Balıkesir’de 16 yıl önce işlenen cinayete kurban giden 10 yaşındaki Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım’ın ölümüyle ilgili geçen hafta verilen cezaların ardından acılı aileler çocuklarının mezarında hem bayramlaştı hem de içlerini döktü.
Balıkesir’de 16 yıl önce işlenen cinayete kurban giden 10 yaşındaki Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım’ın ölümüyle ilgili geçen hafta verilen cezaların ardından acılı aileler çocuklarının mezarında hem bayramlaştı hem de içlerini döktü. Zanlılardan 2’sinin müebbet hapis cezası alması, 2’sinin de beraat etmesi sonrası yürek sızıları dinmeyen aileler, ’idam’ istedi.
Savaştepe ilçesi kırsal Karacalar Mahallesi’nde 21 Mart 2006’da okula giderken kaybolan teyze kızları Büşra Karabacak ile Tuğçe Yıldırım’ın cesetleri 44 gün sonra Çamurlu Mahallesi yakınlarındaki bir menfezde poşete sarılı olarak bulunmuştu. Karabacak ile Yıldırım’ı öldürdükleri şüphesiyle 11 yıl aradan sonra S.Y., A.Y., Y.E., A.Ç. İzmir’de 8 Eylül 2017’de gözaltına alınmış, şüpheliler çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmış, 21 Ekim 2017’de çocukların tırnak arasından alınan DNA örneklerinin uyuşmaması üzerine tahliye edilmişlerdi. Ailelerin itirazları ve DNA örneklerinin başka bir kuruma yaptırılmasının ardından serbest bırakılan zanlılardan 2’si 7 Haziran’daki duruşmada yeniden tutuklanmıştı. Görülen karar davası sonrasında ise, S.A. ile A.A. müebbet hapis cezası alırken, tutuksuz yargılanan Y.E. ve A.Ç.’ye ise beraat kararı çıktı.
Ayşe Yıldırım: ‘Kızım yaşasaydı 26 yaşında olacaktı’
Kararın açıklanmasının ardından çocuklarının mezarlarına giden Anne Hanife Karabacak, Baba Mustafa Karabacak ve diğer anne Ayşe Yıldırım, çocuklarının kabrini ziyaret etti. Gözyaşlarını tutamayan Ayşe Yıldırım, ’16 sene oldu. Dolu dolu 16 sene. Şu çocuğumuzun mezarına gelmeye biz utanıyoruz. Şimdi yeni mahkememiz bitti. 4 şüpheli vardı, 2’si müebbet, ben daha hala üzüntülüyüm. Çünkü ikisi girdi, üç tanesi dışarıda. Daha belki de daha fazlası dışarı. Bunların hepsini içeri almadılar. Biz mahkeme sonucu sinir krizi geçirmişiz orada. Adamların hiç sesleri çıkmıyor. Biz Karacalar Köyünü tanımıyoruz, bilmiyoruz, Biz çocukları tanımıyoruz, aileleri tanımıyoruz diyorlar. Karacalar köyünü tanımıyorlar ama ’Halit Yıldırım’ın evin önüne geçti mi çocuklar’ diye soruyor hakime. Nereden biliyor o zaman Karacalar Köyü’ne gelmediysen? Niye? A.Ç., Y.E. Niye alınmadı? DNA’sı daha farklı biri var çocukların tırnağı arasında. Niye bu bulunmadı? Niye ben bu devlete güvenmeyeceğim? Kime güveneceğim? Adli tıpın hatasını niye düzeltmediler? Böyle kanun olmaz. Ben bu kanunu böyle karşıyım. Bu katillere idam kararı gerekli. İdam kararı yaptıktan sonra benim gözümle görmem lazım bunları idam ettiklerini. Bizim bu çocuklarımızın yeri burası mıydı? Bizim bu çocuklarımız okuldaydı yeri. Genç kız olacaklardı, kadın olacaklardı şu anda. Onlar gibi hain mi olacaktı bizim çocuklarımız? Bugün yaşasaydı benim kızım 26 yaşında olacaktı. Genç arkadaşlarını gördüm mü ben çok üzülüyorum. Şu dakikadan itibaren. Yetkililerden ben istediğim daha hala DNA’sı var çocuklarımızın tırnağı arasında. Daha hala bulunamadı. Bunu istiyorum ben. Bizim çocuklarımızı okula diye kandırdılar. Çocuklarımızın iyi niyetini kullandılar bunlar. Karacalar köyüne gelmedik diyorlar. Karacalar köyüne bunlar gelmişler. Ben en başından beri bu işin içinde bir de kadın var diyoruz zaten’ dedi.
