İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) Siyasi Komisyon ile Akdeniz ve Orta Doğu Özel Grubu ortak toplantısına katıldı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) Siyasi Komisyon ile Akdeniz ve Orta Doğu Özel Grubu ortak toplantısına katıldı. Göç meselesinin Türkiye ya da başka bir ülkenin değil tüm dünyanın sorunu olduğunu söyleyen Bakan Soylu, ‘Göç meselesi, insanlık meselesidir’ dedi. Bakan Soylu, sosyal medya şirketleri hakkında ise, ‘WhatsApp, Twitter, Facebook elinizde değil. Kimin elindeyse dünyayı yönetenleri tehdit ettiği bir dönemdeyiz’ diye konuştu.
Dün başlayan NATO Parlamenter Asamblesi (NATO PA) Siyasi Komisyon ile Akdeniz ve Orta Doğu Özel Grubu Ortak Toplantısı bugün Sarıyer Vilayetler Evi’nde devam etti. Toplantıya katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, göç meselesi hakkında konuştu. Bakan Soylu, göç meselesinin yalnızca Türkiye’yi ya da başka bir ülkeyi ilgilendiren bir konu olmadığını söyleyerek, bu sorunun insanlık meselesi olduğunu vurguladı. Soylu, ayrıca, vekalet savaşlarının devam ettiğini ve bugün yaşanan pek çok sorunun kaynağının bu olduğunu ifade etti. Sosyal medya platformları ile ilgili de konuşan Soylu, sosyal medyanın büyük bir güç haline geldiğini ve onu kontrol edenlerin dünyayı karmaşık bir süreç içerisine sürüklediğini dile getirdi.

‘Göçün kaynağına müdahale edilmelidir’
Konuşmasına, göç meselesine değinerek başlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ’21’inci yüzyılı böyle beklemiyorduk. Özellikle Avrupa Birliği’nin 21. yüzyılda vaaz ettikleriyle daha birbirine uyumlu bir dünyaya, sınırların açık olduğu, insan haklarının çok daha üstün olduğu ve her meselenin dünya tarafından çok net bir şekilde takip edildiği bir dünya bekliyorduk. 21. yüzyıl bize böyle bir dünya sunmadı. Bunu hepimiz yaşıyoruz. Gerek dünyanın, gerekse bölgemizdeki göç hareketliliğinin nasıl olduğunu ama buna dair herhangi bir sonuç ortaya konulmadığını ifade etmek istiyorum. Göçün kaynağına müdahale edilmedikten sonra ortaya konan tüm süreçler başarısızlığa mahkumdur. Peki küresel kulüplerin bu sürece dair olumlu bir katkıları var mı? Hayır, yok. Amerika dahil büyük ülkelerin herhangi, Avrupa dahil, büyük ülkelerin herhangi bir katkıları var mı? Hayır, yok. Varmış gibi gösteriyorlar’ dedi.

‘Dünyada vekalet savaşları hala devam ediyor’
Dünyanın pek çok önemli sorunla boğuştuğun, bunun sebebinin vekalet savaşları olduğunu belirten Bakan Soylu, ‘Şu anda dünya büyük bir enerji kriziyle karşı karşıya. Peki çözülecek mi? Hayır çözülmeyecek. Bakınız Afganistan iyileşmeyeceğine göre Pakistan düzelmeyeceğine göre, Suriye meselesi bitmeyeceğine göre Irak, Amerika’nın vaaz ettiği gibi demokratik bir süreçle karşı karşıya kalmayacağına göre, Yemen düzelmeyeceğine göre, Libya düzelmeyeceğine göre, Lübnan’da fukaralık sona ermeyeceğine göre, dünyadaki göç meselesi de devam edecektir. Aynen enerji meselesinin devam edeceği gibi. Yani herkes ağzını açmış, Amerika’daki kaya gazını beklemektedir. Vekalet savaşları devam ediyor hala dünyada. Dünyanın batısında sentetik uyuşturucu üretiliyor. Dünyanın doğusunda doğal uyuşturucu üretiliyor. Amerika, Afganistan’a girdiğinde Afganistan’daki afyon üretim yerinin miktarı 17 bin hektardı. Çıktığında 300 bin hektara kadar ulaştı. 230 bin- 240 bin hektarla beraber çıktı. Batıdan doğuya kimyasal uyuşturucu doğudan batıya doğal uyuşturucu sevkiyatı kuzey rota, güney rota, Balkanlar rotası, aynen devam etmektedir. Şimdi Kolombiya’dan Amerika’ya ve başka ülkelere olanlar diğer ülke rotaları elbette farklılarıdır. Bunlar da karşı karşıya kaldığımız farklı problemler ve farklı alanlardır’ diye konuştu.

