MODERN ÇAĞDA CAHİLİYE DÖNEMİ

Dünya bugün her açıdan bir şiddet cenderesine sürüklenmiş durumda. Cahiliye Devri’nin karanlık özelliklerini, aradan binlerce yıl geçmesine rağmen modern çağın farklı cephelerinde görmeye devam ediyoruz. Ahlaki çöküş, adaletsizlik, zulüm ve güçlülerin zayıfları ezmesi, geçmişte olduğu gibi bugün de insanlığın peşini bırakmıyor. Ne yazık ki modern çağın özeti, zalimlerin ayakta alkışlandığı, mazlumların çığlıklarının ise duyulmadığı bir dünya haline geldi. Bunu son zamanlarda şahit olduğumuz olaylarla görmek mümkün.

Satanist Ritüellerin Kurbanı Gençler

Batı’da popüler olan satanist figürler, simgeler, müzik grupları ve hayat tarzları, Türkiye’deki gençler arasında merak uyandırmakta ve taklit edilmektedir. Özellikle özgürlük adı altında yapılan ahlaksızlıklar gençleri satanizm’e özendirmektedir.

Son zamanlarda satanist ritüellere kurban edilen gençler, modern toplumun manevi boşluğunu açıkça gösteriyor. Cahiliye Devri’nde de batıl inançlar ve yanlış ritüeller, insanların hayatını karanlığa sürüklerdi. Bugün de, bu tür karanlık ve sapkın inanışlar gençleri hedef alarak birer kurban haline getiriyor. Toplumun manevi ve ahlaki açıdan eksiklikleri, bu tür trajedilere zemin hazırlıyor.

Yeni doğan Çetesi

Malum çete, masum bebekler üzerinden devleti dolandırarak, akıl almaz bir sistemle sahtecilik yapıyordu. 2023 yılında CİMER’e gelen şikayetler sonrası başlatılan soruşturma, sağlıklı işleyen bir sistemin nasıl yozlaştırılabileceğine dair çarpıcı bir örnek oldu. Yapılan denetimler ve araştırmalar, yalnızca dolandırıcılığı değil, aynı zamanda çetenin işleyişinin ardındaki cesareti ve tehlikeli boyutları da ortaya çıkardı.

Bebekler Üzerinden Yapılan Dolandırıcılık: Ahlaksızlığın Zirvesi

Bebekler, yaşamlarının en kırılgan dönemindeyken bu çetenin hedefi haline geldiler. Çete, devletten haksız kazanç sağlıyor, doğmamış ya da ölü bebekler üzerinden bile sahtecilik yaparak devletin kaynaklarını sömürüyordu. Bu, yalnızca bir dolandırıcılık suçu değil; aynı zamanda toplumsal vicdana karşı işlenmiş büyük bir ihanettir.

Yeni doğan Çetesi ve Epstein

Yeni doğan Çetesi ve Epstein’ın karanlık ağı, ilk bakışta birbirinden çok farklı görünse de, derinlemesine incelendiğinde aralarında çarpıcı benzerlikler bulunuyor. Her ikisi de insanlığın karanlık yüzünü temsil eden ve masumların en savunmasız yönlerini sömürmekten çekinmeyen benzer bir zihniyetin ürünüydü.

Yeni doğan Çetesi, bebekler üzerinden devleti dolandıran bir yapıydı. En savunmasız olanları; yani bebekleri hedef alarak, devleti dolandırıyor ve bu yolla kazanç sağlıyordu.  Epstein, reşit olmayan kızları ve çocukları istismar eden ve onları insan ticaretinin karanlık ağına dahil eden bir şebekeyi yönetiyordu.

Bu suç ağı, genç kızların hayatlarını karartarak onları istismara maruz bırakıyor, para ve güç ilişkileriyle tarafları susturuyor, yasa dışı faaliyetlerini örtbas ediyordu.

