CHP denince akla eskiden Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiyi devam ettiren Atatürk’ün çocukları, Atatürk’ün mirası, laikçilik, sosyal adalet, demokratik değerler falan gelirdi.
Artık CHP denince akla:
*Çöp dağları, çukur, çamur, heykel, borç, rant, yozlaşma, fahiş fiyatlı konserler, parti içi güç savaşları, ayak oyunları, trol savaşları ve kumpaslar,
*Kandil’le temas içinde olanlar,
*PKK sizi tükürüğüyle boğar diyenleri makamlarında ağırlayanlar,
*Terör örgütünün siyasi uzantısının liderinin kitaplarının kampanyalarını yapanlar,
*Terörist başı Öcalan’ın lehine sloganların atıldığı mitinglerde konuşmalar yapanlar,
*Terör örgütü siyasi uzantısı ile manevra alanını genişletmek için ittifak yapanlar,
*LGBT aktivistlerini anaokullarından sorumlu kordinatör yapanlar, LGBT’li bireyler için dayanışma merkezleri açanlar, kısacası LGBT’nin bayraktarlığını yapanlar,
*Belediyeleri tarafından düzenlenen konserlerde alkolün su gibi tüketilerek, sahneye satanist sembollerin yansıtıldığı konserleri düzenleyenler,
*Her kritik mevzu da kitleleri hükümete karşı isyana teşvik edenler ve sokakları karıştıranlar,
*Çevreci maskesi takıp, ağaçları katledenler,
* Atatürkçülük maskesi altında Atatürk’deki Türk kelimesine bile tahammül edemeyenler,
*Ülkeyi kaosa sürüklemek için her yolu deneyenler ve her yolu mubah sayanlar geliyor.
Ama baksanız her şeyden ve herkesten en çok şikâyetçi de yine CHP’li siyasetçiler.
CHP’nin tarihsel misyonundan sapmalar gösterdiği ve çoğu konuda tutarsız politikalar izlediği su götürmez bir gerçek. Bu kabul edilemeyen gerçekliklere bir kesim CHP seçmeni de isyan ediyor. Şahsi menfaatlerini parti menfaatlerinin üstünde tutanların aynı zaman da parti içi demokrasiyi daha oturtamamışların iktidar rüyası görmesi, toplumsal gerçeklerden kopuk olduklarını gösteriyor.
Hiç düşündüler mi acaba AK Parti’yi 22 yıldır iktidarda tutan neydi diye? Onca kumpas, onca badire, onca darbe girişimi, onca kalkışmaya rağmen! İlk nükleer santrali, ilk arabayı, ilk uçağı, ilk helikopteri, ilk gazı, ilk uçak gemisini, ilk füzeyi, ilk İHA-SİHA’yı, ilk hızlı treni, ilk hava savunma sistemini, sayısız alt yapı ve üst yapı yatırımları, ahlaki manada özgürlükleri, haksızlıkların ortadan kaldırılması gibi birçok şeyi ülkeye kazandıran bir iktidara karşı, kısır çekişmelerle günü tamamlayan bir muhalefet anlayışı ile CHP nasıl iktidar olabilir? Yerel seçim zaferiyle genel seçim atmosferinde hareket ederken, demlendikleri ittifak ortaklarına diyet borcu ödeme derdi olan CHP ayarlarımızla oynuyor. Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan, dolayısıyla PKK’ya para aktardığı ve 1’i kırmızı listede 695 PKK’lı ile irtibatlı olduğu tespit edilen ve tutuklanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’e CHP, Esenyurt’ta özgürlük mitingi düzenleyebiliyor. Kent Uzlaşısı adı altında DEM’e meşruiyet kazandırmak için yapılan ittifak gün yüzüne çıktı. Ancak CHP kadim dostu DEM’i yarı yolda bırakmıyor. Bu yola beraber çıktık diyor. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in 695 PKK’lı ile irtibatta olması demek, bir nevi belediye makamında örgüt yönettiğini gösterir. Belediye Başkanına bağlı çalışanların kim bilir kaç tanesinin de PKK ile irtibatta olabileceğini bilmiyoruz. Bir Belediye Başkanı PKK terör örgütü üyeleriyle ne görüşebilir? İhale mi, asfalt mı, kaldırım mı, izale hattı mı istişare eder? Allah fırsat vermesin de bu kadrolarca yönetilen ve 695 teröristle görüşmeleri bilinen bir belediye başkanı olan belediyenin döktüğü asfaltın altına ne döşeyeceğinden nasıl emin olabilirsin? Üzerinden binlerce insan geçecek ama yollar güvenli değil. Bu sebeple kayyım gerçekten çok vicdanlı bir ceza olarak kaldı. Zamanında sırf kurucular kurulunda başörtülü hanımlar yer aldı diye AK Parti’ye laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline geldiği iddia edilerek kapatma davasının arkasında olanlar, PKK terör örgütünü bu ülkede başı örtülü kadınlar kadar tehlikeli görmediler. PKK noktasında ortak akıl sağlansaydı şuan PKK’nın esamesi okunmazdı.
Özetle, bu yeni süreçte Türkiye’nin amacı terör tehdidini tamamen ortadan kaldırarak, iç cepheyi sağlamlaştırmaktır. Türkiye Cumhuriyeti, kararlı adımlarla, bölgesinde ve dünyada barışın ve istikrarın savunucusu olmaya devam edecektir. Şimdi bize düşen; devletimizle mi terörle mi hizalanacağımıza karar vermektir.
YORUMLAR