Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Pınar Bolluk

MARTTA BİTİYOR, BAHAR GELİYOR: YENİLENMENİN ZAMANI

Sevgili okuyucularım,

Dışarıda soğuk bir mart sabahı olabilir, ama içimde tüm canlılığıyla baharın umudunu taşıyorum. Şu an pencereden dışarı baktığımda, ağaçların henüz çıplak dallarında yeşermeye hazırlanan tomurcukları görüyorum. Doğa uyanıyor, tıpkı uzun bir uykudan uyanan bir dev gibi geriniyor. Ve biz insanlar da, bu yenilenme döngüsünün bir parçası olarak, kış uykusundan uyanmaya hazırlanıyoruz.

Mart ayı, doğanın ve insanın yaşamında bir geçiş dönemidir. Kışın sert, soğuk ve uzun gecelerinden, baharın ılık, renkli ve umut dolu günlerine geçiş yapıyoruz. Meteorolojik takvimde mart, baharın ilk ayı olarak kabul edilse de, aslında bir “ara dönem” gibidir. Bir ayağımız kışta, diğeri baharda… Sabah üşürsünüz, öğlen ceketinizi çıkarırsınız, akşam yine üşürsünüz. Mart, kararsızlığın ve değişimin ayıdır.

Bu değişim yalnızca hava durumunda değil, ruh halimizde de kendini gösterir. Kış aylarında evlerimize kapanmış, belki de bir parça içimize dönmüşken, baharla birlikte yeniden dışarı çıkma, sosyalleşme, hareket etme isteği duyarız. Bilimsel araştırmalar, mevsim geçişlerinin insan psikolojisi üzerinde önemli etkileri olduğunu gösteriyor. Baharın gelişiyle beraber vücudumuzda serotonin seviyesi yükselir, bu da bizi daha enerjik, daha mutlu hissettirir.

Eskiden atalarımız için bahar, yeni bir yaşam döngüsünün başlangıcıydı. Toprağa tohum ekilir, hayvanlar yavrular, doğa canlanırdı. Modern hayatımızda tarımla doğrudan bağlantımız azalsa da, baharın bu yenilenme enerjisi hala içimizde. Nevruz, Hıdırellez gibi bahar bayramlarını hala kutlamamız, bu kadim bağın işaretlerinden biri değil mi?

Peki ya siz, değerli okuyucum? Baharın bu enerji dolu çağrısını nasıl karşılıyorsunuz? Belki de kış boyunca ertelediğiniz planlarınızı hayata geçirme zamanı gelmiştir. Belki de ruhunuzun, tıpkı doğa gibi, bir yenilenmeye ihtiyacı vardır.

Baharı yalnızca bir mevsim olarak değil, bir fırsat olarak görmek gerekir. Yeni başlangıçlar için, yeni umutlar için, yeni hayaller için bir fırsat… Kış aylarında birikmiş olan tüm negatif enerjiyi, tüm yorgunluğu üzerimizden atmak için mükemmel bir zaman.

Japonların “şukanka” dedikleri bir kavram var: Mevsimlerin değişimini fark etmek, onun güzelliğini takdir etmek… Belki de bizim de yapmamız gereken budur. Doğanın bu muhteşem döngüsünü izlemek, onun bir parçası olduğumuzu hatırlamak, ve bu değişimden ilham almak.

Mart ayının sonunda, baharın tam anlamıyla gelişiyle beraber, doğa patlarcasına canlanacak. Çiçekler açacak, kuşlar şakıyacak, güneş daha sıcak, daha parlak olacak. Ve biz de bu canlanmanın bir parçası olabiliriz. İçimizdeki tomurcukları açmaya, kendi baharımızı yaşamaya hazır mıyız?

Hayatın her alanında yenilenmeye ihtiyacımız var. Evlerimizi temizlemek, dolabımızı düzenlemek, belki de uzun zamandır ertelediğimiz o kitabı okumak, o hobiye başlamak… Bahar, bize bu enerjiyi veriyor. Gün ışığının artmasıyla beraber, içimizdeki yaşam enerjisi de artıyor.

Bazen düşünüyorum da, doğanın bu döngüselliği ne kadar da öğretici. Her kışın ardından bir bahar geliyor. Her zorluğun, her karanlığın ardından bir aydınlık, bir umut var. Bazen hayatımızda kış mevsimini yaşıyor olabiliriz, ama bilmeliyiz ki, bahar mutlaka gelecek.

Çocukken baharın gelişini nasıl da heyecanla beklerdik. Dışarıda daha uzun süre oynayabilmek, bisiklete binmek, arkadaşlarla buluşmak için… Büyüdükçe, bu heyecanı biraz kaybettik belki. Ama şimdi, tam da bu mart ayında, içimizdeki o çocuğu yeniden uyandırmanın zamanı değil mi?

Bahar, yalnızca doğanın değil, ruhun da uyanışıdır. İçimizdeki yaratıcılığın, sevginin, umudun uyanışı… Keşke her gün, bir bahar sabahının tazeliğiyle uyanabilsek. Keşke her an, yeni bir başlangıcın mümkün olduğunu hatırlayabilsek.

Mart bitiyor, bahar geliyor. Ve biz, bu geçişin tam ortasındayız. Bir ayağımız kışta, bir ayağımız baharda. Ama adım adım, güne güne, ileriye doğru yürüyoruz. Belki de hayat da böyle değil midir? Sürekli bir geçiş, sürekli bir ilerleme…

Sevgili okuyucum, bu baharı dolu dolu yaşamanız dileğiyle. İçinizdeki tomurcukların açması, hayallerinizin filizlenmesi dileğiyle. Önümüzdeki günlerde, doğanın bu muhteşem uyanışını izlerken, kendinizi de unutmayın. Siz de uyanmaya, canlanmaya, yenilenmeye hazır olun.

Çünkü mart bitiyor, bahar geliyor. Ve bu, yepyeni bir başlangıç için mükemmel bir zaman.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER