MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘Şarlatanlar kulübünün Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘Şarlatanlar kulübünün Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu teslimiyetçi şarlatanlar her devirde farklı farklı isim, unvan ve kılıkta ortaya çıksalar da, hamd olsun emellerine hiçbir zaman muvaffak olamamışlar, bundan sonra da olamayacaklardır.’ dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bartın’da ’14 Mayıs’ta Aziz Milletim Sıra Sende’ mitinginde konuştu. Bahçeli, Türkiye’nin Kızılelma’nın izinde olduğunu ve yeni bir Türk asrının kapısının açıldığını söyleyerek, ‘Cumhur İttifakı ümitleri kamçılamış, milli gelecek hedeflerini kanatlandırmıştır. Cumhur İttifakı’nın emsalsiz uzlaşmasıyla, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uyum ve geniş imkanlarıyla Türkiye, sorun yumağı haline gelen, kriz üreten, demokrasimize tehdit eden Parlamenter Sistemin prangalarından kurtulmuş ve ufku aydınlanmıştır. Bu başarı milletimizin başarısıdır. Millet hür iradesiyle, azim ve kararlılığıyla varlığına, birliğine ve gelecek ülkülerine sahip çıkmıştır. Cumhur İttifakı şartlar ne kadar ağır olsa da, devletin ve milletin bekasını esas almış, egemenlik ve güvenlik haklarımızı tehdit eden provokasyonlarla mücadele etmiş ve bunu da sürdürme inancıyla bezenmiştir. Cumhur İttifakı; şahlanışı, dünyaya vurulacak Türk mührünün müjdecisi, millî istiklâlin namusu, millî istikbâlin müdafaa ruhudur. Türkiye’yi bağımsız, demokratik, parlak ve müreffeh bir geleceğe kavuşturma azmi; Türk milletinin hainlere, işbirlikçilere gösterdiği millî tepkinin adı, ülkemizin kalkınmasının, milletimizin refah ve huzurunun güvencesi Cumhur İttifakı’dır. Bizim ittifakımız kutlu bir diriliş ve yükseliş seferberliğidir. Bizim ittifakımız, Türkiye Cumhuriyeti’nin beka ve birliğini sadakatle savunarak, 14 Mayıs 2023 tarihinde yeni bir demokrasi zaferi sonucunda Türkiye’yi ileriye taşıma mücadelesine kararlılıkla devam edecektir.’ ifadesinde bulundu.

’14 Mayıs’tan sonra eser ve hizmet siyaseti kesintiye uğramamalıdır’
6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinin merkez üssü olduğu ve geniş bir alanda yaygın kayıplara ve yıkımlara yol açan depremin son bir asrın en büyük felaketi olduğunu anımsatan Bahçeli, ‘Zillet ittifakı çarpıtıp her türlü karalamaya tevessül etse de, devletimiz bütün kurumlarıyla, bütün imkânlarıyla deprem anından itibaren bölgede arama kurtarma çalışmalarına başlamıştır. Kısa süre içinde binlerce vatandaşımız enkaz altından kurtarılmıştır. Ardından da beslenme ve barınma başta olmak üzere depremzede vatandaşlarımızın tüm ihtiyaçları karşılanmıştır. Kaybettiğimiz insanlarımızı geri getiremesek de devletimizin gücüyle yıkılanlar mutlaka yapılacak, eksikler giderilecek, nihayet bu badireden de güçlenerek çıkılacaktır. Nitekim ülkemiz ve milletimiz kutlu yolculuğuna devam edecektir. ’Yeni Yüzyıl, Yeni Türkiye, Yeni Hayat’ anlayışıyla hep birlikte huzurlu bir hayat kurulacak, buna ilişkin siyasî, sosyal ve ekonomik politikalar, yasal düzenlemeler ve mekanizmalar seri halde hayata geçirilecektir. Bartın geçtiğimiz aylarda aşırı yağış ve sel taşkınlarından dolayı da zor zamanlar geçirmiştir. Bunu biliyor, üstümüze ne düşüyorsa yeri ve zamanı gelince yapma iradesi gösteriyoruz. Deprem, yangın, hastalık, sel ve su taşkınlarında hayatlarını kaybetmiş kardeşlerimize, ayrıca 14 Ekim 2022 tarihinde Bartın’ın Amasra ilçesinde faaliyette olan bir maden ocağında yaşanan faciada hayatlarını kaybeden maden işçilerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Kömürünün karasından ekmeğini çıkaran kardeşlerimizin her zaman yanındayız, haklarını da sonuna kadar savunacağız. İnanıyorum ki, Cumhuriyet’in yeni yüzyılında, güçlü ve muktedir devleti hep birlikte inşa ve ihya edeceğiz. Gün yaralarımızı sarma günüdür. Gün acılarımızı paylaşma ve azaltma günüdür. Gün eksik ve gediklerimizi kapatma günüdür. Buna rağmen fırsatçılık yapanların kanında leke vardır. Felaketler üzerinden cepheleşme üretmeye çalışanlar insafsızdır, izansızdır, vicdansızdır. Maden felaketinden sel felaketine, yangın felaketinden deprem felaketine kadar maruz kaldığımız her acı milletimizin tamamını hüzne boğmuştur. Türkiye güçlü bir devlettir. Her sorunu çözecek kabiliyettedir. Her müşkülatın üzerinden Allah’ın izniyle gelinecektir. Yeter ki bir olalım, dayanışma