Bir milletin temeli ve geleceği ailede saklıdır. Sağlam bir aile yapısı, güçlü bir milletin ve sağlıklı bireylerin temelidir. Ancak günümüzde aile kurumu, küresel ölçekte çeşitli ideolojik ve ahlaki saldırılara maruz kalmaktadır. Bu tehditlerin sadece bir kesimi değil, hepimizi ilgilendirdiği gerçeğiyle hareket etmek zorundayız. İşte tam da bu noktada, Balıkesir’de bir araya gelen 51 sivil toplum kuruluşunun ortak iradesiyle kurulan Balıkesir Aile Platformu, geleceğimizi koruma yolunda önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor.
Aile, Korunması Gereken En Kutsal Değerimizdir
Aile, sadece bir araya gelmiş bireylerden ibaret değildir; inançlarımızın, kültürümüzün ve medeniyetimizin mayasıdır. Toplumu ayakta tutan en büyük güç, ailelerin birlik ve bütünlüğüdür. Ancak bugün, küresel akımlar, ideolojik propaganda faaliyetleri ve medya aracılığıyla aile kavramı aşındırılmaya çalışılmakta, nesillerimizin zihinleri zehirlenmektedir. Çocuklarımızın ve gençlerimizin, cinsiyetsizlik ideolojisiyle kimliksiz, aidiyetsiz ve geleceksiz bireyler haline getirilmesi hedeflenmektedir.
Gündüz kuşağı programlarından dizilere, reklam kampanyalarından dijital platformlara kadar birçok mecra, aileyi ve toplumsal değerleri hiçe sayan içeriklerle doludur. Çocuk istismarı, cinsel taciz, şiddet, cinayet, ahlaki çöküntü ve çarpık ilişkiler ağı reyting uğruna normalleştirilmekte, diziler ve programlar toplumsal yozlaşmayı körüklemektedir.
Bununla birlikte LGBT propagandalarının had safhaya çıkarıldığı “Onur Haftası” adı altındaki etkinlikler, gençlerimizi ve çocuklarımızı kimliksiz, aidiyetsiz ve geleceksiz bireyler haline getirme amacını taşımaktadır. Olimpiyatlardan festivallere kadar birçok uluslararası organizasyonda LGBT, pedofili, paganizm ve satanizm temalarının açıkça işlendiği bir sürece tanık oluyoruz.
“Tüm bu saldırılar karşısında sessiz kalamayız!” diyenlerin Balıkesir Aile Platformu’nu kurması, bu tehditlere karşı aileyi ve değerlerimizi koruma yolunda atılmış önemli bir adımdır. Platform, sadece bir sivil toplum hareketi olmanın ötesinde, toplumsal direnişin ve ahlaki savunmanın bir merkezi olacaktır.
Birlikte Daha Güçlü
Balıkesir’de bir araya gelen STK’lar, “Aile Değerlerimize Sahip Çıkıyoruz” diyerek toplumun temel taşı olan aileyi savunma konusunda güçlü bir irade ortaya koymuştur. Bu platform, sadece tepkisel bir oluşum değil, çözüm üreten, farkındalık oluşturan ve aileyi koruma adına somut adımlar atan bir yapıya dönüşecektir. Aile müessesi için ortak paydada buluşan STK’lar, güç birliği yaparak etkin projeler geliştirecek.
Geçtiğimiz gün 51 STK temsilcisi bir araya gelerek Balıkesir Aile Platformu’nu oluşturdu. Toplantıya Büyük Aile Platformu Genel Sekreteri Serdar Eryılmaz, Gazeteci Erem Şentürk ve M. Fatih Öke iştirak ederek, büyük aile platformu çatısı altında birlik olmanın, aile kurumunu korumanın önemine dikkat çektiler. Dilerim, karınca misali başlayan bu hareket bu hayâsızca akının çıkardığı yangına sel olur ve çocuklarımızı hedef tahtasına oturtan LGBT lobisine en büyük darbe olur.
Büyük Aile Platformu gibi eğitimden medyaya, hukuktan akademiye kadar her alanda aileyi tehdit eden unsurlara karşı mücadele etmek, bizlerin de en büyük sorumluluğudur. Aileyi güçlendirmek, nesillerimizi korumak demektir. Bu platformda, ahlaki yozlaşmaya ve küresel dayatmalara karşı sessiz çoğunluğun sesi olacaktır.
