Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (Manisa TSO) haziran ayı olağan meclis toplantısı Manisa TSO hizmet binasında gerçekleştirildi.
Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (Manisa TSO) haziran ayı olağan meclis toplantısı Manisa TSO hizmet binasında gerçekleştirildi. Mecliste konuşan Manisa TSO Başkanı Mehmet Yılmaz, ‘Enflasyon, ekonomideki en büyük zorluk olarak karşımıza çıkmaya devam ederken, depremin arz-talep dengesizliği oluşturması, asgari ücret artışlarının etkisi, TL’de yaşanan değer kaybı gibi etkiler enflasyonun daha da artmasına neden oluyor. Türkiye ekonomisinin sorunlarının çözümü için yapısal reformların bir an evvel hayata geçirilmesi gerekiyor’ dedi.
Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (Manisa TSO) haziran ayı meclis toplantısını, Meclis Üyelerinin katılımıyla Manisa TSO hizmet binasında gerçekleştirildi. Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Ümit Türek’in başkanlığında gerçekleşen toplantıda ekonomideki güncel konular ele alındı.
‘Önümüzü görmek istiyoruz’
Başkan Ümit Türek, ‘Haziran ayı içerisinde birçok gün ve haftayı kutladık. Bununla birlikte yeni kabinenin gelmesi ile iş dünyası olarak gözlerimiz ekonomide atılacak adımlara çevrildi. Üzülerek söylüyorum ki hala nakitte erişemiyoruz. Bankalar kredi musluklarını açmıyor. Girdi maliyetleri dövizin artması sonucu her geçen gün değişiyor. Bu tabloda iş dünyasının nakit ihtiyacı karşılanmalı ve ekonomik olarak daha net bir tablo oluşmalı. Şu an için önümüzü görmekte zorlanıyoruz. Ümit ediyoruz ki atılacak adımlar ile ekonomide taşlar yerine oturur. Artık rayına giren bir ekonomi ile önümüzü görmek istiyoruz’ dedi.
‘Büyükşehir belediyemizin imar planının sonuna kadar arkasındayız’
Toplantıda söz alan ve Manisa’nın kanayan yarası olan imar planı ile ilgili söz alıp Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin imar planının sonuna kadar arkasında olduklarını ifade eden Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, ‘Bugünkü meclisimizin ana gündem maddesi Manisa’mızın yıllardır özlemle beklediği imar planı. Maalesef ki Manisa’mızın sorunlarına dışarıdan müdahaleler oluyor. İzmir Mimarlar Odası ve İzmir Şehir Plancıları Odası Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı, şehrimizin gelecek 30 yılını planlayan imarının durdurulması ve iptali için açtığı davada taraf olacağız. Bunu siz değerli meclis üyesi arkadaşlarımın önünde bir kez daha ifade ediyorum. Manisa’da yaşamayan, Manisa’nın sorunları ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bu iki odanın açmış oldukları davanın gerekçelerini okuyunca akıl tutulması yaşıyorsunuz. Manisa’mız imarın çıkmamasından dolayı sıkışmış durumda. Manisa’nın acilen konut, konut ticari ve ticari imarlı arsa ihtiyacı var. Her gün 35-37 bin Manisa’mızda çalışan emekçi arkadaşlarımız Manisa’ya gidip geliyorlar. Servis veya şahsi araçları ile sabah çıkıp akşam yerleşim yerlerine dönüyorlar. Bunun en büyük sebebi Manisa’da yeterli konut sayısının olmayışı. Bu emekçi arkadaşlarımız sabah ve akşam yolda harcadıkları vakit ile zaman kaybı yaşıyorlar. Sabah ve akşam trafik yoğunluğu oluşuyor. Bir başka boyuta gelecek olursak şu an 270 tane yatırımcımız sanayi imarlı yer olmadığı için şehrimize yatırım yapamıyor. Yapılamayan yatırım miktarı 3 milyar dolar seviyesinde. Ayrıca fabrikalarda çalıştıracak eleman sıkıntısı da var. Manisa’da konut olmadığı için çevre illerden gelen çalışanların maliyeti yüksek oluyor. Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulmasının tek yolu yatırım ve üretimdir. Yapılacak yatırımlar sayesinde işsizlik ortadan kalkacak ve üretim sayesinde cari açık azalacaktır. Bu tabloda sanayicimiz nereye yatırım yapacak? İmar planı geçmezse üretim nasıl artacak? Yeni yatırımcı Manisa’ya nasıl gelecek? Sözlerimin başında bahsettiğim gibi Manisa’nın sorunlarından bir haber olan kurumlar sırf laf olsun diye Manisa’nın geleceği açısından çok önemli olan imar planı ile ilgili açtıkları dava ile zaman kaybına sebep oluyorlar. Almanya’ya baktığımızda yüz ölçümünün yüzde 8,4’ü sanayi arsası iken ülkemizde bu rakam yüzde 0,5. Biz bu şartlar altında nasıl Avrupa ile yarışacağız. Manisa’nın gelecek 30 yılını etkileyecek bu tür oluşumlara karşı yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Biz bu davada Manisa’mız adına tarafız. Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin hazırlamış olduğu imar planını sonuna kadar destekliyoruz. Zaten imara açılacak alanlar için ilgili kurumların hepsinden uygun görüşü alınmış olup, bakanlıklar tarafından da onaylanmıştır. Tüm gelişmeler ilgili mevzuatlara uygun olarak yapılmış olup itirazların hiçbir yasal ve gerekli dayanağı yoktur. Ayrıca imar planının Manisa Büyükşehir Belediyesi meclisindeki tüm siyasi parti temsilcilerinin oy birliği geçtiğini belirtmek isterim. İmar konusu Manisa’nın kanayan yarasıdır ve kaybedilecek zaman yoktur. Bu davada tüm yasal haklarımızı kullanacağız. Tüm Manisalılar bunu böyle bilsin’ dedi.
‘Ekonomimiz son 10 yılın en sıkıntılı döneminden geçmekte’
Ülke ekonomisinde yaşanan gelişmelerden de bahseden Başkan Yılmaz, ‘Ülkemiz ekonomisi son 10 yılın en sıkıntılı döneminden geçmekte. İhracat geriliyor, cari açık artıyor, net rezervler eksiye geçiyor, bütçe açığı büyüyor, hayat pahalılığı satın alma gücünü düşürüyor, yüksek enflasyon bilançoları bozuyor ve işlem maliyetlerini artırıyor, mevduat ve kredi faiz oranları yükseliyor, politika faiz oranının düşüklüğüne rağmen yatırımlar canlanmıyor, TL değer kaybediyor, yabancı yatırımcı gelmiyor. Fiyatların ekonominin gerçeğini yansıtmaz hale gelmesi, özel sektörün risk ve getiri hesaplamalarını güçleştiriyor, bu da yatırım kararlarının ertelenmesine, yeni istihdam oluşturma kapasitesinin azalmasına ve büyümenin zayıflamasına yol açıyor. Enflasyon, ekonomideki en büyük zorluk olarak karşımıza çıkmaya devam ederken, depremin arz-talep dengesizliği oluşturması, asgari ücret artışlarının etkisi, TL’de yaşanan değer kaybı gibi etkiler enflasyonun daha da artmasına neden oluyor. Nitekim, bildiğiniz üzere, asgari ücrete yapılan yeni zam açıklandı. Böylelikle, 1 Temmuz itibariyle geçerli olmak üzere, asgari ücret, yüzde 34 artışla net 11 bin 402 TL olarak belirlendi. Türkiye ekonomisinin biraz önce saymış olduğum sorunlarının çözümü için yapısal reformların bir an evvel hayata geçirilmesi, makroekonomik istikrarın sağlanmasının yanı sıra, hukuk sistemi, kurumların işlerliğinin artırılması, bağımsızlığın yeniden tesis edilmesi, iş gücünün niteliğinin artırılması için eğitim sisteminin yeniden şekillendirilmesi gibi konuların acilen çözümlenmesi gerekmekte. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından oluşan yeni kabinede görev alan bakanlarımıza bu manada büyük görevler düşüyor. Bu zorlu süreçte kendilerine başarılar ve kolaylıklar diliyorum’ dedi.
