Yüce Dinimiz İslam’a inanan insanların, başka dinlere mensup insanlara göstermesi gereken hoşgörüyü/ müsamaha/ tolerans fazlasıyla Müslümanlara göstermesi gereği mantıki bir sonuçtur. Bu konudaki Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şeriflere genel olarak bir göz atarsak görürüz ki; yüce dinimiz Müslümanları din kardeşi olarak birbirlerine bağlıyor. İslam toplumuna “kardeşlik” kavramını getiriyor. Hem öyle bir kardeşlik ki, öz kardeşimize karşı duyduğumuz sevgi, saygı, bağlılık, koruma, sahiplenme, yardım etme…vb, duygu ve düşüncelerimizin aynısı din kardeşlerimiz için de istenir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde: ” Müminler ancak kardeştirler..” buyuruyor. Sevgili peygamberimiz de:  “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslüman’dan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslüman’ın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”, “Sizden biriniz kendisi için sevdiği bir şeyi kardeşi için de sevmedikçe, imanı kâmil olmaz.” buyurmuşlardır,

Yüce dinimizin gerçekleştirmemizi istediği toplumun bütün fertleri birbirlerine karşı engin bir sevgi, saygı ve hoşgörü şuuruna sahip olmalıdır.  “Müminler bir binanın tuğlaları gibi birbirine bağlıdır” , “Müslümanlar birbirini sevmede ve korumada bir vücudun organları gibidir. Vücudun herhangi bir organı rahatsızlanırsa diğerleri de bu yüzden ateşlenir, uykusuz kalır”

Yüce Allah’ı Rab, Hz. Muhammed (sav)’i elçi kabul edip temel iman esaslarına inandığını söyleyen ve kıblesi de bir olan bütün insanlar din kardeşidirler. Farklı mezhep ve meşreplerden olmamız bu kuralı değiştirmez. Kıblesi bir olan insanların birlik içerisinde olmaları gerekir. Birlikten kuvvet doğar. Bizi daima güçsüz görmek isteyenler elbette aramıza ayrılık tohumları ekeceklerdir. Bize düşen görev bu oyunları önceden sezip aldanmamaktır.

Farklı yorumlar elbette olacaktır. Önemli olan sırat-ı müstakimden sapmamaktır. Farklı yorumları tartışırız, hak yoldan sapanları uyarırız. Bütün bunları yaparken asla kavga etmeyiz. Birbirimize düşman olamayız. Böyle bir düşünce tarzı engin hoşgörümüz gereğidir.

Bizim gibi düşünmeyenleri dinini, vatanını, milletini daha az seven veya sevmeyen insanlar olarak değerlendiremeyiz. Dinlerini en güzel şekilde yaşamaya çalışan insanlarla, bu değerleri daha az yaşayan insanlar birbirlerinin karşıtı değildirler. Din gibi mukaddes bir değere inanma veya inanmama özgürlüğü temel insan haklarındandır. Bu hakkın korunup geliştirilmesi derin hoşgörü ortamı ister. Türk aydınının görevi böyle bir atmosferin oluşmasına öncülük etmektedir.

Fahri SAĞLIK

Karesi Müftüsü