2006 yılında termal turizm bölgesi ilan edilmesi ile birlikte stratejik hedeflerini jeotermalle her alanda kalkınma olarak belirleyen Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde yapılan termal yatırımlar ihale engeline takıldı.
2006 yılında termal turizm bölgesi ilan edilmesi ile birlikte stratejik hedeflerini jeotermalle her alanda kalkınma olarak belirleyen Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde yapılan termal yatırımlar ihale engeline takıldı.
Yaklaşık 10 milyon doları bulan yatırımlar ile ilçe tarım, turizm ve kültürel alanda kalkınmaya başladı. 7 yıldır kullanılan ‘ucuz ve çevreci’ jeotermal enerji ile ısınan konut sayısı 5 bine ulaştı. Aynı zamanda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, GMKA, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Sındırgı Belediyesi, kooperatifler işbirliği ile yapılan Balıkesir bölgesinin ilk ve tek Jeotermal Sebze – Meyve kurutma tesisi de faaliyete başladı. Termal tesislerde ise yatak kapasitesi bin 200’e ulaştı.
Vatandaşların 30 yıllık hayali olan ve 2009 yılında başlayan çalışmalar neticesinde 24 kilometrelik ana boru isale hattıyla ilçeye getirilen kaynağında 98 derece sıcaklığındaki termal su, vatandaşlara büyük kolaylık sağlıyor. İlçede istihdam, tarım ve turizm de doğru orantılı olarak gelişiyor.
Doğal şehir Sındırgı’nın kaderinin jeotermal enerjinin ilçe merkezine gelmesi ile değiştiğini belirten Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş, ‘Bu değişim süreci her bir yana yansıdı. Hisaralan’da bulunan 24 kilometrelik sıcak su kaynağının 2014 yılında buharı dumanı ilçe merkezinde gözükmeye başlayınca artık konut ısıtmasına başladık. Temiz, çevreci ve ucuz bir enerji kaynağı. Sındırgı’da buluşmuş oldu. Şimdi ise 5 bine yakın konut ısınıyor’ dedi.
Jeotermal enerjinin ilçe merkezine gelmesi, 2006 yılında termal turizm merkezi ilan edilmesi ile birlikte otellerin tek tek yükselmeye başladığını belirten Başkan Ekrem Yavaş, ‘Şu anda bin 200 yataklı bir oteller zinciri var. Bu enerji kaynağı süs balıkçılığında bile kullanılabiliyor. Akvaryum balığı üretilmesinde, yani bu su mantar oluşturmuyor. Balkuru diye adlandırdığımız jeotermal sebze meyve kurutma fabrikası yaparak ilçe merkezinde vatandaşların tarımla alakalı ürünlerini değerlendirebilecekleri bir tesis ortaya çıkmış oldu. Şehirde turizm tabi ki çok farklı bir şey. Ziyaretçiler geliyor bir şeyler yiyor, içiyor, hediyelik alıyor hatıra olarak götürüyorlar. Ekonomiye can veriyorlar. Yani jeotermal Sındırgı’da tarımın ve turizmin bel kemiği olmaya devam ediyor. Bir de turizmle alakalı yatırımları farklı alanlara dağıtabilmek için farklı çalışmalar içerisindeyiz. Özellikle Hisaralan bölgesinde doğal sit alanı dediğimiz alanda bir jeopark çalışmamız var. Yani Jeotermalin yeryüzüne çıkarken oluşturduğu dikitler, oraya merdivenler, yollar, şelaleler yaparak halkın buraya gelmesini sağlayabilecek mükemmel bir destinasyona dönüşüyor. O gelen insanlar da tabi ki termal otele gidecekler, seradan Bir şeyler alacak, yani şehrin ekonomisine ciddi manada katkı sağlayacaklar. Şehir artık yüz bin kişinin yatılı olarak geldiği bir şehir haline dönüştü. Bir de festivallerle Yağcıbedir halı festivali ile destekleyerek, şehre yıllık aşağı yukarı 500 bin kişi gelmeye başladı’ şeklinde konuştu.
