Hepimiz bu hayata bir defa geliyoruz ve bu yüzden iyi bir hayat yaşamak istiyoruz. Bunun yolu da çoğumuz için başarılı olmaktan geçiyor. İyi bir kariyer sahibi olmak veya zengin olmak için çabalıyoruz. Bu sadece rahat bir yaşam için değil, saygınlık için de önemli. O yüzden çocuklarının iyi bir geleceği olmasını isteyen anne-babalar onları küçük yaştan itibaren çalışmaya yönlendiriyor. Çocuğun zeki olması ve çalışma gayreti çocuğun gelecekteki başarısına dair bir işaret olarak yorumlanıyor.

Ancak sadece başarıya odaklanın bir takım sakıncaları var. Çünkü sonuçlar tek bir kapıya çıkmıyor. Başarılı olmanın alternatifi başarısızlık olduğu için kişi korkuya ve paniğe kapılabiliyor. Ya başarısız olursam korkusunun getirdiği kaygı çalışamanın verimini düşürdüğü gibi psikolojik sorunlara da yol açabiliyor. Hatta çok iyi sonuçlar alan birisi bile kendini yetersiz hissedebiliyor.

Yaşadığımız dünyada bizim kontrol edebileceğimizden çok daha fazla değişken var. Bütün bunların hepsiyle mücadele etmemizin olanağı yok. Bizim kontrol edebileceğimiz değişken ise çalışmak ve işimize özen göstermek. Geri kalanına hakim olamayız. Örneğin bir öğrencinin temel görevi çalışmaktır. Eğer bunu yapıyorsa görevini tamamlamış demektir. Ona belirli hedefleri zorunlu hale getirmek ve başkalarıyla yarıştırmak,  kendisini yetersiz hissetmesine neden olur.

Bunu çocuklarımıza aşılamamız için anne-babalar  olarak ilk önce kendimiz inandırmalıyız. Gelen kötü sonuçlardan etkilenirsek çocuklar da bunu hissedecektir. Hayatta başarılı olmuş insanların yaşamı iniş çıkışlarla dolu ve hayat uzun bir maraton. O yüzden gerek iş gerek eğitim hayatında asıl oadaklanmamız gereken en iyisini yapmaya çalışmak ve ona odaklanmak. Çünkü diğer faktörlerin aksine, bu bizim elimizde.