Eğitmen Murat Karacan, Balıkesir’de Kalkınma ve Yerel Yönetimler ile ilgili açıklamalarda bulundu. Karacan yaptığı açıklamada; “Şehirleri koruyamazsak kendi geleceğimizi de koruyamayacağımız gerçeği unutulmamalı” dedi.
“Daha sürdürülebilir bir gelecek için Türkiye’de şehirlerin önündeki sorunlar bugün dahi pek değişmemiş durumdadır” diyen Karacan, “6360 sayılı kanun ile büyükşehir belediyelerinin kapsamasının genişlemesi ve köylerin mahallelere dönüşmesi, gözden kaçsa da büyük bir değişim getirdi. Bu durum Balıkesir için de aynen bu şekildedir. Kır ve kent ayrımının ortadan kalkması ve bütün alanların şehirlerin denetimi altına girmesi sürdürülebilirlik açısından hem imkanlar hem tehditler oluşturuyor. Bugün baktığımızda, artıları ve eksileri bir arada değerlendirildiğinde sürdürülebilirlik uygulamalarının bütünsel olarak ele alınmadığı ortaya çıkıyor. Buraya maalesef evet diyerek, Balıkesir ismini de eklememiz gerekiyor. Söylemlere bakıldığında önemseniyor gibi gözükse de uygulamalara baktığımızda sürdürülebilirlik uygulamalarının yani çevrenin, atık süreçlerinin, enerji politikalarının- belediye stratejilerine entegre edilmediği net olarak görülmektedir. Bu konunun sadece belediye ile bitmediğinin gerekli olan altyapıların – kriterlerin tanımlanması, mevzuat uygunluğu, finansman şeması- tamamlanması gerektiğinin de farkındayız. Fakat günümüzde yerel çalışmaların önem kazanması, yerelin çağı olarak adlandırılan çağda yaşıyor olmamız, acilen doğru adımları atmamız gerektiğini söylüyor bizlere. Bunun sebebi, günümüzde Kalkınmanın yerel yönetimlerle olan ilişkisi daha da derin bir hale bürünmesidir” dedi.
Karacan, “Kent konseyi yapılarının çoğalması lazım”
Karacan sözlerinin devamında, bölgemizde Kent konseyi yapılarının çoğalması gerektiğini belirterek, “Yerel yönetimlerin kurumsal anlamda sahip oldukları kapasitelerinin yükseltilmesi bilgi ekonomisine doğru yönelmenin bir başlangıcı olarak görülmelidir. Bu bir strateji olarak ele alınmalıdır. Balıkesir adına büyükşehir olmasının üzerinden beş yıl geçmiş durumdadır. Büyükşehir olduktan sonra yaşanacak olan ikinci yerel seçimlere de çok kısa bir süre kalmıştır. Bu seçimler Balıkesir için oldukça önemli, bir o kadar da geleceğe damga vurmak adına temelleri atılmaya başlanmış olan, Karesi Kent Konseyi sayesinde kentin fiziki varlığı ve insan varlığının; gelişimci ve yenilikçi yaklaşımlarla, sosyal, sanatsal ve kültürel faaliyetler, nitelikli hizmetler oluşturmak üzere bir araya getirilmesine dair yönetim anlayışının derinleşmesini talep etmemiz gerekmektedir. Bu talebin sonucunda, bölgesel kalkınma konularıyla ilgilenen belediyelerin sayısında artış meydana gelecek ve süreç bütünsel bir kalkınma anlayışına mutlaka evrilecektir. Bütünsel bir kalkınma anlayışı için, yerel düzeyde demokratik katılımın sağlanması adına en önemli yol olan Kent Konseyi yapılarının da bölgemizde çoğalması ve sağlıklı bir işleyiş tarzıyla yoluna devam etmeleri, çok ortaklı ve çok aktörlü yönetişim anlayışının hakim kılınmasını sağlar hale gelmeleri önem arz etmektedir. Daha sonrasında fakat hızlı bir şekilde, Kent Konseylerini, semt konseylerine hatta mahalle konseylerine kadar yaygınlaştırmak, yenilikçi ve sosyal fayda sağlayacak bir hali bize sunacaktır. Böylece başkanlar kentin gücünü halktan yana uygulamalara dönüştürme fırsatını bulacaklardır. Bütün bunların yanı sıra Balıkesir’de, Kent Enstitüsü/Akademisi, Sürdürülebilirlik Birimleri/Akademisi, Kuluçka Merkezleri oluşturulması gündeme alınmalıdır. Bu yapıların ortaya konulması istihdam oluşturacağı gibi, iş birliği içerisinde birlikte iş yapmanın da etkin araçları işlevine sahip olacaklardır” şeklinde açıkladı. İHA
Eğitmen Murat Karacan, Balıkesir’de Kalkınma ve Yerel Yönetimler ile ilgili açıklamalarda bulundu. Karacan yaptığı açıklamada; “Şehirleri koruyamazsak kendi geleceğimizi de koruyamayacağımız gerçeği unutulmamalı” dedi.
