Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Konya Büyükşehir Belediyesi, Selçuk Üniversitesi (SÜ) ve Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) iş birliğinde ‘Bir Buçuk Derece’ İklim Okuryazarlığı ve Afet İletişimi programının ikincisi Konya’da yapıldı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Konya Büyükşehir Belediyesi, Selçuk Üniversitesi (SÜ) ve Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) iş birliğinde ‘Bir Buçuk Derece’ İklim Okuryazarlığı ve Afet İletişimi programının ikincisi Konya’da yapıldı.
Konya Büyükşehir Belediyesi Sosyal İnovasyon Ajansı yürütücülüğünde gerçekleşen programların kapanış oturumu Büyükşehir Belediyesi Taş Bina Kültür Sanat’ta gerçekleştirildi.
‘Konya’da yaşayanlar olarak çok şanslıyız’
Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Aksoy, moderatörlüğünü yaptığı oturumda, ‘Karşı karşıya kaldığımız facialar karşısında Türk milletinin birlikteliği, beraberliği vakurlu duruşu, yardımseverliği bir kez daha ortaya çıktı. Herhalde biz de bu anlamda Konya’da yaşayanlar olarak çok şanslıyız. Çünkü Konyalı vatandaşlarımız başta Büyükşehir Belediye Başkanımız olmak üzere kendisine çok teşekkür ediyorum. Konya, gerçekten yardımseverliğini, fedakarlığını, birlikte hareket etme duygusunu çok net ortaya koyan şehirlerden bir tanesi oldu’ diye konuştu.
‘Doğru bilgi daha az dikkat çeker, yalan ve yanlış bilgi daha fazla talep görür’
Programa katılan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, afet dönemlerinde iletişimin, iletişim modelleri içerisindeki en önemli, en kayda değer haber yapma türü olduğuna değindi. Şahin, ‘Hem kurumsal kimliği açısından bu takım haberlere olan tepkimiz hem ülkemizin içinde bulunduğu durumlar itibariyle ki en sonda asrın felaketi olan depremler sebebiyle yaşamış olduklarımızdan elde ettiğimiz bilgi, birikim şunu göstermekte. Afet ve acil durum veya savaş anında ve iklim kriziyle mücadele edilen son dönemde özellikle bu güzel toplantının ana fikri olan 1 buçuk dereceyle ilgili olarak Medya-Okur Yazarlığı anlamında sizlere söyleyebileceğim en önemli şey şu olmalı: ‘Afet ve acil durumlardaki haberlerin veya medya kullanma alışkanlıklarının aslında normal zamanlardakinden nasıl farklı olması lazım, neden farklı olması lazım. Maalesef hem sosyal medya kullanım alışkanlıkları hem medya kullanım alışkanlıkları doğru bilginin daha az dikkat çektiği, yalan ve yanlış bilginin ve çarpıcı bilginin daha fazla talep gördüğü yönündedir. Bu afet ve acil durum dönemlerinde yalan ve yanlış bilgilerin sayısının artması sebebiyle bir talep oluşmakta ve belki de daha dikkatli davranılması gerektiği bir kere daha ön plana çıkmakta’ ifadelerini kullandı.
‘Biz hep bildik ki orada bir kahraman vardı’
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın deprem bölgesindeki çok değerli çalışmalarıyla 7’den 70’e herkesin gönlünde taht kurduğunu ifade eden Şahin, ‘Gerçekten Konyamızı ve Türkiyemizi gururlandıran, yerel belediyeciliğin nasıl yapılacağını herkese gösteren çok değerli başkanımıza sonsuz teşekkür ediyorum. Hiçbir zaman onu medyada görmedik, hiçbir zaman onu enkaz altından çıkartılan o canların başında görmedik. Hiçbir zaman ‘şurayı da biz yapıyoruz’ demedi ama biz hep bildik ki orada bir kahraman vardı. Ekibiyle birlikte Konya halkıyla birlikte ordaydı’ açıklamasında bulundu.
