Sevgi hepimizin ihtiyacı olan tek şeydir. Doğduğumuz andan itibaren doğamız gereği sevmeye, sevilmeye muhtacız. Bu yüzdendir ki çevremizden her zaman sevgi bekleriz. Sevgi hayata daha sıkı tutunmamızı sağlar. Selvi Boylum Al Yazmalım filminde Türkan Şoray’ın repliğini herkes hatırlar.

Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu. Sevgi emekti. Bu unutulmaz sözler daha ilk girişte sevgiyi o kadar güzel ve doğru tanımlıyor ki… Hayatta maddiyatı olmayan şeylerin başında sevgi gelir. Çünkü gerçek sevgi karşılık beklemez ve asla çıkarcı değildir.

Sevmek için “yürek”, sürdürmek için “emek” gerek! Sevgi ne Boğaz’da, ne mum ışığında yemek yemek. Ne de pahalı bir pırlanta demek. Sevgi, bir lokmada iki mutlu insan demek!… (Nazım Hikmet)

Peki ya şimdiki sevgilerde emek var mı gerçekten sorarım sizlere… Benim görüşüm daha çok çıkar için seviyor insanlar birbirlerini. Hepsi de gözümde sahte sevgiler. Biri para için, biri başkasını unutmak için, diğeriyse sadece kendini kandırmak için… Sahte sevgilerle mutlu olabilir mi gerçekten insan?

Boş boş durup, emek harcamayarak sevgi de olmaz sevda da… Olursa da “mış” gibi olur. Mesela o beni seviyormuş! Eminlik var mı bu cümleden? Yok! Diyorum ya sahte sevgiler sarmış etrafı.

Sevgi emek ister. Emekse yürek. Emek kimi zaman acıtır kimi zaman kalbinizde çiçekler açtırır. Yorar ve en önemlisi de geciktirir. Sabır gereken bir iş. Acelecilerin işi değildir! Emek harcamak değildir. Yeri geldiğinde biriktirip, doğru zamanda savurganlık etmeden kullanmaktır.

Hani aniden biten sevgiler var ya… İşte o sevgiler emeksiz sevgilerdir. Gösterilmemiş emeklerde biz anlaşamadık diyerek biter sevgiler.

Kendinizden yola çıkın. İnsan bu dünyada en başta kendisini sever. Kendisine duyduğu bu sevginin de arkasında emek vardır. Çünkü insan hayatı kolay bir şekilde yaşamak için emek harcar. Çaba sarf eder… Sevginin olabilmesi için bu dünyada tek bir koşul vardır o da emektir. Karşılığını aldığına inanmaktır. Eğer ki karşılığını alamazsa bir insan kendi için sarf ettiği emekleri de hiçe sayıp, kendini de sevememeye başlar.

Çıkar dolu ilişkileri bir kenara bırakıp çıkarsız tertemiz sevmek varken tüm bu gençlik nereye gidiyor? Oysa gerçekten emek verilerek tadılan sevginin yeri bambaşka. William Shakespeare’in de dediği gibi: “İnsan sevmeye başladı mı, yaşamaya da başlar.”