Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

İklim Değişikliği Başkanı Hasar: “COP31’e adayız”

İklim Değişikliği Başkanı Halil Hasar, Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği

İklim Değişikliği Başkanı Halil Hasar, Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (COP31) Taraflar Konferansı adaylığını açıkladı.

 

Entegre İklim ve Biyoçeşitlilik Eylemi için Türkiye ve Almanya arasında iş birliği yapıldı. Politika etkileşim projesi kapsamında Ankara’daki bir otelde projenin açılış etkinliği ile “2053 Net sıfır Hedefi: İklim Değişikliği ve Biyoçeşitlilik Konusunda Atılacak Adımlar” konulu panel düzenlendi. Proje, Uluslararası İklim Girişimi (IKI) çerçevesinde, Almanya Federal Ekonomi ve İklim Eylemi Bakanlığı desteği ve Alman Uluslararası İş Birliği Kurumu (GIZ) uygulayıcılığında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığının iklim ve biyoçeşitlilik eylemlerini desteklemeyi amaçlıyor.

 

Panelde konuşan İklim Değişikliği Başkanı Halil Hasar, iklim değişikliğine dikkat edilmesinin altını çizerek, “Maalesef son zamanlarda da dünyanın her bir köşesinde olduğu gibi her tarafta çatlak sesler olabiliyor. Gerçekleri görmeden, bilimsel temellere riayet etmeden, inkarcılık çerçevesinde bir olgu var. İnsanoğlu ile tabiat arasında bir merhamet sözleşmesi var. Ben bunu böyle tanımlıyorum. Maalesef bu merhamet sözleşmesini her zaman insanoğlu bozmuştur. Sonuçta da intikamını tabiat çok ciddi boyutlarda almıştır. Hiçbir şey yapmadan herhangi bir önlem almadan ne yapabiliriz? Sonucunda ne olabilir? Emin olun ki insanoğlu kazandığını bugün düşünebilir ama kaybeden insanoğlu olacak. Bir buçuk derece gibi bir küresel hedef çerçevesinde o çemberde herkes geleceğini düşünen çocuklarını düşünen dünyanın geleceğini düşünen her insan iklim eylemine çok ciddi bir şekilde katılmak zorunda olduğunu farkında” ifadelerini kullandı.

 

“İklim konusunda bölgemizde özellikle lider bir ülke olmanın peşindeyiz”

 

Biyoçeşitlilikle ilgili nehirlerdeki kirlenmenin ortada olduğunu ifade eden Hasar, “Çevre kirliliğini önlemek bir yerde kolay. Bir noktada meydana gelen kirlilik kaynağını kesersiniz ve çevre kirliliğini bir şekilde önlemiş olursunuz. Zamanla kirlenmiş olan toprak, hava, su onu da temizleyebilirsiniz. Ama iklim böyle bir olgu değil. İklim dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir ülkesinde hesapsız kitapsız yapılan kullanım sonucunda çok masum bir ülkede zarar görebilir. Bunu en son Avrupa’da bir ülke yakınımızda olan bir ülke Emisyon tarihsel katkı oranı yüzde 0.3 olan bir ülke şu an kuraklıkla cebelleşiyor. Hiçbir şekilde emisyon atmosferi, emisyon salan bir ülke olmadığı halde. Biz Türkiye olarak küresel global ölçekte bu mücadeleye ortağız ve iklim konusunda bölgemizde özellikle lider bir ülke olmanın peşindeyiz. Bu vesileyle de politikalarımızı geliştirdik. Ulusal katkı beyanımızı güncelledik. 2015 yılındaki yüzde 21’lik oranı arttırdık. Bu yıl itibariyle de yine ulusal katkı beyanımızı beyan çalışmalarımızı büyük bir gayretle yerine getirmeye çalışıyoruz. Baktığımızda yüzde 41 hedefi bir rakamdan ibaret değil. Bunun altlığını doldurmak gerekiyor” açıklamasında bulundu.

 

Hasar, 10 sene sonra emisyon azaltımı yerine uyum süreçlerini konuşmaya başlayacaklarını ifade ederek, “Bugün belki uyumla ilgili olarak çok geri dönüşü olmadığından dolayı yatırımlar pek yapılmıyor ama insanoğlunun geleceği için uyum strateji ve eylem planlarının aktif bir şekilde harekete geçirilmesi gerekiyor. Burada da özellikle uyum konseptinde afet risklerinin azaltılmasından su kaynaklarının verimli kullanılmasına organik tarımın artışına kadar su kaynaklarımızın korunmasına kadar iklim eylemleri tamamen bu doğrultuda” şeklinde konuştu.

