Çömez, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Özgür Bey zor durumda. Özgür Bey hem partisinin içerisinde zor durumda hem sahada zor durumda. Bunun vermiş olduğu gerginlikle ne yazık ki biraz da siyasi rotasını şaşırarak değişik yollara dalıp siyaset yapmaya çalışıyor. Kendisi gittiği her yerde Manisa ve Ordu başta olmak üzere İYİ Parti’lilere mesaj vererek ‘Bizim partimize oy verin’ diyor. Bu siyasi nezaketsizliktir. Siyasi etik dışıdır. Siz eğer oy alacaksanız projelerinizle, kadronuzla, etrafınızla ve ekibinizle ve söylemlerinizle oy talep edin. Bir partiyi ve o partinin tabanını hedef alarak, sürekli tekrar eden söylemlerle o partinin tabanından oy talep etmeyin. Bunu geçtiğimiz günlerde Manisa’da, Ordu’da ve şimdi de Balıkesir’de yaptı. ‘İYİ Parti’lilerden oy istiyorum’ dedi.
“Senin Kapasitene İYİ İnsanlardan Oy Gelmez”
Sayın Özgür Özel, İYİ Parti’lilerden sana oy gelmez. Senin duruşuna, senin tutumuna, senin anlayışına, senin vizyonuna, senin kapasitene, senin kabiliyetine, senin yönetim anlayışına, İYİ insanlardan oy gelmez. Gelse gelse DEM’lilerden oy gelir. Çömez, sözlerine şöyle devam etti; “Sen git DEM’lilerden oy iste. Nitekim DEM Parti Bandırma’da aday çıkarmadı. CHP için çalışıyorlar. Ben dedim ki, ‘Git DEM’lilerden oy iste. İYİ Parti’lilerden oy isteme’. Bu son derece samimi bir talep ve önemli teklifti kendisine. Özgür Özel, İYİ Parti’lilerden oy isteyerek aslında kendi adayına zarar veriyor. Kendi adayına olan güvensizliğini, planlarına, projelerine ve kendi fikirlerine olan inançsızlığını bir anlamda sahalara yansıtıyor. Ancak gördüğüm kadarıyla son derece gergin, son derece stresli. Onun adına ve dirayetini yitirip düştüğü bu duruma üzüldüm.
“Ben Annemin Balkonuna Pankart Astım!”
Ben kendi annemin balkonuna bir pankart astım. “Sayın Özgür Özel, adaylarınıza oyu İYİ Parti’lilerden değil, DEM’lilerden isteyin. İYİ’lerden size oy yok.” diye son derece demokratik, son derece nazik bir talepte bulundum. Buna tahammül edemedi Sayın Özgür Özel. Buna rıza gösteremedi. Demek ki, kendisinin demokrasiyle, özgürlüklerle ve ifade hürriyetiyle bir sorunu var. Kendisi adına üzüldüğümü söyleyebilirim. Belli ki partisi içerisinde üç başlı bir yönetim var. Bunun gerginliği içerisinde. Bir taraftan İstanbul, bir taraftan Ankara, bir taraftan kendisi. Sac ayağı şeklinde yönetilen bir CHP var. Bu yönetim krizini de sahalara yansıtıyor. Bu hırçınlığı da ondan kaynaklı. Özgür Özel adına üzüldüm. Adayına verdiği zarardan dolayı üzüldüm. Açıkça şunu söylüyorum. ‘Sayın Özgür Özel sana İYİ Parti’den oy gelmez. İYİ’lerden oy gelmez. Sana gelse gelse kendi partinden kısmi oy gelir. Belki de DEM’lilerden oy gelir. Git onlardan oy talep et. Bizim tabanımızı hedef alarak İYİ’lerden oy talep etmeyi sürdürürsen bunun siyasi faturasını ödersin’ dedim. Bugün de çok öfkelenmiş. Çok da sinirlenmiş, belli ki demokrasiye tahammülü, ifade özgürlüğüne toleransı yok. Kendisini kurucu parti olarak ilan eden CHP’nin genel başkanının böyle hırçın bir tavır içerisine girmesini ben üzüntüyle karşıladım. CHP tabanı adına üzüntüyle karşıladım.
