Bu yıl 14’üncüsü düzenlenen Uluslararası Tekstil Sempozyumu’nda yerli ve yabancı akademisyenlerle sektör profesyonelleri sürdürülebilir üretimi masaya yatırdı.
Bu yıl 14’üncüsü düzenlenen Uluslararası Tekstil Sempozyumu’nda yerli ve yabancı akademisyenlerle sektör profesyonelleri sürdürülebilir üretimi masaya yatırdı. Etkinliğin açılışında konuşan TİM Başkanı Mustafa Gültepe, Türkiye’nin deneyimi, bilgi birikimi, hızlı ve kaliteli üretimi, coğrafi yakınlığı, uluslararası standartlara uygun sosyal sorumluluk kriterleri ile AB için en uygun tedarik merkezlerinden biri olduğunu vurguladı. Gültepe, ‘Alıcılarımızın da tüm bu özelliklerimizi daha fazla dikkate almaları gerektiğine inanıyorum’ dedi.
Moda endüstrisinde sürdürülebilirlik kapasitesini yükseltmek ve sektörde farkındalığı artırmak için yürütülen çalışmalar devam ediyor. EKOTEKS tarafından bu yıl 14’üncüsü ‘Sorumlu Üretim, Sorumlu Tüketim’ temasıyla düzenlenen Uluslararası Tekstil Sempozyumu’nda yerli ve yabancı akademisyenlerle sektör profesyonelleri sürdürülebilir üretimi mercek altına aldı.
Sempozyumun açılışında konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, sürdürülebilirliğin sadece üretimle sınırlı kalmaması gerektiğini, tedarikçilerle markalar arasındaki iş birliklerinin de sürdürülebilir olması gerektiğini söyledi. Aynı zamanda İHKİB Başkanlığını da yürüten Gültepe, Türkiye’nin hazır giyim ihracatının yaklaşık üçte ikisini AB ülkelerine yaptığını hatırlattı.
‘Yeşil mutabakat hedefleri konusunda sektörde güçlü bir irade mevcut’
AB’nin toplam hazır giyim ithalatında Türkiye’nin payının ise yüzde 8 olduğunu bildiren Gültepe, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Bu büyük pazarda ülkemiz için daha fazla potansiyel var. Bilindiği gibi AB Yeşil Mutabakat ile 2050’de karbonsuz ilk kıta olma hedefini ortaya koydu. Bu hedef hem çok maliyetli hem de çok zorlu, ama bir o kadar da fırsatları içinde barındırıyor. Doğru bir strateji uygulayabilirsek o fırsatları yakalayabiliriz. Bu dönemde tüm paydaşlarımızın ve müşterilerimizin iş birliği ve dayanışması çok önemli. Sektörde Yeşil Mutabakat hedeflerine hazırlanma konusunda güçlü bir irade mevcut. Devletimiz imkânlar ölçüsünde bizi destekliyor. Avrupalı markalarla da sadece üretimde değil, iş birliklerinde de sürdürülebilirliği sağlayabilmeliyiz. Türkiye gerek uzun yıllara dayanan deneyimi, bilgi birikimi, hızlı ve kaliteli üretimi, coğrafi yakınlığı, uluslararası standartlara uygun sosyal sorumluluk kriterleri ile AB için en uygun tedarik merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. Alıcılarımızın tüm bu özelliklerimizi daha fazla dikkate almaları gerektiğine inanıyorum’.
Ahmet Öksüz: ‘Sürdürülebilirliği risk değil fırsat olarak görüyoruz’
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz de konuşmasında tekstil sektörünün üretimde, istihdamda ve ihracatta yaptığı atılımlarla basamak atladığını söyledi. Tekstilin TİM öncülüğünde sürdürülebilirlik eylem planını ilk hazırlayan sektör olduğunu hatırlatan Öksüz, şunları söyledi: ‘Uluslararası markalara ve paydaşlarımıza küresel tedarik zincirinde en güvenli limanın Türkiye olduğunu gösterdik. Şimdi de sürdürülebilirlik konusunda oluşturduğumuz farkındalıkla, enerji verimliliğimizle, sıfır atık prensibimizle, geri dönüşüm yaklaşımımızla döngüsel ekonomi modelinin ve AB Yeşil Mutabakatı’nın en başarılı uygulayıcısın yine Türk tekstil sektörü olacağının altını çiziyoruz. Çünkü sürdürülebilirliği risk değil dönüşüm fırsatı olarak değerlendiriyoruz.’
Nilgün Özdemir: ‘Greenwashing uygulamaları tüketicide güven duygusunu zedeliyor’
Ekoteks Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Özdemir de konuşmasında pandemi ile birlikte sürdürülebilir ve dönüştürülebilir ürünler konusunda tüketici farkındalığının büyük ölçüde arttığına dikkat çekti. Sürdürülebilirliğin tüketici için aynı zamanda bir kalite unsuru olduğunu belirten Özdemir, ‘Tekstil ve hazır giyimde önceliği sürdürülebilirlik uyumuna vermek zorundayız. Üretimde marka olan ülkemizde sürdürülebilirlik konusunda çok güçlü bir irade bulunuyor. Ancak bu alanda öncülük yapan bazı küresel markaların aynı duyarlılığı gösterdiğini söyleyemeyiz. Söz konusu markaların insan ve çevre sağlığına uygunsuz ürünler nedeniyle ülkelerinde soruşturmaya tabi olduklarını uluslararası yayınlardan takip ediyoruz. Adına ‘Greenwashing’ (göz boyama) denilen uygulamalar ile tüketicilerde güven duygusunun ciddi düzeyde sarsıldığını görüyoruz. Bu nedenle sürdürülebilir malzemenin izlenebilirliğinin de sağlanabilmesi hayati önem taşıyor’ dedi.
