Her yıl Ekim ayının ilk haftası “ Camiler ve Din Görevlileri Haftası” oalarak kutlanmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığınca toplumsal bir duyarlılık ve hassasiyete vesile olması amacıyla 2018 yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda “Camiler ve Din Hizmetine Adanmış Ömürler” konusunun ele alınması kararlaştırılmıştır.
Camiler İslâm’ın şiarı ve sembolüdür. Zaman zaman mutlu ve sevinçli günlerin bazen acı ve üzüntülü günlerin paylaşıldığı yerler, bazen de kültürel etkinliklerin ifa edildiği merkezlerdir. Camiler millî ve dinî kimliğimizin gelişiminde büyük önem arz eder. Zenginiyle fakiriyle, cemiyetin farklı statülerinden büyüğüyle, küçüğüyle herkesi aynı safta omuz omuza bir araya getiren yegâne mekânlardır. Mabet olmanın yanı sıra birer eğitim, öğretim kurumu, diğer bir tabirle halk üniversitesi vazifesi yapmaktadır. Bu yönüyle de geleceğimizin teminatı konumundadır.
Cami; toplayan toplayıcı demektir. Beş vakit namazda cuma ve bayram namazlarında müminleri bir araya topladığı için bu isim verilmiştir. Türkler Anadolu’da, ibadethanelerin büyük yapıda olanlarına “cami” küçüklerine ise “mescit” adını vermişlerdir.
Cami bulunduğu yöre halkının Müslüman olduğunun simgesidir. Günlük hayatımızın vazgeçilmez parçasıdır. Cami, vatanın tapusudur. Rus-Ermeni işbirliği ile Erzurum’da yapılacak katliam ve baskın durumunu öğrenen bir müezzinin vakitsiz okuduğu ezan ile katliam önlenmiştir. Sütçü İmam, Mehmet Akif, Ahmet Hulusi Efendi gibi büyüklerimiz milli mücadele ruhunu camilerden tutuşturmuşlardır.
– Kahramanmaraş’taki Fransız İşgaline karşı ayaklanmanın camiden başladığını,
– Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Hacıbayram Camii’nde kılınan namazdan sonra dualarla açıldığını,
– Kurtuluş Savaşı’nda halkın camilerde yapılan vaaz ve okunan hutbelerle bilinçlendirildiğini görmekteyiz.
-15 Temmuz’da okunan salalar da milli birlik ve beraberliği zirveye taşımış, milletçe, alçak darbe girişimine karşı duruşu sağlamıştır.
Öteden beri mihrapları imamsız, minberleri hatipsiz, minareleri ezansız bırakmayan din görevlilerimiz, sadece ezan okumak ve namaz kıldırmakla yetinmeyip toplumda din ve sosyal hizmet gönüllüleri olarak çalışan, çevresindeki insanların derdiyle dertlenen, model alınan kimselerdir. Kadın-erkek, genç-yaşlı, fakir-zengin ayrımı gözetmeksizin toplumun bütün kesimlerine din hizmeti ulaştırma gayret ve heyecanı taşıyan; muhabbet, kardeşlik, birlik ve dirlik aşılayan örnek şahsiyetlerdir. Din görevlilerimiz insanları yargılamadan, hor görmeden, ötekileştirmeden sevgi, saygı, hak-hukuk, hoşgörü ve empati esaslarına dayanan bir din hizmeti anlayışıyla hareket etmektedir.
Bu yüzdendir ki ecdadımız bu kişilere “hademe-i hayrat” yani din hizmetçileri diyerek onları onurlandırmıştır. Kendilerini din hizmetlerine adayan bu insanlar her daim ve her yerde çevresindeki insanlara Allah’ın dininin tebliğ edilmesinde ve kitabının öğretilmesinde hizmet erleri olmuşlardır.
Günümüzde camilerimizde yardımcı hizmetler ve güvenlik hizmetleri yanında müezzin, imam-hatip, Kur’an Kursu öğreticisi, vaiz ve müftü ünvanları ile görev yapan görevlilerin hepsi hademe-i hayrat kavramı içerisinde yer alırlar. Bunlar Hz. Âdem ile başlayan İslam davetçileri, Hz. İbrahim’in kabul olunmuş duaları ve Hz. Muhammed’in mirasçılarıdırlar.
Her bölgede, her İl ve İlçede dün olduğu gibi bugünde ömürleri ilim, irfan ve din hizmeti uğruna geçen, kendilerini bu yola vakfetmiş nice hocalarımız vardır. Örnek olarak Balıkesir’imizi ele alırsak; Merkezde Hasan Basri ÇANTAY, Ali Şuuri Efendi, Mehmet KARATOPRAK, Mahmut İNAN, Türker ALDEMİR, Fahri POYRAZLI, Dursunbeyde Mehmet Ruhi TURAN (Sarı Hoca ), Gönende Abdullah UYAR, Rıfat ŞEN, İvrindide Mehmet BAY, Havranda Halil KURHAN, Nurettin KOCATULUM, Bigadiçte Yahya TOPAL, Sındırgıda Fatma Perihan ŞEN hanımefendi ve isimlerini zikretmek istememe rağmen yazının hacmi sebebiyle zikredemediğim onlarca muhterem zevat.
Yüce Allah’a sonsuz hamd-ü senalar olsun ki din hizmetleri ve din eğitimi tarihin hiçbir döneminde yeryüzünde desteksiz ve sahipsiz kalmamıştır. Nitekim dinin sahibi Allah’tır ve Allah dinini asla sahipsiz bırakmayacaktır.
2018 Yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyor, Ahirete irtihal eden hademe-i hayrata yüce Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sıhhat ve afiyet diliyorum.