Bizim Kırmızı Çizgimiz Terördür
Kendileri bilir ama bizim siyasi duruşumuz son derece nettir. Biz DEM Parti ile aramıza net bir ayrım koyduk. Net bir çizgi çizdik. Bizim kırmızı çizgimiz terördür, bizim kırmızı çizgimiz bölücülerdir. Geçtiğimiz aylarda Türkiye menfur bir terör saldırısıyla büyük bir acı yaşadı. Kuzey Irak’ta askerlerimiz hain terör örgütü tarafından şehit edildi. Yavrularımızın acısı hala yüreğimizdedir. O gün Meclis’te partimizin teklifiyle bir kınama mesajı yayınlayalım dedik. Bu talebe CHP ve o günün HDP’si bugünün DEM’i itiraz etti. Dolayısıyla saflar bir şekilde kendini belli eder. Sayın Özgür Özel de açıklamalarıyla tutum ve duruşunu belli etmiştir. Yine benim 2002’de AKP döneminde siyaset yapmama da atıf yapmış. ‘Kendisi eski AKP’lidir’ diyerek bir anlamda kendisiyle de tezat düşmüştür. Tabi o dönemde Sayın Özgür Özel, Manisa’da eczacıydı. Türkiye’nin gündemini de pek takip etme fırsatı yoktu. Siyasetin içersinde değildi ama buradan kendisine bir hatırlatma yapayım. Bakın 1 Mart tezkeresi, CHP’nin oylarıyla değil ben ve benim gibi yurtseverlerin oylarıyla reddedildi. Meclis’teki bir çok yolsuzluk dosyası yine o dönemde ben ve benim gibi yurtseverlerin çabasıyla ortaya konmuştur. Dolayısıyla ben 2002-2007 yılları arasında bir partide siyaset yaptım ama o siyasetimi ahlaklı, namuslu ve dürüst ve demokrat bir anlayışla yaptım. Yurtseverliğim, dürüstlüğüm nedeniyle AK Parti ile ayrı düştüm.
Sayın Özel, Siz Eczanede Çalışırken Biz Mücadele Veriyorduk!
Bütün mücadelem yolsuzluklarla ve Türkiye’ye göz diken alçaklarlaydı. Ve o dönemde yaptığım siyasi mücadeleden hiçbir zaman pişman olmadım. İyi ki de yapmışım. Siz eczanede çalışırken bunları takip edememiş olabilirsiniz Sayın Özel, biz o dönemde dürüst ve ahlaklı olmamızın, Kuva-yı Milliye ruhunu temsil etmemizin ve milletten yana olmamızın bedelini ödedik. Tam 12 yıl sürgünde kaldım, sokaklarda yaşadım. Cezaevlerinde kaldım. Tren gişelerinde bilet sattım. Sokakları süpürdüm ama düştüğümüz yerden yeniden kalktık. Milletin iradesiyle yeniden seçilerek parlamentoda İYİ kadrolarla siyaset yapıyoruz. Belki bunu hazmedemiyorsunuz.
Bırakın Bizi Üç Başlı Yapınıza Çeki Düzen Verin
Belki bunu anlamakta zorlanıyorsunuz. Belki bunu anlayacak demokratik bir düşünceniz yok ama size bir tavsiyem var. Bırakın bizim tabanımızla meşgul olmayı kendinize bir dönün ve üç başlı yapınıza bir çeki düzen verin. Eş başkan gibi davranmayın. Partinizin liderliğini yapmaya devam edin. Yapabiliyorsanız kendi tabanınızı ikna edin ve adayınızı seçtirin. Eğer beceriyorsanız gidin DEM Parti’lilerden de oy isteyin. Sakın ola İYİ Parti’lileri ağzınıza almayın. İYİ Parti kadroları ahlaklı kadrolardır. Demokrat ve vizyoner kadrolardır. Göreceksiniz Türkiye’nin geleceğini İYİ Parti kadroları yönetecektir. Siz de tabi bu arada ne ile meşgul olacaksınız bilemiyorum ama belki partinizin içerisindeki çalkantılarla mücadele edersiniz. Yolunuz açık olsun.”