İçerisinde pek çok sembol, anlam ve değer taşıyan kurban ibadeti sadakatin, Allah’a itaat ve teslimiyetin göstergesidir. Müminler her Kurban Bayramı’nda yüce Allah’a bağlılıklarını kurban ibadetiyle gösterirler. Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil’in Cenâb-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu göstermiş olurlar. Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda kurbanın rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine, malını Allah rızâsı için harcama alışkanlığını kazandırır, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma kültürünü geliştirir, zenginleri cimrilik hastalığından ve dünya malına aşırı düşkünlükten kurtarır. Fakirlerin de Allah’a şükretmesine, dünya nimetlerinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendilerini kurtarmasına ve kendilerini toplumunun birer üyesi olarak hissetmelerine vesile olur.

Bu yazımda kurbanla ilgili sıkça sorulan birkaç sorunun cevabını vereceğim.

Kimler kurban kesmekle yükümlüdür?

Kurban kesmek, akıllı, buluğ çağına ermiş, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına (nisap) sahip ve yolcu olmayan Müslüman’ın yerine getirmesi gereken bir ibadettir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan  başka 80.18 gram altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir. Zekatta olduğu gibi bu malların artıcı özelliğe sahip olmaları, para ve malların üzerinden bir yıl geçmesi şart değildir. Kurban bayramı günlerinde dinen zengin sayılan akıllı, buluğ çağına ermiş, Müslümanların ( kadın-erkek ayrı ayrı )kurban kesmeleri gerekir.

Kurban edilecek hayvanlar hangi nitelikleri taşımalıdır?

Kurban edilecek hayvanın, sığırlarda iki yaşını, koyunlarda altı ayını, keçilerde bir yaşını doldurmuş ve sağlıklı olması gerekir. Kötürüm derecesinde hasta, çok  zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memelerinin yarısı kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz. Ancak, hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, hafif topal (kesileceği yere gidemeyecek derecede topal olan hayvanlar kurban edilemez ) hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, memelerinin yarıdan daha azının olmaması, kurban edilmesine engel değildir.

Ailede zengin olan karı-kocadan her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi gerekir mi? Evde aile reisinin kurban kesmesi ile zengin olan öteki aile fertlerinden kurban vecibesi düşer mi?

İbadetlerde sorumluluk ve bu sorumluluğun bir neticesi olan ceza ve mükâfat da bireyseldir. İslam dininde aile fertleri arasında mal ayrılığı esası vardır. Bir aile içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı ayrı ayrı belirlenmişse kendilerine aittir. Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin çocuklardan kimin borcu ve temel ihtiyaçları dışında 80.18 gram altını veya bu miktar altın değerinde parası veya artıcı olmasa bile bu değere ulaşan fazla malı ve eşyası varsa, o kimse zengin sayılır. Bu şartlara göre aile fertlerinden dinen zengin sayılan her biri, fıtır sadakası vermekle mükellef oldukları gibi, kurban bayramında da Hanefîlere göre kurban kesmekle yükümlüdürler.  Şâfiî mezhebine göre ise, aileden birisinin kurban kesmesi ile hepsi için sünnet yerine gelmiş olur.

Kişiler bir araya gelerek Hz. Peygamber adına kurban kesebilirler mi?

Dinimizde insanların bir grup oluşturarak aralarında para toplayıp Hz. Peygamber (s.a.s.) adına kurban kesmeleri şeklinde bir uygulama yoktur. Bunun, yapılması gereken bir ibadet gibi görülmesi de caiz değildir. Çünkü Allah ve Resûlü’nden nakledilmeyen bir uygulamayı ibadet gibi telakki etmek ve ona dinîlik vasfı vermek bid’attir. Her bid’at de Hz. Peygamberin(s.a.s.) nitelemesiyle dalalettir.

Hz. Ali’den rivayet edilen “Resûlullah(s.a.s.) (sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum.” şeklindeki haber, bu uygulamaya delil olamaz. Çünkü Hz. Ali, kurbanı kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamber’in(s.a.s.) kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Dolayısıyla bu hadis, eğer vasiyeti yoksa ölü adına kurban kesileceğine delalet etmez. Ayrıca küçük miktarlarla çok kişiden  para toplanıp bir kurbanlık alınması ve bunun kesilmesi uygulamasında o kurbanlığın mülkiyeti ve kimin adına kesildiği  sorunu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu şekilde kurban kesilmiş olmayıp sadece et dağıtılmış olur. Diğer taraftan bu tür uygulamaların Hz. Peygamber’in (s.a.s.) manevî şahsiyetini istismar etmeye ve aslında başka amaçlarla   para toplamaya vesile kılınabileceği de göz ardı edilmemelidir.

Yolcunun kurban kesmesi gerekir mi?

Yolcu (seferî), kurban kesmekle mükellef değildir. Ancak kesmesi hâlinde sevabını kazanır. Kişi, kurbanını ikamet ettiği yerde kesebileceği gibi, bayram dolayısıyla veya başka bir sebeple gitmiş olduğu yerde de kesebilir.

Seferî olması, kurban kesmesine ve kestiği kurbanın makbul olmasına engel değildir. Seferî iken kurban kesenler; bayram günleri içinde memleketlerine dönerlerse, yeniden kurban kesmeleri gerekmez. Kurban bayramının başında mukim iken kurban kesmeden bayram günlerinde sefere çıkana da vacip olmaz. Sefer hâlinde iken kurban kesmeyip de bayram günlerinde memleketlerine dönenlerin ise kurban kesmeleri gerekir.

Kurban Bayramı günü kurban kesmeden bir şey yemek veya içmek günah mıdır?

Zilhicce ayının 10. günü kurban bayramının ilk günüdür. Kurban bayramında oruç tutulmaz. Ancak imsaktan itibaren bir şey yemeyip o günün ilk yemeğini kurban etinden yemek müstehaptır. Fakat bu, kendi evinde kurban kesebilen insanlar içindir. Zamanımızda toplu kesim yerlerinde kurban kestiren bazı Müslümanlara, akşama kadar ancak sıra gelmekte, hatta ertesi güne kalmaktadırlar. Bu durumda söz konusu insanların aç kalıp oruçlu imiş gibi durmaları uygun değildir.

Kurban kesmek yerine sadaka vermekle bu ibadet yerine getirilmiş olur mu?

Kurban ibadeti ancak kurban olacak hayvanın usûlüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilebilir. Bedelini infak etmek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Zira hayvanın kesilmesi bu ibadetin en önemli şartıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban bayramında, Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu ifade etmiştir.

Allah Teâla’nın rızasını kazanmak niyetiyle, karşılıksız olarak fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak Müslümanların önemli vazifelerinden biridir. Zaruret derecesinde ihtiyaç içerisinde bulunan kimseye yardım etmek dinimizde farz kabul edilmiştir. Ancak, bu iki ibadetin birbirinin alternatifi olarak sunulması doğru değildir. Bu sebeple hayvanı kesmeden sadaka olarak bir kişiye vermek kurban yerine geçmez. Aynı şekilde kurban bedelini de yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti yapılmış olmaz.

 

 

 

Kesilen kurbanın kanından bir miktar alına sürülmesi dinimizce uygun mudur?

Kesilen kurbanın kanının alına sürülmesinin dinle hiçbir ilgisi yoktur. Güvenilir kaynakların hiçbirinde böyle bir bilgi mevcut değildir. Halkımız arasında yaygın olan bu uygulamanın başka kültürlerden girdiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla terk edilmesi gerekir.

Kurban kestikten sonra namaz kılmak gerekir mi?

Esas olarak kurban namazı diye bir namaz yoktur. Bu namazın dinî bir gereklilik olduğu inancı veya kanaati yanlıştır. Ancak kişi nafile namaz kılınması mekruh olmayan bir vakitte, sebepli veya sebepsiz dilediği kadar nafile namaz kılabilir. Kurban kesen kişi de böyle bir ibadeti yapma imkânına kavuştuğu için Allah’ın verdiği nimete şükür olarak iki rekât nafile namaz kılabilir. Kılınırsa güzel olur.

Fahri SAĞLIK

Karesi Müftüsü