Sındırgı’da 25 yıl önce son ustanın yaşlanması ile unutulan toprak sanatı, belediyenin desteğiyle canlandırılıyor.
Projeye Avrupa Birliği ve Avustralya Büyükelçiliği de destek veriyor. Çömlek ustası Yalçın Akkayalı mesleği gençlere öğretirken, atölyeyi ziyaret eden Belediye Başkanı Ekrem Yavaş’a önlük giydirerek, çömlek yapmasını öğretti. Akkayalı, “Bizim çömlekçilik mesleğiyle ilgili geçmişimiz üç kuşak öncesine kadar gidiyor. İlk dedem Konya Sille’den göçerek Sındırgı’ya gelmiş. Sındırgı’da Simav Çayının yıkamış olduğu topraklar bu sanat için çok uygun. O zaman mezarlığın yanında eskiden Sındırgı’nın çıkışı olan yol üzerindeki bardakhanelerde işe başlıyor. Çevre illerden, ilçelerden öküz arabaları, kamyonlar gelirdi ürün almak için. Tabii dedem bana bu sanatı öğretti, kendimi bilmiyordum, tahminen 4-5 yaşlarındaydım ilk başladığımda. 30 sene olmuştur bırakalı. Sonra Bilge Seramik ve Sanat diye bir proje oluşturulmuş. Gençler buldu beni, anlattılar, sordular. Atölyeye gelince gözlerim yaşardı. Eski hatıralarım canlandı. Bir aydır heyecanla, her sabah atölyeye çalışmaya geliyorum, bu sanatı öğretiyorum. 82 yaşındayım. Bu sanata başlayalı 75 yıl oldu, ama kimseye öğretemedim. Çünkü ilgi yoktu. İlk defa bu projeyle gençlere ve kadınlara bu sanatı öğretiyorum. Bu da benim ilmimin zekatı gibi oluyor. Üretmek ve öğretmek çok zevkli. Eskiden böyle cam veya plastik kaplar fazla kullanılmıyordu. İnsanlar salçasını, turşusunu, peynirini, zeytinini, hatta zahîrelerini toprak kaplarda muhafaza etmek zorundaydı. Dolayısıyla, o zamanlar çömlekçilik mesleği revaçtaydı. Sonraları bu plastik işi çıkınca mesleğimiz de yavaş yavaş demode olmaya başladı ve unutulup gitti” şeklinde konuştu. İHA
Sındırgı’da 25 yıl önce son ustanın yaşlanması ile unutulan toprak sanatı, belediyenin desteğiyle canlandırılıyor.
Projeye Avrupa Birliği ve Avustralya Büyükelçiliği de destek veriyor. Çömlek ustası Yalçın Akkayalı mesleği gençlere öğretirken, atölyeyi ziyaret eden Belediye Başkanı Ekrem Yavaş’a önlük giydirerek, çömlek yapmasını öğretti. Akkayalı, “Bizim çömlekçilik mesleğiyle ilgili geçmişimiz üç kuşak öncesine kadar gidiyor. İlk dedem Konya Sille’den göçerek Sındırgı’ya gelmiş. Sındırgı’da Simav Çayının yıkamış olduğu topraklar bu sanat için çok uygun. O zaman mezarlığın yanında eskiden Sındırgı’nın çıkışı olan yol üzerindeki bardakhanelerde işe başlıyor. Çevre illerden, ilçelerden öküz arabaları, kamyonlar gelirdi ürün almak için. Tabii dedem bana bu sanatı öğretti, kendimi bilmiyordum, tahminen 4-5 yaşlarındaydım ilk başladığımda. 30 sene olmuştur bırakalı. Sonra Bilge Seramik ve Sanat diye bir proje oluşturulmuş. Gençler buldu beni, anlattılar, sordular. Atölyeye gelince gözlerim yaşardı. Eski hatıralarım canlandı. Bir aydır heyecanla, her sabah atölyeye çalışmaya geliyorum, bu sanatı öğretiyorum. 82 yaşındayım. Bu sanata başlayalı 75 yıl oldu, ama kimseye öğretemedim. Çünkü ilgi yoktu. İlk defa bu projeyle gençlere ve kadınlara bu sanatı öğretiyorum. Bu da benim ilmimin zekatı gibi oluyor. Üretmek ve öğretmek çok zevkli. Eskiden böyle cam veya plastik kaplar fazla kullanılmıyordu. İnsanlar salçasını, turşusunu, peynirini, zeytinini, hatta zahîrelerini toprak kaplarda muhafaza etmek zorundaydı. Dolayısıyla, o zamanlar çömlekçilik mesleği revaçtaydı. Sonraları bu plastik işi çıkınca mesleğimiz de yavaş yavaş demode olmaya başladı ve unutulup gitti” şeklinde konuştu. İHA