Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.
Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özsarı, 6 Eylül Balıkesir’in Kurtuluş günü münasebetiyle Balıkesirli vatanseverlerin Kurtuluş Savaşı’ndaki rolüne dair değerlendirmelerde bulundu. Prof. Özsarı Kurtuluş savaşının ilk cephesinin Balıkesir’de kurulduğunu ve Kurtuluş savaşının ilk fişeğinin Balıkesir’den atıldığını belirtti.
Prof. Dr. Özsarı, yaptığı değerlendirmelerde, Balıkesirli vatanseverlerin Kurtuluş Savaşının her aşamasında canla başla çalıştıklarını söyledi. Balıkesirli Kuva-yi milliyecilerin Kurtuluş Savaşındaki rolünü üç aşamada değerlendiren Özsarı, şunları söyledi: ‘1919-1922 yılları arasında verdiğimiz İstiklâl Harbi tarihimizin en önemli dönüm noktalarından birisidir. Bu dönemde onurlu bir mücadele neticesinde büyük bir zafer kazandık. 250 yıl devam eden geri çekilmeler devri İstiklal Harbi’nin kazanılmasıyla son buldu. İstiklâl Harbi’nin ilk cephesi Balıkesir’de kuruldu. Bilindiği gibi Yunanlılar Türklüğün köklerini Anadolu’dan koparmak için 15 Mayıs 1919 günü İzmir’e asker çıkardılar. Yunanların niyeti kendilerinin Minor Asia dedikleri Anadolu’yu almak, bu toprakları Hellenleştirmek, böylece Türklüğü 1000 yıllık yurdundan bizleri söküp atmaktı. Fakat Yunanları kendileri açısından vahim bir hata yaptıklarının farkında değillerdi. Genç Yunan komutanları ve onların emrindeki efzunlar o zamanki adıyla Aydın, Karesi ve Hüdavendigâr (Bursa) vilayetlerindeki vatandaşları işgale karşı uyandırdılar’dedi.
Prof. Dr. Özsarı, Anadolu Türklüğü işgalcilerin açtığı yaraların kanları içinde boğulmadığını belirterek, ‘Yunanların 1919. Yılının Mayıs ayında İzmir ve Ayvalık rıhtımlarında açtıkları facia devrelerinde, bu aziz millet Yunanların umdukları gibi kanlar içinde boğulmadı. Tam tersine milletimiz yeniden dirildi, gözlerini açtı, yeni yepyeni bir hayat idrak etti. Yunanlıların vatanlarına zarar verdiklerini duyanlar Küçük Asya’nın bütün dağlarından yavaş yavaş indi ve yönünü Anadolu uyanışını başlatan Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında toplanmaya başladığını’ açıkladı.
‘Balıkesirli Kuva-yi Milliyeciler silaha karşı silahlı mücadeleye başladılar’
Yunanlıların İzmir’i işgal ettiği haberi Balıkesir’e gelince vatanseverler Okuma Yurdunda toplandıklarını belirten Prof. Dr. Özsarı, ’16 Mayıs günü İzmir’in Yunanlılarca işgal edildiğini İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti’nin gönderdiği bir telgraftan öğrenen Balıkesir halkı, memleketlerinin tehlike altına girdiğini ilk defa fark ettiler ve o akşam Okuma Yurdu’nda toplandılar. Herkes görüşlerini serbestçe ifade etti. Fakat Leblebici Raşit Bey’in o gün ortaya koyduğu silaha karşı silahlı mücadele düşüncesi, başlangıçta kabul görmemiş gibi olsa da bütün Balıkesirlilerin zihninde yer etmeye başladı. Balıkesir bir defa kıyam etmişti. Dedelerimiz 900 yıllık vatanımızı her türlü yöntemle savunmamız gerektiğine tam olarak inandılar ve bu inançlarını, 18 Mayıs 1919 Pazar günü akşamüzeri yapılan Alaca Mescit Toplantısında Mehmet Vehbi Bey açıkça belirtmişti. Mehmet Vehbi Bey işgalin protestoyla önlenemeyeceğini, bir Redd-i İlhak Heyeti’nin kurulması gerektiğini, bu arada silahlı mücadele için hazırlıklara başlamak lâzım geldiğini ifade ederek, ilk silahlı direniş kararını aldılar’ şeklinde konuştu.
‘Kurtuluş için Balıkesir’den bir işaret fişeği atıldı’
Prof. Dr. Özsarı, Mustafa Kemâl Paşa ve arkadaşlarının Samsun’da yaktıkları işaret fişeğinin hemen hemen aynısını Balıkesir’de Mehmet Vehbi Bey ve 40 arkadaşı da yakmıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın bütün Anadolu’yu uyandırmak, Anadolu Türklüğünü topyekün bir mücadeleye hazırlamak gibi ulvî bir gayesi olduğunu açıklayan Özsarı, ‘Bu amaca ulaşmak için de zamana ihtiyaç duyuluyordu. Balıkesir’in işlevi tam da bu noktada ortaya çıktı. Balıkesirli vatanseverler 28-30 Haziran 1919 tarihlerinde kongrelerini tamamladılar; Çalışma planlarını ortaya koydular. Aralarına Ayvalık, Soma ve Akhisar temsilcilerini de aldılar. Bugünkü Ali Şuuri Okulu’nun olduğu yerdeki Darünnafia Medresesi’nde savaş için bütün hazırlıklarını tamamladılar. Balıkesir civarında kurulacak cephelerin yerlerini belirlediler. Kuva-yi Milliye’nin en önemli ayağı olan Balıkesir ayağını teşkil ettiler. Asker toplanması, sevki ve askerin iaşe konularını çözüme kavuşturdular. Bir ay sonraki kongrede ise Balıkesir ve civarında Yunan tecavüzlerine karşı müdafaa ve mücadeleyi birleştirme yollarını görüştüler ve nihayet Yunanları ülkeden çıkarmak hedefini belirlediler. Böylece Türk İstiklâl Harbi’nin ilk cephesi olan Balıkesir Cephesi kuruldu.’
‘Balıkesir ordusu Yunanlılar ile fiilen savaştı’
28 Kasım 1919 Cuma günü Cuma namazından sonra Balıkesir Belediyesi önünde bir açık hava toplantısı düzenlediğini açıklayan Prof. Dr. Özsarı, ’30 bini aşkın Balıkesirli bu mitinge katıldı. Katılanlar elbette sadece Balıkesir içinde yaşayan insanlar değildi. Civar köy ve kasabalarında insanlar akın akın mitinge koştular. Ardından kazalarda, köylerde kongreler, mitingler birbirini takip etti Yunan işgali tehlikesine karşı her türlü tedbir alındı. Soma, Keresin, Akhisar, Ayvalık, Burhaniye gibi Yunanlıların Balıkesir’e ilk yaklaşacağı muhtemel yerlerde cepheler kuruldu. Sayısı binleri, binbeşyüzleri bulan askeri yığınaklar yapıldı. Balıkesir ordusu Yunanlılarla fiilen savaştı. Destansı bir mücadeleden sonra Yunan ordusunu bir yıldan fazla bir süre Akhisar, Soma, Ayvalık hattında durdurdular. Balıkesirlilerin bu mücadelesinde belki Balıkesir işgalden kurtulamadı Ama çok önemli neticeleri ortaya çıktı. Kayalar’ın Müstecap’ın, Akbaş’ın, Bulak’ın Kürendere’nin, Yaylabayırının, Düğüncülerin, Kutludüğün’ün, Meryemdere’nin İvrindi’nin, Pelitköy’ün bıçkın gençleri Cenkyeri’nde Yunan askerleriyle savaşırken, elbette sadece Balıkesir’i, Balya’yı, Havran’ı, Edremit’i, Bigadiç ve Sındırgı’yı savunduklarını zannediyorlardı. Çoğunluğu bu uğurda şehit de olduğunu’ açıkladı.
Balıkesirli Kuva-yi milliyecilerin rolü sadece Türk ordusunun yeniden inşası için zaman kazandırmaktan ibaret olmadığını belirten, Prof. Dr. Özsarı, ‘Yaklaşık iki yıl üç ay süren Yunan işgali zamanında da Balıkesirli vatanseverler boş durmamışlardır. Ankara ile sürekli gizli irtibat hâlinde çalışan Balıkesirli Kuva-yi Milliyeciler, Yunan işgalcilerini Balıkesir’in dağlarında ve köylerine sokmamak için büyük bir mücadeleye girişmişlerdir. Hatta Yunan ordusu Balıkesir’in kırsal bölgelerine hiçbir zaman hakim olamamış; ve Balıkesir’e fazla zarar veremediler’ açıklamasını yaptı.
