TMMOB Jeoloji Mühendisleri Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Aysu Aykan, son günlerde doğal afetleri değerlendirdi.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Aysu Aykan, son günlerde doğal afetleri değerlendirdi. Küresel iklim değişikliğine dikkat çeken Aykan, gerekli tedbirlerin alınmadığı takdirde dünyayı zor günlerin beklediğini ileri sürdü. İklim değişikliği yüzünden afetlerin artacağını ileri süren Jeoloji Mühendisi Aysu Aykan önümüzdeki yıllarda tabiî afetlerin koronavirüsün önüne geçebileceğini iddia etti. İklim değişikliğiyle birlikte sel, kütle hareketleri (kaya düşmesi, heyelan, çığ), fırtına, aşırı sıcak ve aşırı soğuk havalar, dolu, kuraklık-çölleşme ve orman yangını gibi afetlerin meydana gelebileceğini belirten Aykan, iklim değişikliğinin koronavirüsten daha tehlikeli olduğuna dikkat çekti.
Jeoloji Mühendisleri Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Aysu Aykan yaptığı açıklamada, ‘Günümüzde iklim değişikliğinin etkileri, kuşku duyulmaz bir şekilde ülkeleri etkisi altına almaya başlamıştır. Özellikle ülkemiz, iklim değişikliğinin sebebiyet verdiği olumsuz etkileri sıklıkla yaşamaktadır. Son dönemde Ege ve Akdeniz bölgelerinde karşımıza çıkan ve daha önce görmeye alışık olmadığımız hortum ve fırtına olayları artık maalesef can almaya başlamıştır. Bu afetler, sebep oldukları can kayıplarının yanında ekonomik anlamda da ciddi kayıplara neden olmaktadır. En son ülkemizde yaşadığımız; Balıkesir-Ayvalık’ta ve İzmir- Çeşme’de oluşan şiddetli fırtına ve hortum; binalarda ve araçlarda hasara yol açtı. Hortumun şiddetiyle çok sayıda araçlar devrildi. Ev ve iş yerlerinde büyük hasar meydana gelirken, çok sayıda vatandaşlarımız yaralandı. Hortumlar ve kasırgalar çok tehlikelidir. Hortumlar genellikle su sıcaklıklarının ani değişimiyle birlikte denizlerin üzerinde, okyanusların üzerinde başlar, su hortumları karaya doğru çıktıklarında binalarda hasarlar oluşturabilirler, can kayıplarına neden olabilirler. İklim değişikliği etkisiyle sel, kütle hareketleri (kaya düşmesi, heyelan, çığ), fırtına, aşırı sıcak ve aşırı soğuk havalar, dolu, kuraklık-çölleşme ve orman yangını gibi afetler meydana gelebiliyor. Son yıllarda meydana gelen afetlere göre, iklim değişikliğinin bir sonucu olarak hidro meteorolojik ve klimatolojik doğa kaynaklı afetlerin sayısında ve şiddetinde önemli artışlar olduğu görülüyor’ dedi.
