İstismar, bir şeyi kötüye kullanmak, şahsi çıkarlara alet etmek anlamında kullanılır. Buna sömürü de diyebiliriz. Genel olarak her şeyin istismarı mümkündür. Din ve mezhep, siyaset, sanat, spor, emek ve sermaye, kadın, çocuk, özellikle dezavantajlı gruplar… vb.
Üzülerek ifade etmeliyim ki; yaşadığımız çağın bu ilk çeyreğinde en çok konuşulan konuların başında “din istismarı” geliyor. İnsanlık tarihinin hemen her döneminde din istismarı yapılagelmiştir. Bu konu bütün dinler için geçerlidir. Bu istismarlar hayatlarında hiçbir dine yeterince yer vermeyenler tarafından yapılabildiği gibi, dindar görünümlü riyakârlar tarafından da yapılabilmektedir.
Tarih boyunca birçok kişi ve grup, dinin insanlar üzerindeki etkisinden faydalanarak din tüccarlığı yapmaktan çekinmemiştir. Bu kişi ve gruplar çoğu zaman ayet ve hadislerin anlamlarını yanlış yorumlayarak çıkarlarına alet etmişlerdir.
Ortaçağın karanlık ve cehalet çağı olarak anılmasına Hristiyan din adamlarının aforoz, günah çıkarma, bağışlama ve vaftiz uygulamaları ile dinlerini siyaset ve iktidar merdiveni, makam ve mansıp aracı yapmaları sebep olmuştur. Din istismarına sebep olan anılan kavramların hiçbirinin yüce dinimiz İslam’da olmadığını hepimiz biliriz. Ülkemizde ve diğer Müslüman Ülkelerde din istismarının çok değişik neden ve metotlarla yapıldığını da üzülerek ifade etmemiz gerekir. Din istismarını iki ana bölüme ayırarak inceleyebiliriz. 1- İçeriden Yapılan İstismar: Bu yüce dinin mensupları tarafından yapılan istismar. 2- Dışarıdan Yapılan İstismar: Müslüman olmayan odaklarca yapılan istismar. Ayrıca bu istismara bireysel ve örgütlü olarak yapılan istismar olarak ta bakabiliriz. Ülkemizde pek çok kişi ve grubun din istismarı yaptığı, hala da yapmaya devam ettikleri bilinmektedir. Son yarım asırda ülkemizde bu istismarı yapan örgütlerin başında FETÖ Terör Örgütü gelmektedir. FETÖ başlangıçta sanıldığı gibi masum bir dini cemaat değil, küresel bir güç tarafından kurdurulan bir terör örgütüdür. Bu örgüt cennet vatanımızı işgale hazır hale getirmek, ya da işgal sonrası uygulanacak projeleri kolayca hayata geçirebilmek için kurdurulmuştur.
Bilindiği gibi FETÖ; başlangıçta İslam’ın ılımlı yüzü olarak lanse edilmiş, dinler arsı diyalog projesi ile gerçek İslam’ı temsil makamına oturtulmuştur. Allah ve Resul’ünün adını anarak, halkımızın karşısında selle-sümük ağlayarak dinin manevi gücünü kendi sinsi emellerine alet etmiştir.
Geçmişten günümüze din istismarcılarını üç grupta özetlememiz mümkündür.
Birinci grup istismarcılar; Türkiye’nin bölgesinde güçlü bir ülke olmasını hiç istemeyen, aslında devletimizi tarih sahnesinden silip atmak isteyenler bunu maddi unsurlarla gerçekleştiremeyeceklerini anlayınca, bu yüce milletin manevi değerlerini tahrif ederek, mezhep ve meşrep çatışmaları çıkararak bizleri birbirimize düşürüp bölüp parçalayarak emellerine ulaşmak istemişlerdir. Bunlar her fırsatta milli ve manevi değerlerimizi istismar ederek bin küsur yıldır kardeşçe yaşamış insanları birbirine düşürme hayalindedirler. İstismarları kursaklarında kalacaktır.
İkinci grup istismarcılar; İslam dinine inandıklarını ifade ettikleri halde dünya görüşlerinde ve yaşantılarında dini kurallara olması gereken yeri ve önemi hiç vermeyen, şahsi veya grupsal çıkarları söz konusu olunca, dini istismardan asla çekinmeyenlerdir. Bende Müslümanım dedikleri halde samimi Müslümanları hor ve hakir gören, onları hayatın her alanından dışlamaya çalışan, rakı veya viski bardaklarını şerefe kaldırmayı uygarlık ve medeniyet gereği sayan, birikmişlerini en yüksek faizi veren bankalara veya repoya yatıranlar bu istismarcılardır.