‘Kuva-yı Milliyeciler Balıkesir’in yakılmasını önlediler’
Balıkesirli millî mücadele kahramanlarının görevi 30 Ağustos Zaferinden sonra da devam ettiğini belirten Prof. Dr. Özsarı, ‘Balıkesir ve çevresini kırsal alanlarına hâkim olan millî müfrezelerimizin komutanları Yunan işgal birliklerine çekilme esnasına Balıkesir ve yöresine zarar vermemeleri konusunda ciddî uyarılarda bulunmuşlardır. Eğer şehirlerimize ve yöre halkına Yunanlılar çekilirken zarar verecek olursa, Yunan askerlerinin Balıkesir ve bölgesinden sağ çıkmayacaklarını bildirmişlerdir. Nitekim Yunan birlikleri Balıkesirli milli müfrezelerin kontrolü altında çekilmiş, çekilme esansında Ayvalık dahil Balıkesir ve ilçelerine hiçbir zarar verememişlerdir. Böylece İzmir, Manisa, Saruhanlı, Alaşehir, Turgutlu gibi şehirlerimizde çekilirken bu yerleşim birimlerini yakıp yıkan Yunanlılar, Balıkesir ve bölgesine Balıkesirli Kuva-yi Milliyecilerin yakon takibi sayesinde Balıkesir’i ve çevresini yakıp yıkamamışlardır. Bu bakımdan Balıkesirli vatanseverler hem işgal öncesi, hem işgal esnasında hem de kurtuluş sürecinde Balıkesir bölgesinin zarar görmemesi için olağanüstü hizmetlerde bulunmuşlardır’ şeklinde sözlerini sonlandırdı.
Mustafa Özsarı Kimdir?
Durağan/Sinop’ta doğdu (1973). Çanakkale Gökçeada Atatürk Öğretmen Lisesi’nden (1989) ve Uludağ Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi’nden (1993) mezun oldu. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Mehmet Emin Yurdakul’un Şiir Anlayışı ve Şiirlerinde Millî Değerler’ başlıklı teziyle yüksek lisansını (1995), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Ege Bölgesi Halkevi Dergilerinde Edebî ve Kültürel Muhteva Üzerinde Bir İnceleme’ başlıklı teziyle doktorasını tamamladı (2002). ‘Müstecabizâde İsmet (Hayatı ve Eserleri)’başlıklı takdim çalışmasıyladoçent (2009), ‘XIX Yüzyılın İkinci Yarısında Yaşamış Bir Neo-Klasik: Şeyh Vasfî’ başlıklıtakdim çalışmasıylaprofesör unvanı (2014) aldı.
1994 yılında asistan olarak girdiği Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca Vilniüs Üniversitesi’nde Erasmus Öğretim Üyesi Hareketliliği kapsamında ders verdi (2013).
Halen Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdüren Mustafa Özsarı, 1 Şubat 2019’dan beri Balıkesir Üniversitesinde Senato üyesidir ve Balıkesir Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü görevini yürütmektedir.
ÇalışmalarıYeni Türk Edebiyatı, yerel edebiyat, edebiyat teorileri ve semiyotik üzerinde yoğunlaşmıştır
Modern Edebiyat Teorilerinin Felsefesi (İngilizceden Çeviri, İlk baskı Ankara 2004), Müstecabizâde İsmet: Hayatı ve Eserleri(İstanbul 2007), Müstecabizâde İsmet: Bütün Şiirleri (İstanbul 2008), Ege Bölgesi Halkevleri-Edebî ve Kültürel Çalışmalar (İstanbul 2009), XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Yaşamış Bir Neo-Klasik: Şeyh Vasfî (Ankara 2013), Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak (Haz. Mustafa Özsarı, İstanbul 2014) ve Balıkesir Kuva-yi Milliyecileri (Balıkesir 2019) başlıca eserleridir
Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özsarı, 6 Eylül Balıkesir’in Kurtuluş günü münasebetiyle Balıkesirli vatanseverlerin Kurtuluş Savaşı’ndaki rolüne dair değerlendirmelerde bulundu. Prof. Özsarı Kurtuluş savaşının ilk cephesinin Balıkesir’de kurulduğunu ve Kurtuluş savaşının ilk fişeğinin Balıkesir’den atıldığını belirtti.