‘İklim değişikliği koronavirüsten daha tehlikeli’
İklim değişikliğiyle meydana gelebilecek afetlerin 2020 yılını etkisi altına alan koronavirüsten daha tehlikeli olduğunu dile getiren Aysu Aykan, ‘Koronavirüs (Kovid-19) Salgını son yıllarda iklim ve çevre sorunu yaşayan dünyada meydana gelen bir biyolojik afet türüdür. Koranavirüs bugün Dünyamızı etkisi altına alan en önemli sorunlardan birisidir ve milyonlarca insana bulaştı. Uzmanlar, aşı ve izolasyon ile bu sorunun çözülebileceğini ve bugün için ise Koranavirüsde etkili aşının bulunduğu söylüyorlar; Fakat Dünyamızı tehdit eden diğer önemli sorun ‘İklim Değişikliği’dir ve koranavirüsten daha tehlikeli olma ihtimali var; çünkü yıkımı çok ağır olacaktır. Yeryüzünde yaşanan iklim değişikliğinin tarihçesi çok eski olmakla birlikte, iklim üzerinde insan etkilerinin sanayi devrimi ile başladığı görülmektedir. Hızlı sanayileşme ve yüksek enerji talebi, beraberinde atmosfere bırakılan sera gazı salınımlarında artış yapmıştır. Atmosferde biriken gazlar, sıcaklık artışı yaparak, iklim değişikliğini küresel bir tehdit olarak ülkelerin karşısına çıkartmıştır. Yerküre’nin yaklaşık 4,5 milyar yıllık jeolojik tarihi boyunca iklim sisteminde doğal yollarla birçok değişiklik olmuştur. Etkileri jeomorfolojik ve klimatolojik olarak iyi bilinen en son ve en önemli doğal iklim değişiklikleri, 4. Zaman’daki (Kuvaterner’deki) buzul ve buzul arası dönemlerde oluşmuştur. 19. yüzyılın ortalarından beri, doğal değişebilirliğe ek olarak, ilk kez insan etkinliklerinin de iklimi etkilediği yeni bir döneme girilmiştir. Birleşmiş Milletler iklim konferansı, iklim değişikliği konusundaki değerlendirme raporunda, dünya ısısının 2100 yılına dek 1,8 ile 4 derece arasında yükseleceği kaydedildi. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın başkanı Achim Steiner’in raporunda, küresel ısınmanın, yüzde doksandan da yüksek bir ihtimalle, insan faaliyetleri yüzünden meydana geldiği sonucuna varıldı. Son yıllarda fosil yakıtların kullanılması, ormansızlaşma, hızlı nüfus artışı ve toplumlardaki tüketim eğiliminin artması gibi nedenlerle sera gazlarının atmosferdeki yığılması artış gösterdi. Bu artış küresel ısınmaya neden oluyor. Yerkürenin çok uzun jeolojik tarihi boyunca iklim sisteminde doğal yollarla birçok değişiklik olmuştur. Jeolojik devirlerdeki iklim değişiklikleri, özellikle buzul hareketleri ve deniz seviyesindeki değişimler yoluyla yalnızca dünya coğrafyasını değiştirmekle kalmamış, ekolojik sistemlerde de kalıcı değişiklikler oluşturmuştur. Bu yüzden Dünya Üzerinde, Küresel sıcaklıklardaki artışlara bağlı olarak, dünya ölçeğinde hidrolojik döngüde önemli değişiklikler, kara ve deniz buzullarının erimesi, deniz seviyesi yükselmesi, iklim kuşaklarının yer değiştirmesi ve salgın hastalıkların artması gibi, ekolojik sistemleri ve insan yaşamını doğrudan etkileyecek önemli değişikliklerin oluşacağı beklenmektedir’ ifadelerini kullandı.
‘İklim değişikliğini önlemek için ne yapmalı’
İklimdeki değişikliklerin önlenebilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini savunan Aysu Aykan, ‘Gezegenimizin ve dolayısıyla bütün canlıların geleceğini yakından ilgilendiren iklimdeki değişmelerin önlenebilmesi veya belirli sınırlar içinde tutulabilmesi için, gerekli çalışmaları yapmamız gerekiyor. Bilindiği gibi, iklim değişikliğine neden olabilecek doğal etmenlere müdahale etmek oldukça zordur; Ancak küresel ısınmaya bağlı olarak görülebilecek iklim değişikliğinin önlenebilmesi için, hiç olmazsa insanların çeşitli faaliyetlerine bağlı olarak atmosfere verilen sera gazlarının azaltılması ve doğal çevrenin korunması gibi konular, insanın elindedir. Enerji üretim ve tüketiminde gerekli tasarruf sağlanmalı, fazla yakıt tüketiminin ve hava kirliliğinin önlenebilmesi için yakma teknolojileri geliştirilme¬lidir. Fosil yakacaklar yerine yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Ormanlar başta olmak üzere, biyolojik çeşitliliğin korunması için gerek¬li önlemler alınmalıdır. Yolcu ve yük taşımacılığında motorlu araçların daha az yakıt tüketmelerini sağlayacak şekilde düzenlemeler yapılmalıdır. Doğal kaynaklar tüketilmeden bilinçli bir biçimde kullanılmalı, dengeli ve sürdürülebilir bir kalkınma modeli benimsenmelidir. 1980 yılında iyice hissedilmeye başlayan atmosferin alt kısımlarındaki ısınma eğilimi halen sürmektedir. Bunun için ulusal ve uluslararası önlemle¬rin alınması zorunludur’ diye konuştu.
