Sınırlarımızın güneyinde 30 yıldır deyim yerindeyse yer yerinden oynuyor. Parçalanan ülkeler, bombalarla harabeye dönüştürülen şehirler, öldürülen milyonlarca insan ve yok edilen devletler.
Ne için?
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) gereği bu coğrafyada yeni küçük devletler kurarak, oraya hakim olmak ve çıkarlarını korumak için.
İflasa sürüklenen sistemlerine yeni kaynaklar yaratmak için.
“Kontrolden çıkan” ulus devletleri yok ederek mikro milliyetçi devletçikler kurmak için.
Emperyalist devletlerin, son yıllarda insanları ırk, din, etnik köken üzerinden küçük gruplara bölmeleri ve mikro milliyetçi yaklaşımlarının sebebi bu. Dernekler, vakıflar ve kontrolünde tuttukları siyasetçilerle bunu sürekli pompalıyorlar. Bu gün ülkemizde de mevcut birçok dernek, dini ve etnik gruplar bilmeden de olsa bu değirmene şu taşıyorlar.
Bütün bu gelişmelere rağmen bizim kendi kendine yeten, tam bağımsız bir ülke olarak kalabilmemiz çok önemli. Muhabirin “Nereye?” sorusuna “Kızıl elmaya” diyen askerin ülküsünün gerçekleşmesi buna bağlı.
Bir devletin bağımsız kalabilmesi, güvenlik, eğitim ve gıda güvenliği gibi üç temel meselesini çözmesi ile bağlantılı. Bunların milli çözümlere kavuşturulması ve dışa bağımlılıktan kurtarılması şart. Güvenlik ve eğitim bakanlıklarının başında milli kelimesinin olması öneminin anlaşıldığını gösteriyor. Aynı duyarlılığın gıda meselesinde de gösterilmesi ve sözde değil özde milli çözümler üretilmesi gelecekte karşılaşılacak beka sorunlarında elimizi güçlendirecektir.
Her geçen gün artan gıda kaynaklı hastalıklar ve alerjiler gıda güvenliğinin önümüzdeki yıllarda stratejik bir konuma geleceğini gösteriyor. Bu konuda ülkemiz birçok ülkeye göre avantajlıdır. İklim, sahip olduğu teknoloji ve iş gücü ile kendini dışa bağımlı olmaktan kurtarabilecek şartlara sahiptir. Yeter ki, irade ortaya koyulsun.
Bir süre önce sohbet ettiğim bir gıda toptancısının anlattıkları hayretler içerisinde bıraktı beni. Piyasada o kadar farklı kaynaklardan, farklı kalite ve fiyatlardan gıda var ki; inanamazsınız. Kırmızı mercimekten tutun pirince, etten tutun suya kadar aklınıza gelecek her gıdada alternatif kalite ve fiyat mevcut.
Bütün bunlar toplum sağlığı açısından hayati öneme sahip. Özetle söylemek gerekirse; savunma, eğitim ve gıda güvenliği meselelerimize milli çözümler bulmadan tam bağımsız Türkiye olmamız mümkün değil. Gelin el ele verelim, toplum yapımıza uygun yerli ve milli politikalar oluşturalım. İnanın zor değil. Başarabiliriz.
Sağlıcakla…
Sınırlarımızın güneyinde 30 yıldır deyim yerindeyse yer yerinden oynuyor. Parçalanan ülkeler, bombalarla harabeye dönüştürülen şehirler, öldürülen milyonlarca insan ve yok edilen devletler.
Ne için?
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) gereği bu coğrafyada yeni küçük devletler kurarak, oraya hakim olmak ve çıkarlarını korumak için.
İflasa sürüklenen sistemlerine yeni kaynaklar yaratmak için.
“Kontrolden çıkan” ulus devletleri yok ederek mikro milliyetçi devletçikler kurmak için.
Emperyalist devletlerin, son yıllarda insanları ırk, din, etnik köken üzerinden küçük gruplara bölmeleri ve mikro milliyetçi yaklaşımlarının sebebi bu. Dernekler, vakıflar ve kontrolünde tuttukları siyasetçilerle bunu sürekli pompalıyorlar. Bu gün ülkemizde de mevcut birçok dernek, dini ve etnik gruplar bilmeden de olsa bu değirmene şu taşıyorlar.
Bütün bu gelişmelere rağmen bizim kendi kendine yeten, tam bağımsız bir ülke olarak kalabilmemiz çok önemli. Muhabirin “Nereye?” sorusuna “Kızıl elmaya” diyen askerin ülküsünün gerçekleşmesi buna bağlı.
Bir devletin bağımsız kalabilmesi, güvenlik, eğitim ve gıda güvenliği gibi üç temel meselesini çözmesi ile bağlantılı. Bunların milli çözümlere kavuşturulması ve dışa bağımlılıktan kurtarılması şart. Güvenlik ve eğitim bakanlıklarının başında milli kelimesinin olması öneminin anlaşıldığını gösteriyor. Aynı duyarlılığın gıda meselesinde de gösterilmesi ve sözde değil özde milli çözümler üretilmesi gelecekte karşılaşılacak beka sorunlarında elimizi güçlendirecektir.
Her geçen gün artan gıda kaynaklı hastalıklar ve alerjiler gıda güvenliğinin önümüzdeki yıllarda stratejik bir konuma geleceğini gösteriyor. Bu konuda ülkemiz birçok ülkeye göre avantajlıdır. İklim, sahip olduğu teknoloji ve iş gücü ile kendini dışa bağımlı olmaktan kurtarabilecek şartlara sahiptir. Yeter ki, irade ortaya koyulsun.
Bir süre önce sohbet ettiğim bir gıda toptancısının anlattıkları hayretler içerisinde bıraktı beni. Piyasada o kadar farklı kaynaklardan, farklı kalite ve fiyatlardan gıda var ki; inanamazsınız. Kırmızı mercimekten tutun pirince, etten tutun suya kadar aklınıza gelecek her gıdada alternatif kalite ve fiyat mevcut.
Bütün bunlar toplum sağlığı açısından hayati öneme sahip. Özetle söylemek gerekirse; savunma, eğitim ve gıda güvenliği meselelerimize milli çözümler bulmadan tam bağımsız Türkiye olmamız mümkün değil. Gelin el ele verelim, toplum yapımıza uygun yerli ve milli politikalar oluşturalım. İnanın zor değil. Başarabiliriz.
Sağlıcakla…
YORUMLAR