Vatandaşların 30 yıllık hayali olan jeotermalle birlikte ilçe tarım, turizm ve istihdam alanında kısa bir süre içerisinde adeta çağ atladı. İlçe ısıtmasından, turizme, tarıma kadar jeotermal alanında yapılan çalışmaların milyon dolarları bulduğunu ve ilçenin kaderini değiştirdiğini belirten Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş, ‘Bu güzel çalışmalar her güzel şeyin başına geldiği gibi 2011 yılında yapılan ihaleyle birlikte sekteye uğradı. Bugün bin 200 yatak kapasitesi daha da artabilirdi. Ama ruhsatlandırma ve sahanın sahibi konusundaki itilaflar yeni yatırımcıların maalesef önünü kesti. Bizler bunlarla alakalı uğraşıyoruz, didiniyoruz, çalışıyoruz ama sahayı özellikle 50 hektarlık alanda su arama hakkını 2011 yılında ihaleyle alan firma, bazı zorluklar çıkarmaya başladı. Özellikle de bizim sistemsel olarak 24 kilometreden su getirmişiz ilçe merkezine, 100 bin metre yani 100 kilometre ince kılcal hatlar döşemişiz, şebeke döşemişiz. Otellere vermişiz. Kurutmaya vermişiz. Bu suyun gelirlerinden ben de hak sahibiyim, demeye kalkan bir yapıya bürünmüş olması, bizi ciddi manada hem üzdü, hem de halk nezdinde infialler oluşturdu. Bizler tabi olayın gerçek yüzünü anlatabilmek için, vatandaşımıza bilgi verme mecburiyetimizi yerine getirdik. Muhtarlarımızı, kent konseyini, ilçemizde bulunan siyasi parti temsilcilerini, STK’ları bir çatı altında toplayarak durumdan haberdar ettik. Çünkü bu olay bizim belediye başkanı olarak sadece bizim siyasi partimizi ilgilendiren bir olay değil, bütün şehrin genelini ilgilendiren bir hadise olduğundan dolayı bilgi verdik. 2011 yılında alınan bu ihale tabi bizim mahkeme süreçleri ile beraber 2018 yılında kesinleşti. Bizim aleyhimize kesinleşti. Alan firma Hisaralan bölgesinde 500 dönümlük bir arazide su arama hakkını elde etti. Yani oradaki kuyu olsun, diğer yatırımlar tamamen bize ait. Yani burada Sındırgı’ya getirmesi dağıtması, SINJET dediğimiz firmaya ait. Bunu biz belediye aracılığı ile yapıyoruz. Halkımızın kamu yararı olduğundan dolayı bunu yapıyoruz. Şehrimizde insanlar bir gün susuz kalsalar bunun hesabını biz kimseye veremeyiz. Şehrin böyle bir mağduriyeti var gelecekle alakalı endişesi var. Acaba bizim suyumuz kesilecek mi diye? Buradaki hadise tamamen bundan kaynaklanan bir hadisedir’ dedi.
Yavaş, ‘Vatandaşla bizi karşı karşıya getirecek şeyler şık olan şeyler değildir. Ahlaki işler değildir. Burada bir problem vardır. Şehrin kazanımları, o kişinin ruhsatı. Ruhsatın gereklilikleri bellidir. Kuyu açarsınız, suyunuzu bulursunuz, bunu yaptığınız takdirde de bize verebileceğiniz zararları önleyerek bunları bir protokole dönüştürerek imza altına alıp, kendi vatandaşlarımızın haklarını korumak da bir belediye başkanı olarak, bizim boynumuzun borcudur. Buradaki yatırımlar 35 bin kişinin yani Sındırgı’nın yatırımıdır. Buradaki SINJET, Lagunası, Balkurusu, Özdil Termal Kenti, TOKİ’leri ve beş bin abonesi bunlar tamamen Sındırgı halkının öz malıdır. Onların paraları ile yapılmıştır, onların öz ve öz malıdır. Biz onların şu anda temsilcisiyiz. Ekrem Yavaş gider bu yatırımlar burada kalır. Biz bugün sorumluluk gereği sadece ve sadece halkımızın önünde olan bir lider olarak, halkımızın gelecekte karşılaşacağı sorunları bu günden ön görerek kendimizi teminat altına almanın derdindeyiz. Garanti altına almanın derdindeyiz. Yatırıma karşı değiliz, yatırım yapılabilir, ama bizim şartlarımızı, bizim de buradaki yarın karşılaşabileceğimiz handikapları, problemleri, sorunları, öngörerek bunların teminat altına alınarak yapılan her türlü yatırımın sonuna kadar yanındayız’ dedi.
