AK Parti Balıkesir Milletvekili Avukat Adil Çelik, milletvekili seçildikten sonra ilk röportajını misafir köşe yazarımız Hatice Kübra Derya’ya verdi. Hatice Kübra Derya’nın; yerel, genel ve özel sorularını tüm samimiyetiyle yanıtlayan Milletvekili Çelik, gündem oluşturacak yanıtlar verdi

24 Haziran seçimleri için kısa bir değerlendirmenizle başlayalım. 24 Haziran seçimlerinin kazananı ve kaybedeni kim oldu?

24 Haziran seçimleri elbette zor bir seçim oldu. Yeni sistemde seçimi kazanıyor olmanız için en az %50 oy almak gerekiyordu. Ancak gördüğüm kadarıyla bazı siyasi partiler bunu anlamış değiller. Hedefi sırf seçim kazanma üzerine kurulu yapılanmalar var. Aslında seçimden sonra bir arada yürümeleri devam etmeleri mümkün olmayan bir yapılanmaydı bunlar. Sadece seçim kazanmaya Tayyip Erdoğan’ı beraberinde AK Parti’yi iktidardan indirmeye yönelik planlamalar var. Yoksa memlekete hizmet etmek için yapılmış ittifaklar değil bunlar. Hâlbuki burada şunun olması gerekiyor. Biz geldiğimizde çoğunlukla nasıl hizmet edebiliriz, memlekete ne kazanımlar sağlayabiliriz diye bunların da ortak bir paydada buluşması lazım. Aynı kazana atsan kaynamayacak partiler bir araya gelip seçim ittifakı yapıyorlar. Geleceğini düşünmeden oy verenler de var. Bunlar yola nasıl devam edecek. Aynı yolda nasıl yürüyecek, bunu düşünen olmadı. Bu bakımdan zor oldu. Ancak önümüzdeki 5 yıllık süreçte bu sisteminde oturacağını düşünüyorum. Bu sistemin yeni olmasının dezavantajlarını 24 Haziran seçimlerinde ciddi şekilde yaşadık. Ama tabii bir de şu var. AK Parti 2002’den beri 16 yıldır iktidarda. Batı demokrasi tarihinde  İngiltere eski başbakanı Margaret Thatcher’in muhafazakâr partisi var üst üste 3 dönem seçim kazanan. Batı demokrasilerinde başka bir örneği yok. Bizim ülkemizde AK Parti bu rekoru egale etti 3 dönem. 4 döneme çıkardı ve 5. dönemdeyiz şu anda.  Dünyada eşi görülmemiş bir noktaya getirdik bu başarıyı. Özellikle AK Parti’nin ortaya koyduğu ülkemiz için Cumhuriyetin 100. yılına yönelik olan 2023 hedefi için 24 Haziran seçimini de muhakkak kazanmamız gerekiyordu. Bu anlamda kıran kırana bir seçim oldu. Daha önceki seçimlerden farklı dinamitleri olan bir seçimdi. Baya zor geçtiğini söyleyebilirim. Biz arazide 3 milletvekili alırsınız diyenleri çok duyduk da 2 alırsınızı bile duyduk. Ancak kopartılan yaygaralara, bir bardak suda koparılan fırtınalara aldırış etmeden çalışmalarımızı yaptık, moralimizi hiç bozmadık. Neticede muvaffak olduk. Halkımızın teveccühü ile Balıkesir’de AK Parti 5 milletvekili çıkardı. Tabii Türkiye çapında arzu ettiğimiz noktaya gelemedik. Bunu da Sayın Cumhurbaşkanımız seçmenin verdiği mesajı biz aldık, anladık diye de ifade etti. uzun yıllardır iktidarda olunca yaptıklarınız kanıksanıyor. Henüz yapılmayan şeyler, bazı ufak tefek aksaklıklar varsa bunlar daha çok ön plana çıkarılıp, daha çok göze batırılmaya çalışılıyor. İktidarda çalışırken ne olursa olsun bir yıpranma muhakkak oluyor. Biz hala iddia ediyoruz. Bu halimizle bile en dinamik, en canlı, memleketi, Türkiye’yi daha iyiye götürecek olan da yine AK Parti kadrolarıdır. Zaten yine bu seçimde bunu gösterdiğimiz için milletimiz bize durmak yok yola devam dedi.

