Betona hapsolmuş şehir insanının doğa ve toprakla olan ilişkisinden giderek daha çok uzaklaşmasının da etkisiyle günümüzde AVM’lerin çatı bahçeleri, parklar, boş arazi ve depolar gibi atıl alanlarda şehir içi tarım faaliyetleri yaygınlaşmaya başladı.
Betona hapsolmuş şehir insanının doğa ve toprakla olan ilişkisinden giderek daha çok uzaklaşmasının da etkisiyle günümüzde AVM’lerin çatı bahçeleri, parklar, boş arazi ve depolar gibi atıl alanlarda şehir içi tarım faaliyetleri yaygınlaşmaya başladı.
Daha yeşil bir ortam, temiz gıdaya ulaşım, kaynakları daha verimli kullanma gibi konulara imkân sağlayan şehir içi tarım konseptini destekleyen eğitim kurumları ve belediyeler gibi kamu kurumlarının yanı sıra hem sürdürülebilirlik bilincini topluma yaymak hem de çalışanlarının motivasyonunu artırmak adına kentsel tarım projeleri yürüten şirketlerin sayısı da her geçen gün artıyor. İlk örneklerine 1’inci ve 2’nci Dünya savaşlarında şehirlerde okul bahçelerinin, kullanılmayan arazilerin tarım alanlarına dönüştürülmesiyle rastlanan şehir için tarım konsepti, özellikle Covid-19 pandemisi ile birlikte yoğun ilgi görmeye başladı. Son senelerde büyük şehir belediyelerinin birçok araziyi vatandaşların kullanımı için bostan veya mikro tarım alanları olarak dönüştürmesiyle popülerliği artan şehir içi tarım konsepti, büyük şirketlerin de yakından takip ettiği konulardan biri oldu.
Panasonic, çalışanlarına şehrin ortasında organik tarım imkanı sunuyor
Toplumun ve ekolojik çevrenin sürdürülebilirliğine katkıda bulunarak konfor, güvenlik ve enerji verimliliğini artıran yenilikçi ürünler, hizmetler ve çözümler sunan Panasonic Electric Works Türkiye de İstanbul Sancaktepe’de bulunan endüstriyel tesisinde kurduğu ‘Hobi Bahçesi’ alanı ile çalışanlarına ister öğle tatilinde ister mesai saatleri dışında patlıcandan domatese, salatalıktan bibere çeşitli organik sebzeler yetiştirmelerine imkân sağlıyor. Çalışanlarının kalabalık şehir yaşamından uzaklaşarak stres atmalarını sağlamak, onlara geleceğin en önemli konularından biri olan mikro organik tarımsal üretim konusunda kabiliyet kazandırmak amacıyla ‘Hobi Bahçesi’ projesini yürüten Panasonic Electric Works Türkiye, sürdürülebilirlik faaliyetlerini insan ve doğa arasında kurulacak dengeli bağın gelecek kuşaklara daha yaşanılabilir bir dünya bırakmaya katkı sağlayacağı anlayışıyla sürdürüyor. Enerji verimliliği ve çevre duyarlılığı konusunda fark oluşturan uygulamaları hayata geçiren şirket, WWF-Türkiye tarafından belgelenen ‘Green Office’ diplomasını almaya hak kazanarak sektöründe bir ilki gerçekleştirmişti.
AVM çatısında tarım
Şehir içi tarım konsepti Türkiye’de farklı şirket ve sektörlerin de gündemlerinde yer tutuyor. Bu örneklerden biri de Akmerkez’in kimyasal kullanmadan kentte tarım yapılabileceğini ve şehirde sürdürülebilir, sağlıklı bir hayatın mümkün olduğunu göstermek amacıyla 2017 yılında yaklaşık 750 metrekarelik bir alanda hayata geçirdiği ‘Terasta Tarım’ projesi. Türkiye’de bir ilk olan proje ile 2021 yılında Akmerkez misafirlerinin bahçede çalıştığı ve kentsel tarımı deneyimlediği bir ‘Gönüllü Programı’ başlattı. Proje sürecinde girişimcilerle ve gıda-tarım toplulukları ile söyleşiler düzenledi ve çeşitli iş birlikleri yaparak kentte sürdürülebilir tarımı öğretmek için eğitimler verdi. Halihazırda devam eden Ek Biç Ye İç iş birliğiyle AVM; kentsel tarıma, sürdürülebilirliğe ve kendi gıdasını yetiştirmeye ilgi duyan herkesi, kentin ortasında doğayla buluşturarak, kendi meyve ve sebzesini nasıl üretebileceğini öğretiyor.
Şehir içi tarım konsepti geleceği şekillendirecek
Şehir içi tarım konsepti, tarım arazileri dışında alternatif tarımsal üretim imkânı sunan dikey tarım ile insan yerleşimlerini doğada bulunan ilkelere ve sürdürülebilirlik fikrine göre tasarlamak anlamına gelen permakültür kavramlarını da ön plana çıkartıyor. Uzmanlar, küresel iklim değişikliği ve doğal afetler nedeniyle önümüzdeki 10 yılda büyük şehirlerin ortasında eski ve kullanılmayan binaların değerlendirildiği, çatısında ve her katında farklı tarımsal ürünlerin üretildiği, güneş ve rüzgardan enerji elde edildiği, binanın altındaki market alanından da ürünlerin satışa sunulduğu bir çok dikey tarım ve permakültür sisteminin bir zorunluluk olacağı vurgusunu yapıyor.