‘Enflasyon arttıkça insanların paradan kaçışı hızlanır’
Büyüme rakamlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Başkan Yılmaz, ‘Türkiye ekonomisi, 2023 yılının ilk çeyreğinde, yıllık bazda yüzde 4 büyüme kaydetmiştir. 2023 yılının ilk çeyreğinde kaydedilen bu büyüme performansında özel tüketim harcamalarının katkısı öne çıkmaktadır. Özel tüketim harcamaları yıllık büyümeye 10,9 puan katkı sağlarken, bu dönemde deprem felaketinin ekonomik aktivite üzerinde oluşturduğu aşağı yönlü baskının, depremin yanı sıra seçim sürecinin de etkisiyle oluşan ilave tüketim talebiyle önemli ölçüde telafi edildiği görülmüştür. Yatırım harcamalarının büyümeye katkısı 1,2 puan düzeyinde gerçekleşmiştir. Net ihracat ise büyümeyi 2,8 puan aşağı çekmiştir. Öncü göstergeler yılın ikinci çeyreğinde ekonomik aktivitenin bir miktar ivme kazandığına işaret etse de ana ihraç pazarlarımızdaki resesyon endişelerinin büyüme üzerinde baskı oluşturabileceği değerlendirilmektedir. 2023 yılının ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi deprem felaketi nedeniyle bir miktar ivme kaybetmesine rağmen tüketim harcamalarının desteğiyle uzun dönemli ortalamasına yakın bir ekonomik büyüme performansı kaydetmiştir. Peki, ekonomide hal bu kadar kötü iken bu büyüme nasıl gerçekleşti. Şöyle ki, üstat Mahfi Eğilmez bunun çok güzel bir şekilde değerlendirmesini yapmış. Faizin enflasyonun altında oluşması demek tasarruf yapanları değil borçlanarak harcama yapanları kollamak demektir. Çünkü enflasyon yüksek, faiz düşük kaldıkça insanlar ellerinde para tutmanın, tasarruf yapmanın anlamsız olduğunu, kendilerine kaybettirdiğini görür ve tüketimlerini artırırlar. Artan tüketim, bir yandan enflasyonu yükseltirken bir yandan da üretimi artırır ve ekonomi büyür. Büyüyen ekonomide işsizlik artmaz, sanki hiç sorun yokmuş gibi görünür. Türkiye’nin, büyüme modeli, tüketimi teşvik etmek ve bu yolla talep oluşturarak üretimi artırmak yaklaşımı üzerine kurulmuştur. Bu yaklaşım enflasyonu düşürmeyi değil tam tersine artırmayı teşvik eder. Çünkü enflasyon arttıkça insanların paradan kaçışı hızlanır, tüketim harcamaları artar bu da üretim artışı oluşturarak büyümenin yüksek olmasını sağlar. Büyüme yüksek olunca firmalar iyi para kazanır ve işsizlik artmaz, hatta azalır. Bu modeli yaşatmanın yolu faizi enflasyonun altında belirlemek ve/veya ücretleri sürekli artırarak harcama gücünü canlı tutmaktan geçer. Enflasyonu düşürmek için faizi yükselterek tüketimi kısıtlayıp büyümenin düşmesine ve işsizliğin artmasına katlanmak gerekir’ diye konuştu.
‘Yeni dönem iş dünyamıza hayırlı olsun’
Sözlerine geçtiğimiz haftalarda yapılan TOBB seçimleri ile ilgili konuşarak devam eden Başkan Mehmet Yılmaz, ‘Bildiğiniz üzere, geçtiğimiz ay üst kuruluşumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)’nin genel kurulu gerçekleştirildi. Meclis başkanımız ve TOBB Genel Kurul Delegelerimiz ile bizler de TOBB’un 79. genel kuruluna iştirak ettik. TOBB 79. Genel Kurul’da yapılan seçimde, Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu 4 yıl süreyle yeniden TOBB başkanı oldu. Kendisini bir kez daha kutluyor, 79. Genel Kurul’un ülkemize ve iş dünyamıza hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bununla birlikte, genel kurul çerçevesinde gerçekleştirilen ticaret ve sanayi odaları konseyi seçiminde asil üyeliğe seçilmiş bulunmaktayım. Ayrıca, yönetim kurulu üyesi olduğum Gümrük ve Turizm İşletmeleri Ticaret A.Ş.’nin 2022 olağan genel kurulunda yönetim kurulu üyeliğine tekrar layık görüldüm. Şahsıma gösterilen teveccühten dolayı bir kez daha şükranlarımı sunuyorum’ dedi.
Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (Manisa TSO) haziran ayı olağan meclis toplantısı Manisa TSO hizmet binasında gerçekleştirildi. Mecliste konuşan Manisa TSO Başkanı Mehmet Yılmaz, ‘Enflasyon, ekonomideki en büyük zorluk olarak karşımıza çıkmaya devam ederken, depremin arz-talep dengesizliği oluşturması, asgari ücret artışlarının etkisi, TL’de yaşanan değer kaybı gibi etkiler enflasyonun daha da artmasına neden oluyor. Türkiye ekonomisinin sorunlarının çözümü için yapısal reformların bir an evvel hayata geçirilmesi gerekiyor’ dedi.
Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (Manisa TSO) haziran ayı meclis toplantısını, Meclis Üyelerinin katılımıyla Manisa TSO hizmet binasında gerçekleştirildi. Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Ümit Türek’in başkanlığında gerçekleşen toplantıda ekonomideki güncel konular ele alındı.
‘Önümüzü görmek istiyoruz’
Başkan Ümit Türek, ‘Haziran ayı içerisinde birçok gün ve haftayı kutladık. Bununla birlikte yeni kabinenin gelmesi ile iş dünyası olarak gözlerimiz ekonomide atılacak adımlara çevrildi. Üzülerek söylüyorum ki hala nakitte erişemiyoruz. Bankalar kredi musluklarını açmıyor. Girdi maliyetleri dövizin artması sonucu her geçen gün değişiyor. Bu tabloda iş dünyasının nakit ihtiyacı karşılanmalı ve ekonomik olarak daha net bir tablo oluşmalı. Şu an için önümüzü görmekte zorlanıyoruz. Ümit ediyoruz ki atılacak adımlar ile ekonomide taşlar yerine oturur. Artık rayına giren bir ekonomi ile önümüzü görmek istiyoruz’ dedi.
‘Büyükşehir belediyemizin imar planının sonuna kadar arkasındayız’
Toplantıda söz alan ve Manisa’nın kanayan yarası olan imar planı ile ilgili söz alıp Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin imar planının sonuna kadar arkasında olduklarını ifade eden Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, ‘Bugünkü meclisimizin ana gündem maddesi Manisa’mızın yıllardır özlemle beklediği imar planı. Maalesef ki Manisa’mızın sorunlarına dışarıdan müdahaleler oluyor. İzmir Mimarlar Odası ve İzmir Şehir Plancıları Odası Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı, şehrimizin gelecek 30 yılını planlayan imarının durdurulması ve iptali için açtığı davada taraf olacağız. Bunu siz değerli meclis üyesi arkadaşlarımın önünde bir kez daha ifade ediyorum. Manisa’da yaşamayan, Manisa’nın sorunları ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bu iki odanın açmış oldukları davanın gerekçelerini okuyunca akıl tutulması yaşıyorsunuz. Manisa’mız imarın çıkmamasından dolayı sıkışmış durumda. Manisa’nın acilen konut, konut ticari ve ticari imarlı arsa ihtiyacı var. Her gün 35-37 bin Manisa’mızda çalışan emekçi arkadaşlarımız Manisa’ya gidip geliyorlar. Servis veya şahsi araçları ile sabah çıkıp akşam yerleşim yerlerine dönüyorlar. Bunun en büyük sebebi Manisa’da yeterli konut sayısının olmayışı. Bu emekçi arkadaşlarımız sabah ve akşam yolda harcadıkları vakit ile zaman kaybı yaşıyorlar. Sabah ve akşam trafik yoğunluğu oluşuyor. Bir başka boyuta gelecek olursak şu an 270 tane yatırımcımız sanayi imarlı yer olmadığı için şehrimize yatırım yapamıyor. Yapılamayan yatırım miktarı 3 milyar dolar seviyesinde. Ayrıca fabrikalarda çalıştıracak eleman sıkıntısı da var. Manisa’da konut olmadığı için çevre illerden gelen çalışanların maliyeti yüksek oluyor. Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulmasının tek yolu yatırım ve üretimdir. Yapılacak yatırımlar sayesinde işsizlik ortadan kalkacak ve üretim sayesinde cari açık azalacaktır. Bu tabloda sanayicimiz nereye yatırım yapacak? İmar planı geçmezse üretim nasıl artacak? Yeni yatırımcı Manisa’ya nasıl gelecek? Sözlerimin başında bahsettiğim gibi Manisa’nın sorunlarından bir haber olan kurumlar sırf laf olsun diye Manisa’nın geleceği açısından çok önemli olan imar planı ile ilgili açtıkları dava ile zaman kaybına sebep oluyorlar. Almanya’ya baktığımızda yüz ölçümünün yüzde 8,4’ü sanayi arsası iken ülkemizde bu rakam yüzde 0,5. Biz bu şartlar altında nasıl Avrupa ile yarışacağız. Manisa’nın gelecek 30 yılını etkileyecek bu tür oluşumlara karşı yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Biz bu davada Manisa’mız adına tarafız. Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin hazırlamış olduğu imar planını sonuna kadar destekliyoruz. Zaten imara açılacak alanlar için ilgili kurumların hepsinden uygun görüşü alınmış olup, bakanlıklar tarafından da onaylanmıştır. Tüm gelişmeler ilgili mevzuatlara uygun olarak yapılmış olup itirazların hiçbir yasal ve gerekli dayanağı yoktur. Ayrıca imar planının Manisa Büyükşehir Belediyesi meclisindeki tüm siyasi parti temsilcilerinin oy birliği geçtiğini belirtmek isterim. İmar konusu Manisa’nın kanayan yarasıdır ve kaybedilecek zaman yoktur. Bu davada tüm yasal haklarımızı kullanacağız. Tüm Manisalılar bunu böyle bilsin’ dedi.
‘Ekonomimiz son 10 yılın en sıkıntılı döneminden geçmekte’
Ülke ekonomisinde yaşanan gelişmelerden de bahseden Başkan Yılmaz, ‘Ülkemiz ekonomisi son 10 yılın en sıkıntılı döneminden geçmekte. İhracat geriliyor, cari açık artıyor, net rezervler eksiye geçiyor, bütçe açığı büyüyor, hayat pahalılığı satın alma gücünü düşürüyor, yüksek enflasyon bilançoları bozuyor ve işlem maliyetlerini artırıyor, mevduat ve kredi faiz oranları yükseliyor, politika faiz oranının düşüklüğüne rağmen yatırımlar canlanmıyor, TL değer kaybediyor, yabancı yatırımcı gelmiyor. Fiyatların ekonominin gerçeğini yansıtmaz hale gelmesi, özel sektörün risk ve getiri hesaplamalarını güçleştiriyor, bu da yatırım kararlarının ertelenmesine, yeni istihdam oluşturma kapasitesinin azalmasına ve büyümenin zayıflamasına yol açıyor. Enflasyon, ekonomideki en büyük zorluk olarak karşımıza çıkmaya devam ederken, depremin arz-talep dengesizliği oluşturması, asgari ücret artışlarının etkisi, TL’de yaşanan değer kaybı gibi etkiler enflasyonun daha da artmasına neden oluyor. Nitekim, bildiğiniz üzere, asgari ücrete yapılan yeni zam açıklandı. Böylelikle, 1 Temmuz itibariyle geçerli olmak üzere, asgari ücret, yüzde 34 artışla net 11 bin 402 TL olarak belirlendi. Türkiye ekonomisinin biraz önce saymış olduğum sorunlarının çözümü için yapısal reformların bir an evvel hayata geçirilmesi, makroekonomik istikrarın sağlanmasının yanı sıra, hukuk sistemi, kurumların işlerliğinin artırılması, bağımsızlığın yeniden tesis edilmesi, iş gücünün niteliğinin artırılması için eğitim sisteminin yeniden şekillendirilmesi gibi konuların acilen çözümlenmesi gerekmekte. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından oluşan yeni kabinede görev alan bakanlarımıza bu manada büyük görevler düşüyor. Bu zorlu süreçte kendilerine başarılar ve kolaylıklar diliyorum’ dedi.