‘Tedbir alınmazsa dünyamızı zor yıllar bekleyecek’
Günümüzde koronavirüs salgını dışındaki diğer meselelerin göz ardı edildiğini ileri süren Aysu Aykan, ‘Kovid-19 dışında grip, açlık, trafik kazaları, doğa kaynaklı afetler vb. gibi pek çok sebeple ölümler devam ediyor; Ancak salgın haricindeki meseleleler göz ardı ediliyor. İklim değişikliği ve küresel ısınma her geçen yıl etkisini daha fazla hissettirmektedir. Özellikle artan kuraklık, sel, aşırı sıcaklar, dolu, hortum, fırtına, orman yangını, çığ gibi afetler kentlerimizdeki yaşamın aksamasına neden olarak, çok büyük hasarlar ortaya çıkartıyor. Eğer gerekli önlemler alınmazsa iklim değişikliği nedeniyle afet sayısı önümüzdeki yıllarda artacaktır. İklim değişikliğine uyum ve risk azaltma konularını çözmediğimiz sürece artmaya devam edecektir. Koranavirüsten daha tehlikeli olan küresel ısınma ve iklim değişikliği tehlikesi her geçen gün büyüyor. 2020 yılında birçok doğa kaynaklı afet meydana geldi ve bunun büyük bir bölümü, iklim değişikliği kaynaklı. Bütün çalışmalar iklim değişikliği kaynaklı afetlerin tüm afetlere olan oranın her geçen yıl daha da artacağını gösteriyor. Küresel olarak buna karşı önlem alınmazsa, Dünyamızı zor yıllar bekleyecek’ dedi.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Aysu Aykan, son günlerde doğal afetleri değerlendirdi. Küresel iklim değişikliğine dikkat çeken Aykan, gerekli tedbirlerin alınmadığı takdirde dünyayı zor günlerin beklediğini ileri sürdü. İklim değişikliği yüzünden afetlerin artacağını ileri süren Jeoloji Mühendisi Aysu Aykan önümüzdeki yıllarda tabiî afetlerin koronavirüsün önüne geçebileceğini iddia etti. İklim değişikliğiyle birlikte sel, kütle hareketleri (kaya düşmesi, heyelan, çığ), fırtına, aşırı sıcak ve aşırı soğuk havalar, dolu, kuraklık-çölleşme ve orman yangını gibi afetlerin meydana gelebileceğini belirten Aykan, iklim değişikliğinin koronavirüsten daha tehlikeli olduğuna dikkat çekti.
Jeoloji Mühendisleri Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Aysu Aykan yaptığı açıklamada, ‘Günümüzde iklim değişikliğinin etkileri, kuşku duyulmaz bir şekilde ülkeleri etkisi altına almaya başlamıştır. Özellikle ülkemiz, iklim değişikliğinin sebebiyet verdiği olumsuz etkileri sıklıkla yaşamaktadır. Son dönemde Ege ve Akdeniz bölgelerinde karşımıza çıkan ve daha önce görmeye alışık olmadığımız hortum ve fırtına olayları artık maalesef can almaya başlamıştır. Bu afetler, sebep oldukları can kayıplarının yanında ekonomik anlamda da ciddi kayıplara neden olmaktadır. En son ülkemizde yaşadığımız; Balıkesir-Ayvalık’ta ve İzmir- Çeşme’de oluşan şiddetli fırtına ve hortum; binalarda ve araçlarda hasara yol açtı. Hortumun şiddetiyle çok sayıda araçlar devrildi. Ev ve iş yerlerinde büyük hasar meydana gelirken, çok sayıda vatandaşlarımız yaralandı. Hortumlar ve kasırgalar çok tehlikelidir. Hortumlar genellikle su sıcaklıklarının ani değişimiyle birlikte denizlerin üzerinde, okyanusların üzerinde başlar, su hortumları karaya doğru çıktıklarında binalarda hasarlar oluşturabilirler, can kayıplarına neden olabilirler. İklim değişikliği etkisiyle sel, kütle hareketleri (kaya düşmesi, heyelan, çığ), fırtına, aşırı sıcak ve aşırı soğuk havalar, dolu, kuraklık-çölleşme ve orman yangını gibi afetler meydana gelebiliyor. Son yıllarda meydana gelen afetlere göre, iklim değişikliğinin bir sonucu olarak hidro meteorolojik ve klimatolojik doğa kaynaklı afetlerin sayısında ve şiddetinde önemli artışlar olduğu görülüyor’ dedi.
