CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün Küresel Gıda Fiyat Endeksi’ne göre, dünya genelinde gıda fiyatları, son bir yılda yüzde 10,7 oranında gerilemiştir. Bizde ise TÜİK’in verilerine göre aynı dönemde, gıda fiyatları yüzde 70,7 oranında artmıştır” dedi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Anka’nın aktardığı habere göre Akın, şunları söyledi:
“Parti Sözcümüz Sayın Faik Öztrak, NATO-PA Genel Kurulu’na katılmak için yurt dışında olduğundan Merkez Yönetim Kurulu’muzun (MYK) bugünkü toplantısına ilişkin değerlendirmeleri ben yapacağım. Bugün MYK’mizin gündeminde AK Parti yönetiminin neden olduğu ekonomik buhran, bu buhranın başta emeklilerimiz olmak üzere vatandaşlarımıza yaşattığı sorunlar, hayat pahalılığı, çocuk açlığı, okul yemeği, üniversite öğrencilerinin barınma ve beslenme sorunları, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, parlamentonun gündemi, partimizin kurultay süreci ve 6 ay sonra yapılacak yerel seçimler vardı. TBMM yeni yasama yılı, 1 Ekim’de başladı. Hükümetin bakanları, 1 Ekim’den sonra çoğu açlık sınırının altında olan emekli aylıklarına ilişkin bir düzenleme yapılacağını açıklamışlardı. Emeklilerimiz, yeni yasama yılında dört gözle bu düzenlemeyi bekliyordu ama olmadı.
“Emeklilerin sorunlarına çözüm bulmak için getirilen önergeler, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi”
Bırakın bir düzenleme yapılmasını, ‘Emeklilerimizin sorunların konuşalım, bir çözüm bulalım’ diyerek parlamentoya getirilen önergeler, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla maalesef reddedildi. Saray ve ortağı; vatandaşın halini görmediğini, sesini duymadığını vatandaşın gerçek sorunlarıyla ilgilenmediğini bir kez daha göstermiş oldu. Hafta sonu partisinin kongresinde konuşan Erdoğan da hayat pahalılığı altında ezilen işçileri, memurları, emeklileri enflasyona ezdirmediklerini anlatırken emeklilerimize ilişkin somut hiçbir açıklama yapmadı. Yine “inşallah” diyerek sadece memur emeklileri için bir çalışma yaptıklarını söyledi. Oysa emeklilerimiz her gün artan fiyatlar karşısında, adeta hayatta kalmak için mücadele veriyorlar. Bugün milyonlarca emeklimiz, 7 bin 500 liralık aylıkla, açlığa mahkûm yaşıyor.
“Emeklinin bırakın yıl sonuna kadar, bir dakika daha bekleyecek hali yok”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin verilerine göre, seçimden önce nisan ayında, 11 lira olan bir kilogram patatesin fiyatı, bugün 19 lira 30 kuruşa çıkmış durumda. Bir kilo etin fiyatı 294 liradan 365 liraya gelmiş yükselmiş. 7 bin 500 lira aylık alan emekli amcalarımızın, teyzelerimizin bir aylıklarıyla alabildikleri patates, seçimden bu yana 293 kilo azalmış. Eylül itibarıyla açlık sınırı, 13 bin 334 lira. Gıda enflasyonunda, geçen yılın aynı dönemindeki eğilimler devam ederse açlık sınırının 2023 sonunda 15 bin liranın üzerine çıkacağını söylemek yanlış olmaz. Biz buradan bir kere daha saraya sesleniyoruz: Emeklinin bırakın yıl sonuna kadar, bir dakika daha bekleyecek hali yok. Önümüz kara kış. Meyve ve sebze fiyatları, ısınma ve kira bedelleri çok daha fazla artacak. Soruyoruz: Siz emekli aylıklarında gerekli artışı sağlamazsanız emeklilerimiz yılbaşına kadar ne yapacak, ne yiyecek, ne içecek ve evini nasıl ısıtacak? Saray, emekli maaşlarına ‘İnşallah, maşallah’ diyerek geçiştirmeden ‘Bir ay sonra, yılbaşında’ diyerek geciktirmeden hemen şimdi düzenleme yapmalıdır.
