Balıkesir’in Bandırma ilçesi Edincik Mahallesi’nde Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa’nın Rumeli’ye geçerken atını bağladığı yaklaşık 665 yaşındaki tarihi çınar ve yine Edincik’te bulunan 658 yaşındaki Ulu Cami yıllara meydan okuyor.
Balıkesir’in Bandırma ilçesi Edincik Mahallesi’nde Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa’nın Rumeli’ye geçerken atını bağladığı yaklaşık 665 yaşındaki tarihi çınar ve yine Edincik’te bulunan 658 yaşındaki Ulu Cami yıllara meydan okuyor.
Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa’nın Rumeli’ye geçerken çınar ağacının altında oturarak dinlendiği ve atını bağladığı ağaç, yıllara meydan okuyor. Geçmiş yıllarda yıldırım düşmesi sonucu büyük bir bölümü yanan ağaç, bugün de büyük ilgi görüyor. Bu tarihi ve kültürel yapılar içinde en büyük ilgiyi, mahalle merkezinde olan Ulu Cami ve yine aynı noktada bulunan Süleyman Paşa Çınarı görüyor. Edincik halkının adeta gözleri gibi koruduğu tarihi çınarın bereket ve bolluk getirdiğine inanılıyor.
Klasik ulu camilerden ziyade dikdörtgen planda basit bir yapı olarak görünen; serin beden duvarlarında kullanılmış olan blok kesme taşların, duvarların hemen hemen tamamının antik bir eserden getirilmiş olduğu gözlemlenmektedir. Taşların birbirine bu kadar uygun olması, taşların uzak bir yerden ziyade yakın çevredeki Kyzikos Antik Kenti’nden geldiğinin delili olarak gösteriliyor. Asırlık selvi ağaçları ve zeytin ağaçlarının arasında, 15. yüzyıl ve 19. yüzyıla kadar tarihlendirilebilen Osmanlı mezarları ve Osmanlı dönemine ait mezar taşları bulunuyor.
Emekli İmam Ramazan Eraydın, ‘Süleyman Bey’in donanma komutanı Eltutan Bey’in oğlu Abdullah Bey Cami’nin hanesi, kabirde caminin kıble kısmındadır. Caminin haziresinde üç tane sahabenin mezarının olduğu rivayetler var. 1364 yılında yapılan mabet İstanbul’daki Mimar Sinan’ın yaptığı birçok mabetten daha eski, bakımlı, güzel, temiz nezih bir cami. İsimleri var ama taşları vakıflar çıkardı. Kenarlara dizdi, numara verdiler, isimlendirdiler. Biz tabii Osmanlıca okuyamadığımız için fazla bir bilgiye sahip değiliz. Allah dostlarından Ağlayan Dede’nin kabri de burada. Ağlayan bebekleri kabrinin üzerine getiriyorlar, üç İhlas bir Fatiha okurlar. O çocuklar huysuzluklarını burada bırakırlar, böyle bir rivayet var. Süleyman Paşa Rumeli fethine geçerken, hemen ana yoldaki çınara atını bağlıyor o gün bu gündür ona tarihi eser olarak bakılıyor. Çınarın içi oyukmuş. Boyacı varmış, ayakkabı boyuyormuş. O kadar genişmiş ama zamana dayanamamış. Belediye çürümesin diye ağaç dallarını budadı. Kesilen yerlerine ilaçlı bakım yapılıyor’ dedi.
Ulu Cami İmamı Kasım Polat ise, ‘Camimiz, bölgemizin en eski camilerinden biridir. 1364 yılında Ertuğrul Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa ve akıncıların Rumeli’nin fethine geçerken burada konaklayıp, camiyi o zamanlar imar ettikleri kayıtlarda geçiyor. Burada caminin 4 yıllık görevlisiyim. İmam olarak çalışıyorum’ diye konuştu.
Balıkesir’in Bandırma ilçesi Edincik Mahallesi’nde Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa’nın Rumeli’ye geçerken atını bağladığı yaklaşık 665 yaşındaki tarihi çınar ve yine Edincik’te bulunan 658 yaşındaki Ulu Cami yıllara meydan okuyor.
Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa’nın Rumeli’ye geçerken çınar ağacının altında oturarak dinlendiği ve atını bağladığı ağaç, yıllara meydan okuyor. Geçmiş yıllarda yıldırım düşmesi sonucu büyük bir bölümü yanan ağaç, bugün de büyük ilgi görüyor. Bu tarihi ve kültürel yapılar içinde en büyük ilgiyi, mahalle merkezinde olan Ulu Cami ve yine aynı noktada bulunan Süleyman Paşa Çınarı görüyor. Edincik halkının adeta gözleri gibi koruduğu tarihi çınarın bereket ve bolluk getirdiğine inanılıyor.
Klasik ulu camilerden ziyade dikdörtgen planda basit bir yapı olarak görünen; serin beden duvarlarında kullanılmış olan blok kesme taşların, duvarların hemen hemen tamamının antik bir eserden getirilmiş olduğu gözlemlenmektedir. Taşların birbirine bu kadar uygun olması, taşların uzak bir yerden ziyade yakın çevredeki Kyzikos Antik Kenti’nden geldiğinin delili olarak gösteriliyor. Asırlık selvi ağaçları ve zeytin ağaçlarının arasında, 15. yüzyıl ve 19. yüzyıla kadar tarihlendirilebilen Osmanlı mezarları ve Osmanlı dönemine ait mezar taşları bulunuyor.
Emekli İmam Ramazan Eraydın, ‘Süleyman Bey’in donanma komutanı Eltutan Bey’in oğlu Abdullah Bey Cami’nin hanesi, kabirde caminin kıble kısmındadır. Caminin haziresinde üç tane sahabenin mezarının olduğu rivayetler var. 1364 yılında yapılan mabet İstanbul’daki Mimar Sinan’ın yaptığı birçok mabetten daha eski, bakımlı, güzel, temiz nezih bir cami. İsimleri var ama taşları vakıflar çıkardı. Kenarlara dizdi, numara verdiler, isimlendirdiler. Biz tabii Osmanlıca okuyamadığımız için fazla bir bilgiye sahip değiliz. Allah dostlarından Ağlayan Dede’nin kabri de burada. Ağlayan bebekleri kabrinin üzerine getiriyorlar, üç İhlas bir Fatiha okurlar. O çocuklar huysuzluklarını burada bırakırlar, böyle bir rivayet var. Süleyman Paşa Rumeli fethine geçerken, hemen ana yoldaki çınara atını bağlıyor o gün bu gündür ona tarihi eser olarak bakılıyor. Çınarın içi oyukmuş. Boyacı varmış, ayakkabı boyuyormuş. O kadar genişmiş ama zamana dayanamamış. Belediye çürümesin diye ağaç dallarını budadı. Kesilen yerlerine ilaçlı bakım yapılıyor’ dedi.
Ulu Cami İmamı Kasım Polat ise, ‘Camimiz, bölgemizin en eski camilerinden biridir. 1364 yılında Ertuğrul Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa ve akıncıların Rumeli’nin fethine geçerken burada konaklayıp, camiyi o zamanlar imar ettikleri kayıtlarda geçiyor. Burada caminin 4 yıllık görevlisiyim. İmam olarak çalışıyorum’ diye konuştu.