Hanife Karabacak: ‘Kızımın kokusunu toprağın altından duyuyorum’
Hanife Karabacak ise idam konusuna vurgu yaptı. Karabacak, ’16 yılı geride bıraktık. Bu adalet, adalet değil. İki tane çocuğa öldürüyorlar. İki çocuk suçlu duruma düşüyor ama çocukları öldürenler geziyor. Bırakılıyor. İki tanesi tutuklandı. Geride üç tane daha var. Belki gerisi de var. Niye tutuklanmadı? Bizim çocuğumuzu alan, kandıran kişi Y.E.’dir. A.Ç., Karacalar’a gelmemişler ya. O çocukların gittiği yolu nereden biliyorsun? Niye soruyorsun? Halit Yıldırım’ın evinin yanından geçtiler mi diye soruyor? Halit Yıldırım’ı nereden biliyor? Bizim avukatımız hiçbir kuruş almadan bizim çocuklarımız kucağında taşıdı. Antalya Barosundan İbrahim Erenci sahip çıktı. Balıkesir Barosu’nda hiç avukat muydu? İdamlar olsun ki kimse kimsenin çocuğuna elini uzatmasın. Yani herkes duysun bunların idam olduğunu. Yani onların orada yiyip içmeye hakları yok. Bizim çocuklarımız toprakta çürüdü gitti. Ben çocuğumun kokusunu topraktan duyuyorum. Benim çocuğum yaşasaydı 26 yaşında olacaktı. Bizim çocuklarımıza arkadaşlarından ayırdılar. Üç kardeşi birbirinden ayırdılar. Kimsenin hakkı yoktu. Bayramlar geliyor, bayramları hiç istemiyoruz çünkü yok. Bir tarafımız yok’ dedi.
Mustafa Karabacak: ‘Bunlar 5’li çete’
Baba Mustafa Karabacak, ‘Adalet, adalet, adalet. Ama adalet şu an tam yerini bulmadı. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden adalet istiyoruz. Hiç olmazsa bu çocuklar için geride kalan şüpheli şahısların da en ağır şekilde yakalanıp cezalarını çekmesini istiyoruz. Bunlar beşli çete. Hepsi de sapık. Kardeşim 10 yaşındaki çocuktan ne istediniz? Öğlen yemeğini yiyip eğitime devam eden bir çocuğun önünü kesip de bir araca alıp en son Karacalar’da başlayıp çamurlu köyünde bir menfezle bitti. Amaç neydi? Emeliniz neydi? Ne oldu? Yazık günah değil mi? Bizi ve Türk halkını bu kadar üzdünüz. Lanetler olsun, şerefsizler insan denmez onlara. Hain. Büşra cuma doğdu. Cumaya denk geldi. Toprağa konması da bir cumaya denk geldi çocukların. 2022 Nisan’ında 22’si. Davanın karar günü de cumaya denk geldi. Yani bu büyük bir tesadüf olamaz. Evet. Demek ki Cenabı Allah öyle bir hayırlı bir günde denk getirdi hepsini. Ardı adına üç cuma sonucunda Cenabı Allah bunları şefaatçi olacak. İnşallah Allah’ım mekanları cennet olsun. Bu kalan kişilerin de yakalanmasını, özellikle de müebbet ceza alanların idamlarını istiyoruz. Şu vaziyete bunların asılıp gerçekten idam edilerek Türk halkı kamuoyunda izlesin. Kimsenin çoluğuna çocuğuna böyle bir niyette bulunmasın. idamını biz de istiyoruz Fakat geride kalan Y.E., A.Ç. var. Bir tane de şüpheli, bir tanık. Şu an tespit edilmeyen daha geride 3 tane daha olayla ilgili kişi var. Bu işin eylemcisi var, azmettiricisi var. Biz onların da en ağır şekilde alıp cezayı alıp da cezaevine girmesini istiyoruz’ dedi.