‘Gazze’de yaşananları anlatacak gazeteci yok’
İsrail-Hamas çatışmaları için görevde olan gazeteci Mehmet Akif Ersoy, İsrail’in Yafa şehrinden programa çevrimiçi bağlantı yaparak tecrübelerini aktardı. İsrail’in savaşın başından bu yana bölgeye gelen bütün gazetecilere İsrail tarafında çalışma özgürlüğü verdiğine ancak Gazze’de hiç kimsenin olmadığına dikkati çeken Ersoy, şunları söyledi: ‘Herkes kendi bakış açısından hareket ediyor. Rusya medyası Ukrayna savaşını bir yerden görüyor. Çok özgür olduğunu düşündüğümüz Batı medyası da mesela hiçbir şekilde herhangi bir Rus gazetecinin ya da Rusların tezlerini savunan bir akademisyenin, Rusların tezlerini savunan bir bölge uzmanının ekrana çıkıp bir şey anlatmasına izin veriyor mu? Mesela BBC’de böyle bir şey gördük mü? CNN International’de böyle bir şey gördük mü? Böyle bir şey göremeyiz. Bunu Rus-Ukrayna savaşında daha net anladık. Biz İsrail’de yaşananları anlatıyoruz ama Gazze’de yaşananları anlatacak gazeteci yok. Aynı zamanda bir propaganda savaşıyla, çok büyük bir dezenformasyonla karşı karşıyayız.’
‘Artık İsrail’e ne söyleyeceğimizi bilmiyoruz’
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da bugün Filistin’de herkesin içini acıtan insan kaynaklı bir katliamla karşı karşıya kaldıklarını anlatarak, ‘Artık ne söyleyeceğimizi, nasıl kınayacağımızı, ne diyeceğimizi de bilmiyoruz. Rabbim oradaki kardeşlerimize yardım etsin’ diyerek konuşmasına başladı. Son 3 yıldır Büyükşehir olarak bütün yaptıkları yarışmaların kazananlarını Kudüs’e gönderdiklerini ifade eden Başkan Altay, ‘Ben gençlerle her konuşmamda diyorum ki Mekke, Medine ve Kudüs bizim kutsal şehirlerimiz, önce buraları ziyaret edin. Çünkü hakikaten orada bizi görünce insanların gözündeki mutluluğu görebiliyoruz. Bu süreç bir şekilde bitecek. Onun için gündeminize bu ziyaretleri de alın ve sonrasında yaşanacaklarla ilgili de zihnimizde bir yol haritası olsun. Çünkü zulümle abad olunmaz. Bu, bir şekilde sonlanacak. Şu anda ortak bir hedefimiz var. İsrail’in yaptığı katliamı durdurmak. Bunun haricindeki konuları tartışmanın bir anlamı yok. Türkiye’nin böyle de bir misyonu var’ diye konuştu.
Başkan Altay deprem anında iletişim konusunun önemini anlattı
Deprem bölgesinde ilk günden itibaren Hatay’da yaptıkları çalışmalarda iletişim konusunun önemine vurgu yapan Başkan Altay, ‘Afet anlarında en önemli konu iletişim. Bir taraftan doğru bilgilendirme ama en önemlisi de arama-kurtarma. İnsanların ve oradaki depremzedelerin iletişimini bir şekilde sağlamanız gerekiyor. Sonrasında da iletişimin doğru sağlanması çok kıymetli. ‘Bir baraj yıkıldı’ hikayesi ile birçok insanın öldü yalanına orada şahitlik ettik. Olaya ben bizzat Hatay’da şahit oldum. Yalan bilginin ne kadar hızlı yayıldığını ve insanların teyit etmeden nasıl panik havasına sürüklendiğini orada bizzat yaşayarak görmüş oldum. Bir taraftan da biz deprem bölgesinde insanlara yardımcı olmaya çalışırken stüdyo ortamında şov yapmaya çalışanları da görmüş olduk. Devletin yapmış olduğu o kadar işin önüne geçen bir algı oluşturulmaya çalışıldı’ ifadelerine yer verdi.
