Bandırma’da askerlik görevinde öğrendiği marangozluk mesleğini yarım asırdır devam ettiren 86 yaşındaki Rasim Örcün, teknoloji ve fabrikasyon imalatlara inat mesleğini devam ettiriyor.
Hacı Keşfettin Caddesi üzerinde bulunan 15 metrekarelik dükkanında 50 yıldır marangozluk işinden geçimini sağlayan 86 yaşındaki Rasim Örcün, her geçen gün hazır imalata yenik düşen mesleğinde ilerleyen yaşına rağmen üretime devam ediyor. Dükkanında bulunan iki makinesi ile ve el emeği göz nurunu da katarak tel dolap, tabaklık, tahta beşik, oklava, ahşap kaşık, kepçe, fırıncı küreği, kırma masa, yastağaç, elek ve fare kapanı gibi bir çok ürün imal eden Rasim usta, eski yıllardaki kadar olmasa da halen ahşabın rağbet gördüğünü söyledi.
Teknolojinin her geçen gün gelişmesi, insanların fabrikasyon ürünleri tercih etmesi ile birlikte eskiye rağbetin azaldığını ifade eden Örcün, “Balıkesir’in Gönen ilçesinde 1936’da doğdum. 1955 yılında askere gittim. Askerlikte marangozluğu öğrendim. 50 yıldır bu dükkanda marangozluk yapıyorum. Tel dolap, tabaklık, tahta beşik, oklava, yastağaç, elek ve fare kapanı imalatı ve yoğunlukla tamir işleri yapıyorum. Kapıya da yazdım, el emeği kaybolan meslek diye. Oğlum var, ama mesleği öğrenmek, devam ettirmek istemiyor. Eskiden tel dolap, tabaklık yapmaya yetişemezdik. Teknoloji ile her şey ucuzladı, değişti” dedi.
Cadde üzerindeki küçük dükkanının kapısına, “El emeği kaybolan mesleğe elveda” yazdıran Rasim usta, kırsal mahallelerden Bandırma’ya gelen ve yaşı itibarıyla ürettiği ahşap ürünleri evinde kullanmış vatandaşlardan ilgi görüyor. Rasim ustaya tabaklık siparişi veren bir vatandaş, “Bu adam Allah göstermesin ölürse Bandırma bunun arkasından ağlar. Tahta beşik yapıyor, tarhana eleği yapıyor, tabaklık yapıyor. Hep unutulan şeyler bunlar. Hep bunlar el emeği ile çıkan şeyler. Ben duvara sergen dediğimiz tabaklık aldım. Yüklüğüm, dolabım vardı. Kırılınca yerine bunu aldım. 300-500 lira vereceğime 50 lira verdim” dedi.
“Gençliğimi işine ve hayvanlarıma borçluyum”
Yarım asırdır sürdürdüğü mesleğinde devamlı üretim yapmasının kendisini dinç tuttuğunu ifade eden Rasim Örcün, atölyesinde bir çok hayvana da ev sahipliği yapıyor. Atölyesinde bulunan çok sayıda kuşa özenle bakan Örcün, “Atölyemde hayvanlarım da var. Kuşlarım var. Onlara bakıyorum. Seslerini dinliyorum. Gençliğimi onlara borçluyum diyebilirim. İnsanlarla uğraşmaktan hayvanlarla uğraşmak daha iyi” diye konuştu. İHA
Bandırma’da askerlik görevinde öğrendiği marangozluk mesleğini yarım asırdır devam ettiren 86 yaşındaki Rasim Örcün, teknoloji ve fabrikasyon imalatlara inat mesleğini devam ettiriyor.
Hacı Keşfettin Caddesi üzerinde bulunan 15 metrekarelik dükkanında 50 yıldır marangozluk işinden geçimini sağlayan 86 yaşındaki Rasim Örcün, her geçen gün hazır imalata yenik düşen mesleğinde ilerleyen yaşına rağmen üretime devam ediyor. Dükkanında bulunan iki makinesi ile ve el emeği göz nurunu da katarak tel dolap, tabaklık, tahta beşik, oklava, ahşap kaşık, kepçe, fırıncı küreği, kırma masa, yastağaç, elek ve fare kapanı gibi bir çok ürün imal eden Rasim usta, eski yıllardaki kadar olmasa da halen ahşabın rağbet gördüğünü söyledi.
Teknolojinin her geçen gün gelişmesi, insanların fabrikasyon ürünleri tercih etmesi ile birlikte eskiye rağbetin azaldığını ifade eden Örcün, “Balıkesir’in Gönen ilçesinde 1936’da doğdum. 1955 yılında askere gittim. Askerlikte marangozluğu öğrendim. 50 yıldır bu dükkanda marangozluk yapıyorum. Tel dolap, tabaklık, tahta beşik, oklava, yastağaç, elek ve fare kapanı imalatı ve yoğunlukla tamir işleri yapıyorum. Kapıya da yazdım, el emeği kaybolan meslek diye. Oğlum var, ama mesleği öğrenmek, devam ettirmek istemiyor. Eskiden tel dolap, tabaklık yapmaya yetişemezdik. Teknoloji ile her şey ucuzladı, değişti” dedi.
Cadde üzerindeki küçük dükkanının kapısına, “El emeği kaybolan mesleğe elveda” yazdıran Rasim usta, kırsal mahallelerden Bandırma’ya gelen ve yaşı itibarıyla ürettiği ahşap ürünleri evinde kullanmış vatandaşlardan ilgi görüyor. Rasim ustaya tabaklık siparişi veren bir vatandaş, “Bu adam Allah göstermesin ölürse Bandırma bunun arkasından ağlar. Tahta beşik yapıyor, tarhana eleği yapıyor, tabaklık yapıyor. Hep unutulan şeyler bunlar. Hep bunlar el emeği ile çıkan şeyler. Ben duvara sergen dediğimiz tabaklık aldım. Yüklüğüm, dolabım vardı. Kırılınca yerine bunu aldım. 300-500 lira vereceğime 50 lira verdim” dedi.
“Gençliğimi işine ve hayvanlarıma borçluyum”
Yarım asırdır sürdürdüğü mesleğinde devamlı üretim yapmasının kendisini dinç tuttuğunu ifade eden Rasim Örcün, atölyesinde bir çok hayvana da ev sahipliği yapıyor. Atölyesinde bulunan çok sayıda kuşa özenle bakan Örcün, “Atölyemde hayvanlarım da var. Kuşlarım var. Onlara bakıyorum. Seslerini dinliyorum. Gençliğimi onlara borçluyum diyebilirim. İnsanlarla uğraşmaktan hayvanlarla uğraşmak daha iyi” diye konuştu. İHA