Betona hapsolmuş şehir insanının doğa ve toprakla olan ilişkisinden giderek daha çok uzaklaşmasının da etkisiyle günümüzde AVM’lerin çatı bahçeleri, parklar, boş arazi ve depolar gibi atıl alanlarda şehir içi tarım faaliyetleri yaygınlaşmaya başladı.
Daha yeşil bir ortam, temiz gıdaya ulaşım, kaynakları daha verimli kullanma gibi konulara imkân sağlayan şehir içi tarım konseptini destekleyen eğitim kurumları ve belediyeler gibi kamu kurumlarının yanı sıra hem sürdürülebilirlik bilincini topluma yaymak hem de çalışanlarının motivasyonunu artırmak adına kentsel tarım projeleri yürüten şirketlerin sayısı da her geçen gün artıyor. İlk örneklerine 1’inci ve 2’nci Dünya savaşlarında şehirlerde okul bahçelerinin, kullanılmayan arazilerin tarım alanlarına dönüştürülmesiyle rastlanan şehir için tarım konsepti, özellikle Covid-19 pandemisi ile birlikte yoğun ilgi görmeye başladı. Son senelerde büyük şehir belediyelerinin birçok araziyi vatandaşların kullanımı için bostan veya mikro tarım alanları olarak dönüştürmesiyle popülerliği artan şehir içi tarım konsepti, büyük şirketlerin de yakından takip ettiği konulardan biri oldu.
Panasonic, çalışanlarına şehrin ortasında organik tarım imkanı sunuyor
Toplumun ve ekolojik çevrenin sürdürülebilirliğine katkıda bulunarak konfor, güvenlik ve enerji verimliliğini artıran yenilikçi ürünler, hizmetler ve çözümler sunan Panasonic Electric Works Türkiye de İstanbul Sancaktepe’de bulunan endüstriyel tesisinde kurduğu ‘Hobi Bahçesi’ alanı ile çalışanlarına ister öğle tatilinde ister mesai saatleri dışında patlıcandan domatese, salatalıktan bibere çeşitli organik sebzeler yetiştirmelerine imkân sağlıyor. Çalışanlarının kalabalık şehir yaşamından uzaklaşarak stres atmalarını sağlamak, onlara geleceğin en önemli konularından biri olan mikro organik tarımsal üretim konusunda kabiliyet kazandırmak amacıyla ‘Hobi Bahçesi’ projesini yürüten Panasonic Electric Works Türkiye, sürdürülebilirlik faaliyetlerini insan ve doğa arasında kurulacak dengeli bağın gelecek kuşaklara daha yaşanılabilir bir dünya bırakmaya katkı sağlayacağı anlayışıyla sürdürüyor. Enerji verimliliği ve çevre duyarlılığı konusunda fark oluşturan uygulamaları hayata geçiren şirket, WWF-Türkiye tarafından belgelenen ‘Green Office’ diplomasını almaya hak kazanarak sektöründe bir ilki gerçekleştirmişti.
AVM çatısında tarım
Şehir içi tarım konsepti Türkiye’de farklı şirket ve sektörlerin de gündemlerinde yer tutuyor. Bu örneklerden biri de Akmerkez’in kimyasal kullanmadan kentte tarım yapılabileceğini ve şehirde sürdürülebilir, sağlıklı bir hayatın mümkün olduğunu göstermek amacıyla 2017 yılında yaklaşık 750 metrekarelik bir alanda hayata geçirdiği ‘Terasta Tarım’ projesi. Türkiye’de bir ilk olan proje ile 2021 yılında Akmerkez misafirlerinin bahçede çalıştığı ve kentsel tarımı deneyimlediği bir ‘Gönüllü Programı’ başlattı. Proje sürecinde girişimcilerle ve gıda-tarım toplulukları ile söyleşiler düzenledi ve çeşitli iş birlikleri yaparak kentte sürdürülebilir tarımı öğretmek için eğitimler verdi. Halihazırda devam eden Ek Biç Ye İç iş birliğiyle AVM; kentsel tarıma, sürdürülebilirliğe ve kendi gıdasını yetiştirmeye ilgi duyan herkesi, kentin ortasında doğayla buluşturarak, kendi meyve ve sebzesini nasıl üretebileceğini öğretiyor.
Şehir içi tarım konsepti geleceği şekillendirecek
Şehir içi tarım konsepti, tarım arazileri dışında alternatif tarımsal üretim imkânı sunan dikey tarım ile insan yerleşimlerini doğada bulunan ilkelere ve sürdürülebilirlik fikrine göre tasarlamak anlamına gelen permakültür kavramlarını da ön plana çıkartıyor. Uzmanlar, küresel iklim değişikliği ve doğal afetler nedeniyle önümüzdeki 10 yılda büyük şehirlerin ortasında eski ve kullanılmayan binaların değerlendirildiği, çatısında ve her katında farklı tarımsal ürünlerin üretildiği, güneş ve rüzgardan enerji elde edildiği, binanın altındaki market alanından da ürünlerin satışa sunulduğu bir çok dikey tarım ve permakültür sisteminin bir zorunluluk olacağı vurgusunu yapıyor.