Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu baharatlar ve hububatlar gibi bitkisel gıdalar başta olmak üzere gıdaları kuru ve serin ortamlarda muhafaza etmek ve üzerinde görünür küf oluşumu bulunan gıdaları kesinlikle tüketmemenin önemli olduğunu vurguladı.
Uzmanlar, tüketicileri karaciğer, böbrek, beyin, sinir sistemi, kan dolaşımı, akciğer ve sindirim sisteminde tahribata yol açabilen ve gözle görülmeyen aflatoksin oluşumuna karşı bilinçli olmaları konusunda uyarıyor. Aflatoksin küfü, fındık ve pul biber gibi yağlı ürünlerde yoğun şekilde üreyebiliyor.
“SÜT TÜKETEN İNSANLARA DA GEÇEBİLİR”
Aflatoksinlerin B1, B2, G1 ve G2 çeşitleri önemli olup içlerinde en toksik olanının aflatoksin B1 olduğunu belirten Başkan Tanrıkulu, ayrıca hayvansal yemlerle alınan aflatoksin B1 ve B2 süt ineklerinde aflatoksin M1 ve M2’ye dönüşerek sütü kontamine ettiğini ve süt tüketen insanlara geçtiğini belirtti.
“ISIYA DİRENÇLİLER”
Gıda sanayiinde özellikle baharatlar ve çerezlerde mikotoksin oluşumunu engellemek için ışınlama teknolojisinden yararlanıldığını aktaran Tanrıkulu, Mikotoksinlerin ısıya dirençli olup sıcaklık uygulamalarıyla yıkımlanmalarının zor olduğunu aktardı.
“KONTROLLER ÖNEMLİ”
Başkan Tanrıkulu, tedavi edici hekimlik yerine koruyucu hekimliğin önem kazandığı dünyada ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından benimsenen ‘çiftlikten çatala gıda güvenliği’ anlayışı kapsamında bitkisel ürünlerin üretiminden tüketimine kadar özellikle hasattan önceki dönemde ziraat mühendisleri tarafından, hayvansal gıdaların üretiminden tüketimine kadar olan aşamalarda ise veteriner hekimler tarafından yapılacak kontroller ve analitik yöntemlerle yapılacak analizler ile toksin kalıntılarının izlenmesi, toplum sağlığının korunması ve sağlıklı nesiller yetişmesi açısından büyük önem taşıdığını ifade etti.
Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu baharatlar ve hububatlar gibi bitkisel gıdalar başta olmak üzere gıdaları kuru ve serin ortamlarda muhafaza etmek ve üzerinde görünür küf oluşumu bulunan gıdaları kesinlikle tüketmemenin önemli olduğunu vurguladı.
Uzmanlar, tüketicileri karaciğer, böbrek, beyin, sinir sistemi, kan dolaşımı, akciğer ve sindirim sisteminde tahribata yol açabilen ve gözle görülmeyen aflatoksin oluşumuna karşı bilinçli olmaları konusunda uyarıyor. Aflatoksin küfü, fındık ve pul biber gibi yağlı ürünlerde yoğun şekilde üreyebiliyor.
“SÜT TÜKETEN İNSANLARA DA GEÇEBİLİR”
Aflatoksinlerin B1, B2, G1 ve G2 çeşitleri önemli olup içlerinde en toksik olanının aflatoksin B1 olduğunu belirten Başkan Tanrıkulu, ayrıca hayvansal yemlerle alınan aflatoksin B1 ve B2 süt ineklerinde aflatoksin M1 ve M2’ye dönüşerek sütü kontamine ettiğini ve süt tüketen insanlara geçtiğini belirtti.
“ISIYA DİRENÇLİLER”
Gıda sanayiinde özellikle baharatlar ve çerezlerde mikotoksin oluşumunu engellemek için ışınlama teknolojisinden yararlanıldığını aktaran Tanrıkulu, Mikotoksinlerin ısıya dirençli olup sıcaklık uygulamalarıyla yıkımlanmalarının zor olduğunu aktardı.
“KONTROLLER ÖNEMLİ”
Başkan Tanrıkulu, tedavi edici hekimlik yerine koruyucu hekimliğin önem kazandığı dünyada ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından benimsenen ‘çiftlikten çatala gıda güvenliği’ anlayışı kapsamında bitkisel ürünlerin üretiminden tüketimine kadar özellikle hasattan önceki dönemde ziraat mühendisleri tarafından, hayvansal gıdaların üretiminden tüketimine kadar olan aşamalarda ise veteriner hekimler tarafından yapılacak kontroller ve analitik yöntemlerle yapılacak analizler ile toksin kalıntılarının izlenmesi, toplum sağlığının korunması ve sağlıklı nesiller yetişmesi açısından büyük önem taşıdığını ifade etti.