Üroloji Uzmanı Opr. Dr. İdris Kıvanç Cavıldak, “Varikosel, testislerdeki kanı boşaltan toplardamarların bacaklardaki varis tarzı genişlemesine verilen isimdir. Toplumdaki erkeklerde görülme oranı yüzde 15-20 arasındadır. Kısırlık sorunuyla doktora başvuranların ise yaklaşık yüzde 30-40’ında varikosele rastlanmaktadır” dedi.
Liv Hospital Samsun Üroloji Uzmanı Opr. Dr. İdris Kıvanç Cavıldak, varikosel hakkında açıklamalarda bulundu. Varikoselin ne olduğu hakkında bilgi veren Opr. Dr. İdris Kıvanç Cavıldak, “Varikosel, testislerdeki kanı boşaltan toplardamarların bacaklardaki varis tarzı genişlemesine verilen isimdir. Bu durum sıklıkla (yüzde 90) sol tarafta görülürken, yüzde 8-9 oranda iki taraflı, yüzde 1-2 oranında ise sağ tarafta izlenmektedir. Sol tarafta daha sık izlenmesinin nedeni, sol taraf toplardamarının anatomik yapısı ve vücut içindeki seyri ile ilgilidir. Toplumdaki erkeklerin genelinde görülme oranı yüzde 15-20 arasındadır. Kısırlık (infertilite) sorunuyla doktora başvuranların ise yaklaşık yüzde 30-40’ında rastlanmaktadır” diye konuştu.
“En yaygın rastlanan 4 belirtisi”
Opr. Dr. Cavıldak, varikosel belirtileriyle ilgili, “Kısırlık Testis ısısının bozulması, kirli kan içindeki toksik maddelerin testiste birikmesi ile testis fonksiyonları etkilenir. Bu durum öncelikle sperm üretimini, ileri evrelerde ise erkeklik hormonu üretimini bozar. Varikosel düzeltilebilir erkek kısırlığının en sık sebebini oluşturmaktadır. Testiste şişlik ve kabarıklık ilgili damarlardaki genişleme, bir süre sonra dışarıdan görülecek kadar belirginleşip, bacaklarda görülen varislere benzer görünüm alabilmektedir. Bu durum dışardan kabarıklık ve şişlik şeklinde kendini belli etmektedir. Varikosel ağrısı testiste olan rahatsız edici künt nitelikte kendi belli eden bir ağrıdır. Bu ağrı genelde kasık bölgesinde ve testiste hissedilebildiği gibi zaman zaman bacağa doğru da yayılabilir. Varikosel ilerleyen dönemlerde sperm ve erkeklik hormonu üretiminden sorumlu olan testisin boyutlarında küçülmeye neden olabilmektedir. Bu durum kendini kısırlık (infertilite), cinsel isteksizlik ve cinsel sağlık sorunları ile gösterebilmektedir” şeklinde konuştu.
“Varikosel tanısı elle muayene ile konulmaktadır”
Varikosel tanısının nasıl konduğuna değinen Dr. Cavıldak, “Varikosel tanısı elle muayene ile konulmaktadır. Muayene bulgularına göre varikosel 3 dereceye ayrılmaktadır. Varikosel tanısı konulduktan sonra, mutlaka testis boyutları ve kıvamı da kontrol edilmelidir. Klinik tanıyı desteklemek için gerektiğinde Skrotal Doppler Ultrasonografi yapılabilir ancak tanı için mutlak gerekli değildir. Sperm parametrelerinin değerlendirildiği semen analizinin yapılması ise varikosel ameliyatı gerekliliği konusunda belirleyici olmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Sperm parametrelerini etkiliyorsa ameliyat düşünülebilir”
Varikosel tedavisinden bahseden Dr. Cavıldak, şunları söyledi:
“Varikosel teşhisi konulan kişilerde infertilite (kısırlık) problemi yoksa, testis boyutları ve semen parametreleri etkilenmemişse destek tedavisi önerilebilir. Ameliyat kararı verebilmek için hastada muayene ile varikosel sorununun ortaya konulması ve bu durumun sperm parametrelerini etkilediğinin gösterilmesi gereklidir. Yine adolesan dönem erkeklerde varikosele bağlı testis boyutları arasında yüzde 10’dan fazla hacim farkı oluşmuşsa, ameliyat önerilmektedir. Varikosel ameliyatının mikrocerrahi teknikle mikroskop kullanılarak yapılması gerekir. Kasık bölgesinden 2 cm’lik bir kesiden girilerek mikroskobik büyütme altında genişlemiş toplardamarlar bağlanır. Atardamarlar, lenfatikler ve sperm taşıyan kanalların hasar görmemesi ve buna bağlı istenmeyen komplikasyonların oluşmaması için mikrocerrahi yöntemin kullanılması oldukça önemlidir. Yine mikrocerrahi yöntem ile yapılan ameliyat sonrası varikoselin tekrarlama riski oldukça düşük olup, yüzde 0’a yakın iken klasik teknikle bu oran yüzde 15 civarındadır.”
“Mikrocerrahi önemli”
Varikosel ameliyatı için microcerrahinin çok önemli olduğunu söyleyen Cavıldak, “Bu işlem güçlü operasyon mikroskopu altında gerçekleştiği zaman ameliyat sonrası nüks (tekrarlama) ihtimali çok düşüktür. Başarı oranı (sperm parametrelerinde düzelme ve gebelik şansı) daha yüksektir. Komplikasyon riski (lenfatik, atardamar ve sperm kanallarının yaralanması) oldukça düşüktür. Ameliyat sonrası erken dönemde yara yeri temizliğine ve ameliyat bölgesine darbe almamaya dikkat etmek gerekir. Yara yerinin 2-3 gün pansuman yapılıp kapalı kalması ve duş alınmaması tavsiye edilir. İlk 1 ay ağır efor gerektiren sporlardan, hareketlerden ve cinsel aktiviteden uzak durmalarında fayda vardır. Dengeli ve düzenli beslenme, düzenli uyku, stresten ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durma hem ameliyat sonrası iyileşme hem de sperm değerlerinin hızlı düzelmesi için önemlidir” açıklamasında bulundu.