Savaştepe’nin Karacalar kırsal mahallesinde 12 yıl önce cinayete kurban giden teyze kızları Tuğçe Yıldırım ve Büşra Karabacak’ın katillerinin bulunmasıyla ilgili dava dün Balıkesir Adliyesi’nde görüldü. Ailelerin avukatı İbrahim Erenci, Adli Tıp Kurumu’nun raporlarını eleştirdi.Savaştepe’nin Karacalar kırsal mahallesinde 2006 yılında okul yolunda katledilen ve cesetleri 40 gün sonra bulunan Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım’ın katil zanlılarının yargılanacağı ilk dava Balıkesir 1.Ağır Ceza Mahkemesi’ne görülmeye başlandı. Duruşmadan önce basın mensuplarına açıklamalarda bulunan ailelerin avukatı İbrahim Erenci, Adli Tıp Kurumu’nun raporlarını eleştirdi. Balıkesir Adliyesi önünde Tuğçe Yıldırım ve Büşra Karabacak’ın aileleri ve yakınlarıyla birlikte açıklamalarda bulunan Avukat İbrahim Erenci, 11 yıl önce Adli Tıp Kurumu tarafın verilen raporda değerlendirme hatası olduğunu savundu. Adli Tıp Kurumu’nun raporu doğrultusunda katil zanlıları S.Y. ve A.Y.’nin salıverildiğini ve rahatça toplum içinde gezmeye devam ettiklerini belirten Avukat Erenci; “12 yıl önce katledilen Tuğçe ve Büşra’nın katil zanlılarının yargılanmasına bugün itibariyle başlanılıyor. Bu çok uzun ve acı dolu bir serüvendir. 12 yıl önce bu çocuklar katledildi ve katledildikten sonra da maalesef hiçbir somut delile ulaşılamamıştı. Geçtiğimiz yıl yaptığımız yoğun bir çalışma neticesinde DNA raporlarıyla ilgili ciddi bir sıkıntı olduğu yönünde kuşkular oluştu ve bunun neticesinde biz daha önce Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporların yeniden irdelenmesi gerektiğini düşündük. Yeni Yüzyıl Üniversitesi’yle paralel olarak çalıştık ve bu çalışma neticesinde de 11 yıl önce Adli Tıp Kurumu’nun verdiği raporda değerlendirme hatası olduğunu gördük. Yeni bir belge, bilgi, teknoloji kullanılmamıştır. Daha önce verilmiş rapor hatalı değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme neticesinde 10 yaşında bize göre tecavüz edilerek katledilen çocuklarımızın katilleri 11-12 yıl boyunca ellerini kollarını sallayarak özgürce gezmişlerdir. Ve nihayet bu raporun hatalı olduğu yönündeki karşı rapor Adli Tıp Kurumu tarafından da çok net bilimsel ifadeler kullanmadan ‘hayır bizim raporumuz doğrudur’ şeklinde savunulmuştur ve bunun üzerine şahıslar salıverildi. Adli Tıp Kurumu’nun raporları ayyuka çıktı. Birçok insan mağdur edildi. Ailelerin yoksul insanlar olması, köylüler olması öyle sanıyorum ki bu benim kişisel kanaatimdir siyaseten ekili ya da vekil yada vali yakını olsaydı şimdiye kadar bu insanların yargı önüne çıkacağını ve cezalandırılacağını düşünüyoruz. En büyük problemlerden biri ailelerin sahipsiz, yoksul köylüler olmasıdır. Balıkesir halkının bu husustaki duyarlılığının da test edildiğini görüyorum. Bu duruşmalarda destek verilmeli” dedi.

“TÜLBENTİN ÜZERİNDEN
GERÇEĞE BAKMAYA ÇALIŞMIŞLAR”

Adli Tıp Kurumu’nun yeni bir değerlendirme yapmadan rapor hazırladığını aktaran Erenci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu acılan ilk dava. Elde delil olmadığı için açılamıyordu. DNA örnekleri vardı ancak Adli Tıp Kurumu bize diyordu ki erkek soy bağını gösteren kromozom örtüşüyor ama kimliklendirmeye gidildiği zaman lokuslar uyuşmuyor diyordu. Yani bu şahısların erkek soy bağından olan birileri bu suçu işlemiştir. Bunlar değil diyordu. Oysa ki değerlendirme hatasının şurada olduğunu görüyoruz. Tuğçe ve Büşra’nın DNA’ların birbirlerinin üzerine aktığı söyleniyor. Bunlar ayıklanmamış. Ayıklanmadığı için de bir tülbentin üzerinden gerçeğe bakmaya çalışmışlar, net görememişler. Değerlendirme hatası bu noktadadır. Yeni bir kan örneği, DNA örneği alınmamıştır. Yapılan hatalı değerlendirme neticesinde bu şahıslar bugüne kadar ellerini kollarını sallayarak gezdikleri gibi tutuklandıktan sonra da 5.İhtisas Dairesi’nin ‘bizim raporumuz doğrudur’ şeklindeki beyanı salıverilmelerine neden olmuştur. Biz bu çelişkinin de giderilmesi için yine Adli Tıp Kurumu’na başvurduk, Adli Tıp Kurumu da ilk rapor doğrudur dedi.”

ANNE: “DOKU VAR KATİL YOK”

Tuğçe Yıldırım’ın annesi Ayşe Yıldırım da Adli Tıp Kurumu’nu eleştirdi. Anne Yıldırım yaptığı konuşmada; “Rapora neden inanılmadı. Doku var, katil yok. Kurum ayrıca çocuğun birinin ölüm nedenini veremiyor. Nasıl veremez. Biz Adli Tıp’a güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz. Vermediği için ben bunların verdiği raporlara inanmıyorum” ifadelerine yer verdi.

OLAYIN GEÇMİŞİ

Savaştepe’nin kırsal Karacalar Mahallesi’ndeki Mustafa Kangal İlkokulu 4/B sınıfına giden 10 yaşındaki Büşra Karabacak ile kuzeni Tuğçe Yıldırım, 21 Mart 2006 tarihinde öğle arasında evlerinde yemek yedikten sonra yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki okullarına giderken ortadan kayboldu. En son okul yolunda görülen kuzenler, akşam her zaman geldikleri saatte evlerine dönmeyince, yakınları durumu jandarmaya bildirdi. Kuzenlerin okula da gitmedikleri anlaşılınca, bulunması için jandarma, arama kurtarma ekipleri ve köylüler dağı taşı karış karış aradı, ancak bir sonuç alınamadı. Her yerde aranan kuzenlerden 44 gün sonra acı haber geldi. İki kızın cesetleri evlerine 8 kilometre uzaklıktaki komşu Çamurlu Mahallesi yakınlarındaki bir menfezde, poşete sarılı olarak bulundu. Bursa Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsinin ardından iki kuzen, yüzlerce kişinin katıldığı cenaze töreninin ardından Karacalar Mahallesi Mezarlığı’nda yan yana toprağa verildi