Yaygın olarak İslâm dininin temel ilkesi  tevhid inancının temel direği olan “İhlâs” adıyla tanınmıştır. En çok kullanılan isimlerinden biri de “Kul hüvellahü  ehad”dır.  Ayrıca “Samed, Tevhid,  Esâs, Tecrîd, Necât…” adlarıyla da anılmaktadır. Hz. Peygamber bu sûrenin  önemi ve fazileti hakkında söyle buyurmuştur: “Varlığım elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu sûre Kur’an’ın üçte birine denktir”. Yine Hz. Peygamber, sevdiği için bu sûreyi her namazda okuyan bir sahâbîye, “Onu sevmen seni cennete götürür”  müjdesini  vermiştir.

Önce mealini okuyalım:

“De ki: “O, Allah’tır, tektir. Allah sameddir. Doğurmamış ve doğmamıştır. O’nun hiçbir dengi yoktur.”

İhlâs sûresi,  İslâm’ın  esası olan tevhid (Allah’ın birliği) ilkesini özlü bir şekilde ifade ettiği ve Allah  Teâlâ’yı tanıttığı için Hz. Peygamber tarafından Kur’an’ın  üçte birine denk olduğu ifade buyrulmuştur. Allah ismi, varlığı ezelî, ebedî, zarurî ve kendinden olup her şeyi yaratan, her şeyin mâliki ve mukadderatının hâkimi, her şeyi bilen ve herşeye kadir  olan…  Yüce Mevlâ’nın özel ismidir. Müfessirler bu sûrede ağırlıklı olarak Allah’ın birliğini ifade eden “ahad” terimi ile var oluş bakımından kimseye muhtaç olmadığını anlatan “samed” terimi üzerinde durmuşlardır. Onlara göre “ahad” kelimesi sıfat olarak Allah’a nisbet edildiğinde O’nun birliğini, tekliğini ve eşsizliğini ifade eder. Bu sûrede doğrudan doğruya Allah’a nisbet edilmiştir; bu anlamıyla Allah’ın ne olmadığını belirten sıfatları da içerir. Nitekim devamındaki âyetler de bu mânadaki birliği vurgular. Türkçe’de  “bir” ile “tek”  arasında fark vardır. Bir, genellikle “aynı türden birçok varlığın biri” anlamında kullanılır.  “Tek” ise “türdeşi olmayan, zâtında ve sıfatlarında  eşi benzeri olmayan tek varlık” mânasına gelir. İşte Allah,  bu anlamda birdir, tektir.

Allah sameddir.” “Samed” kelimesi “herkesin kendisine ihtiyacını arzettiği, fakat kendisi kimseye muhtaç olmayan”  anlamına gelir. Sûredeki bağlamına göre samed, “var oluş bakımından kimseye muhtaç olmayıp her şeyin varlık ve devamını kendisine borçlu olduğu vâcibü’l-vucûd”  demektir.  Buna göre samed kelimesi doğrudan doğruya ahad isminin açıklamasıdır. Daha sonra gelen “doğurmamış ve doğmamıştır” meâlindeki  âyet de samed ismini açıklar. Bazı müfessirler samedi; “kendisinden başkası ibadet edilmeye lâyık olmayan tek mâbud” olarak tanımlamışlardır.

Doğurmamış ve doğmamıştır.” Allah Teâlâ’nın noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu ifade eden bu âyet, samed isminin açıklaması olup, Allah’a evlât nisbet edenleri ve soy kavramına giren  her şeyi; meselâ, “Mesîh Allah’ın oğludur” diyen Hıristiyanların  (Tevbe 9/30) ve meleklerin  Allah’ın kızları olduğunu söyleyen (En‘âm 6/100) müşriklerin bu iddialarını reddeder. Âyetin, “O, doğmamıştır” meâlindeki ikinci cümlesi Allah Teâlâ’nın doğum yoluyla bir ana veya babadan, bir asıldan meydana gelmediğini ifade eder. Çünkü doğan her  şey sonradan olur; oysa Allah kadîm ve ezelîdir,  yani varlığının bir başlangıcı yoktur.

O’nun hiçbir dengi yoktur.” Bu âyet hem ilk âyetin açıklaması hem de bütünüyle sûrenin  bir özeti mahiyetinde olup Allah’ın zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde hiçbir dengi ve benzeri bulunmadığını ifade eder. Kendisinden başka var olan her şeyi O yaratmıştır. Bu sebeple yarattıklarının  O’na denk olması mümkün değildir.

İhlâs sûresinin,  Kur’an’ın üçte birine denk olduğuna dair yukarıda geçen hadisi yorumlayan âlimlerden  bir kısmı, bu denkliği sûreyi okumanın sevabı, bir kısmı da konusu ve mânası yönünden değerlendirmişlerdir. İkinci görüşe göre sûre, Kur’an’ın üç temel konusundan ilki olan tevhidle alâkalı olup bu sûrenin anlamını iyice kavrayan ve itikadını bu sûrenin öğretisi yönünde oluşturan bir kimse Kur’an’ın tevhid ve akaid bölümünü de kavrayıp benimsemiş olur.  Gazzâlî Cevâhiru’l-Kur’ân isimli eserinde (s. 47-48) özetle şu hususlara işaret eder:       “ Kur’an’daki bilgiler ana hatlarıyla Allah hakkında bilgi (mârifetullah), âhiret bilgisi ve doğru yol bilgisi olmak üzere üçe ayrılır. İhlâs sûresi bunlardan ilkini, yani mârifetullah ve tevhid konusunu ihtiva etmektedir. Kur’an’daki diğer  hükümler bu sûredeki tevhid temeline dayandığı  için sûre Kur’an’ın üçte birine denk görülmüştür.”

Fahri SAĞLIK

Karesi Müftüsü