İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Fatih Çollak’ın konuşmacı olduğu konferans, Karesi Merkez Kur’an Kursu öğrencilerinden Selahattin Harmanda’nın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Karesi ve Altıeylül din görevlilerinin katılımıyla gerçekleşen konferansın açılış konuşmasını yapan İl Müftüsü Ramazan Topcan; ‘’Birbirimize yar olalım, birbirimize yardımcı olalım. Mihrabında bulunduğumuz Camilerin hakkını verebilmek için gayret edelim kardeşlerim. Biz ilim adamı olmak zorundayız, amel adamı olmak zorundayız. Vicdanlarınıza hitap etmek istiyorum, Kuran’ı- Kerim’in sadece müzikal yönünü ön plana çıkarıp, mana ve ruh dünyasını göz ardı etmek bizim dünya kötülüklerimizi engelleyemez, bizi cennete namzet hale dönüştüremez. Okunuşuyla etkilendiğimiz bu ilahi lafız karşısında hiç şüphesiz sırtımızda olan yükün ağırlığını bir kere daha hissedebilme idrakinde olmalıyız.’’ dedi.
Daha sonra konferans sunumunu yapmak üzere kürsüye gelen Dr. Fatih Çollak, konuşmalarında Kur’an, mihrap hizmeti ve din görevlilerinin toplumdaki önemine vurgu yaptı.
Tecrübelerini aktardığı konuşmasında, diyanet görevlilerinin din adamı olduklarını, bunun sorumluluğunu her yerde taşımaları gerektiğini belirten Dr. Fatih Çollak; ‘’Biz, Kur’an hizmetindeyiz. Biz, mihrap hizmetindeyiz. Biri diğerinden asla ayrı bir durum olamaz. Allah Resulü (aleyhisselatü vesselam) ‘Ben muallim olarak gönderildim’ diyor. ‘Ben bir camiye imam olarak gönderildim’ demiyor. Kur’an hizmeti muallimliği, başlı başına bir meslek, başlı başına bir hizmettir. Camiye gidip Fatiha’yı ve 3-5 sureyi okuyup namaza gidip gelen imam veya müezzin, mesuliyetten kurtulmaz ve hiçbir şey yapmış olmaz. Cemaatle hemhal olmalı, cemaate namaz içinde ve namaz dışında bir şeyler verebilmenin gayretinde, gençlerimizden kadınlarımıza toplumun her kesimini kucaklayacak şekilde sosyal aktiviteler içerisinde bulunmalıdır. Din adamı, örnek insandır.” dedi.
Konferansın sonunda Kur’an-ı Kerim okuyuşlarındaki hatalar üzerinde dikkatleri çeken, Dr. Fatih Çollak’ın konuşmalarının Kur’an-ı Kerim tilavetiyle sona erdi.
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Fatih Çollak’ın konuşmacı olduğu konferans, Karesi Merkez Kur’an Kursu öğrencilerinden Selahattin Harmanda’nın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Karesi ve Altıeylül din görevlilerinin katılımıyla gerçekleşen konferansın açılış konuşmasını yapan İl Müftüsü Ramazan Topcan; ‘’Birbirimize yar olalım, birbirimize yardımcı olalım. Mihrabında bulunduğumuz Camilerin hakkını verebilmek için gayret edelim kardeşlerim. Biz ilim adamı olmak zorundayız, amel adamı olmak zorundayız. Vicdanlarınıza hitap etmek istiyorum, Kuran’ı- Kerim’in sadece müzikal yönünü ön plana çıkarıp, mana ve ruh dünyasını göz ardı etmek bizim dünya kötülüklerimizi engelleyemez, bizi cennete namzet hale dönüştüremez. Okunuşuyla etkilendiğimiz bu ilahi lafız karşısında hiç şüphesiz sırtımızda olan yükün ağırlığını bir kere daha hissedebilme idrakinde olmalıyız.’’ dedi.
Daha sonra konferans sunumunu yapmak üzere kürsüye gelen Dr. Fatih Çollak, konuşmalarında Kur’an, mihrap hizmeti ve din görevlilerinin toplumdaki önemine vurgu yaptı.
Tecrübelerini aktardığı konuşmasında, diyanet görevlilerinin din adamı olduklarını, bunun sorumluluğunu her yerde taşımaları gerektiğini belirten Dr. Fatih Çollak; ‘’Biz, Kur’an hizmetindeyiz. Biz, mihrap hizmetindeyiz. Biri diğerinden asla ayrı bir durum olamaz. Allah Resulü (aleyhisselatü vesselam) ‘Ben muallim olarak gönderildim’ diyor. ‘Ben bir camiye imam olarak gönderildim’ demiyor. Kur’an hizmeti muallimliği, başlı başına bir meslek, başlı başına bir hizmettir. Camiye gidip Fatiha’yı ve 3-5 sureyi okuyup namaza gidip gelen imam veya müezzin, mesuliyetten kurtulmaz ve hiçbir şey yapmış olmaz. Cemaatle hemhal olmalı, cemaate namaz içinde ve namaz dışında bir şeyler verebilmenin gayretinde, gençlerimizden kadınlarımıza toplumun her kesimini kucaklayacak şekilde sosyal aktiviteler içerisinde bulunmalıdır. Din adamı, örnek insandır.” dedi.
Konferansın sonunda Kur’an-ı Kerim okuyuşlarındaki hatalar üzerinde dikkatleri çeken, Dr. Fatih Çollak’ın konuşmalarının Kur’an-ı Kerim tilavetiyle sona erdi.