‘İklim değişikliği koronavirüsten daha tehlikeli’
İklim değişikliğiyle meydana gelebilecek afetlerin 2020 yılını etkisi altına alan koronavirüsten daha tehlikeli olduğunu dile getiren Aysu Aykan, ‘Koronavirüs (Kovid-19) Salgını son yıllarda iklim ve çevre sorunu yaşayan dünyada meydana gelen bir biyolojik afet türüdür. Koranavirüs bugün Dünyamızı etkisi altına alan en önemli sorunlardan birisidir ve milyonlarca insana bulaştı. Uzmanlar, aşı ve izolasyon ile bu sorunun çözülebileceğini ve bugün için ise Koranavirüsde etkili aşının bulunduğu söylüyorlar; Fakat Dünyamızı tehdit eden diğer önemli sorun ‘İklim Değişikliği’dir ve koranavirüsten daha tehlikeli olma ihtimali var; çünkü yıkımı çok ağır olacaktır. Yeryüzünde yaşanan iklim değişikliğinin tarihçesi çok eski olmakla birlikte, iklim üzerinde insan etkilerinin sanayi devrimi ile başladığı görülmektedir. Hızlı sanayileşme ve yüksek enerji talebi, beraberinde atmosfere bırakılan sera gazı salınımlarında artış yapmıştır. Atmosferde biriken gazlar, sıcaklık artışı yaparak, iklim değişikliğini küresel bir tehdit olarak ülkelerin karşısına çıkartmıştır. Yerküre’nin yaklaşık 4,5 milyar yıllık jeolojik tarihi boyunca iklim sisteminde doğal yollarla birçok değişiklik olmuştur. Etkileri jeomorfolojik ve klimatolojik olarak iyi bilinen en son ve en önemli doğal iklim değişiklikleri, 4. Zaman’daki (Kuvaterner’deki) buzul ve buzul arası dönemlerde oluşmuştur. 19. yüzyılın ortalarından beri, doğal değişebilirliğe ek olarak, ilk kez insan etkinliklerinin de iklimi etkilediği yeni bir döneme girilmiştir. Birleşmiş Milletler iklim konferansı, iklim değişikliği konusundaki değerlendirme raporunda, dünya ısısının 2100 yılına dek 1,8 ile 4 derece arasında yükseleceği kaydedildi. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın başkanı Achim Steiner’in raporunda, küresel ısınmanın, yüzde doksandan da yüksek bir ihtimalle, insan faaliyetleri yüzünden meydana geldiği sonucuna varıldı. Son yıllarda fosil yakıtların kullanılması, ormansızlaşma, hızlı nüfus artışı ve toplumlardaki tüketim eğiliminin artması gibi nedenlerle sera gazlarının atmosferdeki yığılması artış gösterdi. Bu artış küresel ısınmaya neden oluyor. Yerkürenin çok uzun jeolojik tarihi boyunca iklim sisteminde doğal yollarla birçok değişiklik olmuştur. Jeolojik devirlerdeki iklim değişiklikleri, özellikle buzul hareketleri ve deniz seviyesindeki değişimler yoluyla yalnızca dünya coğrafyasını değiştirmekle kalmamış, ekolojik sistemlerde de kalıcı değişiklikler oluşturmuştur. Bu yüzden Dünya Üzerinde, Küresel sıcaklıklardaki artışlara bağlı olarak, dünya ölçeğinde hidrolojik döngüde önemli değişiklikler, kara ve deniz buzullarının erimesi, deniz seviyesi yükselmesi, iklim kuşaklarının yer değiştirmesi ve salgın hastalıkların artması gibi, ekolojik sistemleri ve insan yaşamını doğrudan etkileyecek önemli değişikliklerin oluşacağı beklenmektedir’ ifadelerini kullandı.