‘Herkes Hatay’da Konya’nın başarısını konuşuyor’
Başkan Altay, ‘Ekran karşısına geçip bir şey söyleyecek vaktimiz yoktu. Çünkü o çaresizliği biz Hataylı kardeşlerimize birlikte yaşadık. Suyun olmadığını, temel insani ihtiyaçları gidermek için ihtiyaçlarını bile karşılamadığı bir şeyi orada biz birlikte yaşadık. Dolayısıyla bütün enerjimizi, bütün iletişim kaynaklarımızı oradaki insanların problemini çözmek için harcamanın daha doğru olduğunu düşündüğümüz için bu işi yaptık. Ama işin sonunda yalan ne kadar hızlı giderse gitsin doğru her zaman öne çıkıyor ve akıllarda o kalıyor. Bugün herkes deprem bölgesini konuşurken Hatay’da Konya Büyükşehir Belediyesinin başarısını, Konya’nın başarısını konuşuyor. Biz buna özel bir iletişim çabası harcamamanıza rağmen arkadaşlarımızla istişare halinde sadece bilgilendirme yapmaya karar verdik’ dedi.
‘Umuyorum ki içinizden çok iyi iletişimciler çıkacak’
Bir buçuk derecenin çok önemli olduğuna vurgu yapan Başkan Altay, ‘Vücudumuzun ısısı 36,5 derece. 38’e geldiğinde neredeyse hastalanıyoruz, 39’a geldiğinde de krize giriyoruz. Dünya da öyle aslında şu anda. Hasta bir dünya ile uğraşıyoruz, dünyamız aksırıyor, öksürüyor, titriyor ve titremeye devam edecek. Dolayısıyla bu tür doğal afetlerin devamının geleceği gözüküyor. İnşallah Rabbim her türlü felaketten şehrimizi ve ülkemizi korusun ama hepimizin buna hazırlıklı olması gerekiyor. Dolayısıyla bireysel iletişimin de ne kadar önemli olduğunu gördük. Bu konuda bir program yapılması çok kıymetli. Sosyal inovasyon Ajansımıza teşekkür ediyorum. Kurulduğu günden itibaren çok önemli faaliyetler ve çalışmalar yürütüyorlar. Sizin de bu konuya değer verip bugün burada Pazar gününün bu saatinde bu salonu doldurmanız bizim için çok kıymetli. Umuyorum ki içinizden çok iyi iletişimciler, çok iyi gazeteciler, çok iyi televizyoncular çıkacak ve doğruyu anlatmaya devam edeceğiz arkadaşlar ülkemizin böyle de bir misyonu var’ değerlendirmesinde bulundu.
‘Sizin iyi yetişmeniz, doğru kaynaktan beslenmeniz çok kıymetli’
Başkan Altay, ‘Bize öğretilen hep demokrasinin Amerika’da, Avrupa’da en yüksek düzeyde olduğu. Hatta kutsal kitabımızı bile polis eşliğinde demokrasi adına yaktıkları bir coğrafyada, İsrail ile ilgili protesto yapmanın yasak olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bu da bunların ne kadar demokrat olduğunun, bunların ne kadar özgürlükçü olduğunun bir göstergesi. Dolayısıyla çok daha güçlü olmamız gerekiyor. ‘Türkiye Yüzyılı’ diye ifade ettiğimiz konu sizlerin omuzları üzerinde yükselecek. Onun için sizin iyi yetişmeniz, doğru kaynaktan beslenmeniz çok kıymetli’ sözleriyle konuşmasını tamamladı.
