26 Ocak 2025 Pazar gününü Pazartesiye bağlayan gece, Peygamberimiz Hz. Muhammet’in (s.a.v.) mucizevi bir yolculukla Cenab-ı Hakkın huzuruna kabul edildiği Miraç Gecesi’ni inşallah yeniden idrak edeceğiz.
İsrâ gece “yolculuğu yapmak” demektir. Terim olarak, Yüce Allah’ın takdiriyle Hz. Muhammet’in bir gece Mekke’deki Mescid-i Harâm’dan – çevresi mübarek kılınan- Mescid-i Aksâ’ya götürülmesini ifade eder. Miraç ise, “yukarı çıkmak, yükselmek, yukarı çıkma, yükselme vasıtası” demektir. Terim olarak ise, niteliği Sahîh Sünnet tarafından bildirilen, Hz. Muhammet’in (s.a.v.) İlahî Huzur’a kabulünü ifade eder.
Miracın gerçekleştiği hususunda, Ehl-i Sünnet âlimleri arasında görüş birliği vardır. Rivâyetlerin bütünü göz önüne alınarak değerlendirildiğinde, isrâ ve mi’racın aynı gecede gerçekleştiği ve Hz. Peygamber’in (a.s.) ilk önce Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya götürüldüğü anlaşılır.
Miraç, bir yünüyle Rabbe vuslat, bir yönüyle de Rabbin yasakladığı şeyleri terk ediştir. Miraç biz müminler için müjdeler ve hediyeler manzumesidir. Hz. Muhammet (s.a.v.), Miraç’tan ümmetine üç büyük hediyeyle dönmüştür.
Miraç hediyelerinden ilki ümmet-i Muhammed’den Allah’a ortak koşmayanların günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesidir.
İkincisi, Peygamberimizin “Gözümün nuru” dediği beş vakit namazdır. Namaz müminin miracıdır.
Üçüncü hediyesi ise, “Âmenerrasulü” diye başlayan Bakara suresinin son iki ayetidir.
Miraç, fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, kulun Allah’a yükselişidir. Müslümanlar bu yükselişi yüce Allah’ın razı olacağı bir hayatı yaşayarak gerçekleştirirler. Miraç, aslında insanın kendi iç dünyasına yapması gereken bir yolculuktur. Her yıl gelen Miraçla önce inancımızı, sonra Rabbimize bağlılığımızı, samimiyetimizi, amellerimizi yeniler, riya, kibir, samimiyetsizlik ve ikiyüzlülüğe karşı dindarlığımızı gözden geçiririz.
Miraç, zamanın ve mekânın yegâne sahibi olan Yüce Allah’ın birliğine, büyüklüğüne ve sonsuzluğuna şahitlik etmektir.
Namaz bizim miracımızdır. Namaz bizim dirilişimizdir. Namaz bizim kurtuluşumuzdur. Bizler namazla arınır, her türlü kötülükten korunur, mescitlerde buluşuruz. Vaktinde kıldığımız namazlarımız, en hayırlı amellerimizdir. Namazla kendi miracımızı gerçekleştirmeye çalışırız.
Peygamberimizin Miracı hem kendisi, hem de ashabı için büyük bir imtihandı. Her Miraç Kandili bizim için de bir imtihandır. Bu imtihan “Kültür Müslümanlığı” ile ( kandil simitleri, tebrik mailleri, telefon kutlamaları, mevlit programları… vb.) kazanılamaz.
Bizim Miracımız; nefsimizin esaretinden sıyrılarak, ruhumuzun gıdası olan Allah sevgisi ile buyruklarını yaşamaya yükselişin adıdır. Bizim miracımız Yüce Rabbimizin bizim hayrımız için yasakladığı her şeyden uzak durma bilincine yükselişimizdir. Bizim miracımız, sevgili Peygamberimizin güzel ahlakı ile ahlaklanma çabalarımızdır.
Bizim Miracımız; tembellik, pısırıklık, geri kalmışlıktan sıyrılarak, dostlarımıza güven düşmanlarımıza korku salan bir konuma yükselmektir.
Bizim Miracımız; Müslümanlar olarak aramızdaki ayrılık, bölünüp parçalanmışlık görüntüsünü ortadan kaldırıp birlik ve dirliğimizi sağlamak ve bize düşman olanların karşısında dimdik durmaktır.
