Türkiye tarihine “post modern darbe” olarak geçen 28 Şubat’ın üzerinden bugün 22 yıl geçti. 27 Mart, 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinden farklı olarak medya üzerinden savaş verilmesi, askerlerin yönetime direk el koymamasından dolayı adına “POST MODERN DARBE” adı kondu.
’28 Şubat bin yıl sürecek’ diyen rütbesi ve görevini demokrasiye balans ayarı vermek için kullanan dönemin Paşalarından Çevik Bir, 28 Şubat Post Modern Darbe Girişiminin ülkeye verdiği zararları ve vermesi uzun yıllar muhtemel olan zararları öngördü.
Medya üzerinden uygulanmaya çalışılan darbe girişimin de 28 Şubat’ın hafızalara kazınan bir diğer karakterleri de Ali Kalkancı, Fadime Şahin, Müslüm Gündüz gibi isimler olmuştu. Medyayı elinde tutanların, sahte şeyh ve tarikatlarla insanların bilinçaltına işleyen dönemin sembol isimleriydi onlar.
Halkın inançları ile alay eden toplumu kendi inançlarına sürüklemek isteyenlerin kurduğu ikna odaları da dönemin akıl almaz eylemlerindendi.
“Örümcek kafalı” ilan ettikleri genç kızları ikna odalarında tehdit ve şantajla başörtülerini çıkarmaya zorlarken, sınav sorularını çalmadan, binlerce insanın hakkına girmeden kendi hakkıyla, üniversite kazanan genç kızlara üniversite kapılarında yapılan zulmün adıdır 28 Şubat.
Dini vecibelerini yerine getirmek isteyenlerin kamusal alandan silindiği toplumu korku ve karanlığa sürükleyen dönemin adıdır 28 Şubat.
Halkın iradesine saygı duymayanların, Necmettin Erbakan’ı görevinden eden ve Partisi Refah Partisini yıkan senaryosu, TÜSİAD’ın, medyanın ve askerlerin üçlü koalisyonuyla sahnelendi. Başarıya ulaşan senaryonun sonunda Refah Partisi kapatıldı ve yöneticileri siyasi yasaklı ilan edildi. Bir sürü banka batırıldı ve Türkiye milyarlarca dolar zarara uğratıldı.
Kapatılan Refah Partisi’nin yerine seçime giren Fazilet Partisi’de 111 vekil çıkararak meclise girdiği gün Başörtülü vekil Merve Kavakçı için “Bu kadına haddini bildiriniz” diye başörtüsünden duyduğu rahatsızlığı dile getiren DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit hafızalardan çıkmayacak bir skandala imza atmıştı.
Türk siyasi tarihinin kara lekesi darbeler toplumda hep derin izler bırakıyordu.
Türkiye tarihine “post modern darbe” olarak geçen 28 Şubat’ı geride bırakalı 22 yıl oldu. 28 Şubatın hafızalarda bıraktığı izler silinmedi.
Nasıl silinsin ki?
Kim unutur ki kampüse girerken durulan otobüsün içinde canlı bomba muamelesi görüp başörtüsünün çıkarılmak istenmesini,
Kim unutur ki; işkence gibi ikna odalarında başını açmazsan okuyamazsın tehditlerine maruz kalmayı,
Kim unutur ki; Kuran Kursu’nda baskın yediği anları,
Kim unutur ki; dinini gereği gibi yaşamak isteyenlerin maruz kaldığı yobaz, örümcekli kafalı, irticacı yaftalarını…
Unutmadık! Unutmayacağız! Unutturmayacağız!
Unutursak tarih bize ışık tutmaz. Tekrar bir post modern darbe denemesinde yenilmesek de yıkılırız. Çünkü 28 Şubatta darbe girişiminde bulunanların yenilmişliğin hırsı var içlerinde. Bunun en büyük kanıtı onlar Recep Tayyip Erdoğan’ı okuduğu şiir sebebiyle hapse attı ama planların üstünde planı olan Allah ona Türkiye Cumhuriyeti BAŞKAN’ı olmayı nasip etti. Bugün Türkiye ne kadar güçlü ise 2002’den bu yana tokat üstüne tokat yiyen darbeciler yani Türkiye düşmanları hala bir o kadar organize ve zalim.