‘En büyük problemlerinden bir tanesi mali suç yaygınlığıdır’
Terörün oluşturduğu bir finansmanın ortada olduğunu ancak dünyanın büyük ülkelerinin bunu görmezden geldiğini söyleyen Soylu, ‘Dünyanın önümüzdeki en büyük problemlerinden bir tanesi mali suç yaygınlığıdır. Bir elinizde kripto para var, diğer elinizde sanal ve sanal kumar var. Bir elinizde bir taraftan bir tarafından nakledilen para var. Yani kara paranın yani terörün oluşturduğu bir finansmanın yani kumar parasının ve uyuşturucu parasının dünyanın her tarafında istediği gibi dolanabileceği bir sisteme bugün kimse sesini çıkarmamaktadır. Bu da karşı karşıya kaldığımız önemli bir problemdir. Bana sorarsanız yine küresel kulüpler yine bize sorarsanız dünyanın büyük ülkeleri bunu yok görüyorlar ve herhangi bir müdahale ortaya koymuyorlar’ şeklinde konuştu.

‘WhatsApp, Twitter, Facebook elinizde değil. Kimin elindeyse dünyayı yönetenleri tehdit ettiği bir dönemdeyiz’
Süleyman Soylu, sosyal medyanın büyük bir güç haline geldiğini ve onu kontrol edenlerin dünyayı karmaşık bir süreç içerisine sürüklediğini vurguladı. Soylu, ‘Hepimiz ülkelerimizin milletvekilleriyiz, parlamenterleriyiz ve yöneticileriyiz. 21. asır kadar dünyayı yönetenlerin savunmasız kaldığı herhangi bir dönem olmamıştır. WhatsApp elinizde değil, Twitter da elinizde değil. Facebook da elinizde değil. Kimin elindeyse dünyada yeni bir vesayet sistemi kurduğu, dünyayı yönetenleri tehdit ettiği, itibarlarını altüst ettiği ve bunun kontrol edilemediği bir dönemle karşı karşıyayız. Sadece 20. yüzyılın son çeyreğinde hiç hayal etmediğimiz Londra’da yüksek makineli tüfeklerle gezen polisler değil, metroların polis kontrolü altında gidip geldiği bir dünya değil, Berlin’de ve dünyanın başka ülkelerinde özel harekat polislerinin otellerin etrafında alışveriş merkezlerinin etrafında dolaştığı bir dünya değil, tamamen insanı hedef alan ve hepimizi bir karmaşıkla karşı karşıya kalan bir sürecin içerisindeyiz’ ifadelerini kullandı.

‘Göç meselesi, insanlık meselesidir’
Göç meselesinin tüm dünyayı ilgilendiren bir sorun olduğunu ifade eden Soylu, ‘Geçen yıl bütçe konuşmalarında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Karadeniz’de yeni bir savaşın başlayacağını önerdiğimde muhalefet partisi milletvekillerimiz dudak bükmüşlerdi. Doğruydu, olmayabilirdi. Ama maalesef Rusya’yla Ukrayna’nın karşı karşıya kaldığı savaşı ve Ukrayna’da, Ukrayna’nın bir sürü tarikiyle orada çocukların öldüğü, yaşlıların ve yüz binlerin ve milyonların topraklarını terk etmek zorunda kaldığı süreci hep beraber yaşadık. Ve dünyanın büyük bölümü de seyretti. Eğer biz bunları seyreder, birilerinin düzeltmesini beklersek aynen Suriye’de olduğu gibi 14 milyon insan yerinden edilir. Afganistan’dan Avrupa’ya gitmek isteyen yüz binlerce insan dört metre beş metre karın altında kalarak ölürler. Ve bu mesele belki de dönemimizin maliyeti olarak gelecek nesillere sirayet eder ve gelecek nesiller hepimizi lanetlerler. Bu bir insanlık meselesidir. Göç meselesinde yanılgı maalesef batının, Avrupa’nın özellikle göç meselesini bir sınır meselesi olarak değerlendirmesidir. Göç meselesi Türkiye ile Yunanistan arasında bir sınır meselesi değildir. Göç meselesi Türkiye’yle Suriye’nin 911 kilometre arasındaki bir sınır meselesi de değildir. Göç meselesi Afganistan’la İran hattındaki bir mesele de değildir. Göç meselesi İran Türkiye sınırındaki bir mesele de değil. Göç meselesi, vekalet savaşlarından, iç savaşlardan, gelir eşitsizliğinden, adalete, eğitime, sağlığa, gıdaya erişememekten kaynaklanan ve bundan sonra daha fazla da devam edebilecek bir meseledir. Eğer biz bu meseleyi böyle görmez tam da 2018 yılında Merkel’in konuştuğu, şimdiki Avrupa Birliği Başkanlarından birinin konuştuğu gibi bu mesele kaynağında çözülmeye yönelik yüksek bir siyasetle değerlendirilmezse bütün dünya için yakıcı bir hal alacaktır ve devam edecektir. Peşi sıra şehirlerdeki kentlerdeki yaşamı zorlaştıracak. Peşi sıra yabancı düşmanlığını artıracak, peşi sıra kendine ait problemlerle iç karmaşıklıklar oluşturacaktır. Bu da yirmi birinci yüzyıldaki bir dünyaya üniversitelerimize, bilim dünyamıza bu iletişim çağına, teknolojinin yüksek durumuna hiçbir şekilde yakışmamaktadır’ dedi.
Toplantının geri kalanı basına kapalı olarak devam etti.