Üçüncü gurup istismarcılar ise; İnandıkları dine bağlı olduklarını söyleyip ibadetlerin çoğunu şeklen yerine getirdikleri halde, karanlık emelleri için her türlü takiyye, yalan, hile ve sahtekârlığı mubah görüp, milli ve manevi değerlerimizi ayaklar altına alıp, kendilerini destekleyen efendilerinin idealleri uğruna vatan ve milletine ihanet etmekten çekinmeyen istismarcılardır.
Bunlar ikiyüzlü, fanatik, mürai ve bağnaz insanlardır. Her din ve mezhebe mensup insanlar arasında görülebilecek bu tür istismarcılar güya suret-i haktan görünüp başta din, vatan ve milletlerine en büyük kötülüğü ve ihaneti yapanlardır.
15 Temmuz hain darbe girişimi, Allah’ın inayeti ve aziz milletimizin cesaretiyle bertaraf edilmiştir. FETÖ, Devletimizin bekasını hedef alan, milletimizin inanç ve değer dünyasını hiçe sayan, dış mihrakların emelleri uğruna kendi halkı üzerine ateş açmaktan çekinmemiş, insanımızı Allah’ın dini ile aldatmıştır.
Referansını dinden aldığını iddia ederek yıllarca insanlarımızın temiz dini duygularını karanlık emellerine alet eden FETÖ, vatanımıza, hürriyet ve demokrasimize, birlik ve beraberliğimize, kardeşliğimize istiklal ve istikbalimize kastetmiştir.
15 Temmuz’da yaşadığımız sarsıcı tecrübeyi bir silkinme ve toparlanma imkânı olarak değerlendirip toplumumuzu doru dini bilgilerle donatma zamanıdır. Zira dinini sağlam kaynaklardan doru bir şekilde öğrenen Müslüman, aklını ve idrakini bir başkasının karanlık emellerine teslim etmeyecek, din istismarcısına fırsat vermeyecektir.
Fahri SAĞLIK
Karesi Müftüsü
İstismar, bir şeyi kötüye kullanmak, şahsi çıkarlara alet etmek anlamında kullanılır. Buna sömürü de diyebiliriz. Genel olarak her şeyin istismarı mümkündür. Din ve mezhep, siyaset, sanat, spor, emek ve sermaye, kadın, çocuk, özellikle dezavantajlı gruplar… vb.
Üzülerek ifade etmeliyim ki; yaşadığımız çağın bu ilk çeyreğinde en çok konuşulan konuların başında “din istismarı” geliyor. İnsanlık tarihinin hemen her döneminde din istismarı yapılagelmiştir. Bu konu bütün dinler için geçerlidir. Bu istismarlar hayatlarında hiçbir dine yeterince yer vermeyenler tarafından yapılabildiği gibi, dindar görünümlü riyakârlar tarafından da yapılabilmektedir.
Tarih boyunca birçok kişi ve grup, dinin insanlar üzerindeki etkisinden faydalanarak din tüccarlığı yapmaktan çekinmemiştir. Bu kişi ve gruplar çoğu zaman ayet ve hadislerin anlamlarını yanlış yorumlayarak çıkarlarına alet etmişlerdir.
Ortaçağın karanlık ve cehalet çağı olarak anılmasına Hristiyan din adamlarının aforoz, günah çıkarma, bağışlama ve vaftiz uygulamaları ile dinlerini siyaset ve iktidar merdiveni, makam ve mansıp aracı yapmaları sebep olmuştur. Din istismarına sebep olan anılan kavramların hiçbirinin yüce dinimiz İslam’da olmadığını hepimiz biliriz. Ülkemizde ve diğer Müslüman Ülkelerde din istismarının çok değişik neden ve metotlarla yapıldığını da üzülerek ifade etmemiz gerekir. Din istismarını iki ana bölüme ayırarak inceleyebiliriz. 1- İçeriden Yapılan İstismar: Bu yüce dinin mensupları tarafından yapılan istismar. 2- Dışarıdan Yapılan İstismar: Müslüman olmayan odaklarca yapılan istismar. Ayrıca bu istismara bireysel ve örgütlü olarak yapılan istismar olarak ta bakabiliriz. Ülkemizde pek çok kişi ve grubun din istismarı yaptığı, hala da yapmaya devam ettikleri bilinmektedir. Son yarım asırda ülkemizde bu istismarı yapan örgütlerin başında FETÖ Terör Örgütü gelmektedir. FETÖ başlangıçta sanıldığı gibi masum bir dini cemaat değil, küresel bir güç tarafından kurdurulan bir terör örgütüdür. Bu örgüt cennet vatanımızı işgale hazır hale getirmek, ya da işgal sonrası uygulanacak projeleri kolayca hayata geçirebilmek için kurdurulmuştur.