“BİR TAKIM CÜPPELİLER,  ÜNİFORMALILAR YÖNETMESİN”

 Yeni hükümet sisteminin kazanımları neler olacak?

Kuvvetler ayrılığı diye çok temel bir sorun var, kalın çizgilerle ayrılması isteniyor. Check balans dediğimiz; yürütme, yargı, yasama ayrı ayrı olsun. Bunlar birbirlerinin alanlarının müdahil olmasınlar diyorsunuz ama burada şu unutuluyor. Geçmişte bunun çok acı örnekleri var. Yargı ayrı, yürütme ayrı bir erk olarak hareket etmedi diğerlerine vesayet organı gibi hareket etti. Onlara kendine göre hükmetmeye ayar vermeye çalıştılar. Bu da hem yasamaya hem yürütmeye açık bir müdahale teşkil etti. Daha da ileri söyleyelim. Halkın iradesine bir müdahaleydi. Egemenlik kayıtsız şartsız halkın diyoruz ama yargının bu müdahaleleri halkın egemenliğine yönelik oldu. Egemenliği halkın verdiği iradeyi yargı organı mensupları; Anayasa Mahkemesi,  Danıştay,  İdare Mahkemesi vasıtasıyla ciddi şekilde kısıtladılar. Bu çok derin uzun bir mevzu. Sayın Cumhurbaşkanımız vesayet rejiminden bahsederken işte bundan bahsediyor. Bunu bitirmek için buradayız. Halkın iradesi tam anlamıyla gerçekten tecelli etsin. Sandıktan ne çıkıyorsa, millet kendisini kimin yönetmesini istiyorsa, o yönetsin. Bir takım cüppeliler, bir takım üniformalılar yönetmesin. Eğer demokrasi varsa, eğer Cumhuriyet varsa böyle olması gerekiyor. Kuvvetler ayrılığı kalın çizgilerle ayrılması gerekiyor diyorlar, Atatürkçülük deyince mangalda kül bırakmayan arkadaşlara; “Atatürk bu konu da ne düşünüyor diye?” diye sorduğum zaman bir fikirleri yok. Hani güzel bir söz oldu mu internette zaman zaman alıntı yapıp paylaşırlar özlü sözleri. Jean Jacques Rousseau kuvvetler birliğini savunur. Kuvvetler birliğinin içinde de yürütmenin üstünlüğünü savunur. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk Jean Jacques Rousseau’dan etkilenmiştir. Yürütmenin üstünlüğüne inanır ve ilk mecliste de bakın Bakanlar da meclisin içinden çıkmıştır. Bakanları direk meclis seçmiştir ve devleti yönetme yetkisi onlardadır. Yargıda öyle. Böyle olsun diye savunuyorum şeklinde anlaşılmasın, bu hızlıca karar alınması ve icraat yapılması gerekiyordu o dönemde bu şekilde yönetilmiş. Seçilmişler bir icraat yapmak istediği zaman karşısına ama oradan ama buradan ama mevzuattan ama bürokrasiden bir engel çıkıyor. Yapmak istediklerinizi hayata geçiremiyorsunuz. Bunun önüne geçmek için Cumhurbaşkanlığı sistemi bulunmaz bir nimet. Hızlı karar ve hızlıca yürütmek. Bütün mesele budur. 5 senelik zamanımız var. Her geçen dakika bizim için halkımıza hizmet etme noktasında çok kıymetli.  Maalesef geçmişte yaşadık belediye kavşak yapmak istiyor. İdare mahkemesi yürütme durdurma kararı veriyor. 3 sene 5 sene mahkemede bekliyor. Trafik bekliyor mu? Şehrin ihtiyaçları bekliyor mu? İşte İstanbul’da GALATAPORT diye bir proje yapılıyor. Mahkemelerde sürünüyor. Böyle bir şey olabilir mi? Size çok vurucu bir örnek vereyim. Türk Telekom PTT bünyesindeydi. Rahmetli Turgut Özal zamanında özelleştirme kapsamına alındı. Tek başına Türkiye’nin tüm dış borcunu ödeyecek değeri vardı. Ama Anayasa Mahkemesi yanlış olmasın 2 veya 3 kere özelleştirmesini iptal etti. 30 milyar doların üzerinde bir değeri vardı. Ne oldu Anayasa Mahkemesi mani oldu. Ne oldu ülkeye mi iyilik etti? Belki vatanseverlik duygusuyla yaptılar ama neticede neyin alınıp neyin satılacağı hukukçunun işi değil. Hükümetin neyi alıp neyi satacağı ne şirketi kurup hangi alanda iştigal edeceğine bir yargıç karar veremez. O işi bilen hükümettir. Seçilmişlerdir. Seçimle gelmiştir. Sorumluluk hükümetindir. Davul benim boynumdaysa tokmağını da müsaade edin ben alayım bildiğim gibi de şu davula çalayım. Dolayısıyla bu anlamda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hızlı karar alma, hızlı icraat diye özetleyebileceğimiz bir sisteme dönüşüm getirmiştir. İnşallah yeni dönemde hizmetler çok daha hızlı bir şekilde gelecektir.

