Geçen hafta Kudüs’te “eski şehir” diye adlandırılan tarihi bölgenin güneydoğusunda yer alan ve yaklaşık 144 dönün bir alanı kaplayan mekana Mescid-i Aksa denildiğini, bu alan içerisinde iki yüzden fazla tarihi yapının bulunduğunu, bunların içerisinde önemlilerinin Müslümanların çoğunluğu tarafından tarafından Mescid-i Aksa diye bilinen Kıble Mescidi olduğunu, ayrıca Emevi Halifesi Abdülmelik b. Mervan tarafından yaptırılan ve uzun tarihi süreç içerisinde birçok kez tamirat ve tadilata uğrayan, Mescid-i Aksâ’nın en göze çarpan yapısı olan ve yine pek çok kişi tarafından yanlışlıkla Mescid-i Aksa zannedilen Kubbetü’s-Sahra’yı sizlere kısaca tanıtmaya çalışmıştım.
Bu yazımda da Mescid-i Aksa mahallinde bulunan diğer yapılardan bazılarını tanıtmak istiyorum.
Ömer Mescidi
Kıble Mescidi’nin güneydoğu köşesinde Osmanlıların ilave ettiği küçük bir mescittir. Bu mescidin Hz. Ömer’in (ra) inşa ettirmiş olduğu ilk mescidin yerinde olduğuna inanılır. Osmanlılar böylece Ömer Mescidi’nin ismini yaşatmak istemişlerdir. Mescitteki kadim mihrabın, Emevîlerin yaptırdığı ilk mescidin mihrabı olduğu, ilk kubbenin de buranın üzerinde olduğu iddia edilir.
Kadîm Mescid
Kıble Mescidi’nin alt katında iki koridor şeklindedir. Gerek sütunlarından gerekse tavan işlemelerinden buranın Roma döneminden kalma büyük bir sarayın parçası olduğu anlaşılmaktadır. Herod döneminde yapıldığı sanılan bu koridorlar, güneyde ikili (Nebi Kapısı), üçlü ve tekli kapılara açılmaktadır. Hz. Peygamber’in (sas) Mirac gecesi bu koridoru kullandığına inanıldığından Nebi Kapısı denilmiştir. Burada kireç taşından yontma oldukça büyük ve kadim orijinal sütunlar bulunmaktadır. Kureyşlilerin “Mescid-i Aksâ’yı bize anlat!” dediklerinde muhtemelen Hz. Peygamber bu sütunlardan söz etmiş olmalıdır.
Kadim Mescit, 2000’lerin başında başlatılan restorasyon çalışmaları sonucunda ibadete açılmıştır. Mescid’in güney ucuna da Hadis ve Tefsir dersleri okutulan bir medrese yerleştirilmiştir. Böylece, buralarda bulunduğu sanılan Hz. Süleyman’ın kütüphanesi de ihya edilmek istenmiştir. Nitekim bugün Kıble Mescidi’nin kıblesinde dışarıya çıkan kısımda Hateniyye Kütüphanesi bulunmaktadır. Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin medrese ve zaviye olarak yaptırdığı bu kısım, hicrî 8. yüzyıl âlimlerinden Şeyh el-Hatenî’nin adıyla anılmaktadır. ez-Zâviyetu’l-Hateniyye de denilen ve birçok kitabı içeren kütüphane, 1999’dan beri okurlara hizmet vermektedir.
Mervan Mescidi
Mescid-i Aksâ alanının güneydoğu köşesinde yer altında 12 koridor ve 88 sütundan oluşan hayli büyük bir mescit daha vardır. Abdülmelik b. Mervan Kubbetü’s-Sahra’yı inşa ettirirken Roma döneminden kalma bazı sütunların üzerini ahşapla kapatmıştı. Haçlılar ise taş kubbelerle kaplamışlar ve oraya Süleyman’ın Ahırları demişlerdir. Daha önce burada Meryem Kilisesi olduğuna ve Hz. İsa’nın burada şeytan tarafından imtihan edildiğine inanan Hristiyanlar da, ortaçağlarda Yahudiler de bu kısma önem atfetmekteydiler.
Mervan Mescidinin güneydoğu köşesinde “Mehd-i İsa” yani “İsa’nın Beşiği” denilen bir taş leğen ve onu taçlandıran Osmanlı yapısı bir ahşap kubbe bulunur. Hristiyanların Hz. İsa’nın (as) burada vaftiz edildiğini iddia ettikleri bu kısım, 5. yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. Bazı Müslümanlar ise buranın, Hz. Meryem’in kucağındaki bebek İsa’nın hahamlara konuşup peygamberliğini ilan ettiği yer olduğuna inanırlar (Bkz. Meryem, 19/27-33).