Bilindiği gibi FETÖ; başlangıçta İslam’ın ılımlı yüzü olarak lanse edilmiş, dinler arsı diyalog projesi ile gerçek İslam’ı temsil makamına oturtulmuştur. Allah ve Resul’ünün adını anarak, halkımızın karşısında selle-sümük ağlayarak dinin manevi gücünü kendi sinsi emellerine alet etmiştir.
Geçmişten günümüze din istismarcılarını üç grupta özetlememiz mümkündür.
Birinci grup istismarcılar; Türkiye’nin bölgesinde güçlü bir ülke olmasını hiç istemeyen, aslında devletimizi tarih sahnesinden silip atmak isteyenler bunu maddi unsurlarla gerçekleştiremeyeceklerini anlayınca, bu yüce milletin manevi değerlerini tahrif ederek, mezhep ve meşrep çatışmaları çıkararak bizleri birbirimize düşürüp bölüp parçalayarak emellerine ulaşmak istemişlerdir. Bunlar her fırsatta milli ve manevi değerlerimizi istismar ederek bin küsur yıldır kardeşçe yaşamış insanları birbirine düşürme hayalindedirler. İstismarları kursaklarında kalacaktır.
İkinci grup istismarcılar; İslam dinine inandıklarını ifade ettikleri halde dünya görüşlerinde ve yaşantılarında dini kurallara olması gereken yeri ve önemi hiç vermeyen, şahsi veya grupsal çıkarları söz konusu olunca, dini istismardan asla çekinmeyenlerdir. Bende Müslümanım dedikleri halde samimi Müslümanları hor ve hakir gören, onları hayatın her alanından dışlamaya çalışan, rakı veya viski bardaklarını şerefe kaldırmayı uygarlık ve medeniyet gereği sayan, birikmişlerini en yüksek faizi veren bankalara veya repoya yatıranlar bu istismarcılardır.
Üçüncü gurup istismarcılar ise; İnandıkları dine bağlı olduklarını söyleyip ibadetlerin çoğunu şeklen yerine getirdikleri halde, karanlık emelleri için her türlü takiyye, yalan, hile ve sahtekârlığı mubah görüp, milli ve manevi değerlerimizi ayaklar altına alıp, kendilerini destekleyen efendilerinin idealleri uğruna vatan ve milletine ihanet etmekten çekinmeyen istismarcılardır.
Bunlar ikiyüzlü, fanatik, mürai ve bağnaz insanlardır. Her din ve mezhebe mensup insanlar arasında görülebilecek bu tür istismarcılar güya suret-i haktan görünüp başta din, vatan ve milletlerine en büyük kötülüğü ve ihaneti yapanlardır.
15 Temmuz hain darbe girişimi, Allah’ın inayeti ve aziz milletimizin cesaretiyle bertaraf edilmiştir. FETÖ, Devletimizin bekasını hedef alan, milletimizin inanç ve değer dünyasını hiçe sayan, dış mihrakların emelleri uğruna kendi halkı üzerine ateş açmaktan çekinmemiş, insanımızı Allah’ın dini ile aldatmıştır.
Referansını dinden aldığını iddia ederek yıllarca insanlarımızın temiz dini duygularını karanlık emellerine alet eden FETÖ, vatanımıza, hürriyet ve demokrasimize, birlik ve beraberliğimize, kardeşliğimize istiklal ve istikbalimize kastetmiştir.
15 Temmuz’da yaşadığımız sarsıcı tecrübeyi bir silkinme ve toparlanma imkânı olarak değerlendirip toplumumuzu doru dini bilgilerle donatma zamanıdır. Zira dinini sağlam kaynaklardan doru bir şekilde öğrenen Müslüman, aklını ve idrakini bir başkasının karanlık emellerine teslim etmeyecek, din istismarcısına fırsat vermeyecektir.
Fahri SAĞLIK
Karesi Müftüsü
YORUMLAR