Prof. Dr. Özsarı, yaptığı değerlendirmelerde, Balıkesirli vatanseverlerin Kurtuluş Savaşının her aşamasında canla başla çalıştıklarını söyledi. Balıkesirli Kuva-yi milliyecilerin Kurtuluş Savaşındaki rolünü üç aşamada değerlendiren Özsarı, şunları söyledi: ‘1919-1922 yılları arasında verdiğimiz İstiklâl Harbi tarihimizin en önemli dönüm noktalarından birisidir. Bu dönemde onurlu bir mücadele neticesinde büyük bir zafer kazandık. 250 yıl devam eden geri çekilmeler devri İstiklal Harbi’nin kazanılmasıyla son buldu. İstiklâl Harbi’nin ilk cephesi Balıkesir’de kuruldu. Bilindiği gibi Yunanlılar Türklüğün köklerini Anadolu’dan koparmak için 15 Mayıs 1919 günü İzmir’e asker çıkardılar. Yunanların niyeti kendilerinin Minor Asia dedikleri Anadolu’yu almak, bu toprakları Hellenleştirmek, böylece Türklüğü 1000 yıllık yurdundan bizleri söküp atmaktı. Fakat Yunanları kendileri açısından vahim bir hata yaptıklarının farkında değillerdi. Genç Yunan komutanları ve onların emrindeki efzunlar o zamanki adıyla Aydın, Karesi ve Hüdavendigâr (Bursa) vilayetlerindeki vatandaşları işgale karşı uyandırdılar’dedi.
Prof. Dr. Özsarı, Anadolu Türklüğü işgalcilerin açtığı yaraların kanları içinde boğulmadığını belirterek, ‘Yunanların 1919. Yılının Mayıs ayında İzmir ve Ayvalık rıhtımlarında açtıkları facia devrelerinde, bu aziz millet Yunanların umdukları gibi kanlar içinde boğulmadı. Tam tersine milletimiz yeniden dirildi, gözlerini açtı, yeni yepyeni bir hayat idrak etti. Yunanlıların vatanlarına zarar verdiklerini duyanlar Küçük Asya’nın bütün dağlarından yavaş yavaş indi ve yönünü Anadolu uyanışını başlatan Mustafa Kemal Paşa’nın etrafında toplanmaya başladığını’ açıkladı.
‘Balıkesirli Kuva-yi Milliyeciler silaha karşı silahlı mücadeleye başladılar’
Yunanlıların İzmir’i işgal ettiği haberi Balıkesir’e gelince vatanseverler Okuma Yurdunda toplandıklarını belirten Prof. Dr. Özsarı, ’16 Mayıs günü İzmir’in Yunanlılarca işgal edildiğini İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti’nin gönderdiği bir telgraftan öğrenen Balıkesir halkı, memleketlerinin tehlike altına girdiğini ilk defa fark ettiler ve o akşam Okuma Yurdu’nda toplandılar. Herkes görüşlerini serbestçe ifade etti. Fakat Leblebici Raşit Bey’in o gün ortaya koyduğu silaha karşı silahlı mücadele düşüncesi, başlangıçta kabul görmemiş gibi olsa da bütün Balıkesirlilerin zihninde yer etmeye başladı. Balıkesir bir defa kıyam etmişti. Dedelerimiz 900 yıllık vatanımızı her türlü yöntemle savunmamız gerektiğine tam olarak inandılar ve bu inançlarını, 18 Mayıs 1919 Pazar günü akşamüzeri yapılan Alaca Mescit Toplantısında Mehmet Vehbi Bey açıkça belirtmişti. Mehmet Vehbi Bey işgalin protestoyla önlenemeyeceğini, bir Redd-i İlhak Heyeti’nin kurulması gerektiğini, bu arada silahlı mücadele için hazırlıklara başlamak lâzım geldiğini ifade ederek, ilk silahlı direniş kararını aldılar’ şeklinde konuştu.