Burak Mescidi
Mescid-i Aksâ Külliyesi’nin güneybatı köşesinde Faslılar Kapısı’nın hemen girişinde bulunan bir yer altı mescididir. Burak (Ağlama) Duvarı’nın arkasına düşen bu mescit, aynı zamanda “Faslılar Mescidi” olarak da anılır. Fas’tan gelmiş olan Şazelîler, asırlardır burada Cuma sabahları zikir yapmışlardır. Peygamberimizin (s.a.v) miraç gecesi Burak’ı buraya bağladığına inanılır. Mescidin duvarında bunu sembolize eden demir bir halka vardır. Bu, Hz. Peygamber’in (s.a.v) “Onu önceki peygamberlerin bağlamış olduğu halkaya bağladım” (Müslim, Îmân, 259.) dediği halkayı temsil eder. Mescit, 1843’te Sultan Abdulaziz tarafından restore edilmiştir.
Hanımlar Mescidi
Kıble Mescidi’nin güney batı tarafından güney sur duvarına paralel olarak batıya doğru uzanan bir yapıdır. Haçlı korsanların yemekhane olarak kullandıkları bu mekânı Selahâddîn-i Eyyûbî mescide çevirmiştir. Yapının güneybatı kısmı İslam Müzesi, doğu kısmı Mescid-i Aksâ İmar Komisyon Merkezi, orta kısım ise Hanımlar Mescidi olup mihrabı bulunmamaktadır.
Kubbetü’s-Silsile
Kubbetü’s-Silsile, Halife Abdülmelik b. Mervan’ın Kubbetüs-Sahra’yı inşa ettirmeden önce oranın inşası için gerekli olan parayı korumak için yaptırdığı söylenen zarif yapının adıdır. Bu iş için ayrılan paradan yüz bin altın artınca, onu eriterek Kubbetü’s-Sahra’nın kubbesini yapmışlardır. Şekil olarak Kubbetü’s-Sahra’nın küçük hâlini andırmaktadır.
Nebî Kubbesi
Peygamber Efendimiz ’in Miraç’a yükseldiği gece kendinden önce gelen tüm peygamberlere imamlık yaparak namaz kıldırdığı yerdir. Bu kubbe Emevîler döneminde inşa edilmiştir. Kubbetü’s Sahra ile Miraç Kubbesi arasında bulunur.
Kasım Paşa Şadırvanı
Osmanlı Devletinin Kudüs’te yaptırdığı ilk hatırasıdır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Vali Kasım Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Meğaribe Minaresi (Fahriyye Minaresi)
Meğaribe Kapısı tarafında olduğu için böyle isimlendirilmiştir. Memlükler döneminde yaptırılmıştır.
Silsile Minaresi
Mescid-i Aksâ’nın batısındaki Silsile Kapısı tarafında olduğu için böyle isimlendirilmiştir. Memlükler döneminde yapılmıştır.
Medrese ve Zaviyeler
Mescid-i Aksâ’nın kuzey ve batı yönlerinde kimi Memlükler, kimi Osmanlı Devleti zamanında yaptırılmış birçok ilim yuvası, medrese bulunmaktadır.
Miraç Kubbesi
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Miraç gecesi göğe yükseldiği noktaya kurulmuştur. İlk olarak 699 yılında yapılmış olup daha sonra Eyyubiler döneminde yenilenmiştir.
Hızır Kubbesi
Kehf Suresinde anlatılan Hz. Musa Peygamber ve Hızır kıssasındaki Hz. Hızır’ın, burada namaz kılmış olması sebebiyle böyle anılır.
Kayıtbey Sebili
Memlük Sultan Kayıtbey döneminde 1482’de yaptırılmıştır. Kayıtbey Sebili’nin kubbe oymaları meşhurdur. Sultan II. Abdülhamid döneminde restore edildiği için Hamidiye Sebili adıyla da bilinir. Sebil, ücretsiz su içilen çeşmedir.
Bab el-Kattânîn
Mescid-i Aksâ’nin en heybetli kapısıdır. Kattâ’nin, pamukçular demektir. Pamukçular Çarşısı’na baktığı için bu adı almıştır.
