31 Mayıs Cuma gününü Cumartesiye bağlayan gece, 14 asır önce yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı Kadir Gecesi’ni bir kez daha idrak edeceğiz. Bizleri böyle kıymetli, bereketli, izzetli bir geceye eriştirdiği için Rabbimize hamd ü senalar ediyor, başta Karesi ve Balıkesir halkımız olmak üzere aziz milletimizin, mümin kardeşlerimizin ve bütün İslam âleminin Kadir Gecesini gönülden kutluyorum.
Kadir Gecesi, tüm insanlığın kadrini yücelten bir gecedir. Zira Rabbimiz bu gecede gönderdiği Kur’an-ı Kerim ile insanlığı muhatap almış, son ve mükemmel din olan İslam ile insanlığı şereflendirmiştir. Kadir; izzet, şeref, değer ve itibar demektir. Yeryüzünün mükerrem varlığı olarak yaratılan insanoğlu, bu lütfun kıymetini bildiği ve varoluş gayesini gerçekleştirdiği oranda kadrini yüceltecektir. İnsan olarak Rabbimiz katında değer bulmamızın yolu, insanlık olarak birbirimizin kadrini ve kıymetini bilmekten geçmektedir. Kadir Gecesi, Kur’an’la, Kur’an’ın getirdiği adaletle, merhametle, hikmetle ve selametle kıymet bulma gecesidir.
Mübarek Kadir Gecesi için Kur’an-ı Kerim’de müstakil bir sure tahsis edilmiş, bu surede gecenin en güzel biçimde tasviri yapılmıştır. Kadir suresi, bizlere üç temel mesaj ile gelir: Birinci mesaj, surenin ilk ayetinde yer alan “Biz onu Kadir Gecesinde indirdik.” buyruğundadır. Yüce Rabbimiz bu gecenin kutsiyetinin doğrudan Kur’an’a bağlı olduğunu ifade buyurur. Kadir gecesi nasıl Kur’an ile değer bulmuşsa, insan da aynı şekilde Kur’an’a uymakla özgürleşir, olgunlaşır, yücelir. Dolayısıyla Kadir gecesinde biz müminlere düşen en büyük vazife, asırlar önce dünya semasına inerek insanlığı aydınlatmaya başlayan Kur’an’ı, kalbimizin semasına yeniden indirmektir.
Kadir suresinin ikinci mesajı, surenin 2. ve 3. ayetlerindedir. Rabbimiz önce “Bilir misin nedir Kadir Gecesi?” diye sorar ve cevabını şöyle verir: “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” Bin ay, ortalama bir insan ömrü olup 80 yılı aşkın bir süredir. Her sene gelen Kadir gecesi müminlere bir ömür bahşederken, adeta hayat muhasebesi yapmalarını, ömürlerini nasıl ve ne uğurda harcadıklarını fark etmelerini istemektedir. Cenab-ı Hakk’ın eşsiz bir rahmet ve umut kapısı açtığı bu gece, ailemizin, dostlarımızın, mümin kardeşlerimizin ve insanlığın kıymetini bilmeden tükettiğimiz bir ömürden tövbe zamanıdır. Bu gece, kadir ve kıymeti, onur ve değeri başka yerlerde arayarak gafletle geçen, günahla kirlenen yılların affı için bizlere verilen bir fırsat gecesidir.
Kadir suresinin üçüncü mesajı ise son ayetlerinde gizlidir: “O gece melekler ve ruh, Rablerinin izniyle her bir iş için iner dururlar. O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik doludur.” Kur’an’ın nüzulünün hürmetine her sene vahiy meleği Cebrail (as) ve Allah’ın diğer melekleri Kadir gecesinde yeryüzüne misafir olurlar. Selâm ve esenlik getirmek üzere aramıza inen bu kutlu misafirler, fecre kadar dualara, istiğfarlara, zikir ve tilavetlere ortak olurlar.
Bizler bu gece kendimize sormalıyız: Allah’ın meleklerini misafir edebilecek bir konumda mıyız? İslam dünyası neden bugün kadrini ve kıymetini kaybetti; emniyetini ve esenliğini yitirdi? Müslümanlar olarak neden birbirimizin değerini bilmez, birbirimize güvenmez, müsamaha göstermez hale geldik? Rahmet Peygamberinin ümmeti arasındaki kardeşlik, sevgi ve merhamet bağları nasıl bu kadar zedelendi? Bu mübarek gece vesilesiyle âlem-i İslam’ın kadrinin yeniden yücelmesi için Kur’an-ı Mübin’e daha sıkı sarılalım.
Hakkı, hakikati, adaleti, ahlakı, erdemi, fazileti anlatan, iyiliği ve kötülüğü fark etmemizi, hatayı sevaptan ayırt etmemizi, kendimize gelmemizi sağlayan Yüce Kitabımızı anlamaya ve yaşamaya çalışalım. Unutmayalım ki, Kadir gecesini ancak Kur’an’ın kadrini, kıymetini bildiğimiz oranda hakiki anlamda ihya etmiş oluruz. Kur’an’ın ilkelerine sahip çıktığımız ölçüde bu gecede bir ömre bedel manevî gelişmeler yaşayabiliriz. Kur’an’ın barış mesajlarına değer verdiğimiz nispette yeryüzüne huzur ve esenlik getirmek üzere inen meleklerin idrakine varabiliriz.
