Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin iradesini temsil eden en yüce makamdır. Bu çatı altında yapılması gereken, milletin menfaatleri doğrultusunda siyaset üretmek, sorunlara çözüm bulmak ve ülkeyi daha ileriye taşıyacak politikalar geliştirmektir. Ancak geçtiğimiz gün CHP’li milletvekillerinin yaptığı organize eşkıyalık bu kutsal göreve gölge düşürmüştür.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın Plan ve Bütçe Komisyonu’na katılımını engellemek amacıyla CHP milletvekillerinin sergilediği tavırlar, ne siyaset ahlakına ne de demokrasiye yakışmaktadır. Esenyurt Belediye Başkanı’nın terör örgütleriyle irtibatı olduğu gerekçesiyle görevden alınması, hukukun gereğidir. Bu durum karşısında eleştirilerin dile getirilmesi elbette ortakları adına makul değerlendirilebilir, ancak TBMM’de arbedeye yol açacak, gerginlik çıkararak barbarlığa varan davranışlar kabul edilemez.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın, İçişleri Bakanı ile görüşme talebi üzerine Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Mehmet Muş’un, “Buyurun, Bakan Bey ile bu odada görüşebilirsiniz” önerisini reddeden CHP heyetinin bu teklifi kabul etmemesi, sorunun çözümünden çok gerginlik yaratma amacını taşıdığını göstermektedir. Bunun devamında, 2025 Mali Yılı Bütçe Görüşmesi’ne katılarak, terörle mücadeleyi anlatacak olan İç İşleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın meclise girişini engellemeye çalışmaları ve yaşanan arbede, TBMM çatısı altında kimsenin görmek istemediği çirkin bir tablo oluşturmuştur. Üstelik CHP bu eyleme komisyonda olmayan vekillerden de toplayarak teşebbüs ediyor. Yani organize bir çete çalışması yapıyor. Ve ortaya meclisin saygınlığına yakışmayan çok çirkin görüntüler çıkıyor. Ve ortaya çıkan manzara Türkiye’nin harici bir düşmana ihtiyaç duymadığını gösteriyor.
Milletvekili sıfatı taşıyan bireylerin, topluma örnek olması, sağduyu ve sorumlulukla hareket etmesi beklenir. Ancak son yaşananlar, halkın sorunlarıyla uğraşmak yerine, suni krizlerle zaman kaybedildiğini ortaya koymaktadır. Şunu unutmamak gerekir ki, TBMM milletin iradesinin tecelligâhıdır. Burada yaşanan her olumlu ya da olumsuz hareket, halkın gözünden kaçmaz.
CHP’nin bu tarz provokatif davranışlarla gündeme gelmesi, maalesef siyaset üretmekten uzak bir anlayışın tezahürüdür. Bu tarz davranışlar, yalnızca gerginliği tırmandırır, toplumsal kutuplaşmayı artırır ve milletin TBMM’ye olan güvenini sarsar. Muhalefet, eleştirilerini uygun bir üslupla, demokratik zeminde dile getirmelidir. Ancak CHP’li vekiller sokakta sergilemeye alıştıkları davranışları meclise taşımaya kalktılar. Sebep olarak CHP’li Belediye Meclis Üyelerinin Esenyurt Belediyesi’ne girememesini mazeret gösterdiler. Tabi ki de girmeyecekler. Terörle iltisaklı olduğu gerekçesiyle görevden alınan bir belediye başkanının yerine kayyum atanan bir belediyede kayyumun çalışmasını engelleyemezler.
Kandil’i Esenyurt’a taşıyamazlar. CHP artık arka kapılardan değil, DEM ve Kandille göstere göstere kol kola yürüyor. Devletin terörle mücadelesini aleni bir şekilde engellemeye çalışıyor. Zaten CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Birbirimize göbekten bağlıyız” söylemi bu sürecin de açık bir itirafıdır. Barikat kurmayı DEM’lilerden öğrenmiş olacaklar, ancak bu millet de bunları bir kenara kaydeder vakti gelince kimin kendisini temsil edemediğinin ferasetine ulaşır. Milletin temsilcileri olan vekillerin, terörle mücadeleye destek vermesi beklenirken, aksine provakatif eylemlerle süreci baltalamaya çalışmaları milletin vicdanında sorgulanacaktır.
Bu yaşananlar, yalnızca bir partinin ya da kişinin meselesi değildir. TBMM’nin onurunu korumak, tüm milletvekillerinin sorumluluğundadır. Milletimizin beklentisi, kavga değil çözüm; kaos değil uzlaşmadır. Halkın vekilleri olarak bu sorumluluğu taşımayanlar, milletin vicdanında mahkûm olacaktır.
Siyaset ahlakının her zeminde yükseldiği, hukukun üstünlüğüne saygı duyulan bir anlayışın hâkim olması dileğiyle…
YORUMLAR