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü
Geçen hafta Kudüs’te “eski şehir” diye adlandırılan tarihi bölgenin güneydoğusunda yer alan ve yaklaşık 144 dönün bir alanı kaplayan mekana Mescid-i Aksa denildiğini, bu alan içerisinde iki yüzden fazla tarihi yapının bulunduğunu, bunların içerisinde önemlilerinin Müslümanların çoğunluğu tarafından tarafından Mescid-i Aksa diye bilinen Kıble Mescidi olduğunu, ayrıca Emevi Halifesi Abdülmelik b. Mervan tarafından yaptırılan ve uzun tarihi süreç içerisinde birçok kez tamirat ve tadilata uğrayan, Mescid-i Aksâ’nın en göze çarpan yapısı olan ve yine pek çok kişi tarafından yanlışlıkla Mescid-i Aksa zannedilen Kubbetü’s-Sahra’yı sizlere kısaca tanıtmaya çalışmıştım.
Bu yazımda da Mescid-i Aksa mahallinde bulunan diğer yapılardan bazılarını tanıtmak istiyorum.
Ömer Mescidi
Kıble Mescidi’nin güneydoğu köşesinde Osmanlıların ilave ettiği küçük bir mescittir. Bu mescidin Hz. Ömer’in (ra) inşa ettirmiş olduğu ilk mescidin yerinde olduğuna inanılır. Osmanlılar böylece Ömer Mescidi’nin ismini yaşatmak istemişlerdir. Mescitteki kadim mihrabın, Emevîlerin yaptırdığı ilk mescidin mihrabı olduğu, ilk kubbenin de buranın üzerinde olduğu iddia edilir.
Kadîm Mescid
Kıble Mescidi’nin alt katında iki koridor şeklindedir. Gerek sütunlarından gerekse tavan işlemelerinden buranın Roma döneminden kalma büyük bir sarayın parçası olduğu anlaşılmaktadır. Herod döneminde yapıldığı sanılan bu koridorlar, güneyde ikili (Nebi Kapısı), üçlü ve tekli kapılara açılmaktadır. Hz. Peygamber’in (sas) Mirac gecesi bu koridoru kullandığına inanıldığından Nebi Kapısı denilmiştir. Burada kireç taşından yontma oldukça büyük ve kadim orijinal sütunlar bulunmaktadır. Kureyşlilerin “Mescid-i Aksâ’yı bize anlat!” dediklerinde muhtemelen Hz. Peygamber bu sütunlardan söz etmiş olmalıdır.
Kadim Mescit, 2000’lerin başında başlatılan restorasyon çalışmaları sonucunda ibadete açılmıştır. Mescid’in güney ucuna da Hadis ve Tefsir dersleri okutulan bir medrese yerleştirilmiştir. Böylece, buralarda bulunduğu sanılan Hz. Süleyman’ın kütüphanesi de ihya edilmek istenmiştir. Nitekim bugün Kıble Mescidi’nin kıblesinde dışarıya çıkan kısımda Hateniyye Kütüphanesi bulunmaktadır. Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin medrese ve zaviye olarak yaptırdığı bu kısım, hicrî 8. yüzyıl âlimlerinden Şeyh el-Hatenî’nin adıyla anılmaktadır. ez-Zâviyetu’l-Hateniyye de denilen ve birçok kitabı içeren kütüphane, 1999’dan beri okurlara hizmet vermektedir.
Mervan Mescidi
Mescid-i Aksâ alanının güneydoğu köşesinde yer altında 12 koridor ve 88 sütundan oluşan hayli büyük bir mescit daha vardır. Abdülmelik b. Mervan Kubbetü’s-Sahra’yı inşa ettirirken Roma döneminden kalma bazı sütunların üzerini ahşapla kapatmıştı. Haçlılar ise taş kubbelerle kaplamışlar ve oraya Süleyman’ın Ahırları demişlerdir. Daha önce burada Meryem Kilisesi olduğuna ve Hz. İsa’nın burada şeytan tarafından imtihan edildiğine inanan Hristiyanlar da, ortaçağlarda Yahudiler de bu kısma önem atfetmekteydiler.
Mervan Mescidinin güneydoğu köşesinde “Mehd-i İsa” yani “İsa’nın Beşiği” denilen bir taş leğen ve onu taçlandıran Osmanlı yapısı bir ahşap kubbe bulunur. Hristiyanların Hz. İsa’nın (as) burada vaftiz edildiğini iddia ettikleri bu kısım, 5. yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. Bazı Müslümanlar ise buranın, Hz. Meryem’in kucağındaki bebek İsa’nın hahamlara konuşup peygamberliğini ilan ettiği yer olduğuna inanırlar (Bkz. Meryem, 19/27-33).
