Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin 12’nci Olağan Kongresi’nde, ‘Şunu her birimiz iyice bilmeliyiz ki Türkiye, hem içeriden hem dışarıdan bir kuşatılma operasyonu ile karşı karşıyadır’ dedi.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin 12’nci Olağan Kongresi’nde, ‘Şunu her birimiz iyice bilmeliyiz ki Türkiye, hem içeriden hem dışarıdan bir kuşatılma operasyonu ile karşı karşıyadır’ dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin 12’nci Olağan Kongresi’nde konuştu. Parti olarak her zaman Türk ordusunun, polisinin ve devletinin yanında olduklarını belirten BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, ‘Şunu her birimiz iyice bilmeliyiz ki Türkiye, hem içeriden hem dışarıdan bir kuşatılma operasyonu ile karşı karşıyadır. Bu yeni başımıza gelen bir şey değil. Bin yıldan fazladır bu topraklardayız ve bu bin yıl içerisinde ne zaman fırsat bulsalar, ne zaman denk getirseler mutlaka bu kuşatma harekâtını devam ettiriyorlar. Ama bugüne kadar bu kahraman aziz Türk milleti hep bu kuşatmaları kırmıştır. Bundan sonra da Allah’ın izniyle kırmaya, yarmaya ve kızıl elmaya kadar gitmeye devam edecektir’ şeklinde konuştu.
‘Biz sivil örgütlenmeden yanayız’
Korona virüs ile yoğun bir mücadele içerisinde olunduğunu belirten BBP Genel Başkanı Destici, ‘Bu mücadeleye zarar vermeye ve bu zarardan sonra da menfaat elde etme umudunda olanlar var. Biz ne Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) ne de başka bir kuruluşun hukuki yapısına, statüsüne ve varlığına bir şey demiyoruz. Biz sivil toplumdan ve sivil örgütlenmeden yanayız. Bizim sözümüz, bizim mücadelemiz ya da bizim dile getirdiğimiz, TTB başta olmak üzere bazı sivil toplum örgütlerinin içerisindeki zihniyet ve o zihniyetin işgalinden bahsediyoruz. Bunlar 1980 öncesinde de vardı’ ifadelerini kullandı.
‘Bizim mücadelemiz hainlerle’
Tüm sağlık çalışanlarına canı gönülden şükranlarını sunduğunu ifade eden Genel Başkan Destici, ‘Bizim mücadelemiz biraz önce bahsettiğim gibi, sivil toplum örgütlerindeki kızıl ve hain işgale karşıdır. Tabipler Birliği adı altında, ya da Mühendisler Birliği adı altında ya da başka bir ad altında işte sözde Çağdaş Hukukçular ya da Barolar adı altında devlet, millet düşmanlığı yapanlar ya da devlet, millet düşmanları ile terör örgütleriyle; PKK ile DHKP-C ile kol kola girerek devlete savaş açanlarladır bizim mücadelemiz. Bu mücadeleden dün olduğu gibi bugün de oraları bu hainlerden temizleyip gerçek sahiplerine emanet edene kadar da bu mücadelemiz devam edecektir’ diye konuştu.