içinde bulunalım. Yeter ki tek ses, teke nefes, tek yürek halinde mücadele edelim. Özellikle Kahramanmaraş merkezli depremden kısa süre sonra, güvenli konutların temelleri atılmış, 319 bini bir yılda bitirilmek üzere 650 bin konutun yapılarak hak sahiplerine teslimi kararlaştırılmıştır. Deprem bölgesinde ilk etapta 105 binden fazla konutun yapım süreci de başlamıştır. Bu tablo büyük bir diriliş hamlesidir. Yaparsa Cumhur İttifakı yapacaktır. Başarırsa Sayın Recep Tayyip Erdoğan başaracaktır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve Cumhur İttifakı’nın sözü sözdür, hiçbir insanımızı açıkta bırakmayacağız. Bugüne kadar her vaadimizi yaptık, her sözümüzü tuttuk, hiçbir insanımıza sırt çevirmedik, bundan sonra da çevirmeyeceğiz. Türkiye’nin önü açıktır, istikbal Türk milletinindir. 14 Mayıs’tan sonra eser ve hizmet siyaseti kesintiye uğramamalıdır.’ diye konuştu.

‘Cumhuriyet’e karşı çıkanlar manda ve himaye hayranlarıydı’
‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yarıda kalmamalıdır’ diyerek, sözlerini sürdüren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘Yazılan dış menşeli karanlık senaryolarda figüranlığa talip olan zillet partilerine Bartın’dan çığ gibi bir tepki gelmelidir. Anadolu topraklarındaki varlığımızın son 100 yıllık dönemi Cumhuriyet yönetimi altında geçmiştir. Ve yüzüncü yıla da çok şükür ulaşılmıştır. Cumhuriyet rejimi, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Cumhuriyet’in mümeyyiz vasfı millet egemenliğine dayanması, demokrasiyi sistem olarak benimsemesidir. Rejim ile hükümet sistemi arasındaki farkı çarpıtmak için kara propaganda yapanlar, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni devamlı surette hedef tahtasına koymuşlardır. ’Rejim değişti’ diyerek yaygara koparanlar iflah olmaz bir yalancılığa, inkar edilemez bir önyargı hastalığına yakalanan gafillerdir. Halbuki gerçekte yegane değişen yönetim sistemidir, bu da Cumhurun Cumhuriyetle kenetlenip kucaklaşmasıyla başarılmıştır. Rejim başka hükümet ve yönetim sistemi başkadır. Türkiye’de rejimin adı Cumhuriyet’tir, hükümet sisteminin adı da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Bu ikisini birbirine karıştıranların zihinleri fukara olduğu için akılları da ukaladır. 20’inci yüzyılın ilk çeyreğinde Cumhuriyet rejimini kuran büyük Türk milleti, 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde de milli ve tarihi emanetlerle uyumlu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmiştir. Cumhuriyetle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olağan dışı şartlarda milletimizin haklı ve meşru iradesiyle tecelli etmiştir. İkisi de milli bekanın, milli özlemlerin, milli hedeflerin icra ve ihata azmiyle perçinlenmiştir. Cumhuriyet’in ardında Çanakkale Zaferi’nin heybeti, Milli Mücadele’nin haşmeti varken; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ardında 15 Temmuz ihanet ve işgal hevesine karşı milletin kahramanca direnişi bulunmaktadır. Samimiyetle tutan, safiyetle okşayan müşfik ellerin değerini bilmeyenler, tekme üstüne tekme atan menfur ayaklara kapanmaktan özel haz alan teslimiyetçi şarlatanlardır. Bu şarlatanlar kulübünün Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bu teslimiyetçi şarlatanlar her devirde farklı farklı isim, unvan ve kılıkta ortaya çıksalar da, hamd olsun emellerine hiçbir zaman muvaffak olamamışlar, bundan sonra da olamayacaklardır. Cumhuriyet’e karşı çıkanlar manda ve himaye hayranlarıydı. Cumhuriyet’e karşı gelenler zulme boyun eğenler, bizden bir şey olmaz diyen korkaklardır. Bugün ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne itiraz edip ne idiğü muğlak ve muamma olan güçlendirilmiş Parlamenter Sistem peşinde koşanlar, 15 Temmuz’un rövanşını almak için hazırda bekleyen, FETÖ’nün ve PKK’nın dümen suyuna giren yozlaşmış siyasi partilerdir. Bunların sadece siyasetleri değil, vicdanları da emperyalistlerin kurşun askeri haline gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yönetim sisteminde muazzam bir reform, devlet hayatında muteber bir silkiniş, sonumuzu hazırlamak isteyen hainlere ve muhasım çevrelere unutamayacakları milli bir cevaptır. Cumhuriyet demokrasiyle çatısını örmüş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi demokrasiyle taçlanmıştır. Su aka aka yatağını bulmuştur. Dökülen şehit kanları heba edilmemiştir.’ ifadesinde bulundu.

