Patlamayla ilgili iş sağlığı ve güvenliği konusunda zafiyetler yaşandığına dikkat çeken Balıkesir Tabip Odası Başkanı Muhammet Can, “Patlayıcı maddelerin üretimi ile ilgili doğrudan çıkarılmış mevzuatlar, 1987 tarihli “Tekel dışı bırakılan patlayıcı maddelerle av malzemesi ve benzerlerinin üretimi, ithali, taşınması, saklanması, depolanması, satışı, kullanılması, yok edilmesi, denetlenmesi usul ve esaslarına ilişkin tüzük “ ile birlikte daha geniş kapsamlı olan 2 Mart 2019 tarihli “Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması hakkında yönetmeliktir.” Ayrıca kullanılacak ekipmanların da Atex direktifi olarak bilinen Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat Ve Koruyucu Sistemler İle İlgili Yönetmelik (2014/34/AB)” hususlarına uygun olması gerekmektedir. Ancak bilinmelidir ki işyerinin bu mevzuata uygun hale getirilmesi, işletme içinde yapılacak yatırımlar ile mümkün olmaktadır ve nedenle karar verici de uygulayıcı da işverendir.
Yukarıda adı geçen tüzük/ yönetmelik, depoların denetimi için aşağıdaki maddeyi de içermektedir. Ek Madde 3 – (Ek: 14/5/2001 – 2001/2443 K.) Yılda en az üç defadan az olmamak üzere, patlayıcı madde depolarının Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı valilikçe oluşturulacak komisyon tarafından denetlenir. Her denetlemede, güvenlik uzaklıklarına etki eden unsurların bulunup bulunmadığı da belirtilerek, hazırlanan depo denetim formlarının bir örneği valilikçe İçişleri Bakanlığına gönderilir. Gerek görüldüğünde İçişleri Bakanlığınca oluşturulacak komisyonca da depo denetlemeleri yapılabilir.”
“GERÇEK SORUMLULAR CEZALANDIRILMADIĞI İÇİN BUGÜNLERİ YAŞIYORUZ”
Gerekli denetimlerin yapılıp yapılmadığıyla ilgili soru işaretlerinin olduğunu belirten Can,” 2011 yılından bu yana hangi kurumlar kaç denetleme yapmıştır, Valilik denetim raporlarını İçişleri Bakanlığı ile paylaşmış mıdır? İçişleri Bakanlığı bir komisyon oluşturarak denetim yapmış mıdır? Bu soruların yanıtları kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Bu denetimlerin yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa ne tür bulgulara yer verildiği de önemlidir. Peki denetimler uygun şekilde yapılmış mıdır? 6331 sayılı İSG Kanunu, işyerinde her türlü önlemi alma ve güvenlik şartlarının gelişen teknolojiye uygun olarak iyileştirilmesi yükümlülüğünü işverene vermiştir. Öte yandan iş güvenliği uzmanlarına ise işverene rehberlik etmek, tespit ve önerilerini işverene iletmek görevini yüklemiştir. Birçok işyeri kazalarının gerçek sorumluları cezalandırılmadığı için bugünleri yaşıyoruz, bugünün hesabı da gerçek sorumlularına sorulmazsa, yarınlarda yeni iş cinayetlerine hatta katliamlara neden olacaktır. Ücretlerini işyeri sahiplerinden alan İş Güvenliği Uzmanlarının bağımsız ve işin gereklerine uygun değerlendirmelerde bulunması her zaman ve her ortamda beklenemez; İşverenlere maliyet çıkartacak önerilerde bulunması çoğu kez mümkün olamamaktadır. Bir kez daha İş Güvenliği Uzmanlarının bağımsız ve tarafsız, işin gereklerin özgürce yansıtabileceği uygun koşulların oluşturulması için ilgili tarafların bir araya gelmesi gerekmektedir.”
“BU İŞ CİNAYETİNİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”
İşyeri denetimlerinin artırılması ve tespit edilen uygunsuzluklara caydırıcı idari cezaların verilmesi gerektiğine dikkat çeken Muhammet Can, “ Kamuoyuna yansıdığı üzere neredeyse hemen her gün bir fabrika yangını olmaktadır. Endüstriyel yangınlar kapsamında değerlendirilmesi gereken bu yangınların özellikle son yıllarda sıklıkla olması, konuya ciddiyetle eğilmeyi gerekmektedir. Bu noktada 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı İş Güvenliği Kanunu vb. düzenlemelerle getirilen sistemin yangın, patlama ve iş kazaları/iş cinayetleri vakalarını önlemek üzerine kurgulanmadığını belirtiyor, getirilen kimi kuralların da maalesef gerektiği şekilde denetim olmadığı için kâğıt üzerinde kalmaktadır. İş güvenliği denetimleri artırılmalı, tespit edilen uygunsuzluklarda “caydırıcı” idari ceza işlemleri mutlaka uygulanmalıdır.
Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi etkin bir şekilde çalıştırılmalıdır. Ülkemiz, maalesef iş cinayetlerinde Avrupa 1.’liği, dünya 3.’lüğü sırasında yer almaktadır. Bu sonuç bize sorunun varlığını işaret etmektedir. İSG Mevzuatları; TMMOB, Tabipler Birliği, belediyeler, sendikalar ve işveren temsilcileri ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan oluşan ortak bir Çalışma Grubu tarafından yeniden ele alınmalıdır. Ayrıca, İSİG Meclisinin verilerinde İş kazalarında yaşamını yitirenlerin hakları açısından da çok önemli olduklarını göstermektedir. Hem iş sağlığı, güvenliği hem de çevre açısından büyük endüstriyel kazaların önlenmesinde mevzuat gereği gerekli tedbirlerin alınması ve eylem planlarının uygulanmasının önemli olduğuna bir kez daha acı bir şekilde şahit olduk. Ailelere, tesis çalışanları ve yakınlarına bir kere daha baş sağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar ve geçmiş olsun diyoruz. Olay soruşturmasının kamuoyuna kapalı, meslek odaları ve sendikaların katılımı sağlanmadan yürütülmesini doğru bulmuyoruz. Bu iş cinayetinin takipçisi olacağımız bilinmelidir” dedi.