‘İstanbul Sözleşmesi’nin karşısındayız’
Kadına şiddeti Türk kültürü ve İslam inancının en katı şekilde reddettiğini belirten Destici, ‘Ben Müslümanım, Türk’üm diyen kimse hem bu şiddeti uygulayamaz hem de bu şiddetin asla ve kat’a bir tarafında olamaz. Öncelikle şiddete maruz kalıp da hayatını kaybeden tüm kadınlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Ama İstanbul Sözleşmesi kadına şiddete bir çözüm olmuş mudur? Engellemiş midir? Buna da bakmamız lazım. İstanbul Sözleşmesi sadece kadına şiddeti önleme maddelerinden oluşan bir sözleşme değil. Yoksa öyle olsa kim buna karşı çıkar? Ya da biz neden karşı çıkalım? Ama onunla birlikte bütün insanlığın ahlak yapısını, inanç yapısını, kültürünü reddeden, gayri ahlakiliği, cinsiyetsizliği ve çapraz ilişkileri devlet garantisi altına aldırma gayretinde olan ya da bunu sağlayan bir sözleşmeden bahsediyoruz. Bizim itirazımız bunadır. Bu sözleşme ilk geldiğinde karşısındaydık, bugün de karşısındayız, yarın da karşısında olacağız’ açıklamalarında bulundu.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin 12’nci Olağan Kongresi’nde, ‘Şunu her birimiz iyice bilmeliyiz ki Türkiye, hem içeriden hem dışarıdan bir kuşatılma operasyonu ile karşı karşıyadır’ dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin 12’nci Olağan Kongresi’nde konuştu. Parti olarak her zaman Türk ordusunun, polisinin ve devletinin yanında olduklarını belirten BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, ‘Şunu her birimiz iyice bilmeliyiz ki Türkiye, hem içeriden hem dışarıdan bir kuşatılma operasyonu ile karşı karşıyadır. Bu yeni başımıza gelen bir şey değil. Bin yıldan fazladır bu topraklardayız ve bu bin yıl içerisinde ne zaman fırsat bulsalar, ne zaman denk getirseler mutlaka bu kuşatma harekâtını devam ettiriyorlar. Ama bugüne kadar bu kahraman aziz Türk milleti hep bu kuşatmaları kırmıştır. Bundan sonra da Allah’ın izniyle kırmaya, yarmaya ve kızıl elmaya kadar gitmeye devam edecektir’ şeklinde konuştu.
‘Biz sivil örgütlenmeden yanayız’
Korona virüs ile yoğun bir mücadele içerisinde olunduğunu belirten BBP Genel Başkanı Destici, ‘Bu mücadeleye zarar vermeye ve bu zarardan sonra da menfaat elde etme umudunda olanlar var. Biz ne Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) ne de başka bir kuruluşun hukuki yapısına, statüsüne ve varlığına bir şey demiyoruz. Biz sivil toplumdan ve sivil örgütlenmeden yanayız. Bizim sözümüz, bizim mücadelemiz ya da bizim dile getirdiğimiz, TTB başta olmak üzere bazı sivil toplum örgütlerinin içerisindeki zihniyet ve o zihniyetin işgalinden bahsediyoruz. Bunlar 1980 öncesinde de vardı’ ifadelerini kullandı.
‘Bizim mücadelemiz hainlerle’
Tüm sağlık çalışanlarına canı gönülden şükranlarını sunduğunu ifade eden Genel Başkan Destici, ‘Bizim mücadelemiz biraz önce bahsettiğim gibi, sivil toplum örgütlerindeki kızıl ve hain işgale karşıdır. Tabipler Birliği adı altında, ya da Mühendisler Birliği adı altında ya da başka bir ad altında işte sözde Çağdaş Hukukçular ya da Barolar adı altında devlet, millet düşmanlığı yapanlar ya da devlet, millet düşmanları ile terör örgütleriyle; PKK ile DHKP-C ile kol kola girerek devlete savaş açanlarladır bizim mücadelemiz. Bu mücadeleden dün olduğu gibi bugün de oraları bu hainlerden temizleyip gerçek sahiplerine emanet edene kadar da bu mücadelemiz devam edecektir’ diye konuştu.
‘İstanbul Sözleşmesi’nin karşısındayız’
Kadına şiddeti Türk kültürü ve İslam inancının en katı şekilde reddettiğini belirten Destici, ‘Ben Müslümanım, Türk’üm diyen kimse hem bu şiddeti uygulayamaz hem de bu şiddetin asla ve kat’a bir tarafında olamaz. Öncelikle şiddete maruz kalıp da hayatını kaybeden tüm kadınlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Ama İstanbul Sözleşmesi kadına şiddete bir çözüm olmuş mudur? Engellemiş midir? Buna da bakmamız lazım. İstanbul Sözleşmesi sadece kadına şiddeti önleme maddelerinden oluşan bir sözleşme değil. Yoksa öyle olsa kim buna karşı çıkar? Ya da biz neden karşı çıkalım? Ama onunla birlikte bütün insanlığın ahlak yapısını, inanç yapısını, kültürünü reddeden, gayri ahlakiliği, cinsiyetsizliği ve çapraz ilişkileri devlet garantisi altına aldırma gayretinde olan ya da bunu sağlayan bir sözleşmeden bahsediyoruz. Bizim itirazımız bunadır. Bu sözleşme ilk geldiğinde karşısındaydık, bugün de karşısındayız, yarın da karşısında olacağız’ açıklamalarında bulundu.