‘İklim değişikliğini önlemek için ne yapmalı’
İklimdeki değişikliklerin önlenebilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini savunan Aysu Aykan, ‘Gezegenimizin ve dolayısıyla bütün canlıların geleceğini yakından ilgilendiren iklimdeki değişmelerin önlenebilmesi veya belirli sınırlar içinde tutulabilmesi için, gerekli çalışmaları yapmamız gerekiyor. Bilindiği gibi, iklim değişikliğine neden olabilecek doğal etmenlere müdahale etmek oldukça zordur; Ancak küresel ısınmaya bağlı olarak görülebilecek iklim değişikliğinin önlenebilmesi için, hiç olmazsa insanların çeşitli faaliyetlerine bağlı olarak atmosfere verilen sera gazlarının azaltılması ve doğal çevrenin korunması gibi konular, insanın elindedir. Enerji üretim ve tüketiminde gerekli tasarruf sağlanmalı, fazla yakıt tüketiminin ve hava kirliliğinin önlenebilmesi için yakma teknolojileri geliştirilme¬lidir. Fosil yakacaklar yerine yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Ormanlar başta olmak üzere, biyolojik çeşitliliğin korunması için gerek¬li önlemler alınmalıdır. Yolcu ve yük taşımacılığında motorlu araçların daha az yakıt tüketmelerini sağlayacak şekilde düzenlemeler yapılmalıdır. Doğal kaynaklar tüketilmeden bilinçli bir biçimde kullanılmalı, dengeli ve sürdürülebilir bir kalkınma modeli benimsenmelidir. 1980 yılında iyice hissedilmeye başlayan atmosferin alt kısımlarındaki ısınma eğilimi halen sürmektedir. Bunun için ulusal ve uluslararası önlemle¬rin alınması zorunludur’ diye konuştu.
‘Tedbir alınmazsa dünyamızı zor yıllar bekleyecek’
Günümüzde koronavirüs salgını dışındaki diğer meselelerin göz ardı edildiğini ileri süren Aysu Aykan, ‘Kovid-19 dışında grip, açlık, trafik kazaları, doğa kaynaklı afetler vb. gibi pek çok sebeple ölümler devam ediyor; Ancak salgın haricindeki meseleleler göz ardı ediliyor. İklim değişikliği ve küresel ısınma her geçen yıl etkisini daha fazla hissettirmektedir. Özellikle artan kuraklık, sel, aşırı sıcaklar, dolu, hortum, fırtına, orman yangını, çığ gibi afetler kentlerimizdeki yaşamın aksamasına neden olarak, çok büyük hasarlar ortaya çıkartıyor. Eğer gerekli önlemler alınmazsa iklim değişikliği nedeniyle afet sayısı önümüzdeki yıllarda artacaktır. İklim değişikliğine uyum ve risk azaltma konularını çözmediğimiz sürece artmaya devam edecektir. Koranavirüsten daha tehlikeli olan küresel ısınma ve iklim değişikliği tehlikesi her geçen gün büyüyor. 2020 yılında birçok doğa kaynaklı afet meydana geldi ve bunun büyük bir bölümü, iklim değişikliği kaynaklı. Bütün çalışmalar iklim değişikliği kaynaklı afetlerin tüm afetlere olan oranın her geçen yıl daha da artacağını gösteriyor. Küresel olarak buna karşı önlem alınmazsa, Dünyamızı zor yıllar bekleyecek’ dedi.