‘Karşımızdaki zillet cephesi Türkiye’ye karşıdır’
Konuşmasında Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenen Bahçeli, ‘Sistem anarşisi çıkarmak için güç birliği yapanlar milletin iradesine tahammül edemeyen demokrasi muhalifleridir. Sistem krizine oynayan, suyu bulandırarak devleti ve milleti aciz düşürmek için fırsat kollayanlar Cumhuriyet’in birikim ve ana sütunlarını yıkmak amacında olan yabancı muhbirleridir. Kılıçdaroğlu Türkiye’de demokrasi olmadığını söylüyor.Gerçek demokrasiyi getireceklerini, Türkiye’yi barıştıracağını iddia ediyor. Kılıçdaroğlu yanına aldığı parti başkanları ve illerini bırakıp kaçak halde sağda solda nutuk atan malum belediye başkanlarıyla birlikte terörle mücadele edeceklerini ileri sürüyor. Terörist Demirtaş’ı serbest bırakacağım, diyen bir Cumhurbaşkanı adayı terörle mücadele değil, terörle müzakere ve mütarekeden başka hiçbir şey yapmaz, yapamaz. İhanet odağı HDP/PKK’nın desteğiyle adaylık pozu veren Kılıçdaroğlu özerklik emellerinin, bölücü hedeflerin ümididir. Cumhuriyet demokrasinin, demokrasi de Cumhuriyet’in güvencesi, bu iki değerin koruyucusu de aziz Türk milletidir. Karşımızdaki zillet cephesi Türkiye’ye karşıdır. FETÖ’cüleri, PKK’lıları serbest bırakacağını vaat eden Kılıçdaroğlu ve zillet partilerine haddini bildirmek için aziz milletim sıra sende. Terörist Demirtaş’a, Soros’çu Osman Kavala’ya avukatlık yapan Kılıçdaroğlu’nu tasfiye etmek için aziz milletim sıra sende. Sizlerin iradesiyle zalimin zulmü yanına kalmayacak, zilletin zararı yarına bırakılmayacaktır. Milletimin her ferdini Milliyetçi Hareket Partisi’yle Cumhur İttifakı’nın ahlaklı mücadelesine davet ediyorum.’ dedi.

‘Küresel komplolara karşı devletin safındayız’
Bahçeli, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: ‘Bizim için hiçbir siyasi hedef ve proje, Türkiye’nin egemen devlet vasfından, Türk milletinin var oluşundan, insanımızın huzur ve refah gayesinden daha önemli ve öncelikli değildir. Biz hainlere, eşkıyalara, canilere, sömürgecilere karşı helalin, şühedanın, gazilerimizin ve milletimizin yanındayız. Biz ekonomik teröristlere karşı ekmeğimizin, emeğimizin, alın terimizin tarafındayız. Biz, tek devletin, tek milletin, tek bayrağın, tek vatanın tarafındayız. Biz tam bağımsız ve güçlü Türkiye’den, büyük Türk milletinden tarafız.
İnancımıza göre feda edilecek, yok sayılacak, ihmaline göz yumulacak tek bir insanımız yoktur. Küresel komplolara karşı devletin safındayız. Biliniz ki, kararlılığınız dosta güven vermektedir. Haykırışlarınız, düşmana korku salmaktadır. Elbette başaracağız, hep birlikte başaracağız.’