İMMU-NAT Bitkisel İlaçların Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Adnan Akar, tüm dünyada hem geleneksel olarak hem de tamamlayıcı tıp alanında da kullanılan şifa değeri yüksek tıbbi bitkiler araştırmasının genişletilmesi için kolları sıvadı.
İMMU-NAT Bitkisel İlaçların Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Adnan Akar, tüm dünyada hem geleneksel olarak hem de tamamlayıcı tıp alanında da kullanılan şifa değeri yüksek tıbbi bitkiler araştırmasının genişletilmesi için kolları sıvadı.
Türkiye’nin önemli bitkisel etken madde ve sıvı ekstrakt üreten İMMU-NAT Bitkisel İlaçların Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Adnan Akar yıllardır araştırdığı ve birçok bitkinin üretimini gerçekleştirdiği çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. 2019 yılında Milas bölgesinde iklim değişikliği, yeni tarım uygulamaları, tıbbi ve aromatik bitkiler ve atık yönetimi konularında çalışmalar yürüten AR-GE çiftliğini kurdu. Özel AR-GE ekibi 4 yıl süren çalışmalarında tamamı AR-GE çiftliğinde gerçekleştirdi. Çiftlikte yetiştirilen özel seçilmiş tıbbi ve aromatik bitkilerin embriyo ve kök hücre dönemlerini araştırdı. Bu çalışmalarda bitkiler ile birlikte çiçek ve kök gibi bitkisel elemanlar ve bunların yazılımlarının insan bedeni üzerindeki destekleyici ve iyileştirici özelliklerinin araştırılması hedef alındı.
Akar konuyla ilgili olarak, ‘Bitkilerin embriyo dönemi kök hücreleri bitkilerin yaşama gücünün esasıdır. Kök hücreleri bitkilerin kök, çiçek ve filizler gibi büyüyen kısımlarında oluşurlar. Bitkiler kök hücrelerini kullanarak sürekli yeni yapraklar ve çiçekler üretme özelliğine sahiptir. Bitki kök hücrelerinin en çarpıcı yönleri neredeyse ölümsüz olmaları, kolaylıkla yaşlanmamaları sürekli kendilerini çoğaltabilmeleri ve yenileyebilmeleridir. Bazı açılardan bakıldığında bitki kök hücreleri insan kök hücreleri ile benzer epigenetik faktörler de barındırırlar. Bu da bitki kök hücrelerinin insan hücreleri ve yazılımının iyileştirilmesi, yani yenilenme için bir umut ışığı olmaktadır. Bu tür çalışmalar ve bitkiler konusundaki araştırmalarımız bizleri özellikle bitki kök hücreleri ve insan üzerindeki etkileri hususuna yöneltmiştir. Bu çalışmalarda hedefimiz GETAT (Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Ürünleri) üretmekle birlikte insan metabolik sistemine ve hücresel yazılımına interferon etki oluşturmaya çalışmaktır. Güçlendirilmiş insan sistemleri kendi sorunlarını tespit edebilme ve bu sorunları onarmada en kusursuz mekanizmaya ve yazılımlara zaten sahiptir. Bu çalışmalar bilinen bağışıklık sistemi meselesinin ötesinde, oldukça farklı bir mekanizmayı işaret eder. Dünyada benzer çalışmalar sentetik bileşenler veya doğal olarak da araştırılmaktadır. Ancak neredeyse tamamı doğadan uzak sentetik üzerinden yol almaktadır. Benzeri çalışmalar birçok gen tedavisi araştırmasının temelinde de bulunmaktadır. Bu tip çalışmalar, bitkilerin embriyo dönemlerine ait fitokimyasalların uygulanmasıyla kök hücrelerde görülen proliferatif ve farklılaşma aktiviteleri ile insan bedeninde fabrika ayarlarına dönüş olarak da düşünülebilir. Şu an için beklediğimiz sonuçlara ulaştığımızı söyleyebilirim. Dört yıllık proje süresi üç milyon dolar maliyet ile ilk prototip üretimi başardık ve sıvı ağızdan alınabilen damla formatında ürün haline getirdik. Kullanıldığında ilk 24 saat içerisinde etkilerini hissettirebilen bir çalışma oldu. En büyük sorunumuz ise yüksek miktarda seri üretimin zorluğudur. Bunun nedeni ise kullanılan bitkilerin özel üretimi, hasadı, işleme zamanı ve süreleridir. Proje çerçevesinde çalışmalarımızı önümüzdeki yıllarda genişletebilmek ve seri üretime geçebilmek için gerekli tüm adımları atacağız’ dedi.