‘Dezenformasyon yıkımın etkisini arttırır, krizin dozunu yükseltir’
Gazeteci Ersin Çelik de Kahramanmaraş merkezli asrın felaketini yaşadığımız depremde Hatay’daki afet bölgesine giderken yaşadıklarını anlatarak, ‘Afet aynı zamanda kriz demektir. Bu krizi yönetmek zorundasınız. Devlet de yerel yönetimler de medya da afet krizini yönetmek zorunda. Çünkü şok geçirir afete maruz kalan insanlar. Bütün refleksleri durur. Dışarıdan gelen insanlar o refleksleri ayağa kaldırır. Deprem bölgesindeki bir belediye başkanı bir süreliğine belediye başkanı hüviyeti ile hareket edemez. Bir vali tam olarak valilik yapamaz çünkü onlar da bir depremzededir. Bunu mutlaka göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bu krizleri yönetmek için enformasyon en güçlü araçtır. Çünkü doğru bilgi, sorunların çözümü, tespiti, teşhisi oradaki kamusal vazife gazeteciliğin temel ilkelerinden biri olarak karşımıza çıkar. Durum değerlendirmesi yaparsın, analiz yaparsın, dışarıdan afet bölgesindeki insanların duyarlı olmasına aracı olursun. Fakat dezenformasyon araya girerse, enformasyon bozulur. Doğru bilgi halkası sekteye uğrar. İşte en büyük sorun odur. En az afet kadar yıkıcıdır, tahribatı vardır. Dezenformasyon o yıkımın etkisini arttırır, krizin dozunu yükseltir, provokasyonun önünü açar. Sadece fiziki yıkımı değil, sosyal yıkımı da beraberinde getirir’ sözlerini kullandı.
‘Gazeteci olarak yanlış yaparsanız size inanan milyonları etkilersiniz’
Gazeteci Taha Hüseyin Karagöz ise, Şubat’ta yaşanan büyük felakette yaşadıklarını anlatarak, ‘Mesela Hatay’da biz afet bölgesinde ‘asker sahada yok’ yalanıyla mücadele ettik. Yahut yanlış ihbarlar ile mücadele ettik. Falanca sokakta ‘6 çocuk donmak üzere ailenin yiyecek yemeği yok kimse onlara yardım etmiyor’ denilen sokağa gittiğimizde sokakta kimse yoktu. Öte yandan, tırların şehirlere girilmesine izin verilmiyor tweetleri atıldığı sırada ben Defnede’ydim, Antakya’nın hemen yanında. Defne Kaymakamlığının önündeyim. Şöyle kafamı bir kaldırdım her yer tırdı. Tırlar şehrin girişinde durduruluyordu evet bu doğru, bu bir enformasyon. Dezenformasyonsa o tırların şehrin içerisine girmiş ve lojistik alanlarda boşaltım yapılan tırlarınçıkışını bekleyen tırlardı aslında. Dolayısıyla sahada olmanın önemini biz gazeteciler her bir kriz döneminde daha net görüyoruz. Çünkü doğru iletişimi sağlamayı bir kenara bırakıp yanlışı düzeltmenin ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz ve özellikle insan faktörünü her zaman için ön planda tutmamız gereken bir iş yapıyoruz. Gazeteci demek siz bir yanlış yaparsanız birey olarak en fazla çevrenizi etkilenir ancak gazeteci olarak yanlış yaparsanız size inanan, size güvenen ve sizin mecralarınızı takip eden milyonları etkilersiniz dolayısıyla çok büyük bir vebaliniz var’ dedi.
‘KOSKİ ekiplerinin az ekmeğini bölüşmedik’
Hatay’daki çalışmalarından dolayı Başkan Altay’a teşekkür eden Karagöz, ‘Pikaplarınıza az binmedim. Ekipleriniz bir yere giderken tanıyanlar oluyordu. KOSKİ ekibine buradan selamlar, onların da az ekmeğini bölüşmedik. Özellikle ekibinize ve siz teşekkür ederim’ açıklamasını yaptı. Programa katılan konuklar daha sonra Konya Büyükşehir Belediyesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi ortaklığıyla kurulan Sosyal İnovasyon Ajansı’nı ziyaret ederek incelemelerde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Konya Büyükşehir Belediyesi, Selçuk Üniversitesi (SÜ) ve Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) iş birliğinde ‘Bir Buçuk Derece’ İklim Okuryazarlığı ve Afet İletişimi programının ikincisi Konya’da yapıldı.