“RAHATLIK DEĞİL, BÜYÜK BİR SORUMLULUK”

1.  Sıra milletvekili adayıydınız. Tabir-i caizse seçilmesi en garanti yerden aday gösterildiniz. Hiç rehavete kapılmadan son ana kadar temponuzu hiç düşürmediniz. 24 Haziran seçimleri sizin için neden bu kadar önemliydi?

Milletvekili adaylığımda 1. sıraya konulmuş olmayı ben bir rahatlık olarak görmedim. Büyük bir sorumluluk olarak algılıyorum. Benim nazarımda seni 1. sıraya koyuyoruz denmesiyle en çok çalışan kişinin benim olmam gerektiğini biliyordum. Bunu da yerine getirmek için elimden gelen gayreti gösterdiğime inanıyorum.  1. sıraysak 4. nün ve 5. sıradaki arkadaşımın gelip gelmemesinden ben kendimi sorumlu tutarım. Bu bir güvendir. Ve bu güven bana gösterildiyse layık olarak çalışmak lazım. Bu sadece gösterilen güvene layık olma duygusuyla yapılmış bir gayrettir. 24 Haziran seçimlerinin neden bu kadar önemli olduğunu önceki sorunuzda da anlattığım gibi bu bir yolculuk. Bizim 2023 hedefimiz var 2053 hedefimiz var. 2071 hedefimiz var. Bu hedeflere varmak için her seçimi kazanmak zorundayız. 24 Haziran seçimini kazanmasak da olur diye düşünemeyiz. Menzile varmak için 100 tane virajdan geçmeniz gerekiyor 75. virajda araba şarampole yuvarlanırsa menzile varamazsanız. Daha önce geçtiğiniz 75 virajın da bir önemi kalmaz. Siyasette böyle daha önceki seçimlerde elde ettiğiniz kazanımların bir anlamının olması için bu seçimi de kazanmanız gerekiyor. Dolayısıyla her seçim önemli her seçimi kazanmak gerekiyor.  Kazanmak için de halktan kopmamanız ayrılmamanız gerekiyor. Biz de buna gayret ediyoruz.

“YEREL YÖNETİMLERLE BİRLİKTE BALIKESİR’E YÖN VERMEMİZ GEREKİYOR”

 Seçim döneminde Balıkesir’i karış karış gezerken Balıkesir’in sorunlarına şahit oldunuz ve daha adayken çözüm ürettiğinize şahit olduk. Balıkesir’in sorunlarını bilen biri olarak milletvekilliğiniz dönemince yol haritanız nedir?

Üzülerek söylüyorum şu ana kadar mesaimin %80’ininden fazlası iş talepleri, yer değişiklikleri ile ilgili talepler ve hayırlı olsun ziyaretleri ile geçti. Balıkesir’le ilgili olarak toplam 3 proje gelmemiştir. Maalesef durum bu. Burada görev biz seçilmişlere düşüyor. Milletvekillerimiz ve yerel yönetimlerle  beraber Balıkesir’e bir istikamet vermemiz gerekiyor. Makro planlama yapmamız gerekiyor. Bunu şimdiden söylüyorum; önümüzdeki dönemlerde Balıkesir çok yatırım alacak. Ve dışarıdan gelen yatırımcı çok olacak. Gönül arzu eder ki bu yatırımlar hemşerilerimizin eliyle olsun. Memleketim zenginleşsin. Hemşerilerim kazansın. Ama dışarıdan gelene kimsenin dur diyecek hali yok. Balıkesir cazibesi gittikçe yükselen bir şehir. Önümüzdeki 5 yıllık ve 10 yıllık dönemlerde bunu bir yere yazın yaşayarak göreceğiz. Havaalanları bitiyor, yollar bitmek üzere, Havran ve Manyas Barajları bitti. Ardıç Tepe Barajı bitmek üzere, sulamalar geçecek. Bunlar, Balıkesir’in büyümesine çok ciddi katkılar sağlayacak. Balıkesir’in temel sorunu; genç işsiz sorunu. Bizim istihdam arttırıcı projeler üretmemiz gerekiyor. Hükümetimiz ve yerel yönetimlerle birlikte gelecek yatırımlara yardımcı olmak için elimizden gelen neyse yapıyoruz. Ciddi anlamda Balıkesir yükselen bir yıldız olacaktır.

