Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Kanserle savaşta yeni strateji: Hedefleyici tedavi yöntemleri

Onkoloji Bölümü Öğr. Üyesi

Onkoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Fatih Köse, kanser tedavisinde hedefleyici tedavi yöntemlerinin uygulandığını ve daha fazla başarı sağlandığını söyledi.

Hedefleyici tedavinin normal insanın geninden daha farklı olarak insanın içindeki kanserin genindeki ek değişiklikleri hedefleyen bir yöntem olduğuna dikkat çeken Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi İç Hastalıkları Ana Bilimdalı Tıbbi Onkoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Fatih Köse konuyla ilgili bilgiler verdi.

Yaklaşık 15 yıl önce onkoloji hastalarının çoğunlukla stetostik kemoterapi ile tedavi olduğunu söyleyen Köse, “Son dönemlerdeki ciddi teknolojik gelişmelerle birlikte insanın gen haritası oluşturuldu. İnsanın DNA’sındaki bütün nükleotitler tek tek incelendikten sonra 14 tane kanser grubu seçilerek, kanserlerin gen haritası çıkarıldı. Bu kanserlerin gen haritasının normal insanların gen haritasından farklı olduğu anlaşıldı. Bu farklılık da kanserleri daha iyi tanımaya ve farklılıklar üzerinden kanseri tedavi etmeye yöneltti. Bu tedaviler halk arasında akıllı tedavi olarak bilinen hedefleyici tedavi yöntemleridir. Kanserin kendine has bazı değişikliklerini elimizdeki teknolojik gelişmeler sayesinde tespit edebiliyoruz. Merkezimizde hem patoloji bölümümüz hem de genetik bölümümüz insan geniyle kanser genini karşılaştırıp kanser genindeki farklılıkları tespit eden çok önemli çalışmalar yapıyor. Ortaya koyduğumuz hedefin tespiti için gen incelemesi şart. Gen incelemesi de patolojik incelemeye göre daha derin bir incelemeyi gerektirir. Kanser genindeki farklılıkları tespit ederek, bunlara yönelik yaptığımız tedavilere de akıllı tedavi yani hedefleyici tedavi diyoruz’’ dedi.

Akıllı ilaç, her evrede kullanılabiliyor

Akıllı ilaç tedavisinin kullanımının kanserin çeşitliliğine göre değişebildiğini belirten Prof. Dr. Fatih Köse, “Hastanın durumuna göre de her evrede kullanılabiliyor. Hemen her tür kanserin tedavisinde kullanılabilse de tedavi protokolünün içine girmediği bazı kanserler var diyebiliriz. Günlük pratiğimizde gördüğümüz her 10 hastanın üç veya dördünün akıllı tedavi için uygun olduğunu söylemek yanlış olmaz. Örneğin, ilerlemiş kolon kanserinde akıllı tedavi kullanma ihtimali yüzde yüz fakat akciğer kanseri olan bir hastada akıllı tedavi kullanma ihtimalimiz yaklaşık yüzde otuz beş. Küçük hücreli akciğer kanserinde veya beyin kanserinde, beyin tümöründe bu oran neredeyse sıfıra yakın. Bazı kanserlerde ise biz hedefi buluyoruz fakat henüz o hedefi hedefleyecek tedavi üretilmemiş veya geliştirilmemiş olabiliyor. Önümüzdeki dönemde geliştirilecek olabiliyor veya gelişim aşamasında olabiliyor. Başkent Üniversitesi olarak bu durumlarda onkoloji merkezimizde yeni tedavileri kullanmak için bakanlık onaylı klinik çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmalar sayesinde hastalar akıllı ilaçlara çok daha erken ulaşabiliyorlar’’ diye konuştu.

Kanser ilaçlarının etkinliğinin yaşam süresini uzatmasıyla ölçüldüğüne vurgu yapan Prof. Dr. Köse; “Hem hastanın genel sağ kalımını daha fazla uzattığı hem de yan etkileri daha iyi yönetilebilir ve kemoterapilere göre hastanın daha kabul edebileceği yan etkiler olduğu için hedefleyici tedavi, uygun hastalarda kullanmak istediğimiz bir tedavi yönetimidir’’ dedi.

Köse, temel olarak kanserde kullanılan ilaçların vücutta çok çoğalan hücrelere zarar vererek etki ettiğini belirterek, “Çünkü bizim hedeflediğimiz kısım kanserin çoğalma dürtüsü. Kanserin çoğalmasını durdurmak için verdiğimiz ilaçlar normal vücutta hızlı çoğalan hücrelerin de çoğalma dürtüsünü durdurabiliyor. Bu da vücutta hızlı çoğalan hücrelerin daha fazla yan etki görmesini gerektiriyor. Hedefleyici bu tedavilerin ya da akıllı ilaç tedavilerinin en fazla görülen yan etkileri ishal, ciltte renk değişiklikleri, ağız içerisinde yararlar daha nadir olarak da yine kemoterapilere benzer bir şekilde kemik iliği, karaciğer, böbrek ve akciğer fonksiyonlarının bozulabilmesi olabiliyor. Temel olarak akıllı tedavilerin orta ve hafif yan etkileri kemoterapiye göre daha az olsa da hayatı tehdit edici yani kalıcı sakatlık bırakıcı ve ölüme sebebiyet verici yan etkileri kemoterapilerle aynı ve çok dikkatli bir takip gerektirir. Akıllı ilaç tedavilerinden biri diğerine hiç benzemeyebiliyor, çeşitleri birbirinden çok farklı olabiliyor. Bu sebeple mutlaka deneyimli hekimler tarafından takip edilmesi gerekiyor çünkü bu ilaçlarda yan etki yönetimi oldukça önemli’’ şeklinde konuştu.