İMMU-NAT Bitkisel İlaçların Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Adnan Akar, tüm dünyada hem geleneksel olarak hem de tamamlayıcı tıp alanında da kullanılan şifa değeri yüksek tıbbi bitkiler araştırmasının genişletilmesi için kolları sıvadı.
Türkiye’nin önemli bitkisel etken madde ve sıvı ekstrakt üreten İMMU-NAT Bitkisel İlaçların Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Adnan Akar yıllardır araştırdığı ve birçok bitkinin üretimini gerçekleştirdiği çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. 2019 yılında Milas bölgesinde iklim değişikliği, yeni tarım uygulamaları, tıbbi ve aromatik bitkiler ve atık yönetimi konularında çalışmalar yürüten AR-GE çiftliğini kurdu. Özel AR-GE ekibi 4 yıl süren çalışmalarında tamamı AR-GE çiftliğinde gerçekleştirdi. Çiftlikte yetiştirilen özel seçilmiş tıbbi ve aromatik bitkilerin embriyo ve kök hücre dönemlerini araştırdı. Bu çalışmalarda bitkiler ile birlikte çiçek ve kök gibi bitkisel elemanlar ve bunların yazılımlarının insan bedeni üzerindeki destekleyici ve iyileştirici özelliklerinin araştırılması hedef alındı.
Akar konuyla ilgili olarak, ‘Bitkilerin embriyo dönemi kök hücreleri bitkilerin yaşama gücünün esasıdır. Kök hücreleri bitkilerin kök, çiçek ve filizler gibi büyüyen kısımlarında oluşurlar. Bitkiler kök hücrelerini kullanarak sürekli yeni yapraklar ve çiçekler üretme özelliğine sahiptir. Bitki kök hücrelerinin en çarpıcı yönleri neredeyse ölümsüz olmaları, kolaylıkla yaşlanmamaları sürekli kendilerini çoğaltabilmeleri ve yenileyebilmeleridir. Bazı açılardan bakıldığında bitki kök hücreleri insan kök hücreleri ile benzer epigenetik faktörler de barındırırlar. Bu da bitki kök hücrelerinin insan hücreleri ve yazılımının iyileştirilmesi, yani yenilenme için bir umut ışığı olmaktadır. Bu tür çalışmalar ve bitkiler konusundaki araştırmalarımız bizleri özellikle bitki kök hücreleri ve insan üzerindeki etkileri hususuna yöneltmiştir. Bu çalışmalarda hedefimiz GETAT (Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Ürünleri) üretmekle birlikte insan metabolik sistemine ve hücresel yazılımına interferon etki oluşturmaya çalışmaktır. Güçlendirilmiş insan sistemleri kendi sorunlarını tespit edebilme ve bu sorunları onarmada en kusursuz mekanizmaya ve yazılımlara zaten sahiptir. Bu çalışmalar bilinen bağışıklık sistemi meselesinin ötesinde, oldukça farklı bir mekanizmayı işaret eder. Dünyada benzer çalışmalar sentetik bileşenler veya doğal olarak da araştırılmaktadır. Ancak neredeyse tamamı doğadan uzak sentetik üzerinden yol almaktadır. Benzeri çalışmalar birçok gen tedavisi araştırmasının temelinde de bulunmaktadır. Bu tip çalışmalar, bitkilerin embriyo dönemlerine ait fitokimyasalların uygulanmasıyla kök hücrelerde görülen proliferatif ve farklılaşma aktiviteleri ile insan bedeninde fabrika ayarlarına dönüş olarak da düşünülebilir. Şu an için beklediğimiz sonuçlara ulaştığımızı söyleyebilirim. Dört yıllık proje süresi üç milyon dolar maliyet ile ilk prototip üretimi başardık ve sıvı ağızdan alınabilen damla formatında ürün haline getirdik. Kullanıldığında ilk 24 saat içerisinde etkilerini hissettirebilen bir çalışma oldu. En büyük sorunumuz ise yüksek miktarda seri üretimin zorluğudur. Bunun nedeni ise kullanılan bitkilerin özel üretimi, hasadı, işleme zamanı ve süreleridir. Proje çerçevesinde çalışmalarımızı önümüzdeki yıllarda genişletebilmek ve seri üretime geçebilmek için gerekli tüm adımları atacağız’ dedi.