Konya Büyükşehir Belediyesi Sosyal İnovasyon Ajansı yürütücülüğünde gerçekleşen programların kapanış oturumu Büyükşehir Belediyesi Taş Bina Kültür Sanat’ta gerçekleştirildi.
‘Konya’da yaşayanlar olarak çok şanslıyız’
Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Aksoy, moderatörlüğünü yaptığı oturumda, ‘Karşı karşıya kaldığımız facialar karşısında Türk milletinin birlikteliği, beraberliği vakurlu duruşu, yardımseverliği bir kez daha ortaya çıktı. Herhalde biz de bu anlamda Konya’da yaşayanlar olarak çok şanslıyız. Çünkü Konyalı vatandaşlarımız başta Büyükşehir Belediye Başkanımız olmak üzere kendisine çok teşekkür ediyorum. Konya, gerçekten yardımseverliğini, fedakarlığını, birlikte hareket etme duygusunu çok net ortaya koyan şehirlerden bir tanesi oldu’ diye konuştu.
‘Doğru bilgi daha az dikkat çeker, yalan ve yanlış bilgi daha fazla talep görür’
Programa katılan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, afet dönemlerinde iletişimin, iletişim modelleri içerisindeki en önemli, en kayda değer haber yapma türü olduğuna değindi. Şahin, ‘Hem kurumsal kimliği açısından bu takım haberlere olan tepkimiz hem ülkemizin içinde bulunduğu durumlar itibariyle ki en sonda asrın felaketi olan depremler sebebiyle yaşamış olduklarımızdan elde ettiğimiz bilgi, birikim şunu göstermekte. Afet ve acil durum veya savaş anında ve iklim kriziyle mücadele edilen son dönemde özellikle bu güzel toplantının ana fikri olan 1 buçuk dereceyle ilgili olarak Medya-Okur Yazarlığı anlamında sizlere söyleyebileceğim en önemli şey şu olmalı: ‘Afet ve acil durumlardaki haberlerin veya medya kullanma alışkanlıklarının aslında normal zamanlardakinden nasıl farklı olması lazım, neden farklı olması lazım. Maalesef hem sosyal medya kullanım alışkanlıkları hem medya kullanım alışkanlıkları doğru bilginin daha az dikkat çektiği, yalan ve yanlış bilginin ve çarpıcı bilginin daha fazla talep gördüğü yönündedir. Bu afet ve acil durum dönemlerinde yalan ve yanlış bilgilerin sayısının artması sebebiyle bir talep oluşmakta ve belki de daha dikkatli davranılması gerektiği bir kere daha ön plana çıkmakta’ ifadelerini kullandı.
‘Biz hep bildik ki orada bir kahraman vardı’
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın deprem bölgesindeki çok değerli çalışmalarıyla 7’den 70’e herkesin gönlünde taht kurduğunu ifade eden Şahin, ‘Gerçekten Konyamızı ve Türkiyemizi gururlandıran, yerel belediyeciliğin nasıl yapılacağını herkese gösteren çok değerli başkanımıza sonsuz teşekkür ediyorum. Hiçbir zaman onu medyada görmedik, hiçbir zaman onu enkaz altından çıkartılan o canların başında görmedik. Hiçbir zaman ‘şurayı da biz yapıyoruz’ demedi ama biz hep bildik ki orada bir kahraman vardı. Ekibiyle birlikte Konya halkıyla birlikte ordaydı’ açıklamasında bulundu.