 

“HALKIN DİLİYLE KONUŞUYORUZ, HALKIN BİZZAT KENDİSİYİZ”

E-muhtıra, parti kapatma gibi zorlu süreçlerde İl Başkanlığı yaptınız. Sonrasında AK Parti’nin 17-25 Aralık, Gezi Parkı, 15 Temmuz darbe girişimi gibi birçok badire atlatmasına rağmen 17 yıldır iktidarda kalmasını neye bağlıyorsunuz?

AK Parti için zaman zaman aleyhe bir eleştiri olarak da dile getiriliyor. AK Parti kurulduğu zaman ki parti mi? Başladığı nokta da ki parti mi? Çok açık cevap vereyim “Hayır değil.” Öyle olmasını beklemek de büyük bir garabet olur. Çünkü AK Parti 2002’den bu güne toplumu dönüştürdü. Artık toplumda olmayan zenginlikler var. 2002 de bir memur banka kredisi alıp ev sahibi olamıyordu. Emekli olacak, hanımı bileziklerini bozduracak, atadan deden biraz da miras kaldıysa birleştirip memur emeklisi ev sahibi olacak. Geldiğimiz noktada nasıl? Tabii şu dönemde faiz oranları biraz yüksek ama AK Parti’nin bu anlamda çok büyük hizmetleri oldu. Örneğin TOKİ’ler konut üretti vatandaş ev sahibi oldu. Yollar araba dolu, kriz var diyorlar ancak yollar tatilden dönenlerle dolu. Hak da veriyorum. Sıkıntı yok mu elbette var. Milletimiz her şeyin en iyisini hak ediyor. İşte Türkiye zenginleştiyse insanların sosyolojisi de değişiyor, hayata bakışları da değişiyor, en önemlisi beklentileri değişiyor. Biz de AK Parti olarak bu beklentileri karşılayacak politika üretmek zorundayız. Hem bir taraftan halkın beklentilerini göz ardı etmemek, hem bir yandan Türkiye’nin bölgesindeki ve dünyadaki yerini göz ardı etmeden, hem makro politikaları hem de halka yönelik politikaları üretmemiz gerekiyor. AK Parti’nin hala iktidarda kalmasının sebebi şu; halkın diliyle konuşması, çünkü biz halkın bizatihi kendisiyiz. Biz bu ülkeye paraşütle indirilmedik, Amerika’dan alınıp getirtilmedik. Biz halkın içinden çıkan siyasetçileriz. Halkız. Halkın ne dediğini ne istediğini biliyoruz. Seçim zamanında hep söylediğim gibi bizim arkamızda; holding patronları, banka patronları yok, bizim arkamızda halkımız var. İşte görüyorsunuz, eğitim politikaları, sosyal politikalar, sağlık politikaları, istihdama yönelik politikalar biz bunun için çalışıyoruz. Halkımız için çalışıyoruz. Böyle devam ettiğimiz sürece halkımızın gönlünde yer etmeye devam edeceğimize inanıyorum.

“GÖNÜLLERE GİRMEK EN BÜYÜK MOTİVASYON KAYNAĞIMIZ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan metal yorgunluğu sürekli gündeminde tutarken sizin metal yorgunluğa karşı reçeteniz var mı?