2006 yılında termal turizm bölgesi ilan edilmesi ile birlikte stratejik hedeflerini jeotermalle her alanda kalkınma olarak belirleyen Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde yapılan termal yatırımlar ihale engeline takıldı.
Yaklaşık 10 milyon doları bulan yatırımlar ile ilçe tarım, turizm ve kültürel alanda kalkınmaya başladı. 7 yıldır kullanılan ‘ucuz ve çevreci’ jeotermal enerji ile ısınan konut sayısı 5 bine ulaştı. Aynı zamanda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, GMKA, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Sındırgı Belediyesi, kooperatifler işbirliği ile yapılan Balıkesir bölgesinin ilk ve tek Jeotermal Sebze – Meyve kurutma tesisi de faaliyete başladı. Termal tesislerde ise yatak kapasitesi bin 200’e ulaştı.
Vatandaşların 30 yıllık hayali olan ve 2009 yılında başlayan çalışmalar neticesinde 24 kilometrelik ana boru isale hattıyla ilçeye getirilen kaynağında 98 derece sıcaklığındaki termal su, vatandaşlara büyük kolaylık sağlıyor. İlçede istihdam, tarım ve turizm de doğru orantılı olarak gelişiyor.
Doğal şehir Sındırgı’nın kaderinin jeotermal enerjinin ilçe merkezine gelmesi ile değiştiğini belirten Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş, ‘Bu değişim süreci her bir yana yansıdı. Hisaralan’da bulunan 24 kilometrelik sıcak su kaynağının 2014 yılında buharı dumanı ilçe merkezinde gözükmeye başlayınca artık konut ısıtmasına başladık. Temiz, çevreci ve ucuz bir enerji kaynağı. Sındırgı’da buluşmuş oldu. Şimdi ise 5 bine yakın konut ısınıyor’ dedi.
Jeotermal enerjinin ilçe merkezine gelmesi, 2006 yılında termal turizm merkezi ilan edilmesi ile birlikte otellerin tek tek yükselmeye başladığını belirten Başkan Ekrem Yavaş, ‘Şu anda bin 200 yataklı bir oteller zinciri var. Bu enerji kaynağı süs balıkçılığında bile kullanılabiliyor. Akvaryum balığı üretilmesinde, yani bu su mantar oluşturmuyor. Balkuru diye adlandırdığımız jeotermal sebze meyve kurutma fabrikası yaparak ilçe merkezinde vatandaşların tarımla alakalı ürünlerini değerlendirebilecekleri bir tesis ortaya çıkmış oldu. Şehirde turizm tabi ki çok farklı bir şey. Ziyaretçiler geliyor bir şeyler yiyor, içiyor, hediyelik alıyor hatıra olarak götürüyorlar. Ekonomiye can veriyorlar. Yani jeotermal Sındırgı’da tarımın ve turizmin bel kemiği olmaya devam ediyor. Bir de turizmle alakalı yatırımları farklı alanlara dağıtabilmek için farklı çalışmalar içerisindeyiz. Özellikle Hisaralan bölgesinde doğal sit alanı dediğimiz alanda bir jeopark çalışmamız var. Yani Jeotermalin yeryüzüne çıkarken oluşturduğu dikitler, oraya merdivenler, yollar, şelaleler yaparak halkın buraya gelmesini sağlayabilecek mükemmel bir destinasyona dönüşüyor. O gelen insanlar da tabi ki termal otele gidecekler, seradan Bir şeyler alacak, yani şehrin ekonomisine ciddi manada katkı sağlayacaklar. Şehir artık yüz bin kişinin yatılı olarak geldiği bir şehir haline dönüştü. Bir de festivallerle Yağcıbedir halı festivali ile destekleyerek, şehre yıllık aşağı yukarı 500 bin kişi gelmeye başladı’ şeklinde konuştu.