 

“Önceliklerimiz arasında manevi değerlerimizle uyumlu iklim eylemleri var”

 

Hasar, konuşmalarına şu şekilde devam etti:

 

“Paris Anlaşması’nda bile baktığınızda orada ülkelerin toplumların besin zinciri ile besin güvenliği öncelikli. Özellikle Türkiye olarak bizim önceliklerimiz arasında manevi değerlerimizle uyumlu iklim eylemleri var. Bunun içerisinde Ata tohumundan tutun organik tarımın arttırılmasına kadar. Bugün organik tarımın yüzdesini söylemek istemiyorum. Bunun beş kat arttırılmasına kadar bir hedef var. Bunlar hepsi iklim kanunumuzda şu an genel kurulda olan iklim kanununda öncelikli olan konular. Hiçbir şekilde kişisel, bireysel özgürlüklerin kısıtlanmasıyla alakalı bir durum söz konusu değil olamaz da. Burada her bir bireye düşen görevdir. Özellikle iklim konusunun geleceğimizi dünyamızı korumaya yönelik olarak bizim mevcut olan yutak alanlarımızı yeşil alanlarımızı artırmaya yönelik olarak kurgulanmış bir kanun olduğunu belirtmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Bu yıl biraz önce ifade ettiğim gibi NDC 3.0 yılı. Önemli bir yıl. Özellikle COP’ta, COP öncesinde NDC’imizi sunmak istiyoruz. Birleşmiş Milletler Sekretaryasına ve tamamen bütün sektörlerimizi kapsayan detaylı bir çalışmadan ibaret olacak. Bütün sektörlerde ekonominin de göz önünde tutulduğu, çevrenin de göz önünde tutulduğu, emisyonların azaltılmasının da göz önünde tutulduğu bir kapsayıcı belge bir çerçeve şekillendirmeye çalışıyoruz.”

 

“2024 yılında Azerbaycan ev sahipliğinde COP29’da etkin bir katılım sağladık”

 

Türkiye’nin son yıllarda uluslararası politikalarda daha görünür, daha aktif ve daha kararlı bir konuma geldiğini belirten Hasar, “Hem küresel müzakerelere yapıcı katkılar sunuyoruz. Her bir konuda fikirlerimizi bildiriyoruz. Türkiye’nin herhangi bir müzakere grubuna üye olmaması nedeniyle de bütün oturumlarda aktif haldeyiz. Aktif bir pozisyondayız. 2024 yılında Azerbaycan ev sahipliğinde COP29’da etkin bir katılım sağladık. Hem ülke olarak hem de müzakere ekibimiz olarak bildiğiniz gibi bir finans müzakere yılıydı ve burada önemli kararlar, önemli rakamlar diyelim. Önemli rakamlar telaffuz edildi, kararlar alındı” değerlendirmesinde bulundu.

 

“COP31 adaylığımızı Cumhurbaşkanımız da yüksek sesle ilan etti”

 

2025 yılında gerçekleşecek COP30’un Belen’de, Brezilya’da gerçekleşeceğini ifade eden Hasar, “Bu COP’un farklı bir manası da var. Aslında adil geçiş. Geçen yıl finanstı, finans COP’uydu. Bu yıl ise daha farklı bir COP olacak ve biraz geride kalmış, biraz unutulmuş veya bir tarafa itilmiş olan adil geçiş süreçlerinin olgunlaşacağı bir COP olacağını bekliyoruz. Bununla ilgili de teknik hazırlıklarımızı titizlikle yapıp Türkiye adına orada gerekli olan katkılarımızı vermeye çalışacağız. Özellikle malumunuz COP31 adaylığımızı var. Sayın Cumhurbaşkanımız da yüksek sesle ilan etti. Ve biz şu an Avustralya tarafıyla birlikte COP31’e adayız. Dostane, arkadaşça yürüyen bir müzakere diyaloglarımız var” dedi.

 

“Almanya ile her zaman uyum içinde olduk”

 

Almanya ile sadece iklim konusunda çok yakın çalışan iki ülke olmadıklarını aynı zamanda da tarihsel bağların olduğunu ifade eden Hasar, “Bunun bilincindeyiz. Her zamanda Almanya’yla çok uyumlu kararlar almışız, fikirler almışız, işbirliklerimiz var ve bunları da önemsiyoruz. Yapmış olduğumuz bu küçük projeler olsa dahi özellikle Türkiye ve Alman işbirliği açısından bunu desteklemesi açısından ülke olarak önemsediğimizi ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.