‘Gazze’de yaşananları anlatacak gazeteci yok’
İsrail-Hamas çatışmaları için görevde olan gazeteci Mehmet Akif Ersoy, İsrail’in Yafa şehrinden programa çevrimiçi bağlantı yaparak tecrübelerini aktardı. İsrail’in savaşın başından bu yana bölgeye gelen bütün gazetecilere İsrail tarafında çalışma özgürlüğü verdiğine ancak Gazze’de hiç kimsenin olmadığına dikkati çeken Ersoy, şunları söyledi: ‘Herkes kendi bakış açısından hareket ediyor. Rusya medyası Ukrayna savaşını bir yerden görüyor. Çok özgür olduğunu düşündüğümüz Batı medyası da mesela hiçbir şekilde herhangi bir Rus gazetecinin ya da Rusların tezlerini savunan bir akademisyenin, Rusların tezlerini savunan bir bölge uzmanının ekrana çıkıp bir şey anlatmasına izin veriyor mu? Mesela BBC’de böyle bir şey gördük mü? CNN International’de böyle bir şey gördük mü? Böyle bir şey göremeyiz. Bunu Rus-Ukrayna savaşında daha net anladık. Biz İsrail’de yaşananları anlatıyoruz ama Gazze’de yaşananları anlatacak gazeteci yok. Aynı zamanda bir propaganda savaşıyla, çok büyük bir dezenformasyonla karşı karşıyayız.’
‘Artık İsrail’e ne söyleyeceğimizi bilmiyoruz’
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da bugün Filistin’de herkesin içini acıtan insan kaynaklı bir katliamla karşı karşıya kaldıklarını anlatarak, ‘Artık ne söyleyeceğimizi, nasıl kınayacağımızı, ne diyeceğimizi de bilmiyoruz. Rabbim oradaki kardeşlerimize yardım etsin’ diyerek konuşmasına başladı. Son 3 yıldır Büyükşehir olarak bütün yaptıkları yarışmaların kazananlarını Kudüs’e gönderdiklerini ifade eden Başkan Altay, ‘Ben gençlerle her konuşmamda diyorum ki Mekke, Medine ve Kudüs bizim kutsal şehirlerimiz, önce buraları ziyaret edin. Çünkü hakikaten orada bizi görünce insanların gözündeki mutluluğu görebiliyoruz. Bu süreç bir şekilde bitecek. Onun için gündeminize bu ziyaretleri de alın ve sonrasında yaşanacaklarla ilgili de zihnimizde bir yol haritası olsun. Çünkü zulümle abad olunmaz. Bu, bir şekilde sonlanacak. Şu anda ortak bir hedefimiz var. İsrail’in yaptığı katliamı durdurmak. Bunun haricindeki konuları tartışmanın bir anlamı yok. Türkiye’nin böyle de bir misyonu var’ diye konuştu.
Başkan Altay deprem anında iletişim konusunun önemini anlattı
Deprem bölgesinde ilk günden itibaren Hatay’da yaptıkları çalışmalarda iletişim konusunun önemine vurgu yapan Başkan Altay, ‘Afet anlarında en önemli konu iletişim. Bir taraftan doğru bilgilendirme ama en önemlisi de arama-kurtarma. İnsanların ve oradaki depremzedelerin iletişimini bir şekilde sağlamanız gerekiyor. Sonrasında da iletişimin doğru sağlanması çok kıymetli. ‘Bir baraj yıkıldı’ hikayesi ile birçok insanın öldü yalanına orada şahitlik ettik. Olaya ben bizzat Hatay’da şahit oldum. Yalan bilginin ne kadar hızlı yayıldığını ve insanların teyit etmeden nasıl panik havasına sürüklendiğini orada bizzat yaşayarak görmüş oldum. Bir taraftan da biz deprem bölgesinde insanlara yardımcı olmaya çalışırken stüdyo ortamında şov yapmaya çalışanları da görmüş olduk. Devletin yapmış olduğu o kadar işin önüne geçen bir algı oluşturulmaya çalışıldı’ ifadelerine yer verdi.
‘Herkes Hatay’da Konya’nın başarısını konuşuyor’
Başkan Altay, ‘Ekran karşısına geçip bir şey söyleyecek vaktimiz yoktu. Çünkü o çaresizliği biz Hataylı kardeşlerimize birlikte yaşadık. Suyun olmadığını, temel insani ihtiyaçları gidermek için ihtiyaçlarını bile karşılamadığı bir şeyi orada biz birlikte yaşadık. Dolayısıyla bütün enerjimizi, bütün iletişim kaynaklarımızı oradaki insanların problemini çözmek için harcamanın daha doğru olduğunu düşündüğümüz için bu işi yaptık. Ama işin sonunda yalan ne kadar hızlı giderse gitsin doğru her zaman öne çıkıyor ve akıllarda o kalıyor. Bugün herkes deprem bölgesini konuşurken Hatay’da Konya Büyükşehir Belediyesinin başarısını, Konya’nın başarısını konuşuyor. Biz buna özel bir iletişim çabası harcamamanıza rağmen arkadaşlarımızla istişare halinde sadece bilgilendirme yapmaya karar verdik’ dedi.
‘Umuyorum ki içinizden çok iyi iletişimciler çıkacak’
Bir buçuk derecenin çok önemli olduğuna vurgu yapan Başkan Altay, ‘Vücudumuzun ısısı 36,5 derece. 38’e geldiğinde neredeyse hastalanıyoruz, 39’a geldiğinde de krize giriyoruz. Dünya da öyle aslında şu anda. Hasta bir dünya ile uğraşıyoruz, dünyamız aksırıyor, öksürüyor, titriyor ve titremeye devam edecek. Dolayısıyla bu tür doğal afetlerin devamının geleceği gözüküyor. İnşallah Rabbim her türlü felaketten şehrimizi ve ülkemizi korusun ama hepimizin buna hazırlıklı olması gerekiyor. Dolayısıyla bireysel iletişimin de ne kadar önemli olduğunu gördük. Bu konuda bir program yapılması çok kıymetli. Sosyal inovasyon Ajansımıza teşekkür ediyorum. Kurulduğu günden itibaren çok önemli faaliyetler ve çalışmalar yürütüyorlar. Sizin de bu konuya değer verip bugün burada Pazar gününün bu saatinde bu salonu doldurmanız bizim için çok kıymetli. Umuyorum ki içinizden çok iyi iletişimciler, çok iyi gazeteciler, çok iyi televizyoncular çıkacak ve doğruyu anlatmaya devam edeceğiz arkadaşlar ülkemizin böyle de bir misyonu var’ değerlendirmesinde bulundu.
‘Sizin iyi yetişmeniz, doğru kaynaktan beslenmeniz çok kıymetli’
Başkan Altay, ‘Bize öğretilen hep demokrasinin Amerika’da, Avrupa’da en yüksek düzeyde olduğu. Hatta kutsal kitabımızı bile polis eşliğinde demokrasi adına yaktıkları bir coğrafyada, İsrail ile ilgili protesto yapmanın yasak olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bu da bunların ne kadar demokrat olduğunun, bunların ne kadar özgürlükçü olduğunun bir göstergesi. Dolayısıyla çok daha güçlü olmamız gerekiyor. ‘Türkiye Yüzyılı’ diye ifade ettiğimiz konu sizlerin omuzları üzerinde yükselecek. Onun için sizin iyi yetişmeniz, doğru kaynaktan beslenmeniz çok kıymetli’ sözleriyle konuşmasını tamamladı.
