakla kalmamalı, geleceğe de bakmalıyız. Atatürk ve silah arkadaşlarının bize emanet ettiği bu vatanı daha da ileriye taşımak için var gücümüzle çalışmalıyız. Bilimde, sanatta, sporda, ekonomide, her alanda başarılar elde etmek için uğraşmalıyız.

Gençlerimize, bu zaferin anlamını ve önemini iyi anlatmalıyız. Onlara, atalarının nasıl zorluklarla mücadele ettiğini ve nasıl başarıya ulaştığını öğretmeliyiz. Çünkü bir milletin geleceği, geçmişini iyi bilmesine ve ondan ders çıkarmasına bağlıdır.

30 Ağustos, aynı zamanda dünyaya da bir mesajdır. Bu mesaj, Türk milletinin bağımsızlığına olan düşkünlüğünü, özgürlüğüne olan sevdasını ve vatanı için her türlü fedakarlığı yapabileceğini gösterir.

Zafer Bayramımız kutlu olsun! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER