CHP İl Kadın Kolları Başkanı Ayşe Pınar Yahşi, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi’nin (CEDAW) kabul edilişinin 45. yıldönümü kapsamında yazılı açıklamada bulundu.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı amaçlayan sözleşmeyle ilgili bilgi veren Yahşi, “UN Women ve Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı tarafından hazırlanan 17. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi’nin (SKH) tamamını kapsayan rapor, cinsiyet eşitliği eğilimleri ve boşlukları hakkında yeni verileri ve kanıtları vurgulamakta.
Dünyanın kadınlara ve kızlara yönelik taahhütlerini hala yerine getirmediğini tespit etmekte. Kadınlar arasındaki aşırı yoksulluğun sona ermesi, mevcut değişim hızıyla 137 yıl daha sürebilir. Hiçbir ülke ayrımcılığı yasaklamak, cinsiyete dayalı şiddeti önlemek, evlilik ve boşanmada eşit hakları desteklemek, eşit ücreti garantilemek ve cinsel ve üreme sağlığına tam erişim sağlamak için tüm ilgili yasalara sahip değil.
Parlamentolarda cinsiyet eşitliği 2063’ten önce sağlanamayabilir. Rapor, kadın haklarına yatırım yapmamanın yüksek maliyetini vurguluyor ve kadınlara, kızlara ve tüm toplumlara fayda sağlayan kanıtlanmış çözümlere dikkat çekiyor. Mevcut gidişatı değiştirmek ve cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konusunda ilerlemeyi önemli ölçüde hızlandırmak için radikal eylemleri savunuyor” dedi.
Cinsiyet eşitsizliğinin getirdiği sorunlara da değinen CHP İl Kadın Kolları Başkanı Ayşe Pınar Yahşi, “ Cinsiyet eşitsizliğinin ekonomik maliyeti; Dünya, kadın haklarına yatırım yapmadığı için her yıl 10 trilyon dolar kaybediyor. Doğru politikalar ve yatırımlarla eşitliği sağlamak mümkün ve bunun daha iyi bir dünya ve daha sağlıklı ekonomiler yarattığına dair kanıtlar var.
Ülkemizde ise kadınlara ve kızlara yönelik taahhütlerini hala yerine getirmediğini söylemek için UnWoman raporlarına bakmaya bile gerek duymuyoruz. AKP hükümeti ve gericilikte, çağdışı politikalarda birleştikleri küçük ortakları -kadını birey olarak görmeyen bir anlayışla- ülkeyi yönetmeye çalıştıkça, yasalarda eşit haklar yer alsa da, eşitlik yaşama geçirilemiyor.
İstanbul Sözleşmesi kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve bu tür şiddetle etkili mücadele için yapılmış olan bir Avrupa Konseyi Sözleşmesidir. Ancak, bu sözleşmenin CEDAW ile çok yakından bağlı olduğu da bir gerçektir. Bu durum 2022 Cenevre’deki toplantıda da CEDAW üyelerince ısrarla vurgulanmış ve Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasının ülkede CEDAW’ın uygulanmasına yönelik olarak de soru işaretleri doğuracağı açıkça dile getirilmişti.. Kadının insan haklarının en büyük güvencesi olan laik düzeni tehdit eden uygulamalar, aralıksız saldırılar devam ediyor.
Daha dün sabah Antakya Kaymakamlığı tarafından yayınlanan servislerde kız öğrencilerin ön koltuklara oturmasına engel olunmasına ilişkin garabet karar ile uyandık. Kız Çocukları okullara taşınmıyor. 4+4+4 eğitim sisteminin yol açtığı çocuk yaşta evlendirmeler görmezden geliniyor. Yeni Anayasa tartışmalarında, kadınlar hedef tahtasına konuluyor. Bakanlığın adından dahi “kadın” ibaresini kaldıran zihniyet, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayıyor. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, Çocuk taciz, tecavüz ve ölümleri, Kadın Hakları, Çocuk Hakları, Anayasa ve Medeni Kanunu yok sayıyor” dedi.
CEDAW’A SAHİP ÇIKIYORUZ
Cinsiyet eşitliğine yatırım yapmanın acil bir durum olduğunu vurgulayan Yahşi, sözlerine şöyle devam etti: “ Bunu yapmazsak, bize pahalıya mal olacak. Bu, BM Kadın’ın son amiral gemisi raporu Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nde İlerleme: Cinsiyet Anlık Görüntüsü 2024’ün yankılanan mesajıdır.
Birleşmiş Milletler tarafından 2015 yılında belirlenen ve tüm dünyadaki hükümetler tarafından onaylanan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak için belirlenen 2030 yılına yalnızca altı yıl kala, BM Kadın Birimi’nin yeni amiral gemisi raporu, toplumsal cinsiyet eşitliği eğilimlerini vurguluyor ve oyunun kurallarını değiştirebilecek altı eyleme işaret ediyor.
Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi’nden ve Uluslararası Hukuktan doğan taahhütlerin yerine getirilmesini ve yaşamın her alanında eşit hak – eşit temsilin ve gerçek demokrasinin yaşama geçirilmesi istiyoruz. İnsan hakları evrensel bildirgesi ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış bulunan kadının insan haklarını tanımak ve geliştirmek ve kadına yönelik şiddeti önlemek siyasi iktidarın sorumluluğundadır.
Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmeye göre; devlet toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamakla yükümlüdür!
Kadın-Erkek Eşitliği, Bir Demokrasi sorunudur. İnsan Hakları sorunudur. Eşitlik Mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi’nin (CEDAW) kabul edilmesinin 45. yıl dönümü kutlu olsun” dedi.