‘Dezenformasyon yıkımın etkisini arttırır, krizin dozunu yükseltir’
Gazeteci Ersin Çelik de Kahramanmaraş merkezli asrın felaketini yaşadığımız depremde Hatay’daki afet bölgesine giderken yaşadıklarını anlatarak, ‘Afet aynı zamanda kriz demektir. Bu krizi yönetmek zorundasınız. Devlet de yerel yönetimler de medya da afet krizini yönetmek zorunda. Çünkü şok geçirir afete maruz kalan insanlar. Bütün refleksleri durur. Dışarıdan gelen insanlar o refleksleri ayağa kaldırır. Deprem bölgesindeki bir belediye başkanı bir süreliğine belediye başkanı hüviyeti ile hareket edemez. Bir vali tam olarak valilik yapamaz çünkü onlar da bir depremzededir. Bunu mutlaka göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bu krizleri yönetmek için enformasyon en güçlü araçtır. Çünkü doğru bilgi, sorunların çözümü, tespiti, teşhisi oradaki kamusal vazife gazeteciliğin temel ilkelerinden biri olarak karşımıza çıkar. Durum değerlendirmesi yaparsın, analiz yaparsın, dışarıdan afet bölgesindeki insanların duyarlı olmasına aracı olursun. Fakat dezenformasyon araya girerse, enformasyon bozulur. Doğru bilgi halkası sekteye uğrar. İşte en büyük sorun odur. En az afet kadar yıkıcıdır, tahribatı vardır. Dezenformasyon o yıkımın etkisini arttırır, krizin dozunu yükseltir, provokasyonun önünü açar. Sadece fiziki yıkımı değil, sosyal yıkımı da beraberinde getirir’ sözlerini kullandı.
‘Gazeteci olarak yanlış yaparsanız size inanan milyonları etkilersiniz’
Gazeteci Taha Hüseyin Karagöz ise, Şubat’ta yaşanan büyük felakette yaşadıklarını anlatarak, ‘Mesela Hatay’da biz afet bölgesinde ‘asker sahada yok’ yalanıyla mücadele ettik. Yahut yanlış ihbarlar ile mücadele ettik. Falanca sokakta ‘6 çocuk donmak üzere ailenin yiyecek yemeği yok kimse onlara yardım etmiyor’ denilen sokağa gittiğimizde sokakta kimse yoktu. Öte yandan, tırların şehirlere girilmesine izin verilmiyor tweetleri atıldığı sırada ben Defnede’ydim, Antakya’nın hemen yanında. Defne Kaymakamlığının önündeyim. Şöyle kafamı bir kaldırdım her yer tırdı. Tırlar şehrin girişinde durduruluyordu evet bu doğru, bu bir enformasyon. Dezenformasyonsa o tırların şehrin içerisine girmiş ve lojistik alanlarda boşaltım yapılan tırlarınçıkışını bekleyen tırlardı aslında. Dolayısıyla sahada olmanın önemini biz gazeteciler her bir kriz döneminde daha net görüyoruz. Çünkü doğru iletişimi sağlamayı bir kenara bırakıp yanlışı düzeltmenin ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz ve özellikle insan faktörünü her zaman için ön planda tutmamız gereken bir iş yapıyoruz. Gazeteci demek siz bir yanlış yaparsanız birey olarak en fazla çevrenizi etkilenir ancak gazeteci olarak yanlış yaparsanız size inanan, size güvenen ve sizin mecralarınızı takip eden milyonları etkilersiniz dolayısıyla çok büyük bir vebaliniz var’ dedi.
‘KOSKİ ekiplerinin az ekmeğini bölüşmedik’
Hatay’daki çalışmalarından dolayı Başkan Altay’a teşekkür eden Karagöz, ‘Pikaplarınıza az binmedim. Ekipleriniz bir yere giderken tanıyanlar oluyordu. KOSKİ ekibine buradan selamlar, onların da az ekmeğini bölüşmedik. Özellikle ekibinize ve siz teşekkür ederim’ açıklamasını yaptı. Programa katılan konuklar daha sonra Konya Büyükşehir Belediyesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi ortaklığıyla kurulan Sosyal İnovasyon Ajansı’nı ziyaret ederek incelemelerde bulundu.