Siyaset yorucu bir iş. Özveri, fedakârlık istiyor. AK Parti’de siyaset yapan herkes Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a hayrandır. Onun o enerjisi, o temposu, o heyecanın hala devam edişi hepimiz için müthiş bir örnek, itici güç oluyor. 24 Haziran seçimlerinin Ramazan günlerine denk gelmesi sebebiyle o sıcaklarda hem orucumuzu tuttuk, hem idealimizin peşinden koşturduk. Siz, buna dava gözüyle bakıyorsanız zaten o enerji içinizde var demektir. Tabir-i caizse atom, uranyum çekirdeği gibi o vardır zaten içinizde. Ekstra bir motivasyona gerek yok. Aldığınız dualar size yeterde artar bile. Hizmet yaptığınız zaman garip gureba öyle dualar ediyor ki onların gönüllerine girdiyseniz bu en büyük enerjimiz güç kaynağımız oluyor. Bu manevi hazzı yaşayan insanın metal yorgunluğu ile falan işi olmaz. Bizde yorgunluk falan yok ilk günkü iştiyakla çalışmaya devam ediyoruz.

 

SÜREÇ DEVAM EDİYOR

Geçtiğimiz hafta Tahran’da gerçekleşen; Erdoğan, Putin ve Ruhani’nin müzakerelerinden İdlib krizini çözecek nihai bir formüle ulaşıldığını düşünüyor musunuz?

Bir uzlaşıya varılamadığı ortada. İdlib krizini nihai bir çözüme kavuşturmak çok zor. Ancak tarafların iyi niyetini koruduğu ve sürecin devam ettiğini görüyoruz. Umudumuz İdlib krizinin en kısa zamanda ve en insani şekilde çözülmesidir.

“BU KAVGA MİLLET İÇİN”

Son dönemde Amerika’nın Papaz Brunson’u bahane edip, dolar üzerinden ülkemize karşı uyguladığı politikanın devamında ülkemizde bir takım kesimlerin ekonomik krize gidildiği algısı oluşturmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Papaz Brunson elbette bir bahane. Öyle gözüküyor ki bugün olmazsa yarın bir şekilde arzu etmesek de bir sebeple istenmeyen bir noktaya gelecekti.  Bunda en önemli sebep halkımız şunu hiç unutmasın. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkesinin milletinin menfaatlerini düşünmesi ve o doğrultuda hareket etmesi yatıyor. Bugün geriye dönüp baktığınızda 12 Eylül dönemine ilişkin belgeler açıklandı. BBC çok gizli belgeleri yayınladı. 12 Eylül olduğunda Amerikan elçiliğinin nasıl değerlendirmeler yaptığını, Amerika’ya ne mesajlar geçtiğini görüyorsunuz. Hakeza yine o dönemde burada bulunmuş birisinin hatıraları var. Hatırlarsınız, Güvenlik Konseyi vardı. 5 paşanın olduğu. O paşalardan biri Amerikan Büyükelçisine veda partisi veriyor. Bunların kime geçit verdikleri, kimle de kavga ettikleri meydanda. Halkımız da bunu zaten görüyor, ancak iyi anlayıp idrak etmeli. Cumhurbaşkanımız bunlarla bugün kavga ediyorsa milleti için kavga ediyor. Bunun karşısında olmak vatanını milletini düşünmemek demektir. Kör bir aleyhtarlıkla ne ülke ne millet bir yere varamaz. Bu aymazlığın artık bitmesi lazım. Amerika ile de dış politika da milli menfaat doğrultusunda devam ettiği sürece çatışma kaçınılmazdır. Onlardan kendi menfaatlerimiz, çıkarlarımız doğrultusunda hareket etmememize saygı duymalarını bekliyoruz. YPG’ye 5000 tır silah dağıtırken sesimizi çıkarmamızı beklemesinler. Çok açık ve net. YPG, PKK’nın uzantısıdır. PKK’dır. Başka bir gömlek giymiş halidir. Siz teröristlere 5000 tır silah veriyorsunuz biz para ile istiyoruz silah vermiyorsunuz, ondan sonra bizim papazı vermiyorsunuz, ondan sonra bir şey olmamış gibi yapalım. Şunu mu bekliyorlar Türk Milleti bunların karşısında Yarabbi  Şükür mü desin?  Bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Bu noktada da Cumhurbaşkanımızın en candan destekçilerinden birisiyim.

“DEVLET, HÜKÜMET, EKONOMİ EMİN ELLERDE”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  tabiriyle dolarizme karşı halkımıza bir mesajınız var mı?

AK Parti’yi devirmeyi seçimlerle denediler olmadı, e-muhtıra ile denediler olmadı, 367 denediler olmadı, parti kapatma davası ile denediler olmadı, 17-25 Aralık’ta denediler olmadı, gezi parkı ile denediler olmadı, 15 Temmuzda denediler olmadı, beceremediler, yapamadılar, şimdi kur ve faiz silahı üzerinden ülkemize saldırıyorlar. Bu çok net olarak saldırmalarının onlar açısından hiçbir ekonomik gerekçesi yok. Hiçbir ekonomik temele dayanmıyor. Ama onlar Türkiye’yi diz çöktürmek adına milyarca dolar zarar etmeyi göze almışlar. Hazırlıklarını buna göre göre yapıyorlar. Burada bir parantez açıyorum. Erken seçim kararının ne kadar isabetli olduğunu da görüyorsunuz. Ne kadar büyük bir tezgahın bozulduğunu da görmüş olduk. Onlar saldırıyorlar. Elbette bu sıkıntılı değil mi? Evet sıkıntılı. Ama biz geçmişte bu sıkıntıların hepsinin üstesinden geldik. Doları 1700 liradan alıp, 1200 liraya kadar indiren işte AK Parti Hükümeti. Yine, biz bunu yapacağız. Kısa vadede üzülüyoruz, canımız sıkılıyor. Ama alınan tedbirlerle birlikte bunu da atlatacağız. Bundan kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. Devlet, hükümet, ekonomi emin ellerde.

“KURTULUŞ SAVAŞI’NDAKİ RUH HALA BU MİLLETİN MAYASINDA YAŞIYOR”

15 Temmuz’da hain darbe girişimi başladığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısına uyup meydana ilk inenlerden biri olarak kahramanlık destanı yazan milletimize mesajınız nedir?

15 Temmuz’da partiye ilk giden kişi bendim. İlk kişi olmak düsturu ile de hareket etmedim. Ortada sıkıntılı bir durum var. Buna kriz denir, bunalım denir, 15 Temmuz gecesi daha ilk saatler ne olduğunu bilmiyoruz. Daha önceden e-muhtıra, 367 kararı, parti kapatma davası gibi zorlu dönemlerde İl Başkanlığı yapmış biri olarak, belki bir faydam, katkım olur diye parti binasına gittim. Fakat İl Başkanımız yurt dışındaydı, birçok belediye başkanımız da şehir dışındaydı. Birkaç genç arkadaş vardı partide. Dilimizin döndüğü kadar yardımcı olmaya çalıştık. Allah razı olsun halkımız bizi yalnız bırakmadılar. 15 Temmuz benim için gönlümde müstesna bir yere sahiptir. Ben o gece bu millet için katlandığım ne kadar zahmet varsa ne kadar çile varsa ne kadar sıkıntı cefa varsa hepsini o gece helal ettim. Helal hoş olsun. Bu millet için ne yapılsa azdır. Milletimiz o akşam kendi seçtiklerine, kendi iradelerine sahip çıktılar. Devleti ele geçirmek isteyen melun şebekeye geçit vermediler. Bu halka koyun gözüyle bakıyorlardı, o koyun gözüyle baktıkları halk tankın önüne yattı, kurşunlara göğsünü siper etti. O hele kamyon kullanan ablamız gibi, bir bölük askerin karşısında nasihat eden hanım kardeşimiz gibi demokrasi ve direnişin simgesi olmuş halkımızı gördükçe işte şunu anlıyorsunuz, Kurtuluş Savaşı’ndaki ruh hala bu milletin mayasında yaşıyor. Çok şükür Elhamdülillah. Bu millet böyle olduğu sürece, bize kimse pranga vuramaz. İstiklal Marşı’nda diyor ya; ‘Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.’ Kimse bize zincir vuramaz.

“ADAYLARI ERKEN BELİRLEMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ”

Önümüzde yerel seçimler var. AK Parti’nin yerel seçimler için eylem planı nedir? Hazırlıklar başladı mı?

Bir seçimin bittiği yerde bir sonraki başlar. Biz, 25 Haziran sabahı yerel seçim hazırlıklarına başladık. Seçim kazandık deyip sevinmek değil, sorumluluğun farkında olarak tekrar nasıl başarılı oluruz, nasıl AK Parti’yi daha ileriye götürebiliriz diye gayret içindeyiz. Bizim farkımız da bu zaten.  Zaman zaman yerelde anketler, yoklamalar yapılıyor. Tabii genel merkez yönetimimizde de bazı değişiklikler oldu. Ancak bu doğrultuda çalışmalar tam gaz devam ediyor. Nasip olursa adaylarımızı erken belirleyip açıklamayı düşünüyoruz. Ancak her yerde birtakım sebeplerden dolayı aynı süreç izlenemeyebilir. Biz hazırlıklarımızı yapmaya başladık. İnşallah yerel seçimlere de en iyi şekilde eskisinden daha iyi hazırlanacağız. Tabii şu an ilçe ilçe şu şekilde hazırlanıyoruz diye belirtmek, bir futbol teknik direktörünün sahaya takımını hangi taktikle çıkaracağını ilan etmek gibi olur. Şunu belirtmek isterim. AK Parti yaparsa yine en iyisini yapar.

“KİM OLDUĞUMUZU NERDEN GELDİĞİMİZİ UNUTMADIK”

Halkla buluştuğunuzda atmosfer nasıl?

Rabbim bana önce İl Başkanı olarak hizmet etmeyi nasip etti. Aradan geçen dönemde de siz de bunun canlı şahidisiniz, zaten hiçbir şekilde bağlantımız kopmadı. Halkla buluştuğumuz derken zaten ben her zaman halkın kendisiyle beraberim. Çünkü ben halkın ta kendisiyim. Nerede olursa olsun fark etmez. Kimsede kendini farklı bir yerde, farklı bir noktada görmesin. Bu bir nöbettir, görevdir. Bir vakit verirler size nöbeti tutarsınız, sonra aslına rücu edersiniz. Önemli olan nöbette durduğunuz sürede nöbeti en iyi şekilde tutmaktır. Ben böyle telakki ediyorum. Kim olduğumuzu nerden geldiğimizi unutmadan bu vazifeyi rabbim en güzel şekilde yapmayı ve en güzel şekilde sonlandırmayı nasip etsin. Niyazım budur. Ben insanları seviyorum. İnsanlara hizmet edebildiğim zaten büyük bir manevi haz alıyorum. Siyaset öyle bir imkân veriyor ki insana, kendi imkânlarınızla yapamadıklarınızı, bu görevlerdeyken emrinizde büyük bir imkân açılıyor ve halkın beklentilerine isteklerine daha hızlı kolay cevap verebiliyorsunuz. Geçenlerde Ankara’da yoğun bakımda yer bulunamayan bir hastaya yardımcı olduk. Hasta 10 dakika daha gecikse beyin kanaması geçirme ihtimali vardı. Rabbim yardım etti. Bizi vesile etti. Hayır dualarına mazhar olduk. Her zaman halkın içinde olarak her vakit dua alıyoruz.

“SİYASETÇİNİN; PARASI PUL, KARISI DUL, KENDİSİ KULDUR”

Yoğun tempoda çalışıyorsunuz, ailenize vakit ayırabiliyor musunuz? Hem bir eş hem baba olarak yoğunluğunuz noktasında ailenizin desteği oluyor mu?

Ramazan’da bir gün seçim programında bir aksaklık oldu. Bir gün ailemle iftar ettik, oda nasıl oldu bilemiyorum. Eşim sağ olsun daha önce İl Başkanlığından alışkın olduğu için çocukları toparlıyor. Çocuklarımda epey büyüdüler artık. Bizim açığımızı kapatmaya çalışıyorlar. Eşime ne kadar teşekkür etsem azdır. Siyasetçinin; parası pul, karısı dul, kendisi kuldur diye meşhur bir söz vardır. İşte biz onlardanız. Allah eşimden çocuklarımdan razı olsun. Onlarla geçirdiğim kısıtlı zamanlar benim için çok kıymetli ve her zaman desteklerinin hayır dualarının benimle beraber olduğunu bilmenin huzuruyla çalışıyorum.

“TEK BAŞINA KİMSE BİR ŞEY YAPAMAZ”

Son olarak söylemek istediğiniz şeyler var mı?

Değerli milletvekili arkadaşlarımla birlikte bize bir görev verilmiş, hepsi Balıkesir için ayrı birer değer. Onlarla birlikte Balıkesir’e ciddi hizmetler yapacağımıza ve çok dua alacağımıza kalpten inanıyorum. Tek başına kimse bir şey yapamaz. Önemli olan hep birlikte hareket etmek. Bizim de milletvekili arkadaşlarımla aramızda bu irade var. Güzel planlarımız, projelerimiz var, şehrimize güzel hizmetler yapmak nasip olacaktır diye umut ediyorum. HATİCE KÜBRA DERYA