Balıkesir Aile Platformu, “Aile kurumunun karşı karşıya kaldığı tehditlere dikkat çekerek, ailemize sahip çıkıyoruz. Aileyi hedef alan hayasız akınlara daha etkin bir şekilde dur diyeceğiz” diyerek, bu mücadelenin bir parçası olmuştur. Türkiye’nin her ilinde, her ilçesinde bu bilincin yaygınlaşması, ülkemizin geleceği için hayati önemdedir.
Bugün aileyi korumak, sadece inanç ve gelenekleri savunmak değildir; aynı zamanda sağlıklı bireyler yetiştirmek, toplumu ayakta tutmak ve güçlü bir gelecek inşa etmektir. Balıkesir’de kurulan bu platform, bu bilinçle hareket eden herkes için bir umut ve güç kaynağıdır.
Aileyi Savunmak, İnsanlığı Savunmaktır
Aile karşıtı ideolojilerin, insanlık tarihinin en büyük tehlikelerinden biri haline geldiği bu çağda, suskun kalmak ve bu saldırılara karşı tepkisiz olmak, en büyük vebaldir. LGBT propagandası, cinsiyetsiz toplum projeleri ve ahlaki yozlaşma politikaları, sadece belirli kesimlerin değil, 85 milyonluk büyük Türkiye ailesinin tamamının ortak sorunudur.
Ailemize, çocuklarımıza ve değerlerimize sahip çıkmak adına hep birlikte sesimizi yükseltmeye devam edelim. Çünkü aile varsa toplum vardır, aile güçlü olursa millet güçlü olur!
Hatırlamak, Anlamak ve Geleceğe Bakmak
Türkiye, 6 Şubat 2023’te tarihinin en büyük felaketlerinden biriyle sarsıldı. Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler, 11 ilde yıkıma neden oldu, 14 milyondan fazla insanı doğrudan etkiledi. Resmi rakamlara göre 53 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetti, yüz binlerce bina yıkıldı veya ağır hasar aldı. O gün, sadece şehirlerimiz değil, milyonlarca insanın hayatı da enkaz altında kaldı.
Ancak bu büyük felaketin ardından yaşananlar, Türkiye’nin nasıl bir millet olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bir yanda canını dişine takarak çalışan arama kurtarma ekipleri, AFAD personelleri, gönüllüler; diğer yanda depremin yaralarını sarmak için seferber olan milyonlarca insan… Deprem bölgesine kilometrelerce uzakta olsa da kalbini oraya taşıyan, umre parasını bağışlayan amcalar, odunlarını ve yorganlarını yollayan nineler, elindeki son ekmeği paylaşan güzel yürekli insanlar…
Felaketin ardından devletin tüm imkânlarıyla sahada olduğunu gördük. Bakanlar bölgelere görevlendirildi, arama kurtarma ekipleri hızla sevk edildi, çadır ve konteyner kentler kuruldu, depremzedelere yönelik maddi destekler sağlandı. Bugüne kadar 201 binin üzerinde konut teslim edildi ve yıl sonuna kadar yüz binlercesinin daha tamamlanması hedefleniyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın liderliğinde 11 ilde kurulan dev şantiyelerde, 100 binden fazla kişi gece gündüz demeden çalışıyor.
Ama tüm bu çabaların yanında, bir gerçek daha var: Türkiye sadece depremin yaralarını sarmakla yetinemez, aynı zamanda gelecekte böyle acıların yaşanmaması için harekete geçmelidir. Riskli bölgelerde kentsel dönüşüm hız kazanmalı, yapı denetim sistemleri daha sıkı takip edilmeli ve günlük kazançlarını insan hayatının önüne koyan anlayış tarihe gömülmelidir.
Depremler, sadece binaları değil, insanları da test eder. O günler, bize merhameti, sevgiyi, fedakârlığı, bilimi, kardeşliği öğretti. Bir çocuk, 55 saat boyunca avucunu sıkmadan tuttuğu muhabbet kuşuyla bize güveni hatırlattı. Bir diğeri, “Önce kedimi kurtarın” diyerek vicdanın ne demek olduğunu gösterdi. Bir başkası, “Annemin sesi kesildi, önce ona bakın” diyerek evlat olmanın sorumluluğunu hatırlattı.
Ve biz, bu felaketten sadece acıyı değil, dersleri de almalıyız. Türkiye, birlik olduğunda, omuz omuza verdiğinde aşamayacağı hiçbir engel yoktur. Yeter ki aynı ruhla, aynı inançla yolumuza devam edelim. Yeter ki unutmayalım…
YORUMLAR