“Asgari ücretlinin maaşının bugün 18 bin 340 lira olması gerekirdi”
Bu iktidar ya matematik bilmiyor ya da algı yönetimiyle yarattığı ekonomik yıkımı gizleyeceğini sanıyor. Erdoğan hafta sonunda, partisinin kongresinde asgari ücreti 184 liradan 11 bin 400 liraya çıkardıklarını anlattı. Sanki bu ülkede hiç enflasyon yokmuş gibi bununla övündü. İstatistikçiler, ‘Üç çeşit yalan vardır. Yalan, kuyruklu yalan ve istatistik’ der. Rakamlar yalan söylemez ama siyasetçiler, rakamları eğip bükerek yalan söylemeye kalkabilir. Erdoğan’ın bahsettiği Kasım 2002’de bir gram altın, 16 lira 30 kuruştu. O zaman bir aylık asgari ücretle 11 gram altın alınıyordu. Bugün bir gram altının fiyatı, 1625 lira. Bugün bir aylık asgari ücretle yalnızca 7 gram altın alınabiliyor. Yani bu hesapla bakarsak saray hükümetleri döneminde, asgari ücretin satın alma gücü, 4 gram altın tutarında erimiştir. Asgari ücretle alınabilen altının neredeyse yarısı buharlaşmıştır, uçup gitmiştir. Saray, asgari ücretliyi enflasyondan korumak isteseydi, bu hesapla asgari ücretlinin maaşının bugün 18 bin 340 lira olması gerekirdi.
“Doğal gaz ve elektriğe yapılacak her zam, enflasyonun artışında tuz biber olacak”
1 Ekim itibarıyla sanayide, hem elektrik hem de doğal gaza yüzde 20 oranında zam yapıldı. Hükümet, ‘Enflasyonla mücadele ediyorum’ derken sanayide temel bir girdi olan enerjiye bir taraftan da zam yaparak aklımızla adeta alay ediyor. Seçimden bu yana, akaryakıt ürünlerine zam üzerine zam yapan saray, zaten başta ulaşım ve nakliye kalemleri olmak üzere üretim maliyetlerinin artmasına neden olmuştu. Şimdi yaklaşan kara kış öncesi doğal gaz ve elektriğe yapılacak her zam, enflasyonun artışında adeta tuz biber olacak. Bu zamlar üretim maliyetlerini artıracak. Üretim maliyetlerinin artması demek; çarşıda, pazarda, raflarda fiyatların da artması demektir. Vatandaşın filesine daha az meyve, sebze koyması demektir.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Anka’nın aktardığı habere göre Akın, şunları söyledi:
“Parti Sözcümüz Sayın Faik Öztrak, NATO-PA Genel Kurulu’na katılmak için yurt dışında olduğundan Merkez Yönetim Kurulu’muzun (MYK) bugünkü toplantısına ilişkin değerlendirmeleri ben yapacağım. Bugün MYK’mizin gündeminde AK Parti yönetiminin neden olduğu ekonomik buhran, bu buhranın başta emeklilerimiz olmak üzere vatandaşlarımıza yaşattığı sorunlar, hayat pahalılığı, çocuk açlığı, okul yemeği, üniversite öğrencilerinin barınma ve beslenme sorunları, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, parlamentonun gündemi, partimizin kurultay süreci ve 6 ay sonra yapılacak yerel seçimler vardı. TBMM yeni yasama yılı, 1 Ekim’de başladı. Hükümetin bakanları, 1 Ekim’den sonra çoğu açlık sınırının altında olan emekli aylıklarına ilişkin bir düzenleme yapılacağını açıklamışlardı. Emeklilerimiz, yeni yasama yılında dört gözle bu düzenlemeyi bekliyordu ama olmadı.
“Emeklilerin sorunlarına çözüm bulmak için getirilen önergeler, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi”
Bırakın bir düzenleme yapılmasını, ‘Emeklilerimizin sorunların konuşalım, bir çözüm bulalım’ diyerek parlamentoya getirilen önergeler, AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla maalesef reddedildi. Saray ve ortağı; vatandaşın halini görmediğini, sesini duymadığını vatandaşın gerçek sorunlarıyla ilgilenmediğini bir kez daha göstermiş oldu. Hafta sonu partisinin kongresinde konuşan Erdoğan da hayat pahalılığı altında ezilen işçileri, memurları, emeklileri enflasyona ezdirmediklerini anlatırken emeklilerimize ilişkin somut hiçbir açıklama yapmadı. Yine “inşallah” diyerek sadece memur emeklileri için bir çalışma yaptıklarını söyledi. Oysa emeklilerimiz her gün artan fiyatlar karşısında, adeta hayatta kalmak için mücadele veriyorlar. Bugün milyonlarca emeklimiz, 7 bin 500 liralık aylıkla, açlığa mahkûm yaşıyor.