Burak Mescidi
Mescid-i Aksâ Külliyesi’nin güneybatı köşesinde Faslılar Kapısı’nın hemen girişinde bulunan bir yer altı mescididir. Burak (Ağlama) Duvarı’nın arkasına düşen bu mescit, aynı zamanda “Faslılar Mescidi” olarak da anılır. Fas’tan gelmiş olan Şazelîler, asırlardır burada Cuma sabahları zikir yapmışlardır. Peygamberimizin (s.a.v) miraç gecesi Burak’ı buraya bağladığına inanılır. Mescidin duvarında bunu sembolize eden demir bir halka vardır. Bu, Hz. Peygamber’in (s.a.v) “Onu önceki peygamberlerin bağlamış olduğu halkaya bağladım” (Müslim, Îmân, 259.) dediği halkayı temsil eder. Mescit, 1843’te Sultan Abdulaziz tarafından restore edilmiştir.
Hanımlar Mescidi
Kıble Mescidi’nin güney batı tarafından güney sur duvarına paralel olarak batıya doğru uzanan bir yapıdır. Haçlı korsanların yemekhane olarak kullandıkları bu mekânı Selahâddîn-i Eyyûbî mescide çevirmiştir. Yapının güneybatı kısmı İslam Müzesi, doğu kısmı Mescid-i Aksâ İmar Komisyon Merkezi, orta kısım ise Hanımlar Mescidi olup mihrabı bulunmamaktadır.
Kubbetü’s-Silsile
Kubbetü’s-Silsile, Halife Abdülmelik b. Mervan’ın Kubbetüs-Sahra’yı inşa ettirmeden önce oranın inşası için gerekli olan parayı korumak için yaptırdığı söylenen zarif yapının adıdır. Bu iş için ayrılan paradan yüz bin altın artınca, onu eriterek Kubbetü’s-Sahra’nın kubbesini yapmışlardır. Şekil olarak Kubbetü’s-Sahra’nın küçük hâlini andırmaktadır.
Nebî Kubbesi
Peygamber Efendimiz ’in Miraç’a yükseldiği gece kendinden önce gelen tüm peygamberlere imamlık yaparak namaz kıldırdığı yerdir. Bu kubbe Emevîler döneminde inşa edilmiştir. Kubbetü’s Sahra ile Miraç Kubbesi arasında bulunur.
Kasım Paşa Şadırvanı
Osmanlı Devletinin Kudüs’te yaptırdığı ilk hatırasıdır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Vali Kasım Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Meğaribe Minaresi (Fahriyye Minaresi)
Meğaribe Kapısı tarafında olduğu için böyle isimlendirilmiştir. Memlükler döneminde yaptırılmıştır.
Silsile Minaresi
Mescid-i Aksâ’nın batısındaki Silsile Kapısı tarafında olduğu için böyle isimlendirilmiştir. Memlükler döneminde yapılmıştır.
Medrese ve Zaviyeler
Mescid-i Aksâ’nın kuzey ve batı yönlerinde kimi Memlükler, kimi Osmanlı Devleti zamanında yaptırılmış birçok ilim yuvası, medrese bulunmaktadır.
Miraç Kubbesi
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in Miraç gecesi göğe yükseldiği noktaya kurulmuştur. İlk olarak 699 yılında yapılmış olup daha sonra Eyyubiler döneminde yenilenmiştir.
Hızır Kubbesi
Kehf Suresinde anlatılan Hz. Musa Peygamber ve Hızır kıssasındaki Hz. Hızır’ın, burada namaz kılmış olması sebebiyle böyle anılır.
Kayıtbey Sebili
Memlük Sultan Kayıtbey döneminde 1482’de yaptırılmıştır. Kayıtbey Sebili’nin kubbe oymaları meşhurdur. Sultan II. Abdülhamid döneminde restore edildiği için Hamidiye Sebili adıyla da bilinir. Sebil, ücretsiz su içilen çeşmedir.
Bab el-Kattânîn
Mescid-i Aksâ’nin en heybetli kapısıdır. Kattâ’nin, pamukçular demektir. Pamukçular Çarşısı’na baktığı için bu adı almıştır.
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü
YORUMLAR