“Daha sürdürülebilir bir gelecek için Türkiye’de şehirlerin önündeki sorunlar bugün dahi pek değişmemiş durumdadır” diyen Karacan, “6360 sayılı kanun ile büyükşehir belediyelerinin kapsamasının genişlemesi ve köylerin mahallelere dönüşmesi, gözden kaçsa da büyük bir değişim getirdi. Bu durum Balıkesir için de aynen bu şekildedir. Kır ve kent ayrımının ortadan kalkması ve bütün alanların şehirlerin denetimi altına girmesi sürdürülebilirlik açısından hem imkanlar hem tehditler oluşturuyor. Bugün baktığımızda, artıları ve eksileri bir arada değerlendirildiğinde sürdürülebilirlik uygulamalarının bütünsel olarak ele alınmadığı ortaya çıkıyor. Buraya maalesef evet diyerek, Balıkesir ismini de eklememiz gerekiyor. Söylemlere bakıldığında önemseniyor gibi gözükse de uygulamalara baktığımızda sürdürülebilirlik uygulamalarının yani çevrenin, atık süreçlerinin, enerji politikalarının- belediye stratejilerine entegre edilmediği net olarak görülmektedir. Bu konunun sadece belediye ile bitmediğinin gerekli olan altyapıların – kriterlerin tanımlanması, mevzuat uygunluğu, finansman şeması- tamamlanması gerektiğinin de farkındayız. Fakat günümüzde yerel çalışmaların önem kazanması, yerelin çağı olarak adlandırılan çağda yaşıyor olmamız, acilen doğru adımları atmamız gerektiğini söylüyor bizlere. Bunun sebebi, günümüzde Kalkınmanın yerel yönetimlerle olan ilişkisi daha da derin bir hale bürünmesidir” dedi.
Karacan, “Kent konseyi yapılarının çoğalması lazım”
Karacan sözlerinin devamında, bölgemizde Kent konseyi yapılarının çoğalması gerektiğini belirterek, “Yerel yönetimlerin kurumsal anlamda sahip oldukları kapasitelerinin yükseltilmesi bilgi ekonomisine doğru yönelmenin bir başlangıcı olarak görülmelidir. Bu bir strateji olarak ele alınmalıdır. Balıkesir adına büyükşehir olmasının üzerinden beş yıl geçmiş durumdadır. Büyükşehir olduktan sonra yaşanacak olan ikinci yerel seçimlere de çok kısa bir süre kalmıştır. Bu seçimler Balıkesir için oldukça önemli, bir o kadar da geleceğe damga vurmak adına temelleri atılmaya başlanmış olan, Karesi Kent Konseyi sayesinde kentin fiziki varlığı ve insan varlığının; gelişimci ve yenilikçi yaklaşımlarla, sosyal, sanatsal ve kültürel faaliyetler, nitelikli hizmetler oluşturmak üzere bir araya getirilmesine dair yönetim anlayışının derinleşmesini talep etmemiz gerekmektedir. Bu talebin sonucunda, bölgesel kalkınma konularıyla ilgilenen belediyelerin sayısında artış meydana gelecek ve süreç bütünsel bir kalkınma anlayışına mutlaka evrilecektir. Bütünsel bir kalkınma anlayışı için, yerel düzeyde demokratik katılımın sağlanması adına en önemli yol olan Kent Konseyi yapılarının da bölgemizde çoğalması ve sağlıklı bir işleyiş tarzıyla yoluna devam etmeleri, çok ortaklı ve çok aktörlü yönetişim anlayışının hakim kılınmasını sağlar hale gelmeleri önem arz etmektedir. Daha sonrasında fakat hızlı bir şekilde, Kent Konseylerini, semt konseylerine hatta mahalle konseylerine kadar yaygınlaştırmak, yenilikçi ve sosyal fayda sağlayacak bir hali bize sunacaktır. Böylece başkanlar kentin gücünü halktan yana uygulamalara dönüştürme fırsatını bulacaklardır. Bütün bunların yanı sıra Balıkesir’de, Kent Enstitüsü/Akademisi, Sürdürülebilirlik Birimleri/Akademisi, Kuluçka Merkezleri oluşturulması gündeme alınmalıdır. Bu yapıların ortaya konulması istihdam oluşturacağı gibi, iş birliği içerisinde birlikte iş yapmanın da etkin araçları işlevine sahip olacaklardır” şeklinde açıkladı. İHA