Bu yıl 14’üncüsü düzenlenen Uluslararası Tekstil Sempozyumu’nda yerli ve yabancı akademisyenlerle sektör profesyonelleri sürdürülebilir üretimi masaya yatırdı. Etkinliğin açılışında konuşan TİM Başkanı Mustafa Gültepe, Türkiye’nin deneyimi, bilgi birikimi, hızlı ve kaliteli üretimi, coğrafi yakınlığı, uluslararası standartlara uygun sosyal sorumluluk kriterleri ile AB için en uygun tedarik merkezlerinden biri olduğunu vurguladı. Gültepe, ‘Alıcılarımızın da tüm bu özelliklerimizi daha fazla dikkate almaları gerektiğine inanıyorum’ dedi.
Moda endüstrisinde sürdürülebilirlik kapasitesini yükseltmek ve sektörde farkındalığı artırmak için yürütülen çalışmalar devam ediyor. EKOTEKS tarafından bu yıl 14’üncüsü ‘Sorumlu Üretim, Sorumlu Tüketim’ temasıyla düzenlenen Uluslararası Tekstil Sempozyumu’nda yerli ve yabancı akademisyenlerle sektör profesyonelleri sürdürülebilir üretimi mercek altına aldı.
Sempozyumun açılışında konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, sürdürülebilirliğin sadece üretimle sınırlı kalmaması gerektiğini, tedarikçilerle markalar arasındaki iş birliklerinin de sürdürülebilir olması gerektiğini söyledi. Aynı zamanda İHKİB Başkanlığını da yürüten Gültepe, Türkiye’nin hazır giyim ihracatının yaklaşık üçte ikisini AB ülkelerine yaptığını hatırlattı.
‘Yeşil mutabakat hedefleri konusunda sektörde güçlü bir irade mevcut’
AB’nin toplam hazır giyim ithalatında Türkiye’nin payının ise yüzde 8 olduğunu bildiren Gültepe, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Bu büyük pazarda ülkemiz için daha fazla potansiyel var. Bilindiği gibi AB Yeşil Mutabakat ile 2050’de karbonsuz ilk kıta olma hedefini ortaya koydu. Bu hedef hem çok maliyetli hem de çok zorlu, ama bir o kadar da fırsatları içinde barındırıyor. Doğru bir strateji uygulayabilirsek o fırsatları yakalayabiliriz. Bu dönemde tüm paydaşlarımızın ve müşterilerimizin iş birliği ve dayanışması çok önemli. Sektörde Yeşil Mutabakat hedeflerine hazırlanma konusunda güçlü bir irade mevcut. Devletimiz imkânlar ölçüsünde bizi destekliyor. Avrupalı markalarla da sadece üretimde değil, iş birliklerinde de sürdürülebilirliği sağlayabilmeliyiz. Türkiye gerek uzun yıllara dayanan deneyimi, bilgi birikimi, hızlı ve kaliteli üretimi, coğrafi yakınlığı, uluslararası standartlara uygun sosyal sorumluluk kriterleri ile AB için en uygun tedarik merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. Alıcılarımızın tüm bu özelliklerimizi daha fazla dikkate almaları gerektiğine inanıyorum’.
Ahmet Öksüz: ‘Sürdürülebilirliği risk değil fırsat olarak görüyoruz’
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz de konuşmasında tekstil sektörünün üretimde, istihdamda ve ihracatta yaptığı atılımlarla basamak atladığını söyledi. Tekstilin TİM öncülüğünde sürdürülebilirlik eylem planını ilk hazırlayan sektör olduğunu hatırlatan Öksüz, şunları söyledi: ‘Uluslararası markalara ve paydaşlarımıza küresel tedarik zincirinde en güvenli limanın Türkiye olduğunu gösterdik. Şimdi de sürdürülebilirlik konusunda oluşturduğumuz farkındalıkla, enerji verimliliğimizle, sıfır atık prensibimizle, geri dönüşüm yaklaşımımızla döngüsel ekonomi modelinin ve AB Yeşil Mutabakatı’nın en başarılı uygulayıcısın yine Türk tekstil sektörü olacağının altını çiziyoruz. Çünkü sürdürülebilirliği risk değil dönüşüm fırsatı olarak değerlendiriyoruz.’
Nilgün Özdemir: ‘Greenwashing uygulamaları tüketicide güven duygusunu zedeliyor’
Ekoteks Yönetim Kurulu Başkanı Nilgün Özdemir de konuşmasında pandemi ile birlikte sürdürülebilir ve dönüştürülebilir ürünler konusunda tüketici farkındalığının büyük ölçüde arttığına dikkat çekti. Sürdürülebilirliğin tüketici için aynı zamanda bir kalite unsuru olduğunu belirten Özdemir, ‘Tekstil ve hazır giyimde önceliği sürdürülebilirlik uyumuna vermek zorundayız. Üretimde marka olan ülkemizde sürdürülebilirlik konusunda çok güçlü bir irade bulunuyor. Ancak bu alanda öncülük yapan bazı küresel markaların aynı duyarlılığı gösterdiğini söyleyemeyiz. Söz konusu markaların insan ve çevre sağlığına uygunsuz ürünler nedeniyle ülkelerinde soruşturmaya tabi olduklarını uluslararası yayınlardan takip ediyoruz. Adına ‘Greenwashing’ (göz boyama) denilen uygulamalar ile tüketicilerde güven duygusunun ciddi düzeyde sarsıldığını görüyoruz. Bu nedenle sürdürülebilir malzemenin izlenebilirliğinin de sağlanabilmesi hayati önem taşıyor’ dedi.