‘Enflasyon arttıkça insanların paradan kaçışı hızlanır’
Büyüme rakamlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Başkan Yılmaz, ‘Türkiye ekonomisi, 2023 yılının ilk çeyreğinde, yıllık bazda yüzde 4 büyüme kaydetmiştir. 2023 yılının ilk çeyreğinde kaydedilen bu büyüme performansında özel tüketim harcamalarının katkısı öne çıkmaktadır. Özel tüketim harcamaları yıllık büyümeye 10,9 puan katkı sağlarken, bu dönemde deprem felaketinin ekonomik aktivite üzerinde oluşturduğu aşağı yönlü baskının, depremin yanı sıra seçim sürecinin de etkisiyle oluşan ilave tüketim talebiyle önemli ölçüde telafi edildiği görülmüştür. Yatırım harcamalarının büyümeye katkısı 1,2 puan düzeyinde gerçekleşmiştir. Net ihracat ise büyümeyi 2,8 puan aşağı çekmiştir. Öncü göstergeler yılın ikinci çeyreğinde ekonomik aktivitenin bir miktar ivme kazandığına işaret etse de ana ihraç pazarlarımızdaki resesyon endişelerinin büyüme üzerinde baskı oluşturabileceği değerlendirilmektedir. 2023 yılının ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi deprem felaketi nedeniyle bir miktar ivme kaybetmesine rağmen tüketim harcamalarının desteğiyle uzun dönemli ortalamasına yakın bir ekonomik büyüme performansı kaydetmiştir. Peki, ekonomide hal bu kadar kötü iken bu büyüme nasıl gerçekleşti. Şöyle ki, üstat Mahfi Eğilmez bunun çok güzel bir şekilde değerlendirmesini yapmış. Faizin enflasyonun altında oluşması demek tasarruf yapanları değil borçlanarak harcama yapanları kollamak demektir. Çünkü enflasyon yüksek, faiz düşük kaldıkça insanlar ellerinde para tutmanın, tasarruf yapmanın anlamsız olduğunu, kendilerine kaybettirdiğini görür ve tüketimlerini artırırlar. Artan tüketim, bir yandan enflasyonu yükseltirken bir yandan da üretimi artırır ve ekonomi büyür. Büyüyen ekonomide işsizlik artmaz, sanki hiç sorun yokmuş gibi görünür. Türkiye’nin, büyüme modeli, tüketimi teşvik etmek ve bu yolla talep oluşturarak üretimi artırmak yaklaşımı üzerine kurulmuştur. Bu yaklaşım enflasyonu düşürmeyi değil tam tersine artırmayı teşvik eder. Çünkü enflasyon arttıkça insanların paradan kaçışı hızlanır, tüketim harcamaları artar bu da üretim artışı oluşturarak büyümenin yüksek olmasını sağlar. Büyüme yüksek olunca firmalar iyi para kazanır ve işsizlik artmaz, hatta azalır. Bu modeli yaşatmanın yolu faizi enflasyonun altında belirlemek ve/veya ücretleri sürekli artırarak harcama gücünü canlı tutmaktan geçer. Enflasyonu düşürmek için faizi yükselterek tüketimi kısıtlayıp büyümenin düşmesine ve işsizliğin artmasına katlanmak gerekir’ diye konuştu.
‘Yeni dönem iş dünyamıza hayırlı olsun’
Sözlerine geçtiğimiz haftalarda yapılan TOBB seçimleri ile ilgili konuşarak devam eden Başkan Mehmet Yılmaz, ‘Bildiğiniz üzere, geçtiğimiz ay üst kuruluşumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)’nin genel kurulu gerçekleştirildi. Meclis başkanımız ve TOBB Genel Kurul Delegelerimiz ile bizler de TOBB’un 79. genel kuruluna iştirak ettik. TOBB 79. Genel Kurul’da yapılan seçimde, Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu 4 yıl süreyle yeniden TOBB başkanı oldu. Kendisini bir kez daha kutluyor, 79. Genel Kurul’un ülkemize ve iş dünyamıza hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bununla birlikte, genel kurul çerçevesinde gerçekleştirilen ticaret ve sanayi odaları konseyi seçiminde asil üyeliğe seçilmiş bulunmaktayım. Ayrıca, yönetim kurulu üyesi olduğum Gümrük ve Turizm İşletmeleri Ticaret A.Ş.’nin 2022 olağan genel kurulunda yönetim kurulu üyeliğine tekrar layık görüldüm. Şahsıma gösterilen teveccühten dolayı bir kez daha şükranlarımı sunuyorum’ dedi.