Çocuğun anne veya babasına karşı ilgisiz olmasının otizm belirtisi olabileceğini söyleyen Öğr.
Çocuğun anne veya babasına karşı ilgisiz olmasının otizm belirtisi olabileceğini söyleyen Öğr. Gör. Barış Tuncer, ebeveynlere önemli uyarılarda bulundu.
Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, Engelliler İçin Gölge Öğreticilik Programı öğretim elemanlarından Öğr. Gör. Barış Tuncer, otizm farkındalık günü çerçevesinde yaptığı açıklamada, çocuğun annesi veya babasına karşı ilgisiz olmasının otizm belirtisi olabileceğini söyledi. Otizmin erken çocukluk döneminde ortaya çıktığını ve bu çocukların mutlaka özel eğitim desteği almaları gerektiğini belirten Öğr. Gör. Tuncer, ‘Otizm genellikle ilk 3 yaşta başlayan ve yaşam boyu devam eden, bireyin çevresiyle sözel ve sözel olmayan biçimde iletişim kuramaması şeklinde tanımlayabileceğimiz gelişimsel bir bozukluktur’ dedi.
Ebeveynlerin özellikle erken çocukluk döneminde çocuklarını dikkatlice gözlemesi gerektiğini belirten Barış Tuncer, belirtileri şöyle sıraladı
‘Çocuğun göz teması kurmaması veya çok sınırlı göz kontağının olması, çocuğun gülümsememesi ve ebeveynin yüz ifadelerine yeterince tepki vermemesi, 12 aylık olduğu halde ismi söylendiğinde bakmaması ve tepki vermemesi, 16 aylık olduğu halde tek sözcük kullanarak konuşmanın başlamamış olması, Söylenenleri duymuyor gibi davranması, aşırı hareketli veya hareketsiz olma, çevresi ile ilgilenmeme, sarılma ve öpme gibi fiziksel temastan hoşlanmama, insanlarla iletişim yerine cansız nesnelerle ilgilenme, topluluk içerisinde yaşıtları ile diyalog kurmama, oyunlara katılmama, kendini çevreden izole etme, konuşmayı öğrense bile sürekli aynı kelimeleri tekrar etme, konuşmayı bir iletişim aracı olarak kullanmama, uygun olmayan cümleler kurma, kalıp gibi konuşma, konuşma biçiminin ve ses tonunun tekdüze olması, ilgisiz biçimde her şeye gülme ve kıkırdama, bazı nesnelere aşırı bağlanma, bir nesnenin bir parçasına takıntı geliştirme (örnek olarak devamlı arabanın tekerleği ile oynama), tekrarlayan bir davranışı (örnek olarak el çırpmak, zıplamak, kendi çevresinde dönmek, öne arkaya sallanmak, kanat çırpmak vb.) sürekli yapmak, normal çocuklar gibi hayal kurarak oyun oynamamak, arabaları dizmek, tekerini devamlı döndürmek, sürekli aynı oyunları oynamak, çoğunlukla yemek yeme bozuklukları göstermek, yapılan esprileri ve imaları algılayamamak, sosyal ortama girdiğinde aşırı korkma ve tepki verme, konuşmasının akranlarının gerisinde kalması veya garip bir şekilde konuşuyor olması, bazı eşyaları devamlı döndürmek, nesneleri büyük bir titizlik göstererek tekrar tekrar sıraya dizmek gibi sıra dışı davranışlarının olması, günlük yaşamdaki düzen ve rutin değişikliklerine alışılmadık biçimde aşırı tepki göstermesi. Düzen takıntısının olması, rutinlerinin bozulması halinde hırçınlaşma. Bu belirtilere dikkat edilmeli’
‘Dış dünyayla ilk iletişimi cansız nesnelerle kurmaktadırlar’
Ebeveynlerin gelişim dönemindeki çocukların davranışları hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini ifade eden Barış Tuncer, otizmli çocukların çevrelerine karşı ilgisiz olduğuna, çevrelerinde olan bitenin farkında değilmiş gibi göründüğüne dikkat çekti. Özellikle erken dönemde ilk dikkati çeken özelliklerinden biri otizmli çocukların anneye karşı kayıtsız olmaları olduğunun altını çizen Tuncer, ‘Annenin yaklaşması, uzaklaşması, sarılması, yabancıların varlığı gibi durumlara karşı tepki vermezler. Dış dünyayla ilk iletişimi cansız nesnelerle kurmaktadırlar. Canlılarla olan iletişim biçimleri de cansız bir nesne ile olan iletişimleri gibidir. Kolay göz teması kurmazlar. Duygusal tepkileri, ağlama, kızma, sevinme, çevrelerinde gelişen olaylarla alakalı değildir ve bu yüzden yersiz olarak algılanır. Otizmli çocukların çoğunlukla motor becerileri iyidir ve oturma, emekleme, yürüme ve el becerileri zamanında gelişmektedir. Çevrelerindeki insanları algılamıyormuş gibi bir izlenim veren ve insanlarla ilişki kuramayan otizmli bireyler, davranışları çevreden değil kendi iç dünyalarından gelen uyarıcılara göre belirlendiği için tuhaf, acayip olarak değerlendirilir’ diye konuştu.
Erken tanı ve özel eğitimle otizmli bireyler yaşama kazandırılabiliyor
Tuncer, günümüzde testler aracılığıyla otizmin erken dönemde teşhis edilebileceğini hatırlatarak, ‘Erken tanı ve uygun rehabilitasyon programı otizmli bireylerin yaşama kazandırılmasında çok önemlidir. Otizm tanısı olan çocukların eğitimine mümkün olduğu kadar erken başlanması çocuğun yetersizliğinin eğitsel boyutta aşılması için bir avantaj sağlamaktadır’ ifadelerini kullandı.
Çocuğun anne veya babasına karşı ilgisiz olmasının otizm belirtisi olabileceğini söyleyen Öğr. Gör. Barış Tuncer, ebeveynlere önemli uyarılarda bulundu.
Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, Engelliler İçin Gölge Öğreticilik Programı öğretim elemanlarından Öğr. Gör. Barış Tuncer, otizm farkındalık günü çerçevesinde yaptığı açıklamada, çocuğun annesi veya babasına karşı ilgisiz olmasının otizm belirtisi olabileceğini söyledi. Otizmin erken çocukluk döneminde ortaya çıktığını ve bu çocukların mutlaka özel eğitim desteği almaları gerektiğini belirten Öğr. Gör. Tuncer, ‘Otizm genellikle ilk 3 yaşta başlayan ve yaşam boyu devam eden, bireyin çevresiyle sözel ve sözel olmayan biçimde iletişim kuramaması şeklinde tanımlayabileceğimiz gelişimsel bir bozukluktur’ dedi.
Ebeveynlerin özellikle erken çocukluk döneminde çocuklarını dikkatlice gözlemesi gerektiğini belirten Barış Tuncer, belirtileri şöyle sıraladı
‘Çocuğun göz teması kurmaması veya çok sınırlı göz kontağının olması, çocuğun gülümsememesi ve ebeveynin yüz ifadelerine yeterince tepki vermemesi, 12 aylık olduğu halde ismi söylendiğinde bakmaması ve tepki vermemesi, 16 aylık olduğu halde tek sözcük kullanarak konuşmanın başlamamış olması, Söylenenleri duymuyor gibi davranması, aşırı hareketli veya hareketsiz olma, çevresi ile ilgilenmeme, sarılma ve öpme gibi fiziksel temastan hoşlanmama, insanlarla iletişim yerine cansız nesnelerle ilgilenme, topluluk içerisinde yaşıtları ile diyalog kurmama, oyunlara katılmama, kendini çevreden izole etme, konuşmayı öğrense bile sürekli aynı kelimeleri tekrar etme, konuşmayı bir iletişim aracı olarak kullanmama, uygun olmayan cümleler kurma, kalıp gibi konuşma, konuşma biçiminin ve ses tonunun tekdüze olması, ilgisiz biçimde her şeye gülme ve kıkırdama, bazı nesnelere aşırı bağlanma, bir nesnenin bir parçasına takıntı geliştirme (örnek olarak devamlı arabanın tekerleği ile oynama), tekrarlayan bir davranışı (örnek olarak el çırpmak, zıplamak, kendi çevresinde dönmek, öne arkaya sallanmak, kanat çırpmak vb.) sürekli yapmak, normal çocuklar gibi hayal kurarak oyun oynamamak, arabaları dizmek, tekerini devamlı döndürmek, sürekli aynı oyunları oynamak, çoğunlukla yemek yeme bozuklukları göstermek, yapılan esprileri ve imaları algılayamamak, sosyal ortama girdiğinde aşırı korkma ve tepki verme, konuşmasının akranlarının gerisinde kalması veya garip bir şekilde konuşuyor olması, bazı eşyaları devamlı döndürmek, nesneleri büyük bir titizlik göstererek tekrar tekrar sıraya dizmek gibi sıra dışı davranışlarının olması, günlük yaşamdaki düzen ve rutin değişikliklerine alışılmadık biçimde aşırı tepki göstermesi. Düzen takıntısının olması, rutinlerinin bozulması halinde hırçınlaşma. Bu belirtilere dikkat edilmeli’
‘Dış dünyayla ilk iletişimi cansız nesnelerle kurmaktadırlar’
Ebeveynlerin gelişim dönemindeki çocukların davranışları hakkında bilgi sahibi olması gerektiğini ifade eden Barış Tuncer, otizmli çocukların çevrelerine karşı ilgisiz olduğuna, çevrelerinde olan bitenin farkında değilmiş gibi göründüğüne dikkat çekti. Özellikle erken dönemde ilk dikkati çeken özelliklerinden biri otizmli çocukların anneye karşı kayıtsız olmaları olduğunun altını çizen Tuncer, ‘Annenin yaklaşması, uzaklaşması, sarılması, yabancıların varlığı gibi durumlara karşı tepki vermezler. Dış dünyayla ilk iletişimi cansız nesnelerle kurmaktadırlar. Canlılarla olan iletişim biçimleri de cansız bir nesne ile olan iletişimleri gibidir. Kolay göz teması kurmazlar. Duygusal tepkileri, ağlama, kızma, sevinme, çevrelerinde gelişen olaylarla alakalı değildir ve bu yüzden yersiz olarak algılanır. Otizmli çocukların çoğunlukla motor becerileri iyidir ve oturma, emekleme, yürüme ve el becerileri zamanında gelişmektedir. Çevrelerindeki insanları algılamıyormuş gibi bir izlenim veren ve insanlarla ilişki kuramayan otizmli bireyler, davranışları çevreden değil kendi iç dünyalarından gelen uyarıcılara göre belirlendiği için tuhaf, acayip olarak değerlendirilir’ diye konuştu.
Erken tanı ve özel eğitimle otizmli bireyler yaşama kazandırılabiliyor
Tuncer, günümüzde testler aracılığıyla otizmin erken dönemde teşhis edilebileceğini hatırlatarak, ‘Erken tanı ve uygun rehabilitasyon programı otizmli bireylerin yaşama kazandırılmasında çok önemlidir. Otizm tanısı olan çocukların eğitimine mümkün olduğu kadar erken başlanması çocuğun yetersizliğinin eğitsel boyutta aşılması için bir avantaj sağlamaktadır’ ifadelerini kullandı.