Yenidoğan Çetesi de savcıyı makamında tehdit edecek kadar ileri gitmiş, hukukun üstünlüğünü çiğnemekten çekinmemişti.

Helal Gıdaya Erişimin Zorlaşması

Dünyada giderek helal gıdaya erişim zorlaşırken, bu mesele de yozlaşmanın bir başka yönünü ortaya koyuyor. Gıda üretimindeki etik sorunlar, dinî ve kültürel hassasiyetleri hiçe sayarak, insanların inançlarına uygun ürünlere ulaşmasını engelliyor. Bu durum, toplumların manevi değerlerine karşı bir darbe olarak görülmeli.

Gazze’deki Soykırım

Gazze’de yaşanan insanlık dramı, çağdaş dünyanın en büyük utançlarından biri. Yıllardır süren ambargolar, bombalamalar ve masum insanların yaşam mücadelesi, bir soykırıma dönüşmüş durumda. Uluslararası toplumun büyük kısmı, bu duruma sessiz kalıyor ya da etkisiz tepki veriyor. Cahiliye Devri’nde olduğu gibi, bugün de güçlü devletler kendi çıkarları uğruna zayıf ve mazlum halkları eziyor. Güçlünün yanında duranlar, zulmü alkışlarken, adalet çığlıkları ise duymazdan geliniyor.

Zalimlerin Alkışlandığı Modern Dünya

Titanik batarken filikalarda olanlar, buz gibi soğuk sulara düşenlerin çığlıklarını duymamak için şarkı söyleyip tempo tutuyordu. Bu, modern çağın en büyük özeti aslında. Bugün, zulüm karşısında gözlerini kapatanlar, konfor alanından çıkmak istemeyenler,  kendi dünyalarında eğlenmeye devam ediyorlar. Zalimler alkışlanıyor, adaletsizler ödüllendiriliyor. Bu acımasız düzen, toplumsal duyarlılığın ve vicdanın ne kadar yıprandığını gösteriyor. Cahiliye Devrindeki zalimlere dokunulmaz, haksızlıklar karşısında sessiz kalınırdı. Aradan geçen bunca zamana rağmen, çok şey değişmiş değil.

Irkçılık Üzerinden Siyaset ve FETÖ: Karanlık Güçlerin Siyaseti

Irkçılık, ayrımcılık ve nefret üzerinden siyaset devşirenler, modern dünyanın cahil anlayışının bir başka yüzü. Irk, din, dil veya mezhep farkı gözetmeksizin insanları eşit gören bir anlayış yerine, ayrıştırıcı politikalarla toplumu kutuplaştırmaya çalışanlar, modern çağın cahil anlayışını sürdürmektedir. Bu, güç ve kontrol arayışının bir başka göstergesidir.

Aynı şekilde, FETÖ terör örgütünün yaptığı ihanetler de bu dönemin en büyük karanlıklarından biridir. Lideri Fethullah Gülen, ebedi âleme cehennem odunu olarak göç etti. Toplumun en zayıf anlarını sömüren, inancı kullanarak insanları kandıran ve kardeşi kardeşe kırdıran bu zalimin ateşi bol olsun.

Sonuç

Dünya, modern bir Cahiliye Devri’nin içinden geçiyor. Zalimler alkışlanıyor, adalet susuyor ve mazlumların çığlıkları duyulmuyor. Yeni doğan Çetesi’nin vahşeti, satanist kurbanlar, Gazze’deki soykırım, helal gıdaya erişimdeki zorluklar, adalete olan güvenin yıpratılması, ırkçılık üzerinden siyaset devşirilmesi ve FETÖ gibi karanlık güçlerin varlığı; hepsi, modern çağın çürümüşlüğünü gözler önüne seriyor. Cahiliye Devri’ni geride bırakmak istiyorsak, adalet, merhamet ve insan hakları temelinde bir toplumsal dönüşüm başlatmak zorundayız. Eğer bu karanlığa karşı durmazsak, insanlık tarihinin en büyük utançlarından birine daha şahit olacağız.