Her yıl Ekim ayının ilk haftası “ Camiler ve Din Görevlileri Haftası” oalarak kutlanmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığınca toplumsal bir duyarlılık ve hassasiyete vesile olması amacıyla 2018 yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda “Camiler ve Din Hizmetine Adanmış Ömürler” konusunun ele alınması kararlaştırılmıştır.
Camiler İslâm’ın şiarı ve sembolüdür. Zaman zaman mutlu ve sevinçli günlerin bazen acı ve üzüntülü günlerin paylaşıldığı yerler, bazen de kültürel etkinliklerin ifa edildiği merkezlerdir. Camiler millî ve dinî kimliğimizin gelişiminde büyük önem arz eder. Zenginiyle fakiriyle, cemiyetin farklı statülerinden büyüğüyle, küçüğüyle herkesi aynı safta omuz omuza bir araya getiren yegâne mekânlardır. Mabet olmanın yanı sıra birer eğitim, öğretim kurumu, diğer bir tabirle halk üniversitesi vazifesi yapmaktadır. Bu yönüyle de geleceğimizin teminatı konumundadır.
Cami; toplayan toplayıcı demektir. Beş vakit namazda cuma ve bayram namazlarında müminleri bir araya topladığı için bu isim verilmiştir. Türkler Anadolu’da, ibadethanelerin büyük yapıda olanlarına “cami” küçüklerine ise “mescit” adını vermişlerdir.
Cami bulunduğu yöre halkının Müslüman olduğunun simgesidir. Günlük hayatımızın vazgeçilmez parçasıdır. Cami, vatanın tapusudur. Rus-Ermeni işbirliği ile Erzurum’da yapılacak katliam ve baskın durumunu öğrenen bir müezzinin vakitsiz okuduğu ezan ile katliam önlenmiştir. Sütçü İmam, Mehmet Akif, Ahmet Hulusi Efendi gibi büyüklerimiz milli mücadele ruhunu camilerden tutuşturmuşlardır.
– Kahramanmaraş’taki Fransız İşgaline karşı ayaklanmanın camiden başladığını,
– Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Hacıbayram Camii’nde kılınan namazdan sonra dualarla açıldığını,
– Kurtuluş Savaşı’nda halkın camilerde yapılan vaaz ve okunan hutbelerle bilinçlendirildiğini görmekteyiz.
-15 Temmuz’da okunan salalar da milli birlik ve beraberliği zirveye taşımış, milletçe, alçak darbe girişimine karşı duruşu sağlamıştır.
Öteden beri mihrapları imamsız, minberleri hatipsiz, minareleri ezansız bırakmayan din görevlilerimiz, sadece ezan okumak ve namaz kıldırmakla yetinmeyip toplumda din ve sosyal hizmet gönüllüleri olarak çalışan, çevresindeki insanların derdiyle dertlenen, model alınan kimselerdir. Kadın-erkek, genç-yaşlı, fakir-zengin ayrımı gözetmeksizin toplumun bütün kesimlerine din hizmeti ulaştırma gayret ve heyecanı taşıyan; muhabbet, kardeşlik, birlik ve dirlik aşılayan örnek şahsiyetlerdir. Din görevlilerimiz insanları yargılamadan, hor görmeden, ötekileştirmeden sevgi, saygı, hak-hukuk, hoşgörü ve empati esaslarına dayanan bir din hizmeti anlayışıyla hareket etmektedir.
Bu yüzdendir ki ecdadımız bu kişilere “hademe-i hayrat” yani din hizmetçileri diyerek onları onurlandırmıştır. Kendilerini din hizmetlerine adayan bu insanlar her daim ve her yerde çevresindeki insanlara Allah’ın dininin tebliğ edilmesinde ve kitabının öğretilmesinde hizmet erleri olmuşlardır.
Günümüzde camilerimizde yardımcı hizmetler ve güvenlik hizmetleri yanında müezzin, imam-hatip, Kur’an Kursu öğreticisi, vaiz ve müftü ünvanları ile görev yapan görevlilerin hepsi hademe-i hayrat kavramı içerisinde yer alırlar. Bunlar Hz. Âdem ile başlayan İslam davetçileri, Hz. İbrahim’in kabul olunmuş duaları ve Hz. Muhammed’in mirasçılarıdırlar.
Her bölgede, her İl ve İlçede dün olduğu gibi bugünde ömürleri ilim, irfan ve din hizmeti uğruna geçen, kendilerini bu yola vakfetmiş nice hocalarımız vardır. Örnek olarak Balıkesir’imizi ele alırsak; Merkezde Hasan Basri ÇANTAY, Ali Şuuri Efendi, Mehmet KARATOPRAK, Mahmut İNAN, Türker ALDEMİR, Fahri POYRAZLI, Dursunbeyde Mehmet Ruhi TURAN (Sarı Hoca ), Gönende Abdullah UYAR, Rıfat ŞEN, İvrindide Mehmet BAY, Havranda Halil KURHAN, Nurettin KOCATULUM, Bigadiçte Yahya TOPAL, Sındırgıda Fatma Perihan ŞEN hanımefendi ve isimlerini zikretmek istememe rağmen yazının hacmi sebebiyle zikredemediğim onlarca muhterem zevat.
Yüce Allah’a sonsuz hamd-ü senalar olsun ki din hizmetleri ve din eğitimi tarihin hiçbir döneminde yeryüzünde desteksiz ve sahipsiz kalmamıştır. Nitekim dinin sahibi Allah’tır ve Allah dinini asla sahipsiz bırakmayacaktır.
2018 Yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nın hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyor, Ahirete irtihal eden hademe-i hayrata yüce Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sıhhat ve afiyet diliyorum.
YORUMLAR