Vatandaşların 30 yıllık hayali olan jeotermalle birlikte ilçe tarım, turizm ve istihdam alanında kısa bir süre içerisinde adeta çağ atladı. İlçe ısıtmasından, turizme, tarıma kadar jeotermal alanında yapılan çalışmaların milyon dolarları bulduğunu ve ilçenin kaderini değiştirdiğini belirten Sındırgı Belediye Başkanı Ekrem Yavaş, ‘Bu güzel çalışmalar her güzel şeyin başına geldiği gibi 2011 yılında yapılan ihaleyle birlikte sekteye uğradı. Bugün bin 200 yatak kapasitesi daha da artabilirdi. Ama ruhsatlandırma ve sahanın sahibi konusundaki itilaflar yeni yatırımcıların maalesef önünü kesti. Bizler bunlarla alakalı uğraşıyoruz, didiniyoruz, çalışıyoruz ama sahayı özellikle 50 hektarlık alanda su arama hakkını 2011 yılında ihaleyle alan firma, bazı zorluklar çıkarmaya başladı. Özellikle de bizim sistemsel olarak 24 kilometreden su getirmişiz ilçe merkezine, 100 bin metre yani 100 kilometre ince kılcal hatlar döşemişiz, şebeke döşemişiz. Otellere vermişiz. Kurutmaya vermişiz. Bu suyun gelirlerinden ben de hak sahibiyim, demeye kalkan bir yapıya bürünmüş olması, bizi ciddi manada hem üzdü, hem de halk nezdinde infialler oluşturdu. Bizler tabi olayın gerçek yüzünü anlatabilmek için, vatandaşımıza bilgi verme mecburiyetimizi yerine getirdik. Muhtarlarımızı, kent konseyini, ilçemizde bulunan siyasi parti temsilcilerini, STK’ları bir çatı altında toplayarak durumdan haberdar ettik. Çünkü bu olay bizim belediye başkanı olarak sadece bizim siyasi partimizi ilgilendiren bir olay değil, bütün şehrin genelini ilgilendiren bir hadise olduğundan dolayı bilgi verdik. 2011 yılında alınan bu ihale tabi bizim mahkeme süreçleri ile beraber 2018 yılında kesinleşti. Bizim aleyhimize kesinleşti. Alan firma Hisaralan bölgesinde 500 dönümlük bir arazide su arama hakkını elde etti. Yani oradaki kuyu olsun, diğer yatırımlar tamamen bize ait. Yani burada Sındırgı’ya getirmesi dağıtması, SINJET dediğimiz firmaya ait. Bunu biz belediye aracılığı ile yapıyoruz. Halkımızın kamu yararı olduğundan dolayı bunu yapıyoruz. Şehrimizde insanlar bir gün susuz kalsalar bunun hesabını biz kimseye veremeyiz. Şehrin böyle bir mağduriyeti var gelecekle alakalı endişesi var. Acaba bizim suyumuz kesilecek mi diye? Buradaki hadise tamamen bundan kaynaklanan bir hadisedir’ dedi.
Yavaş, ‘Vatandaşla bizi karşı karşıya getirecek şeyler şık olan şeyler değildir. Ahlaki işler değildir. Burada bir problem vardır. Şehrin kazanımları, o kişinin ruhsatı. Ruhsatın gereklilikleri bellidir. Kuyu açarsınız, suyunuzu bulursunuz, bunu yaptığınız takdirde de bize verebileceğiniz zararları önleyerek bunları bir protokole dönüştürerek imza altına alıp, kendi vatandaşlarımızın haklarını korumak da bir belediye başkanı olarak, bizim boynumuzun borcudur. Buradaki yatırımlar 35 bin kişinin yani Sındırgı’nın yatırımıdır. Buradaki SINJET, Lagunası, Balkurusu, Özdil Termal Kenti, TOKİ’leri ve beş bin abonesi bunlar tamamen Sındırgı halkının öz malıdır. Onların paraları ile yapılmıştır, onların öz ve öz malıdır. Biz onların şu anda temsilcisiyiz. Ekrem Yavaş gider bu yatırımlar burada kalır. Biz bugün sorumluluk gereği sadece ve sadece halkımızın önünde olan bir lider olarak, halkımızın gelecekte karşılaşacağı sorunları bu günden ön görerek kendimizi teminat altına almanın derdindeyiz. Garanti altına almanın derdindeyiz. Yatırıma karşı değiliz, yatırım yapılabilir, ama bizim şartlarımızı, bizim de buradaki yarın karşılaşabileceğimiz handikapları, problemleri, sorunları, öngörerek bunların teminat altına alınarak yapılan her türlü yatırımın sonuna kadar yanındayız’ dedi.