Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.
Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Kaya’nın İzmir’de bit pazarından 5 TL’ye aldığı mektupların sahibini araştırırken hikayesinden etkilenip belgeselini yaptığı Türkiye’nin dağ kazalarında ölen 3. kişisi olan tıp fakültesi öğrencisi Kâzım Küçakalp’i anlatan belgesel bir ödül daha kazandı.
Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Kaya’nın, Kâzım’ın 19 yaşında hazin bir şekilde sona eren hikayesinden çok etkilenip ‘Bu hayatın ona bir borcu var’ diyerek mektupların hayattaki sahiplerine, ağabeyine, dağ çıkışına katılan kişilere ulaşıp 44 yıl sonra onun hikayesini ölümsüzleştirdiği ‘Kâzım’ isimli belgesel, Antakya 7. Uluslararası Film Festivali’nde ‘En iyi belgesel film’ seçildi.
‘Altındefne’ ödülleri açıklandı
Ansam Kültür Derneği ve Fotofilm tarafından, 20-26 Aralık 2019 tarihleri arasında düzenlenen Antakya 7. Uluslararası Film Festivali’nin ‘Altındefne’ ödülleri açıklandı. Çeşitli dallarda 54 ülkeden 830 filmin yarıştığı Festival’in, Uluslararası Uzun Belgesel Yarışması kategorisinde, Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Kaya’nın Kâzım Belgeseli, ‘En İyi Film Ödülü’ kazandı. Prof. Dr. Dilek Kaya, ödül kazanmaktan çok hayatının baharında yaşamını yitiren Kâzım Küçükalp’in adının ve hikayesinin her geçen gün daha fazla kişi tarafından bilinip ölümsüzleşmesinin mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Adı ölümsüzleşiyor
Prof. Dr. Dilek Kaya, Kâzım belgeselinin bundan önce de 10. TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı Ödülü, 14’üncü Boston Türk Festivali Belgesel Ve Kısa Film Yarışması’nda Özel Mansiyon Ödülü aldığını, birçok ulusal ve uluslararası festivalde de finalist ya da resmi seçkide yer aldığını ifade etti. Filmin ortaya çıkış fikrinin, ‘Bu hayatın Kâzım’a bir borcu var’ olduğunu belirten Dilek Kaya, ‘Geçtiğimiz mayıs ayında ODTÜ’de, hikayenin aslında başladığı yerde bir gösterim yaptık. Kâzım’ın arkadaşlarının yanı sıra birçok dağcı da bu gösterime katıldı. Aynı şekilde İzmir’de de geçtiğimiz ay, dağcıların çoğunlukta olduğu bir gösterim gerçekleştirdik’ diyerek Kâzım’ın her geçen gün daha fazla tanınıp adının ölümsüzleşmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi.
‘Bu hayatın ona bir borcu vardı’
Belgeselin çıkış sürecini de anlatan Prof. Dr. Kaya, İzmir’de bit pazarından 5 TL’ye aldığı 1970’lerin başında yazılmış mektupların sahibini araştırırken Türkiye’nin dağ kazalarında ölen 3. kişisi olan tıp fakültesi öğrencisi 19 yaşındaki Kâzım Küçakalp’e ait olduğunu öğrendiğini, Kâzım’ın, 19 yaşında hazin bir şekilde sona eren hikayesinden çok etkilenip ‘Bu hayatın ona bir borcu var’ diyerek mektupların hayattaki sahiplerine, ağabeyine, dağ çıkışına katılan kişilere ulaşıp çektiği belgeselle 44 yıl sonra Kâzım’ın hikayesini ölümsüzleştirmek istediğini ifade etti.
‘Hayat dolu bir genç’
Prof. Dr. Kaya, ‘Belgeselde 2016 yazında İzmir’de bir bit pazarından aldığım 1970’li yıllara ait mektupların peşinden çıktığımız, İzmir’den Artvin’e uzanan bir yolculuğun hikâyesini anlatılıyor. Mektupların merkezinde Kâzım Küçükalp adında zeki, müzik meraklısı, çok yönlü ve hayat dolu bir genç var. O gencin hayatı 1974 yazında, henüz 19 yaşındayken ODTÜ Dağcılık Kulübü’nün Altıparmak dağlarına düzenlediği bir tırmanışta düşerek ölmesiyle son buluyor. Belgesel, mektupların hayattaki sahiplerine ve söz konusu dağ tırmanışına katılmış kişilere ulaşarak, Kâzım’ın ve etrafındakilerin hikâyesini yeniden kurgulama sürecini ekrana taşıyor. Belgesel, aynı zamanda yetmişli yıllar Türkiye gençlik kültürünün de kısmi bir hikayesi olma özelliği taşıyor’ dedi.
Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Kaya’nın İzmir’de bit pazarından 5 TL’ye aldığı mektupların sahibini araştırırken hikayesinden etkilenip belgeselini yaptığı Türkiye’nin dağ kazalarında ölen 3. kişisi olan tıp fakültesi öğrencisi Kâzım Küçakalp’i anlatan belgesel bir ödül daha kazandı.
Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Kaya’nın, Kâzım’ın 19 yaşında hazin bir şekilde sona eren hikayesinden çok etkilenip ‘Bu hayatın ona bir borcu var’ diyerek mektupların hayattaki sahiplerine, ağabeyine, dağ çıkışına katılan kişilere ulaşıp 44 yıl sonra onun hikayesini ölümsüzleştirdiği ‘Kâzım’ isimli belgesel, Antakya 7. Uluslararası Film Festivali’nde ‘En iyi belgesel film’ seçildi.
‘Altındefne’ ödülleri açıklandı
Ansam Kültür Derneği ve Fotofilm tarafından, 20-26 Aralık 2019 tarihleri arasında düzenlenen Antakya 7. Uluslararası Film Festivali’nin ‘Altındefne’ ödülleri açıklandı. Çeşitli dallarda 54 ülkeden 830 filmin yarıştığı Festival’in, Uluslararası Uzun Belgesel Yarışması kategorisinde, Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Kaya’nın Kâzım Belgeseli, ‘En İyi Film Ödülü’ kazandı. Prof. Dr. Dilek Kaya, ödül kazanmaktan çok hayatının baharında yaşamını yitiren Kâzım Küçükalp’in adının ve hikayesinin her geçen gün daha fazla kişi tarafından bilinip ölümsüzleşmesinin mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Adı ölümsüzleşiyor
Prof. Dr. Dilek Kaya, Kâzım belgeselinin bundan önce de 10. TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı Ödülü, 14’üncü Boston Türk Festivali Belgesel Ve Kısa Film Yarışması’nda Özel Mansiyon Ödülü aldığını, birçok ulusal ve uluslararası festivalde de finalist ya da resmi seçkide yer aldığını ifade etti. Filmin ortaya çıkış fikrinin, ‘Bu hayatın Kâzım’a bir borcu var’ olduğunu belirten Dilek Kaya, ‘Geçtiğimiz mayıs ayında ODTÜ’de, hikayenin aslında başladığı yerde bir gösterim yaptık. Kâzım’ın arkadaşlarının yanı sıra birçok dağcı da bu gösterime katıldı. Aynı şekilde İzmir’de de geçtiğimiz ay, dağcıların çoğunlukta olduğu bir gösterim gerçekleştirdik’ diyerek Kâzım’ın her geçen gün daha fazla tanınıp adının ölümsüzleşmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi.
‘Bu hayatın ona bir borcu vardı’
Belgeselin çıkış sürecini de anlatan Prof. Dr. Kaya, İzmir’de bit pazarından 5 TL’ye aldığı 1970’lerin başında yazılmış mektupların sahibini araştırırken Türkiye’nin dağ kazalarında ölen 3. kişisi olan tıp fakültesi öğrencisi 19 yaşındaki Kâzım Küçakalp’e ait olduğunu öğrendiğini, Kâzım’ın, 19 yaşında hazin bir şekilde sona eren hikayesinden çok etkilenip ‘Bu hayatın ona bir borcu var’ diyerek mektupların hayattaki sahiplerine, ağabeyine, dağ çıkışına katılan kişilere ulaşıp çektiği belgeselle 44 yıl sonra Kâzım’ın hikayesini ölümsüzleştirmek istediğini ifade etti.
‘Hayat dolu bir genç’
Prof. Dr. Kaya, ‘Belgeselde 2016 yazında İzmir’de bir bit pazarından aldığım 1970’li yıllara ait mektupların peşinden çıktığımız, İzmir’den Artvin’e uzanan bir yolculuğun hikâyesini anlatılıyor. Mektupların merkezinde Kâzım Küçükalp adında zeki, müzik meraklısı, çok yönlü ve hayat dolu bir genç var. O gencin hayatı 1974 yazında, henüz 19 yaşındayken ODTÜ Dağcılık Kulübü’nün Altıparmak dağlarına düzenlediği bir tırmanışta düşerek ölmesiyle son buluyor. Belgesel, mektupların hayattaki sahiplerine ve söz konusu dağ tırmanışına katılmış kişilere ulaşarak, Kâzım’ın ve etrafındakilerin hikâyesini yeniden kurgulama sürecini ekrana taşıyor. Belgesel, aynı zamanda yetmişli yıllar Türkiye gençlik kültürünün de kısmi bir hikayesi olma özelliği taşıyor’ dedi.