“Emeklinin bırakın yıl sonuna kadar, bir dakika daha bekleyecek hali yok”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin verilerine göre, seçimden önce nisan ayında, 11 lira olan bir kilogram patatesin fiyatı, bugün 19 lira 30 kuruşa çıkmış durumda. Bir kilo etin fiyatı 294 liradan 365 liraya gelmiş yükselmiş. 7 bin 500 lira aylık alan emekli amcalarımızın, teyzelerimizin bir aylıklarıyla alabildikleri patates, seçimden bu yana 293 kilo azalmış. Eylül itibarıyla açlık sınırı, 13 bin 334 lira. Gıda enflasyonunda, geçen yılın aynı dönemindeki eğilimler devam ederse açlık sınırının 2023 sonunda 15 bin liranın üzerine çıkacağını söylemek yanlış olmaz. Biz buradan bir kere daha saraya sesleniyoruz: Emeklinin bırakın yıl sonuna kadar, bir dakika daha bekleyecek hali yok. Önümüz kara kış. Meyve ve sebze fiyatları, ısınma ve kira bedelleri çok daha fazla artacak. Soruyoruz: Siz emekli aylıklarında gerekli artışı sağlamazsanız emeklilerimiz yılbaşına kadar ne yapacak, ne yiyecek, ne içecek ve evini nasıl ısıtacak? Saray, emekli maaşlarına ‘İnşallah, maşallah’ diyerek geçiştirmeden ‘Bir ay sonra, yılbaşında’ diyerek geciktirmeden hemen şimdi düzenleme yapmalıdır.
“Asgari ücretlinin maaşının bugün 18 bin 340 lira olması gerekirdi”
Bu iktidar ya matematik bilmiyor ya da algı yönetimiyle yarattığı ekonomik yıkımı gizleyeceğini sanıyor. Erdoğan hafta sonunda, partisinin kongresinde asgari ücreti 184 liradan 11 bin 400 liraya çıkardıklarını anlattı. Sanki bu ülkede hiç enflasyon yokmuş gibi bununla övündü. İstatistikçiler, ‘Üç çeşit yalan vardır. Yalan, kuyruklu yalan ve istatistik’ der. Rakamlar yalan söylemez ama siyasetçiler, rakamları eğip bükerek yalan söylemeye kalkabilir. Erdoğan’ın bahsettiği Kasım 2002’de bir gram altın, 16 lira 30 kuruştu. O zaman bir aylık asgari ücretle 11 gram altın alınıyordu. Bugün bir gram altının fiyatı, 1625 lira. Bugün bir aylık asgari ücretle yalnızca 7 gram altın alınabiliyor. Yani bu hesapla bakarsak saray hükümetleri döneminde, asgari ücretin satın alma gücü, 4 gram altın tutarında erimiştir. Asgari ücretle alınabilen altının neredeyse yarısı buharlaşmıştır, uçup gitmiştir. Saray, asgari ücretliyi enflasyondan korumak isteseydi, bu hesapla asgari ücretlinin maaşının bugün 18 bin 340 lira olması gerekirdi.
“Doğal gaz ve elektriğe yapılacak her zam, enflasyonun artışında tuz biber olacak”
1 Ekim itibarıyla sanayide, hem elektrik hem de doğal gaza yüzde 20 oranında zam yapıldı. Hükümet, ‘Enflasyonla mücadele ediyorum’ derken sanayide temel bir girdi olan enerjiye bir taraftan da zam yaparak aklımızla adeta alay ediyor. Seçimden bu yana, akaryakıt ürünlerine zam üzerine zam yapan saray, zaten başta ulaşım ve nakliye kalemleri olmak üzere üretim maliyetlerinin artmasına neden olmuştu. Şimdi yaklaşan kara kış öncesi doğal gaz ve elektriğe yapılacak her zam, enflasyonun artışında adeta tuz biber olacak. Bu zamlar üretim maliyetlerini artıracak. Üretim maliyetlerinin artması demek; çarşıda, pazarda, raflarda fiyatların da artması demektir. Vatandaşın filesine daha az meyve, sebze koyması demektir.