Diyarbakır’da görülen Narin Güran davası ile ilgili değerlendirmelerde bulunan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, “Suçlular kimse onlarla alakalı gerekli cezalandırmalar, gerekli kararlar verilecek” dedi.
Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşmasını takip eden TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak en başından itibaren bu duruşmayı yakından takip ettiklerini söyledi. Yanık, “Henüz bir karar verilmediği için bizim üçüncü şahıslar olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonu olarak ayrıca zaten bir kanaat belirtmemiz doğru olmaz. Kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince maddi gerçeği ortaya çıkaracak olan mahkemedir. Ama şunu en başından itibaren süreci takip eden ve bugün de mahkemede bizzat gözlemleme şansı elde ettiğimiz için açık yüreklilikle söyleyebiliriz. Gerek soruşturma evresinde gerek şu anda yargılama evresinde delillerin tamamının toplanması maddi gerçeğe ulaşma noktasında bütün ilgili birimlerimiz ellerinden geleni yapmışlar. Mahkeme heyetimizin de dosyaya çok hakim olduğu, çok titizlikle hani ufak detayları dahi ortaya çıkarabilmek için elinden gelen çabayı ortaya koyduğunu görüyoruz. Ümit ediyoruz ki maddi gerçek ortaya çıkacak. Suçlular kimse onlarla alakalı gerekli cezalandırmalar, gerekli kararlar verilecek. Dolayısıyla bizim takdir edersiniz ki bu anlamda bir ihsası reyde bulunmamış şu aşamada çok yanlış olur. O yüzden bu konuda hem ben hem arkadaşlarım komisyon olarak son derece titizlik gösteriyor’’ diye konuştu.
’’85 milyon çok büyük farkındalık sergiledi’’
Kurumların, mahkemenin, yargı mensuplarının, kolluk güçlerinin geçmişte ve bugün yaptıkları çalışmalarla maddi gerçeğin ortaya çıkacağını suçluların ortaya çıkacağını ümit ettiklerini vurgulayan Yanık, şöyle devam etti:
’’Bütün kamuoyu olarak bütün Türkiye olarak bunu bekliyor ancak. Hem Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı olarak hem geçmişte çok uzun yıllar çocuk ve kadın hakları konusunda sivil toplum çalışmaları yapmış bir arkadaşınız olarak çok uzun yıllar, hukukçu olarak, meslek icra etmiş bir arkadaşınız olarak tabii bu süreçte şu izlenim yine bir izlenim olarak altını çizeceğim, tanıkların olayın tam ve açık bir biçimde ortaya çıkarılmasına katkıda bulunacağını düşündüğümüz bu izlenime sahip olduğumuz sanıkların bu noktada tanıklık yapmaktan ya da herhangi bir şekilde maddi gerçeği ortaya çıkarmak için yeterince katkıda bulunmamalarını toplum güvenliği açısından, kamu güvenliği açısından biraz üzüntüyle karşıladığımı ifade etmem gerekiyor. Öbür taraftan tabi 8 yaşında bir kız çocuğu kendisine son derece tanıdık bir ortamda, belki aile içinde belki dışında onu bilemiyoruz. Onu mahkemeden sonra öğreneceğiz. Ama şundan kesinlikle eminiz ki kendisine son derece tanıdık bir ortamda hayatını kaybetti. 20 güne yakın bir sürede maalesef cesedine ulaşmaya çalıştık. Dolayısıyla çocukların en güvende olması gereken, çocukların kendilerine en güvende hissettikleri hissetmeleri gereken ortamlarda bu tür elim olayların yaşanıyor olması da bizim açımızdan her bir bu toplumun iyiliğini, huzurunu, mutluluğunu, refahını çocuklarımızın iyiliğini mutluluğunu düşünen her bir birey için son derece üzüntü verici bir konudur. Sonuna kadar bu süreci bir gözlemci olarak, insan hakları komisyon olarak takip edeceğiz. Süreçle alakalı kamuoyu gibi biz de vicdanların rahatlaması, sorumluların cezalarını çekmesi kimse noktasında bu süreç tizlikle takip etmeye devam edeceğiz. Şunu görmek belki bu süreçte Narin kızımızı kaybettiğimiz süreçte hepimiz için bir teselli olabilir. Kamuoyu açısından, Türk milleti, Türkiye kamuoyu, 85 milyon Narin kaybolduğu haberi basında yer bulduktan itibaren cesedi bulununcaya kadar ve bugün de bu yargılamalar devamının da sorumluların ortaya çıkarılması cezalarını alması noktasında tam bir duyarlık, çok yüksek bir farkındalık sergiledi. Bu elim olayın belki teselli olacağımız tek tarafı bu olabilir. Çocuklarımıza yönelik tehditlerde, çocuklarımıza yönelik şiddet ve sair tehditlerde bu yüksek farkındalık bizim çocuklarımızı korurken, korumak isterken sığınacağımız en büyük güvence olacak.”