Balıkesir’de 16 yıl önce işlenen cinayete kurban giden 10 yaşındaki Büşra Karabacak ve Tuğçe Yıldırım’ın ölümüyle ilgili geçen hafta verilen cezaların ardından acılı aileler çocuklarının mezarında hem bayramlaştı hem de içlerini döktü. Zanlılardan 2’sinin müebbet hapis cezası alması, 2’sinin de beraat etmesi sonrası yürek sızıları dinmeyen aileler, ’idam’ istedi.
Savaştepe ilçesi kırsal Karacalar Mahallesi’nde 21 Mart 2006’da okula giderken kaybolan teyze kızları Büşra Karabacak ile Tuğçe Yıldırım’ın cesetleri 44 gün sonra Çamurlu Mahallesi yakınlarındaki bir menfezde poşete sarılı olarak bulunmuştu. Karabacak ile Yıldırım’ı öldürdükleri şüphesiyle 11 yıl aradan sonra S.Y., A.Y., Y.E., A.Ç. İzmir’de 8 Eylül 2017’de gözaltına alınmış, şüpheliler çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmış, 21 Ekim 2017’de çocukların tırnak arasından alınan DNA örneklerinin uyuşmaması üzerine tahliye edilmişlerdi. Ailelerin itirazları ve DNA örneklerinin başka bir kuruma yaptırılmasının ardından serbest bırakılan zanlılardan 2’si 7 Haziran’daki duruşmada yeniden tutuklanmıştı. Görülen karar davası sonrasında ise, S.A. ile A.A. müebbet hapis cezası alırken, tutuksuz yargılanan Y.E. ve A.Ç.’ye ise beraat kararı çıktı.
Ayşe Yıldırım: ‘Kızım yaşasaydı 26 yaşında olacaktı’
Kararın açıklanmasının ardından çocuklarının mezarlarına giden Anne Hanife Karabacak, Baba Mustafa Karabacak ve diğer anne Ayşe Yıldırım, çocuklarının kabrini ziyaret etti. Gözyaşlarını tutamayan Ayşe Yıldırım, ’16 sene oldu. Dolu dolu 16 sene. Şu çocuğumuzun mezarına gelmeye biz utanıyoruz. Şimdi yeni mahkememiz bitti. 4 şüpheli vardı, 2’si müebbet, ben daha hala üzüntülüyüm. Çünkü ikisi girdi, üç tanesi dışarıda. Daha belki de daha fazlası dışarı. Bunların hepsini içeri almadılar. Biz mahkeme sonucu sinir krizi geçirmişiz orada. Adamların hiç sesleri çıkmıyor. Biz Karacalar Köyünü tanımıyoruz, bilmiyoruz, Biz çocukları tanımıyoruz, aileleri tanımıyoruz diyorlar. Karacalar köyünü tanımıyorlar ama ’Halit Yıldırım’ın evin önüne geçti mi çocuklar’ diye soruyor hakime. Nereden biliyor o zaman Karacalar Köyü’ne gelmediysen? Niye? A.Ç., Y.E. Niye alınmadı? DNA’sı daha farklı biri var çocukların tırnağı arasında. Niye bu bulunmadı? Niye ben bu devlete güvenmeyeceğim? Kime güveneceğim? Adli tıpın hatasını niye düzeltmediler? Böyle kanun olmaz. Ben bu kanunu böyle karşıyım. Bu katillere idam kararı gerekli. İdam kararı yaptıktan sonra benim gözümle görmem lazım bunları idam ettiklerini. Bizim bu çocuklarımızın yeri burası mıydı? Bizim bu çocuklarımız okuldaydı yeri. Genç kız olacaklardı, kadın olacaklardı şu anda. Onlar gibi hain mi olacaktı bizim çocuklarımız? Bugün yaşasaydı benim kızım 26 yaşında olacaktı. Genç arkadaşlarını gördüm mü ben çok üzülüyorum. Şu dakikadan itibaren. Yetkililerden ben istediğim daha hala DNA’sı var çocuklarımızın tırnağı arasında. Daha hala bulunamadı. Bunu istiyorum ben. Bizim çocuklarımızı okula diye kandırdılar. Çocuklarımızın iyi niyetini kullandılar bunlar. Karacalar köyüne gelmedik diyorlar. Karacalar köyüne bunlar gelmişler. Ben en başından beri bu işin içinde bir de kadın var diyoruz zaten’ dedi.