‘Kurtuluş için Balıkesir’den bir işaret fişeği atıldı’
Prof. Dr. Özsarı, Mustafa Kemâl Paşa ve arkadaşlarının Samsun’da yaktıkları işaret fişeğinin hemen hemen aynısını Balıkesir’de Mehmet Vehbi Bey ve 40 arkadaşı da yakmıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın bütün Anadolu’yu uyandırmak, Anadolu Türklüğünü topyekün bir mücadeleye hazırlamak gibi ulvî bir gayesi olduğunu açıklayan Özsarı, ‘Bu amaca ulaşmak için de zamana ihtiyaç duyuluyordu. Balıkesir’in işlevi tam da bu noktada ortaya çıktı. Balıkesirli vatanseverler 28-30 Haziran 1919 tarihlerinde kongrelerini tamamladılar; Çalışma planlarını ortaya koydular. Aralarına Ayvalık, Soma ve Akhisar temsilcilerini de aldılar. Bugünkü Ali Şuuri Okulu’nun olduğu yerdeki Darünnafia Medresesi’nde savaş için bütün hazırlıklarını tamamladılar. Balıkesir civarında kurulacak cephelerin yerlerini belirlediler. Kuva-yi Milliye’nin en önemli ayağı olan Balıkesir ayağını teşkil ettiler. Asker toplanması, sevki ve askerin iaşe konularını çözüme kavuşturdular. Bir ay sonraki kongrede ise Balıkesir ve civarında Yunan tecavüzlerine karşı müdafaa ve mücadeleyi birleştirme yollarını görüştüler ve nihayet Yunanları ülkeden çıkarmak hedefini belirlediler. Böylece Türk İstiklâl Harbi’nin ilk cephesi olan Balıkesir Cephesi kuruldu.’
‘Balıkesir ordusu Yunanlılar ile fiilen savaştı’
28 Kasım 1919 Cuma günü Cuma namazından sonra Balıkesir Belediyesi önünde bir açık hava toplantısı düzenlediğini açıklayan Prof. Dr. Özsarı, ’30 bini aşkın Balıkesirli bu mitinge katıldı. Katılanlar elbette sadece Balıkesir içinde yaşayan insanlar değildi. Civar köy ve kasabalarında insanlar akın akın mitinge koştular. Ardından kazalarda, köylerde kongreler, mitingler birbirini takip etti Yunan işgali tehlikesine karşı her türlü tedbir alındı. Soma, Keresin, Akhisar, Ayvalık, Burhaniye gibi Yunanlıların Balıkesir’e ilk yaklaşacağı muhtemel yerlerde cepheler kuruldu. Sayısı binleri, binbeşyüzleri bulan askeri yığınaklar yapıldı. Balıkesir ordusu Yunanlılarla fiilen savaştı. Destansı bir mücadeleden sonra Yunan ordusunu bir yıldan fazla bir süre Akhisar, Soma, Ayvalık hattında durdurdular. Balıkesirlilerin bu mücadelesinde belki Balıkesir işgalden kurtulamadı Ama çok önemli neticeleri ortaya çıktı. Kayalar’ın Müstecap’ın, Akbaş’ın, Bulak’ın Kürendere’nin, Yaylabayırının, Düğüncülerin, Kutludüğün’ün, Meryemdere’nin İvrindi’nin, Pelitköy’ün bıçkın gençleri Cenkyeri’nde Yunan askerleriyle savaşırken, elbette sadece Balıkesir’i, Balya’yı, Havran’ı, Edremit’i, Bigadiç ve Sındırgı’yı savunduklarını zannediyorlardı. Çoğunluğu bu uğurda şehit de olduğunu’ açıkladı.
Balıkesirli Kuva-yi milliyecilerin rolü sadece Türk ordusunun yeniden inşası için zaman kazandırmaktan ibaret olmadığını belirten, Prof. Dr. Özsarı, ‘Yaklaşık iki yıl üç ay süren Yunan işgali zamanında da Balıkesirli vatanseverler boş durmamışlardır. Ankara ile sürekli gizli irtibat hâlinde çalışan Balıkesirli Kuva-yi Milliyeciler, Yunan işgalcilerini Balıkesir’in dağlarında ve köylerine sokmamak için büyük bir mücadeleye girişmişlerdir. Hatta Yunan ordusu Balıkesir’in kırsal bölgelerine hiçbir zaman hakim olamamış; ve Balıkesir’e fazla zarar veremediler’ açıklamasını yaptı.
