Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Pınar Bolluk

Ekim Artık Eskisi Gibi Değil

Sevgili dostlarım, fark ettiniz mi bilmem; artık mevsimler adeta birbirine karışmış durumda. Eylül ayında hâlâ denize girenler, Kasım ortasında tişörtle dolaşanlar… Bir zamanlar dört mevsimi belirgin yaşayan ülkemizde, artık keskin geçişler yerini belirsizliğe bıraktı. Ekim ayı ise bu değişimin belki de en çarpıcı şahidi.

Hatırlayın, eskiden Ekim demek, dolaplardan kalın giysilerin çıkarılması, sobalarının kurulması demekti. Şimdiyse klimalarımızı hâlâ soğutma modunda çalıştırıyoruz. Bu durum sadece bizim günlük yaşantımızı değil, tüm ekosistemi derinden etkiliyor.

Meteoroloji verilerine göz attığımızda, son 50 yılda Ekim ayı ortalama sıcaklıklarının 2-3 derece arttığını görüyoruz. Bu, kulağa az gibi gelebilir, ancak ekolojik dengeler için ciddi bir değişim anlamına geliyor. Yağış düzenindeki değişiklikler ise daha da çarpıcı: Eskiden düzenli olan sonbahar yağmurları, artık ya hiç yağmıyor ya da aşırı şekilde yağarak sellere neden oluyor.

Peki, sevgili okurlarım, bu değişimler doğayı nasıl etkiliyor? Öncelikle, bitkilerin yaşam döngüsü altüst oluyor. Ağaçlar yapraklarını dökmekte gecikiyor, bazı bitkiler mevsim dışı çiçek açıyor. Göçmen kuşlar rotalarını ve zamanlamalarını şaşırıyor. Tarımda hasat zamanları değişiyor, çiftçilerimiz ne yapacaklarını bilemez hale geliyor.

Bir düşünün; dedemizin, ninemizin tecrübeyle edindiği tarım bilgileri artık işe yaramıyor. “Ekim’de şunu ek, bunu biç” diyen atalık takvimler, küresel ısınmanın etkisiyle güvenilirliğini yitiriyor.

Şehir Hayatına Etkileri

Kentlerde yaşayan bizler için de durum pek farklı değil. Isınma-soğutma masraflarımız artıyor, sağlığımız mevsim geçişlerindeki ani değişimlerden etkileniyor. Hava kirliliği, durağan hava koşulları nedeniyle daha da kötüleşiyor. Ve belki de en üzücüsü, çocuklarımız gerçek bir sonbaharı yaşama şansını giderek kaybediyor.

Değerli okuyucularım, şimdi sizlere sormak istiyorum: Bu gidişatı değiştirmek için ne yapabiliriz? İşte birkaç öneri:

1. Bireysel karbon ayak izimizi azaltabiliriz. Toplu taşıma kullanmak, enerji tasarruflu cihazlar tercih etmek gibi küçük ama önemli adımlar atabiliriz.
2. Yeşil alanları koruyabilir, hatta artırabiliriz. Balkonda bile olsa birkaç bitki yetiştirmek, şehirlerimizdeki mikroklimayı iyileştirir.
3. Su tasarrufuna özen gösterebiliriz. Unutmayın, değişen yağış düzeni nedeniyle su kaynakları giderek azalıyor.
4. Çocuklarımızı iklim değişikliği konusunda bilinçlendirebiliriz. Gelecek nesiller, sorunun farkında olarak büyümeli.

Elbette var! İnsanoğlu, karşılaştığı her soruna çözüm bulabilme yeteneğine sahip. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim, sürdürülebilir tarım uygulamaları, karbon emisyonlarını azaltma çabaları… Tüm bunlar, geleceğe dair umut veriyor.

Sevgili dostlarım, belki de Ekim ayının değişen çehresi, bize önemli bir mesaj veriyor: Doğayla uyum içinde yaşamayı yeniden öğrenmeliyiz. Her birimizin atacağı küçük adımlar, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için büyük bir fark yaratabilir.

Pencerelerinizden dışarı bakın. Eğer hâlâ yazdan kalma bir sıcaklık hissediyorsanız, bu yazıyı hatırlayın. Ve kendinize sorun: “Ben ne yapabilirim?”

Gelecek yazımda buluşana dek, doğayla dost kalın.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER