İslam insana, hayatında olduğu gibi, vefatından sonra da büyük değer vermiş bu nedenle ölen kimsenin kötülüklerini, ayıplarını, suçlarını araştırmayı, hakkında dedikodu yapmayı, arkasından kötü sözler söylemeyi uygun görmemiştir.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Nebevide ölülerin arkasından konuşulmaz diye açık bir yasaklama yoktur. Yüce Dinimiz ister diri, ister ölü olsun bir Müslümanın arkasından konuşma ile ilgili olarak her yerde, her zaman ve herkes için geçerli olan bir ilke belirlemiştir ki o da şudur: “ arkasından konuşulan kişi hayırla anılacak, iyiliği konuşulacaktır.” Bu genel kuralın bazı istisnaları vardır elbette.
Ölülerin arkasından konuşma ile ilgili sevgili Peygamberimiz; “ Ölen bir müşrik olsa da arkasından kötü şeyler konuşmak bir Müslüman’a yakışmaz. Konuşulan ölüye ulaşmaz. Ancak yaşayanları incitir; sevenlerini kırar.” , “ İçinizden biri vefat ettiği zaman onun bağışlanması için dua ediniz. Ayıplarını ortaya dökmeyiniz, dedikodusunu yapmayınız.” , “ Ölülerinize sakın dil uzatmayın; hele ki sövüp saymaya kalkmayın. Çünkü onlar dünyada yapmış oldukları kötülüklerinin cezasını çekeceği, iyiliklerinin de ödülünü alacağı en âdil mercie gitmiş bulunmaktadırlar. Onların cezalandırılması ya da ödüllendirilmesi size düşmez.” diyerek bizleri uyarmıştır.
Ölülerin ardından onlara hakaret etmek, küfretmek, sövmek, onların günah ve kusurlarını anlatmak onlara zarar vermez. Ölü, hesabını Allaha verecektir zaten. Ancak ölünün geride kalan ailesi bu sözlerden müteessir olur, üzülür.
Ölülerin ardından konuşan kişi bundan dolayı bir sevap da elde edemez. Aksine kaybı ve kazanacağı günahlar çoktur. Çünkü konuşmaları ya gıybet ya da iftira kapsamımda değerlendirilir.
Ölen kişi günahıyla sevabıyla Rabbiyle hesaplaşmaya gitmiştir. Yüce Allah’ın adaleti gereği zerre kadar kötülüğü görmezden gelinmeyeceği gibi, zerre miktarı iyiliği de yok sayılmaz. Onunla ilgili konuşma, onu yargılama, ona ceza verme veya onu affetme yetkisi sadece yüce Allah’a aittir.
Atalarımızın “ ölülerin arkasından konuşulmaz ” veciz sözleri kötülükleri, ayıpları konuşulmaz anlamında söylendiği kabul edilmiştir.
Ölülerin arkasından gıybet etme yerine, günahlarının affı için dua etme, dua edilmeyecekse susma prensibi İslam ahlakı ilkelerindendir.
Gıybet noktasında sağ insanlar için haram veya caiz olan ne ise, ölenler için de odur. Gıybetin dört yerde caiz olduğu bilinmektedir. Bu yerler:
1- Hakkı ve alacağı olan kişi gıyabında ölüyü yetkili mercilere şikâyet edilebilir veya bu durumu varislerine açıklayabilir.
2- Ölü hakkında sizin şahitliğinize başvurulmuşsa doğrular olduğu gibi söylenir,
3- Ölen kişi tanınmıyorsa, olumlu veya olumsuz bir sıfatı söylenerek tanınması sağlanabilir.
4- Ölen kişi bilerek topluma kötü örnek olduysa, böyle kimselerin kötü örnekliklerinin yaygınlaşmaması için kötü örnekliği söylenebilir.
Sevgili Peygamberimiz ashabı ile birlikte otururlarken bir defasında önlerinden bir cenaze geçmişti. Bazı sahabeler, cenazeyi hayır ile andılar. Peygamber efendimiz : “Vacip oldu!” buyurdu. Ardından başka bir cenaze daha geçti. O cenazeyi de şer ile andılar. Peygamber efendimiz yine: “Vacip oldu!” buyurdular. Bunun üzerine Hazret-i Ömer : “Ne vacip oldu ey Allah’ın resulü?” diye sorunca, Allah Resulü: “Önceki cenazeyi hayırla andınız. Ona Cennet vacip oldu. Sonrakini şerle andınız. Ona da Cehennem vacip oldu. Sizler yeryüzünde Allah’ın şahitlerisiniz.” buyurdu.
Demek ki, iyiler hayırla, kötüler şer ile anılıyormuş. Sevgili Peygamberimiz bazı ölülerin şerle anılmasını yasaklamamış, fakat Müslümanlara ölülerini hayırla anmalarını tavsiye etmiştir. Müslümanın temel görevlerinden birisi de, öldükten sonra kendisini hayırla anılacak bir insan konumuna yükseltebilmektir. Bizler hayırla anılmamız için hayırlı bir insan olma gayreti içerisinde olmalıyız.
Her Müslüman yaşadığı hayata dikkat etmeli, ağzından çıkanı kulağı duymalı, Müslüman kardeşlerini ağza alınmayacak kötü sıfatlarla yaftalamamalı, aksine onları hayırla yâd etmeli ki, kendisi de hayırla yâd edilsin.
Kültür emperyalizmi sonucu kendisini çağdaş, modern, ilerici, aydın görüp dinini samimi olarak yaşamak isteyen Müslümanları çağdışı, yobaz, gerici, örümcek kafalı olarak yaftalayıp hor ve hakir görenlerin musalla taşına getirilince hakir gördüğü bu insanlardan hüsnü şehadet beklemeleri mantıki bir durum değildir.
Buna rağmen Müslümanların temel prensibi ölülerini hayırla anmak olmalı, kötülüklerinin hesabı yüce Allah tarafından zaten sorulacak ve gereği yapılacaktır.
YORUMLAR