31 Mayıs Cuma gününü Cumartesiye bağlayan gece, 14 asır önce yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı Kadir Gecesi’ni bir kez daha idrak edeceğiz. Bizleri böyle kıymetli, bereketli, izzetli bir geceye eriştirdiği için Rabbimize hamd ü senalar ediyor, başta Karesi ve Balıkesir halkımız olmak üzere aziz milletimizin, mümin kardeşlerimizin ve bütün İslam âleminin Kadir Gecesini gönülden kutluyorum.
Kadir Gecesi, tüm insanlığın kadrini yücelten bir gecedir. Zira Rabbimiz bu gecede gönderdiği Kur’an-ı Kerim ile insanlığı muhatap almış, son ve mükemmel din olan İslam ile insanlığı şereflendirmiştir. Kadir; izzet, şeref, değer ve itibar demektir. Yeryüzünün mükerrem varlığı olarak yaratılan insanoğlu, bu lütfun kıymetini bildiği ve varoluş gayesini gerçekleştirdiği oranda kadrini yüceltecektir. İnsan olarak Rabbimiz katında değer bulmamızın yolu, insanlık olarak birbirimizin kadrini ve kıymetini bilmekten geçmektedir. Kadir Gecesi, Kur’an’la, Kur’an’ın getirdiği adaletle, merhametle, hikmetle ve selametle kıymet bulma gecesidir.
Mübarek Kadir Gecesi için Kur’an-ı Kerim’de müstakil bir sure tahsis edilmiş, bu surede gecenin en güzel biçimde tasviri yapılmıştır. Kadir suresi, bizlere üç temel mesaj ile gelir: Birinci mesaj, surenin ilk ayetinde yer alan “Biz onu Kadir Gecesinde indirdik.” buyruğundadır. Yüce Rabbimiz bu gecenin kutsiyetinin doğrudan Kur’an’a bağlı olduğunu ifade buyurur. Kadir gecesi nasıl Kur’an ile değer bulmuşsa, insan da aynı şekilde Kur’an’a uymakla özgürleşir, olgunlaşır, yücelir. Dolayısıyla Kadir gecesinde biz müminlere düşen en büyük vazife, asırlar önce dünya semasına inerek insanlığı aydınlatmaya başlayan Kur’an’ı, kalbimizin semasına yeniden indirmektir.
Kadir suresinin ikinci mesajı, surenin 2. ve 3. ayetlerindedir. Rabbimiz önce “Bilir misin nedir Kadir Gecesi?” diye sorar ve cevabını şöyle verir: “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” Bin ay, ortalama bir insan ömrü olup 80 yılı aşkın bir süredir. Her sene gelen Kadir gecesi müminlere bir ömür bahşederken, adeta hayat muhasebesi yapmalarını, ömürlerini nasıl ve ne uğurda harcadıklarını fark etmelerini istemektedir. Cenab-ı Hakk’ın eşsiz bir rahmet ve umut kapısı açtığı bu gece, ailemizin, dostlarımızın, mümin kardeşlerimizin ve insanlığın kıymetini bilmeden tükettiğimiz bir ömürden tövbe zamanıdır. Bu gece, kadir ve kıymeti, onur ve değeri başka yerlerde arayarak gafletle geçen, günahla kirlenen yılların affı için bizlere verilen bir fırsat gecesidir.
Kadir suresinin üçüncü mesajı ise son ayetlerinde gizlidir: “O gece melekler ve ruh, Rablerinin izniyle her bir iş için iner dururlar. O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik doludur.” Kur’an’ın nüzulünün hürmetine her sene vahiy meleği Cebrail (as) ve Allah’ın diğer melekleri Kadir gecesinde yeryüzüne misafir olurlar. Selâm ve esenlik getirmek üzere aramıza inen bu kutlu misafirler, fecre kadar dualara, istiğfarlara, zikir ve tilavetlere ortak olurlar.
Bizler bu gece kendimize sormalıyız: Allah’ın meleklerini misafir edebilecek bir konumda mıyız? İslam dünyası neden bugün kadrini ve kıymetini kaybetti; emniyetini ve esenliğini yitirdi? Müslümanlar olarak neden birbirimizin değerini bilmez, birbirimize güvenmez, müsamaha göstermez hale geldik? Rahmet Peygamberinin ümmeti arasındaki kardeşlik, sevgi ve merhamet bağları nasıl bu kadar zedelendi? Bu mübarek gece vesilesiyle âlem-i İslam’ın kadrinin yeniden yücelmesi için Kur’an-ı Mübin’e daha sıkı sarılalım.
Hakkı, hakikati, adaleti, ahlakı, erdemi, fazileti anlatan, iyiliği ve kötülüğü fark etmemizi, hatayı sevaptan ayırt etmemizi, kendimize gelmemizi sağlayan Yüce Kitabımızı anlamaya ve yaşamaya çalışalım. Unutmayalım ki, Kadir gecesini ancak Kur’an’ın kadrini, kıymetini bildiğimiz oranda hakiki anlamda ihya etmiş oluruz. Kur’an’ın ilkelerine sahip çıktığımız ölçüde bu gecede bir ömre bedel manevî gelişmeler yaşayabiliriz. Kur’an’ın barış mesajlarına değer verdiğimiz nispette yeryüzüne huzur ve esenlik getirmek üzere inen meleklerin idrakine varabiliriz.
YORUMLAR