Bizim Miracımız; bugün başta Kudüs ve Filistin olmak üzere dünyanın neresinde mazlum bir Müslüman varsa elinden tutup onu zalimlerin elinden kurtarmaktır.
Bizim Miracımız; İslam Âlemi olarak içerisine sürüklendiğimiz fitne, fesat, haset, gıybet ve dedikodulardan sıyrılıp İslam kardeşliğinin öngördüğü sevgi, saygı ve hoşgörü zırhlarını kuşanmaktır.
Bizim Miracımız; insanlık tarihinde sürekli devam eden tevhit-şirk mücadelesinde tevhit inancını bozan şirkin bütün çeşitlerini elimizin tersi ile bir kenara itip, tevhidi yeryüzünde hâkim kılmaktır.
Bizim Miracımız; namaz delilince Cuma’dan Cuma’yı anlamak değil, ezan seslerini duymamazlıktan gelmek, dudak büküp geçmek değil, namazı müminin miracı olarak kabul etmektir.
Bizim Miracımız tevhit ilkemizi pekiştirmektir.
Tevhit; en kısa ifadesiyle “Lâilahe illallah: Allah’tan başka ilah yoktur” demek ve bu inancın gereklerini yapmaktır. Tevhide ulaşmanın yolu, insanın öncelikle sâhip olduğu yanlış inançlardan kurtulmasıdır.
Kelime-i tevhitte “lâ” yani Allah’tan başka tüm ilahların nefyedilmesi ( yok sayılarak uzaklaştırılması ) gerçek tevhide erişmenin ilk şartı olarak zikredilmiştir. Bunun için Hz. Muhammet (s.a.v.) Risâlet vazifesine bu noktadan başlamıştır. Bütün bâtıl inançlar ve ilahlar reddedildikten sonra o boşluk “illallâh” ile doldurulmuştur.
Yüce Allah’a inanılsa bile, onunla birlikte başka ilahlara da inanmak şirktir.
Şirk, tevhidin zıddıdır.
Şirk, en büyük günahtır.
Şirk, kişinin hem kendisi, hem de yüce Allah’a karı işlediği bir zulümdür.
İnsanlığın inanç tarihine bakıldığında iman-küfür mücadelesinin yanında tevhit-şirk mücadelesinin ağırlık kazandığı görülür.
Tevhit inancını bozan şirkin ortaya çıkmasına neden olan sebepler ve şirkin farklı görünümleri bu sebeple büyük önem arz etmektedir.
Kur’an-ı Kerimin sebeplerini ve çeşitlerini ana ilkeleri ile açıkladığı şirkin detaylarını, sevgili Peygamberimiz bizlere bildirmiş ve bu konuda çetin bir mücadele örneği vermiştir.
Kendisiyle mücadelenin kıyamete kadar süreceği şirkin veya şirk çağrıştıran duygu, düşünce ve davranışların Müslümanlar tarafından çok iyi bilinerek gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
İslam tevhit dinidir. Eğer tevhit bilinci zihinlere iyice yerleştirilemez ise fert ve toplumların her an şirk bataklığına sürüklenmeleri muhtemeldir.
Kur’an-ı Kerîm’de insanlar, tevhide, yani Allah’ı birlemeye davet edilmişler, zatında, sıfat ve fiillerinde, Ulûhiyet ve Rubûbiyette başkalarını yüce Allah’a ortak kılmaktan men edilmişlerdir.
Miraç Kandili vesilesiyle Rabbimize, kendimize ve çevremize karşı sorumluluklarımızı bir kez daha gözden geçirelim. Unutmayalım ki, bugün biz müminlere düşen Hz. Ebu Bekir misali, Allah’ın emir ve yasakları karşısında her daim sadakatle, teslimiyetle asil bir duruş sergilemektir. Bu sadakat ve teslimiyeti gösteremeyenler, miracın anlamı, ruhu ve kazanımlarından mahrum kalacaklardır.
Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin ve tüm İslam âleminin Miraç Gecesini tebrik ediyor; bu mübarek gecenin, İslam dünyasının ve tüm insanlığın içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
YORUMLAR