Türkiye tarihine “post modern darbe” olarak geçen 28 Şubat’ın üzerinden bugün 22 yıl geçti. 27 Mart, 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinden farklı olarak medya üzerinden savaş verilmesi, askerlerin yönetime direk el koymamasından dolayı adına “POST MODERN DARBE” adı kondu.
’28 Şubat bin yıl sürecek’ diyen rütbesi ve görevini demokrasiye balans ayarı vermek için kullanan dönemin Paşalarından Çevik Bir, 28 Şubat Post Modern Darbe Girişiminin ülkeye verdiği zararları ve vermesi uzun yıllar muhtemel olan zararları öngördü.
Medya üzerinden uygulanmaya çalışılan darbe girişimin de 28 Şubat’ın hafızalara kazınan bir diğer karakterleri de Ali Kalkancı, Fadime Şahin, Müslüm Gündüz gibi isimler olmuştu. Medyayı elinde tutanların, sahte şeyh ve tarikatlarla insanların bilinçaltına işleyen dönemin sembol isimleriydi onlar.
Halkın inançları ile alay eden toplumu kendi inançlarına sürüklemek isteyenlerin kurduğu ikna odaları da dönemin akıl almaz eylemlerindendi.
“Örümcek kafalı” ilan ettikleri genç kızları ikna odalarında tehdit ve şantajla başörtülerini çıkarmaya zorlarken, sınav sorularını çalmadan, binlerce insanın hakkına girmeden kendi hakkıyla, üniversite kazanan genç kızlara üniversite kapılarında yapılan zulmün adıdır 28 Şubat.
Dini vecibelerini yerine getirmek isteyenlerin kamusal alandan silindiği toplumu korku ve karanlığa sürükleyen dönemin adıdır 28 Şubat.
Halkın iradesine saygı duymayanların, Necmettin Erbakan’ı görevinden eden ve Partisi Refah Partisini yıkan senaryosu, TÜSİAD’ın, medyanın ve askerlerin üçlü koalisyonuyla sahnelendi. Başarıya ulaşan senaryonun sonunda Refah Partisi kapatıldı ve yöneticileri siyasi yasaklı ilan edildi. Bir sürü banka batırıldı ve Türkiye milyarlarca dolar zarara uğratıldı.
Kapatılan Refah Partisi’nin yerine seçime giren Fazilet Partisi’de 111 vekil çıkararak meclise girdiği gün Başörtülü vekil Merve Kavakçı için “Bu kadına haddini bildiriniz” diye başörtüsünden duyduğu rahatsızlığı dile getiren DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit hafızalardan çıkmayacak bir skandala imza atmıştı.
Türk siyasi tarihinin kara lekesi darbeler toplumda hep derin izler bırakıyordu.
Türkiye tarihine “post modern darbe” olarak geçen 28 Şubat’ı geride bırakalı 22 yıl oldu. 28 Şubatın hafızalarda bıraktığı izler silinmedi.
Nasıl silinsin ki?
Kim unutur ki kampüse girerken durulan otobüsün içinde canlı bomba muamelesi görüp başörtüsünün çıkarılmak istenmesini,
Kim unutur ki; işkence gibi ikna odalarında başını açmazsan okuyamazsın tehditlerine maruz kalmayı,
Kim unutur ki; Kuran Kursu’nda baskın yediği anları,
Kim unutur ki; dinini gereği gibi yaşamak isteyenlerin maruz kaldığı yobaz, örümcekli kafalı, irticacı yaftalarını…
Unutmadık! Unutmayacağız! Unutturmayacağız!
Unutursak tarih bize ışık tutmaz. Tekrar bir post modern darbe denemesinde yenilmesek de yıkılırız. Çünkü 28 Şubatta darbe girişiminde bulunanların yenilmişliğin hırsı var içlerinde. Bunun en büyük kanıtı onlar Recep Tayyip Erdoğan’ı okuduğu şiir sebebiyle hapse attı ama planların üstünde planı olan Allah ona Türkiye Cumhuriyeti BAŞKAN’ı olmayı nasip etti. Bugün Türkiye ne kadar güçlü ise 2002’den bu yana tokat üstüne tokat yiyen darbeciler yani Türkiye düşmanları hala bir o kadar organize ve zalim.
YORUMLAR