Hanife Karabacak: ‘Kızımın kokusunu toprağın altından duyuyorum’
Hanife Karabacak ise idam konusuna vurgu yaptı. Karabacak, ’16 yılı geride bıraktık. Bu adalet, adalet değil. İki tane çocuğa öldürüyorlar. İki çocuk suçlu duruma düşüyor ama çocukları öldürenler geziyor. Bırakılıyor. İki tanesi tutuklandı. Geride üç tane daha var. Belki gerisi de var. Niye tutuklanmadı? Bizim çocuğumuzu alan, kandıran kişi Y.E.’dir. A.Ç., Karacalar’a gelmemişler ya. O çocukların gittiği yolu nereden biliyorsun? Niye soruyorsun? Halit Yıldırım’ın evinin yanından geçtiler mi diye soruyor? Halit Yıldırım’ı nereden biliyor? Bizim avukatımız hiçbir kuruş almadan bizim çocuklarımız kucağında taşıdı. Antalya Barosundan İbrahim Erenci sahip çıktı. Balıkesir Barosu’nda hiç avukat muydu? İdamlar olsun ki kimse kimsenin çocuğuna elini uzatmasın. Yani herkes duysun bunların idam olduğunu. Yani onların orada yiyip içmeye hakları yok. Bizim çocuklarımız toprakta çürüdü gitti. Ben çocuğumun kokusunu topraktan duyuyorum. Benim çocuğum yaşasaydı 26 yaşında olacaktı. Bizim çocuklarımıza arkadaşlarından ayırdılar. Üç kardeşi birbirinden ayırdılar. Kimsenin hakkı yoktu. Bayramlar geliyor, bayramları hiç istemiyoruz çünkü yok. Bir tarafımız yok’ dedi.
Mustafa Karabacak: ‘Bunlar 5’li çete’
Baba Mustafa Karabacak, ‘Adalet, adalet, adalet. Ama adalet şu an tam yerini bulmadı. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden adalet istiyoruz. Hiç olmazsa bu çocuklar için geride kalan şüpheli şahısların da en ağır şekilde yakalanıp cezalarını çekmesini istiyoruz. Bunlar beşli çete. Hepsi de sapık. Kardeşim 10 yaşındaki çocuktan ne istediniz? Öğlen yemeğini yiyip eğitime devam eden bir çocuğun önünü kesip de bir araca alıp en son Karacalar’da başlayıp çamurlu köyünde bir menfezle bitti. Amaç neydi? Emeliniz neydi? Ne oldu? Yazık günah değil mi? Bizi ve Türk halkını bu kadar üzdünüz. Lanetler olsun, şerefsizler insan denmez onlara. Hain. Büşra cuma doğdu. Cumaya denk geldi. Toprağa konması da bir cumaya denk geldi çocukların. 2022 Nisan’ında 22’si. Davanın karar günü de cumaya denk geldi. Yani bu büyük bir tesadüf olamaz. Evet. Demek ki Cenabı Allah öyle bir hayırlı bir günde denk getirdi hepsini. Ardı adına üç cuma sonucunda Cenabı Allah bunları şefaatçi olacak. İnşallah Allah’ım mekanları cennet olsun. Bu kalan kişilerin de yakalanmasını, özellikle de müebbet ceza alanların idamlarını istiyoruz. Şu vaziyete bunların asılıp gerçekten idam edilerek Türk halkı kamuoyunda izlesin. Kimsenin çoluğuna çocuğuna böyle bir niyette bulunmasın. idamını biz de istiyoruz Fakat geride kalan Y.E., A.Ç. var. Bir tane de şüpheli, bir tanık. Şu an tespit edilmeyen daha geride 3 tane daha olayla ilgili kişi var. Bu işin eylemcisi var, azmettiricisi var. Biz onların da en ağır şekilde alıp cezayı alıp da cezaevine girmesini istiyoruz’ dedi.