‘Kuva-yı Milliyeciler Balıkesir’in yakılmasını önlediler’
Balıkesirli millî mücadele kahramanlarının görevi 30 Ağustos Zaferinden sonra da devam ettiğini belirten Prof. Dr. Özsarı, ‘Balıkesir ve çevresini kırsal alanlarına hâkim olan millî müfrezelerimizin komutanları Yunan işgal birliklerine çekilme esnasına Balıkesir ve yöresine zarar vermemeleri konusunda ciddî uyarılarda bulunmuşlardır. Eğer şehirlerimize ve yöre halkına Yunanlılar çekilirken zarar verecek olursa, Yunan askerlerinin Balıkesir ve bölgesinden sağ çıkmayacaklarını bildirmişlerdir. Nitekim Yunan birlikleri Balıkesirli milli müfrezelerin kontrolü altında çekilmiş, çekilme esansında Ayvalık dahil Balıkesir ve ilçelerine hiçbir zarar verememişlerdir. Böylece İzmir, Manisa, Saruhanlı, Alaşehir, Turgutlu gibi şehirlerimizde çekilirken bu yerleşim birimlerini yakıp yıkan Yunanlılar, Balıkesir ve bölgesine Balıkesirli Kuva-yi Milliyecilerin yakon takibi sayesinde Balıkesir’i ve çevresini yakıp yıkamamışlardır. Bu bakımdan Balıkesirli vatanseverler hem işgal öncesi, hem işgal esnasında hem de kurtuluş sürecinde Balıkesir bölgesinin zarar görmemesi için olağanüstü hizmetlerde bulunmuşlardır’ şeklinde sözlerini sonlandırdı.
Mustafa Özsarı Kimdir?
Durağan/Sinop’ta doğdu (1973). Çanakkale Gökçeada Atatürk Öğretmen Lisesi’nden (1989) ve Uludağ Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi’nden (1993) mezun oldu. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Mehmet Emin Yurdakul’un Şiir Anlayışı ve Şiirlerinde Millî Değerler’ başlıklı teziyle yüksek lisansını (1995), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Ege Bölgesi Halkevi Dergilerinde Edebî ve Kültürel Muhteva Üzerinde Bir İnceleme’ başlıklı teziyle doktorasını tamamladı (2002). ‘Müstecabizâde İsmet (Hayatı ve Eserleri)’başlıklı takdim çalışmasıyladoçent (2009), ‘XIX Yüzyılın İkinci Yarısında Yaşamış Bir Neo-Klasik: Şeyh Vasfî’ başlıklıtakdim çalışmasıylaprofesör unvanı (2014) aldı.
1994 yılında asistan olarak girdiği Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca Vilniüs Üniversitesi’nde Erasmus Öğretim Üyesi Hareketliliği kapsamında ders verdi (2013).
Halen Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdüren Mustafa Özsarı, 1 Şubat 2019’dan beri Balıkesir Üniversitesinde Senato üyesidir ve Balıkesir Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü görevini yürütmektedir.
ÇalışmalarıYeni Türk Edebiyatı, yerel edebiyat, edebiyat teorileri ve semiyotik üzerinde yoğunlaşmıştır
Modern Edebiyat Teorilerinin Felsefesi (İngilizceden Çeviri, İlk baskı Ankara 2004), Müstecabizâde İsmet: Hayatı ve Eserleri(İstanbul 2007), Müstecabizâde İsmet: Bütün Şiirleri (İstanbul 2008), Ege Bölgesi Halkevleri-Edebî ve Kültürel Çalışmalar (İstanbul 2009), XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Yaşamış Bir Neo-Klasik: Şeyh Vasfî (Ankara 2013), Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak (Haz. Mustafa Özsarı, İstanbul 2014) ve Balıkesir Kuva-yi Milliyecileri (Balıkesir 2019) başlıca eserleridir